Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/940 E. 2019/574 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/940
KARAR NO : 2019/574
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2018
NUMARASI : 2014/387 E.-2018/123 K.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/04/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 27/03/2012 tarihli Toz Kömür Satış Şartları başlıklı sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya kömür satıp teslim ettiğini, buna istinaden düzenlenen faturaların sözleşme uyarınca fatura tarihinden itibaren 45 gün içinde ödenmesi gerektiğini, ancak davalının ödemede temerrüde düşmesi üzerine 30/11/2012 tarihli ihtarname ile hesabın kat edildiğini, 31.456,96-TL asıl alacak ve 4.624,81-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.081,77-TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, takipten sonra yapılan 4.038,66-TL ödemenin ise önce faizden düşüldüğünü ve bakiye 31.456,96-TL asıl alacak ve 585,65-TL faiz olmak üzere 32.043,11-TL üzerinden dosya borcunun devam ettiğini ileri sürerek 32.043,11-TL’ye yönelik itirazın iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, zira müvekkili tarafından düzenlenen 28/04/2012 tarihli 572-TL tutarlı ve 10/05/2012 tarihli 4.720-TL tutarlı faturaların davacı tarafça dikkate alınmadığını, ayrıca davacı şirket yetkilisi tarafından gönderilen e-posta ile 10.000-Euro borç karşılığı 22.126-TL’nin mahsup edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, tarafların ticari defter kayıtları arasındaki farkın 2 adet davalı faturası ve 10.000-Euroluk mahsuplaşma tutarından kaynaklandığı, davalının uyuşmazlık konusu faturaları davacı tarafa teslim ettiğini irsaliye ve gönderi evrakları ile ispat ettiği, öte yandan davacı tarafın ticari kayıtları uyarınca şirket yetkilisi … ise de dosya kapsamında mevcut 2013 tarihli vekaletnamede şirket adına vekaletin mahsuplaşmaya ilişkin e-postayı gönderen … tarafından verildiği, söz konusu 10.000-Euroluk mahsuplaşma yazısına ilişkin olarak davalı şirket temsilcilerinin isticvap edildiği ve davalı tanıklarının dinlenildiği, davacı şirket temsilcisinin ise isticvaba icabet etmediği, dolayısıyla mahsuplaşmaya ilişkin e-posta yazışmalarının içeriğinin doğru kabul edildiği, icra dosyasına yapılan ödeme de dikkate alındığında davacı tarafın herhangi bir alacağının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davalı savunmasının yazılı delille ispatı gerekirken ve müvekkilince muvafakat edilmediği halde davalı tanıklarının dinlenilmesinin doğru olmadığını, müvekkili e-posta yazışmasını kabul etmediği gibi mahsuplaşmaya yönelik bir itirafta da bulunmadığını, bu belgenin sahte olduğunun açıkça beyan edildiğini, davalının müvekiline herhangi bir mal satmadığını ve hizmet vermediğini, bu belgenin aslının sunulması talep edildiği halde mahkemece yazılı delil başlangıcı olarak kabul edildiğini,2-Tarafların şirket yöneticilerinin isticvabına karar verildiğini, davacı şirket yetkilisinin yurtdışında eğitim almakta olması nedeniyle 15.05.2014 ve 16.05.2014 tarihlerinde hakim karşısıında beyanının alınmasının talep edildiğini, ancak kimlik tespiti ile yetinildiğini ve yazılı beyanının alındığını, bu beyanda da e-postanın kabul edilmediğinin belirtildiğini, bu durumda tekrar mahkemeye çıkmasında hukuki yarar olmadığını, 3-Davalı faturalarının da kabul edilmediğini, sözleşmesel dayanağı olmadığı gibi faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin de sunulmadığını,4-Müvekkilinin 10.000-Euro mahsup talimatı vermediğini, bu hususun yazılı delille kanıtlanamadığını, belge aslının sunulmadığını, tanıkla ispatın mümkün olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, muhtelif faturalardan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı tarafın 27/03/2012 tarihli satış teklifi üzerine taraflar arasında kömür alım-satımına dayalı ticari ilişki kurulduğu, davacı tarafından düzenlenen faturalara konu malların davalıya teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Davalı, davacıya olan borcun bir kısmının ödendiğini, ancak davacının bir kısım davalı faturalarını kayıtlarına almadığını, ayrıca borcun bir kısmının ise davacı şirketin talebi üzerine davacı şirket adına hareket eden şahsın davalıya olan borçlarından mahsup edildiğini savunmuştur.Tarafların ticari defter kayıtları arasındaki fark, davalı tarafça düzenlenip davacı kayıtlarında olmayan 687178 nolu 10.05.2012 tarihli 4.720-TL bedelli “kömür giderleri iadesi” açıklamalı fatura ve … nolu 572,30-TL bedelli 28.04.2012 tarihli “nakliye bedeli(Tekirdağ)” açıklamalı fatura ile davalı tarafından davacıya hitaben düzenlenen 18.07.2012 tarihli “Borç Dekontu” başlıklı belgeye konu 10.000-Euro mahsuplaşma bedelinden kaynaklanmaktadır.Davalı tarafça bu faturaların davacıya tebliğine ilişkin kargo gönderi belgesi sunulmuş ise de, belge içeriği ile fatura bilgileri uyumsuzdur. Kaldı ki bu faturaların davacıya tebliğ edildiği kabul edilse dahi faturanın tebliğ edilmiş olması tek başına alacağın ispatı için yeterli olmayıp, davalı tarafça bu faturaların dayanaklarının sunulması gerekir, ancak dosya kapsamında bu yönde bir belgeye rastlanılmamıştır. Dolayısıyla bu fatura bedellerinin davacı alacağından mahsubu doğru olmamıştır.Öte yandan 18/07/2012 tarihli “Borç Dekontu” başlıklı belgeye gelince; davalı tarafından davacıya hitaben düzenlenen belgede, “18.07.2012 tarihli ….A.Ş. yetkilisi … dan gelmiş bulunan mail talimatına istinaden …..A.Ş.’nin firmamızdaki cari hesabına 10.000-Eurox2,2126 TL toplam 22.126-TL mahsup işlemi yapılarak borç dekontu olarak kaydedilmiştir.” açıklaması, ayrıca ekinde 1 adet mail talimatı dökümü olduğu açıklaması mevcut olup, “…Mahsuplaşma” başlıklı eki belge incelendiğinde ise …[email protected] adresinden…[email protected] adresine gönderilen ve … tarafından … hitaben yazıldığı belirtilen yazıda “….’e sevk ettiği kömüre ilişkin 36.456,96-TL tutarlı 4 adet faturadan…. 572,30-TL ve 4.720-TL tutarlı faturaları mahsup edildikten sonra kalan 31.164,66-TL alacak bakiyemiz mevcuttur. Bahsi geçen meblağdan …. elek için olan 10.000-Euro borcunun 2,2126 TL kurdan 22.126-TL olarak mahsup edilmesini rica ederiz. Böylece kalan alacak bakiyesi 9.038,66-TL olmaktadır. “ yazılı olduğu görülmüştür.Dosya kapsamında mevcut ticaret sicil kayıtlarından … davacı şirketin kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu, 12.06.2014 tarihli kayda göre ise şirket ortağı ve yetkilisi olmadığı, 2012 yılı Ocak ayından beri farklı şahısların yetkili olduğu görülmüş, bununla birlikte dosya kapsamında mevcut Bakırköy ….Noterliği’nin … sayılı 06.11.2012 tarihli vekaletnamesinin ve aynı Noterliğin …. 11.10.2013 tarihli vekaletnamesinin, davacı şirkete vekaleten …. adına düzenlendiği görülmüş, söz konusu vekaletnamelerin dayanak vekaletnamesi olan Bakırköy ….Noterliği’nin …. sayılı 16.09.2011 tarihli vekaletnamesine ise dosyada rastlanılmamıştır. Davacı taraf yargılamanın başından beri hatta dava öncesi 14/01/2013 tarihli cevabi ihtarında, taraflar arasında böyle bir mahsuplaşma olmadığını belirterek söz konusu e-posta yazışmasını kabul etmemiş, sahte olduğunu ileri sürmüş ve belge aslının sunulmasını istemiştir. Ayrıca …. davacı şirket yetkilisi olduğunu da kabul etmemiştir. Davacı tarafın bu açık inkarı karşısında ve belgenin bir e-posta belgesi olduğu dikkate alındığında davacı şirketin isticvabı doğru olmadığı gibi, belgenin yazılı delil başlangıcı kabul edilerek tanık dinlenilmesi de yerinde görülmemiştir.Bu durumda … düzenlenen vekaletname uyarınca 18/07/2012 tarihinde davacı şirketi temsile yetkili olduğu kabul edilse dahi, davalı tarafça davacının açıkça inkar ettiği e-posta yazışmasının doğruluğuna yönelik teknik bir inceleme talebi de olmadığına göre, davalının bu e-posta içeriğindeki mahsuplaşmaya yönelik savunmasını ispat edemediğinin kabulü gerekir. O halde davacı icra takip tarihi itibariyle 31.456,96-TL asıl alacak talebinde haklıdır, öte yandan dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelerden davacının alacak talebini içeren 15/11/2012 tarihli ihtarnamesinin davalıya 08/01/2013 tarihinde tebliğ edildiği, 24 saat ödeme süresi de dikkate alındığında davalının 10/01/2013 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü gerekir, buna göre davacının icra takip tarihi olan 15/02/2013 tarihine kadar talep edebileceği işlemiş faiz tutarı 432,53-TL olup davacının fazla talebi yerinde görülmemiştir. Dava dilekçesinde davalının icra takibinden sonra yapmış olduğu 4.038,66-TL ödemenin TBK 100.maddesi uyarınca öncelikle faizden düşülmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, davalı tarafça sadece bu tutardaki asıl alacağın kabul edildiği ve ödemenin asıl alacağa yönelik yapıldığı açıktır, bununla birlikte davacının bu davayı açarken ödenen tutara ilişkin icra takip masraflarını talep etmediği dikkate alındığında, davacının bu davada talep edebileceği tutarın 27.418,30-TL asıl alacak ve 432,53-TL işlemiş faiz olduğu kabul edilmelidir. Yukarıda açıklanan bu gerekçelerle davacı vekilinin istinaf nedenleri kısmen yerinde görüldüğünden HMK 353(1)b-2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2018 Tarih 2014/387 Esas 2018/123 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının Küçükçekmece….İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasında vaki itirazın KISMEN İPTALİNE; takibin 27.418,30- TL asıl alacak ve 432,53-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.850,83-TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,Alacak likit olmakla, kabul edilen 27.850,83- TL alacağın %20’si oranındaki 5.570,16-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 1.902,49- TL nispi harçtan 366,85- TL peşin nisbi harcın ve icra dosyasına yatırılıp mahsubu istenenn 180,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.355,24-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen toplam 547,25-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 400- TL bilirkişi ücreti ile 216,80- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 616,80-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 523,96- TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafça yapılan 360-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 54,18- TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.342,09-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 85,70 TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 63- TL istinaf yargılama giderinin kabul-red oranına göre 51,33 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/04/2019