Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/936 E. 2019/436 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/936
KARAR NO : 2019/436
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018
NUMARASI : 2016/970 E.- 2018/113 K.
DAVA : İtirazın İptali ((Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/03/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, davalı şirkete ait özel hastaneye tedavi için müracaatta bulunan hastaların tedavilerinde kullanılmak üzere müvekkilinden satın alınan ve kullanılan tıbbi malzemelere ilişkin olarak 4 adet fatura düzenlendiğini, ancak davalının fatura bedellerini ödemediğini, davalıya ihtarname gönderilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini, davalının ihtarnameye cevabında müvekkilinin SGK tarafından davalıya yapılması gereken ödemeleri taahhüt ettiğini, ancak SGK’nun ödeme yapmaması nedeniyle taraflar arasında mutabakata varıldığını ileri sürdüğünü, ancak taraflar arasında mutabakat yapılmadığını, ayrıca davalıya garanti verilmesinin söz konusu olmadığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacının tedarik ettiği malzemelerin bedellerinin SGK tarafından ödeneceğini müvekkiline garanti ettiğini, müvekkilinin davacıdan satın almış olduğu bir kısım malzeme bedellerinin SGK tarafından ödenmemesi üzerine tarafların bir araya geldiklerini ve müvekkili tarafından tanzim edilip davacıya tebliğ edilen 4 adet fatura bedeli düşüldükten sonra 05/09/2013 tarihi itibariyle bakiye 17.316,73-TL borç kaldığı hususunda mutabakata varıldığını, bakiye tutarın ise aynı tutarlı çekle davacıya ödendiğini ve karşılığında tahsilat makbuzu düzenlendiğini, ancak söz konusu ödemenin yapılmasından bakiye borcu oluşturan faturaya konu malzeme bedellerinin de SGK tarafından ödenmediğini, müvekkilinin de taraflar arasında sözlü ve yazılı mutabakatlara istinaden bir iade faturası tanzim ederek davacıya gönderdiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacıya borcu olmadığı gibi davacıdan 17.553,63-TL alacaklı olduğunu savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının ve davalının ibraz etmiş oldukları ticari defterlerinin kendi lehlerine delil vasfında bulunduğu, davaya konu icra takibine dayanak faturaların, davalı ödemelerinin ve davalı tarafından tanzim edilen iade faturalarının her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, taraflar arasında 05/09/2013 tarihli imzası itiraza uğramayan mutabakat metni bulunduğu, buna göre SGK’dan davalıya yapılan ödeme doğrultusunda davalı tarafından davacıya ödeme yapılacağı, davacının keşide ettiği bir adet 17.316,73-TL tutarındaki fatura borcunu da davalının çek ile ödemiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Gerekçeli kararda davalı tarafından düzenlenen faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunun belirtildiğini, ancak hasta … ile ilgili davalı iade faturasının bulunmadığını, ayrıca davalı tarafından fiyat farkı diye adlandırılan bu faturaların fiyat farkı ile ilgisinin olmadığını, bu belgelerin davalının kendisini alacaklı konuma getirmek için düzenlediği belgeler olduğunu, müvekkiline iade edilen herhangi bir şey olmadığı halde iade faturası adı altında belge düzenlenmesinin de kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporunda bu belgelerin gerçek bir fatura olup olmadığının değerlendirilmediğini, zira taraf kayıtlarında sehven gösterildiğini,
2-İlk derece mahkemesince imzası itiraza uğrmayan mutabakat belgesi olarak adlandırılan belgede davalının yok hükmünde sayılması gereken faturalarına ilişkin bilgiler verildikten sonra müvekkili alacağının 68.740,70 TL olduğunun belirtildiğini, zaten aksinin düşünülemeyeceğini, kaldı ki söz konusu belgede Tarık Korkmaz’ın her iki taraf elemanı gibi belirtildiğini, ayrıca metnin alt kısmında müvekkili kaşesi üzerinde bulunan imzanın kime ait olduğunun ve yetkili olup olmadığının da şüpheli olduğunu,
3-Müvekkilinin SGK’nın tıbbi malzeme bedellerini ödeyeceğine dair davalıya garanti vermesinin de söz konusu olmadığını, zira müvekkilinin davalı ile SGK arasındaki sözleşmeye taraf olmadığını,
4-İstanbul 24.Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.10.2014 tarihli 2013/706 E., 2014/411 K. sayılı hükmünün değerlendirilmediğini, bu karara göre davalı şirket hastalardan tahsilat yapamıyorsa kendisinden kesinti yaptığını iddia ettiği SGK aleyhine dava açması gerektiğini,
5-Davalının ödeme yapmamasının, SGK aleyhine dava açmamasının ve bu davaya dahil etmemesinin, bu şekilde müvekkilini zarara uğratmasının iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarca yapılan hesap mutabakatı ve bakiye tutarın da çekle ödenmiş olmasına rağmen davacının kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını, dolayısıyla kötüniyet tazminatı şartlarının oluştuğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, muhtelif faturalara ve ihtarnameye dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirkete ait özel hastaneye tedavi için müracaatta bulunan hastaların tedavilerinde kullanılmak üzere müvekkilinden satın alınan ve kullanılan tıbbi malzemelere ilişkin olarak 4 adet fatura düzenlendiğini, ancak davalının fatura bedellerini ödemediğini ileri sürmüş, davalı ise taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacının tedarik ettiği malzeme bedellerinin SGK tarafından ödenmesini garanti ettiğini, malzeme bedellerinin SGK tarafından ödenmemesi nedeniyle davacıya borcunun olmadığını savunmuştur.Taraflar arasında mal alım-satımına ilişkin olarak akdedilen 30.03.2012 tarihli yazılı bir sözleşmeden söz edilmişse de, taraf delilleri arasında gösterilmemiş ve dosya kapsamında bu sözleşmeye rastlanılmamıştır. Öte yandan davalı tarafça sunulan ve davacı tarafça açık bir itiraza konu olmayan bila tarihli belge incelendiğinde, taraflar arasında akdedilen 30.03.2012 tarihli sözleşme hükümleri dairesinde davalıya satılan bir kısım tıbbi malzeme bedelinin SGK tarafından ödenmemesi üzerine davalı tarafından sözleşme hükümleri dairesinde düzenlenmiş olan 784851, 784852,784854 ve 784853 nolu faturaların davacı şirkete 29.08.2013 tarihinde tebliğ edildiğinin, davacının söz konusu faturalara hiçbir itirazının bulunmadığının, bu nedenle davacı şirket cari hesabının 05.09.2013 tarihi itibariyle 17.316,73 TL bakiye gösterdiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafça istinaf dilekçesinde sözü edilen mutabakatname ise davalı şirket ile değil dava dışı … Sağlık ve Eğitim Hiz. İnş. A.Ş. ile imzalanan bir belge olup, davalı tarafça davacının davalının diğer grup şirketleri ile de mutabakat yaptığını göstermek için sunulmuştur.Nitekim dava konusu faturalar her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmakla birlikte, davalı tarafından, dava konusu … nolu 31.07.2012 tarihli 17.780,04 TL bedelli, 304315 nolu 10.08.2012 tarihli 17.140,68 TL bedelli ve … nolu 09.10..2012 tarihli 17.392,67 TL bedelli faturalara istinaden düzenlendiği anlaşılan, “iş bu fatura tutarı … dönemine ait SGK Cibali Sağlık Kurumu tarafından yapılan kesintilere istinaden 30.03.2012 tarihli sözleşmenin 3.2.3 maddesi gereği tarafınıza rücu edilmiştir” açıklamalı 784851 nolu 03.08.2013 tarihli 17.780,04 TL bedelli, 784852 nolu 03.08.2013 tarihli 17.140,68 TL bedelli ve 784854 nolu 03.08.2013 tarihli 17.392,68 TL bedelli faturaların da her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca davacının 500410 nolu 27.04.2013 tarihli 17.554,32 TL bedelli faturasına ilişkin olarak ise, davalının … Bankasına ait 17.316-TL bedelli 23.01.2014 tarihli 8762106 nolu bir çek verdiği ve bu çekin davacı defterlerinde ödeme olarak kayıtlı olduğu(çek bedelinin ödenmediği yönünde bir itirazda da bulunmadığı), buna göre davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. O halde davacının, yukarıda sözü edilen mutabakatname uyarınca, bedelleri SGK tarafından ödenmeyen dava konusu 3 adet faturaya konu bedelden kendisinin sorumlu olduğunu kabul ettiği ve davalı iade faturalarını ticari defterlerine kaydettiği, mutabakat tarihinde henüz inceleme konusu olan 500410 nolu 27.04.2013 tarihli 17.554,32 TL bedelli fatura bedelinin ise icra takibinden çok önce davalı tarafça ödendiği, bu durumda davalının icra takibine itirazında haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönünde vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.Öte yandan mutabakatname ile dava konusu 3 adet faturaya ilişkin davalının iade faturası düzenlemesini kabul eden, keza bu faturaları ticari defterlerine kaydeden, dava konusu 4.fatura bedeline ilişkin çek ödemesini de ticari defterlerine kaydeden davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunun kabulü ile aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 uyarınca esasten reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davalının kötüniyet tazminatının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 gereği ESASTAN REDDİNE,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2018 Tarihli 2016/970 Esas 2018/113 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği,
Davalının kötüniyet tazminatı talebine ilişkin “Davacının takip yapmakta kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu anlaşılamadığından davalının tazminat taleplerinin reddine,” şeklindeki 3. bendinin KALDIRILMASINA,
“Davacının icra takibinde haksız ve kötüyetli olması nedeniyle dava değeri olan 76.854,48-TL’nin %20’si oranındaki 15.370,89-TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklindeki bendin EKLENMESİNE,
İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan 42-TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/03/2019