Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/978 E. 2020/200 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/978
KARAR NO: 2020/200
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2017
NUMARASI: 2016/234 Esas 2017/932 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/02/2020
avanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı banka nezdinde hesabı bulunduğunu, müvekkilinin, …Ltd.Şti.’nin davalı bankadan olan 392.294,20- TL tutarındaki alacağını tüm ferileri ile birlikte Kocaeli …Noterliğinin 24.09.2014 gün ve … sayılı temlikname ile devir ve temlik aldığını, temlik alınan hak ve alacakların ödenmemesi üzerine Gebze … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının borca itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin alacağı temlik aldığı şirketin davalı Bankanın Gebze E-4 şubesinde bulunan hesabındaki 392.294,20- TL’nin şirket yetkilisinden onay alınmadan sahte talimatlar ile … isimli kişiye ödenerek banka hesabının boşaltıldığını, bu ödemelerin davalı banka çalışanlarının hatası ile gerçekleştiğini, bu suretle şirketin zarara uğratıldığını, şirket yetkilisinin C.Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporunda sahte talimatlar ile hesabın boşaltıldığının tespit edildiğini, Gebze 1.ACMnde 2014/388 esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını, yargılamanın devam ettiğini, banka çalışanları ödeme prosedürüne uymadığından davalının oluşan zararı tazmin etmesi gerektiğini, davalının itirazın iptaline, takibin devamına,icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde açıldığını, müvekkili bankanın Genel Müdürlük adresinin Levent/İstanbul olduğunu,yetki yönünden esasa girilmeden usulden reddine karar verilmesini, davaya konu işlemlerin 2007-2012 yılları arasında yapılan işlemler olduğunu, yasal süresi içinde açılmayan davanın zamanaşımı yönünden de reddi gerektiğini, davacının bilgisi dışında iddia edilen eylemleri gerçekleştiren, iş ortaklığı bulunan dava dışı … olduğunu, bu nedenle davacının davasını sadece zarardan bizzat sorumlu olan …’a açması gerektiğini davanın husumet yönünden reddini talep ettiklerini, davacının tamamen kötü niyetli, iddialarının gerçek dışı olduğu,şirketin, müvekkili banka nezdindeki hesaplarını aktif olarak kullandığını, dava konusu edilen işlemlerin 2007 yılı ve sonrası dönemlere ilişkin olduğunu, şirketin hesaplarında yapılan işlemleri bilmemesi, kontrol etmemesinin mümkün olmadığını ve bilgisi dahilinde yapılan işlemlerin inkar edildiğini,temlik eden şirketin iş ortaklığı bulunduğu kişilerle yaşadığı soruna müvekkili bankayı dahil etmeye çalıştığını, gerçekte yetki verdiği kişilerce onayı ile gerçekleşen işlemleri inkar yoluna gittiğini beyanla davanın reddine,davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; gerek mahkeme dosyası ve gerekse ceza dosyası kapsamında şirketin çalışanı … ile davalı banka çalışanlarının birlikte hareket ederek paraları çektikleri ve mal edindiklerinin ispat edilemediği, davalı banka şubesi çalışanları dava dışı şirket yetkilisi olan …’nın faks ile gönderdiği ödeme talimatı ve telefon ile bildirdiği sözlü teyidi üzerine …’a ödeme yaptığından görevlerinin gerektirdiği özen ve dikkati gösterdikleri, kasıt ve ihmal şeklinde kusurlarının bulunmadığı ve doğan zarardan da sorumlu olmayacakları ,bu durumda temlik sözleşmesine konu tazminat alacağından davalı Banka çalışanlarının kusurları bulunmadığından davalının tazminat sorumluluğunun doğmayacağı, başka bir ifadeyle davacı kendisine temlik edilen takip konusu alacağın doğduğunu ve muaccel bir alacak olduğunu ispat edemediği, gerekçesiyle davanın reddine; davalı banka tarafından kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de davacı temlik alacaklısının var olduğuna inandığı alacağının tahsili için icra takibi yaptığı, kötüniyeti ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; talimat ile para çekmenin şartlarının mevcut olmadığını, bilirkişilerce bu hususda inceleme yapılmadığını, bilimsel delil niteliğinde olan kriminal raporların dikkate alınmadığını, sahte talimatlarla banka hesabının boşaltıldığının sabit olduğunu, dosyada mevcut 06/05/2016 tarihli BDDK raporunun dikkate alınmadığını, BDDK’nın bankalar ile ilgili en yetkili kurum olmasına ,tespit ve raporları bağlayıcı olmasına karşın; yargılamada ve bilirkişi raporunda işbu raporun dikkate alınmadığını, alacağını temlik edenin zararlarının, ihbar olunan … tarafından giderileceği vaadiyle temlik edenin yıllarca oyalandığını, …’a şirket hesabından para çekmeye yönelik herhangi bir yetki verilmediğini, dava dışı …’nın davalıya hiçbir şekilde faks ile ödeme talimatı göndermediğini ve banka çalışanlarının kendisinden hiçbir zaman telefon teyiti almadığını,şirketin, banka hesaplarının sahte talimatlarla boşaltılması nedeniyle vergi ve SGK borçlarını dahi ödeyemediğini, bankanın ağırlı kusurlu olduğunu ve özen borcuna aykırı davrandığını, hesaba yatan tutarların en geç birkaç saat içerisinde çekildiğini, bu hususun bile para yattığında banka çalışanlarından birinin ihbar olunan …’a haber verdiğini gösterdiğini,kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan temlik eden şirkete ait mevduat hesabından şirket yetkilisinin bilgisi ve izni dışında yapılan işlem sonucunda uğranılan maddi zararın tazmini amacıyla başlatılan ica takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Bankacılık hizmetleri sözleşmeleri, hukuki nitelikleri itibariyle vekalet benzeri isimsiz sözleşme ya da vekalet sözleşmesi niteliğinde olup, TBK.md.506/2 maddesi gereği, vekil (banka) üstlendiği hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olup, bankalar gibi, devletten aldıkları imtiyazla hizmet veren kurumların, ortalama bir vekilin göstermesi gereken özenden, daha yüksek derecede özen göstermesi gerekmekte olup, bankalar hafif kusurlarından dahi sorumludur. Banka ancak, özen borcunu ihlali sayılan kusurlu fiili bulunmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilecektir. Taraflar arasında imzalanan Ticari Hizmetler Sözleşmesi kapsamında temlik eden şirkete … nolu ticari mevduat hesabı açılmış ve işlemler bu hesap üzerinden yapılmıştır. Uyuşmazlık; davacı çalışanın davalı banka ait mevduat hesabından davacının bilgisi ve izni dışında işlem yapıp yapmadığı ve maddi zarardan davalı bankanın sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda şirket eski çalışanı tarafından 2007 yılında 11 adet 111.151,20 -TL, 2008 yılında 34 adet 277.393- TL ve 2010 yılında 2 adet 3.750-TL olmak üzere toplam 47 adet 392.294,20 -TL bedelli işlem gerçekleştirilmiştir.Şirket yetkilisi … tarafından eski çalışanı …’a banka işlemleri yapmak üzere yetki verilmiştir. Şirket hesabından yapılan nakit para çekme-ödeme işlemlerinin şirket yetkilisi …’nın imzasını taşıyan faks talimatları ile dava dışı … yetkilendirilerek yapıldığı, şube çalışanlarının şirket yetkisi …’dan telefonla onay aldıktan sonra paraları şirket çalışanı …’a teslimi ile işlemlerin tamamlandığı anlaşılmaktadır. Davacı sahte talimatlar ile hesabından rızası dışında işlemler yapıldığını iddia ederek hesabından yapılan 83 adet işlemin 47 adetine itiraz etmiştir.İtiraz edilen nakit çekim veya kullanılan kredinin nakit çekim işlemleri şirket yetkilisi tarafından imzalı ve üzerindeki imzalar ile şirketi temsil ve ilzama yetkililerinin imza sirkülerindeki örnek imzalar çıplak gözle birbirleriyle benzeyen faks talimatları ile gerçekleştirmiştir. Bu şekilde nakit para çekme işlemi 2008 ile 2012 arasındaki 4 yıllık bir döneme yayılmış olup, …’a şirketin …’da bulunan hesabından 392.294,20 TL, … hesabından 1.187.674,00 TL olmak üzere toplam 1.579.968,20 TL gibi büyük meblağlı para ödemesi yapılmıştır. Şirketin nakit çekilen kredileri geri ödediği de gözetildiğinde bu miktarda ödeme tutarından haberdar olmaması basiretli bir tacirden beklenemeyeceği gibi hesap özeti alınarak hesap hareketlerinin takip edilmesine göre ödenen para tutarlarından şirket yetkilisinin haberdar olduğunun kabulü gerekir. BDDK kararı ile yapılan ödemelere ilişkin belgelerin bulunmaması nedeniyle bankaya idari para cezası verilmesine karar verilmiş ise de şekli eksikliğin esas alındığının anlaşıldığı, …’a aynı yöntemle yapılan diğer ödemelere itiraz etmeyerek, bu işlemlere sessiz kalarak zımnen (örtülü olarak) icazet verdiği ve yapılan işlemlere itiraz etmeyeceği hususunda davalı bankada haklı bir güven uyandırdığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Gebze 1. ACMnin 2014/388 E -2015/133 K sayılı dosyasında yapılan yargılamada fotokopi belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde imzaların dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasını gerektirecek şekilde hileyle sağlandığının tesbit edilememesi ve banka çalışanlarının da dolandırıcılık suçuna iştirak iradelerinin bulunduğunu ispat edilemediğinden, … ile banka çalışanlarının birlikte hareket ederek paraları çektikleri ve mal edindikleri ispat edilememiştir. Banka çalışanlarının görevlerinin gerektirdiği özen ve dikkati gösterdikleri, kasıt ve ihmal şeklinde kusurlarının bulunmadığı ve davacı şirket ile davalı banka arasında süregelen talimatla havale yapılma işleminde, imza sirkülerindekilerle aynı imzayı taşıyan dava konusu talimatları işleme koyması nedeniyle davalı banka sorumlu tutulması ve hafif kusur dahi izafe edilmesi mümkün değildir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/03/2015 tarih 2014/11979 Esas 2015/3382 Karar, 05/04/2016 tarih 2015/7897 Esas ve 2016/3670K, 01.03.2010 tarih 2008/10406 E- 2010/2306 K).Bu durumda mahkemece davalı bankanın dava konusu usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinden dolayı kusursuz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 13/02/2020