Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/913 E. 2020/306 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/913
KARAR NO: 2020/306
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2017
NUMARASI: 2014/1937 Esas-2017/1433 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari İşletme Devrinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/03/2020
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin sahibi olduğu …ni içindeki bir kısım ilaçlarla birlikte davalıya devrettiğini, ancak davalının muhtelif ilaç bedeli olarak düzenlenen 25.774,58-TL bedelli faturayı ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının işletmekte olduğu eczanenin noterde düzenlenen 29.06.2012 tarihli sözleşme ile davacıdan devralındığını, devir sırasında eczane içindeki tüm ilaçların sayıldığını ve ilaçların bedeli olan 44.706-TL’nin davacıya ödendiğini, davacının devrettiği eczanesinden dolayı hiçbir hak ve alacağı kalmadığını beyan ettiğini, dava konusu faturanın tarihi ise 31.08.2012 olup davacının devrettiği eczanenin faturasını kullanarak müvekkilinden haksız kazanç sağlamaya çalışmakta olduğunu, söz konusu faturanın sahte ve usulüne uygun olmayan bir fatura olduğunu, böyle bir satışın olduğu varsayılsa bile hangi ilaçların satıldığına dair sevk irsaliyesi sunulması gerektiğini savunarak davanın reddini ve %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında akdedilen 29.06.2012 tarihli devir sözleşmesi ile eczanenin 44.706- TL karşılığında devredildiği, bu tarihten 01.08.2012 tarihine kadar davacının eczanede mesul müdür olarak kaldığı, davalının 01.08.2012 tarihinde ruhsatının geldiği, ruhsat gelene kadar SGK kayıtlarına göre Medula sisteminden SGK reçetelerinin ödemelerini davacının aldığı, bu hususlarda ihtilaf olmadığı, faturaya konu malların ne olduğuna ilişkin faturada ayrıntılı bir bilgi olmadığı, ecza depolarına iki kez müzekkere yazılmış olmasına rağmen gönderilen dökümler mahkemece tek tek incelendiğinde 31.08.2012 tarihli bir satış faturasının bulunamadığı, taraflar arasında söz konusu faturayı veya faturanın düzenlendiği tarihi kapsayacak bir sözleşme olmadığı, bu durumda davacının hangi malların ödenip de eczaneye teslim edildiğini, bu malların bedelinin kendisi tarafından ne zaman nasıl ödenmiş olduğunu ve bedelini alamadığını net olarak ortaya koyması gerektiği, ancak ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1- … Deposuna yazılan yazıya cevap verilmediği halde mahkemece ilgililer hakkında işlem yapılmadığını, mahkemenin son derece açık ve net yazısına rağmen … Deposu vekilinin 2012 yılı 9.ayından sonraki ilaç listelerini ibraz ettiğini, dava konusu dönemin ise 2012 yılı Temmuz ayı olduğunu, bunun üzerine kendileri tarafından 2012 yılı Temmuz ayına ilişkin ekstrenin sunulduğunu, … 2012 yılı 9.ayında açıldığına göre ekstrenin …ne ait olduğunun açık olduğunu, ilaçların bu dönemde alındığının ekstreden anlaşılmakta olduğunu, yine “görüldü” şerhi olan bu ekstreden hangi ilaçların eczaneye teslim edildiğinin belli olduğunu,ilaç bedellerinin de müvekkilince banka aracılığıyla ödendiğinin yine ecza deposu vekilince dilekçede belirtildiğini, 2-Ticari defterlerini ibraz etmeyen davalıya ibraz etmemenin hukuki sonuçlarını hatırlatan muhtıra gönderilmediğini, bilirkişi ek raporu alınmasına karar verildiği halde ara kararın gereğinin yerine getirilmediğini, 3-Davanın niteliği gereği ilaçların teslimine ilişkin tanık dinlenmesinin mümkün olduğunu, ayrıca hesap ekstreleri yazılı delil başlangıcı kabul edilerek de tanık dinlenebileceğini, ancak taraflarına tanık isimlerini bildirmek üzere süre verilmediğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, kendisinin işletme olduğu eczaneyi davalıya devrettiğini, ancak devirden sonra davalı ruhsatını alana kadar eczane için ilaçların kendisi adına alındığını ve bedellerinin kendisi tarafından ödendiğini, bu bedeli ödenen ilaçlardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüş, davalı ise kendisi ruhsatı alana kadar davalının eczanede mesul müdür olarak bulunduğunu, ancak bu dönemde fatura düzenleme yetkisi olmadığını, faturanın haksız kazanç sağlamaya yönelik sahte bir fatura olduğunu savunmuştur. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamında mevcut 29.06.2012 tarihli noterde düzenlenen Devir Sözleşmesi incelendiğinde, eczanenin içinde bulunan 36.750-TL tutarında ilaç, 3.480-TL tutarında demirbaş ve 4.476-TL tutarında itriat olmak üzere toplam 44.706-TL bedel karşılığında işletmecilik hakkı ile birlikte devredildiğinin, devir bedelinin nakden ve defaten alındığının, eczaneden dolayı davacının bir hak ve alacağının kalmadığının belirtildiği görülmüştür. Dava konusu fatura incelendiğinde ise davacı tarafından davalı adına düzenlenen … nolu 31.08.2012 tarihli 25.774,58-TL bedelli “muhtelif ilaç bedeli” açıklamalı açık fatura olduğu görülmüştür. 29.06.2012 tarihli devir sözleşmesinde, devirden sonraki duruma ilişkin bir düzenleme yapılmamış ise de, tarafların kabulünde olduğu üzere davalı işletme ruhsatını 01.08.2012 tarihinde almıştır. Dava konusu fatura 31.08.2012 tarihli ise de davacı bu faturanın eczane için dava dışı ecza deposundan 01.07.2012-31.07.2012 tarihleri arasında alınan ilaçlara ilişkin olduğunu ileri sürmüştür. Bilirkişi raporunda davalı işletme ruhsatını alana kadar tüm sorumluluğun eski eczacı olan davacıya ait olduğu, 01.07.2012-31.07.2012 tarihleri arasında Medula sisteminden yapılan SGK reçetelerinin ödemelerini davacının almış göründüğü belirtilmiştir. Öte yandan davalı tarafça o dönemde davacı tarafça eczanenin elde ettiği kârın da alındığı yönünde bir iddiada bulunulmamıştır. O halde 01.07.2012-31.07.2012 tarihleri arasında ilaç satın ve teslim alma yetkisi olduğu anlaşılan davacının, dava konusu fatura içeriği ilaçların devre konu eczaneye teslim edildiğini ve ilaç bedellerinin kendisi tarafından ödendiğini ispat etmesi gerekir, ancak teslim ve ödeme belgesi sunamamıştır, ayrıca dava dışı ecza deposu firmasının cevabi yazısında da belirtilen dönemden sonrasına ilişkin bilgi verilmiştir. Ne var ki davalı vekilinin 25.02.2014 tarihli 2.cevap dilekçesinde, davacının davalının onayını almadan eczaneye yeni ilaçlar aldığı ve eczaneyi borçlandırdığı, yetkisiz işlem doğrultusunda oluşan zarardan davalının sorumlu olmadığı, kaldı ki ilaç bedellerinin SGK’na davacı adına fatura edilmesi ve bedellerin davacının kendi hesabına yatırılması nedeniyle davalının sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığı belirtilmiş, buna karşılık davacı vekili 25.03.2014 tarihli dilekçesinde davacının SGK’na fatura ettiği ilaç bedellerini aldığını, davalıdan talep edilen bedelin SGK’na fatura edilmeyen ilaçların bedelleri olduğunu belirtmiştir. Görüldüğü üzere davalı taraf 2.cevap dilekçesinde yetkisiz de olsa davacının dava konusu ilaçları eczane için satın aldığını kabul etmektedir. Yine davalı vekili 23.02.2017 tarihli duruşmada ise, faturaya konu ilaçların parasının davacı tarafından ödendiğini, davalının da bu parayı davacıya ödediğini beyan etmiş olmakla, davalı taraf bu beyanıyla ispat yükünü üzerine almış, ancak ödeme savunmasını ispata yönelik bir delil sunmamıştır. Bununla birlikte davalı tarafın yemin deliline dayandığı ve davalı vekaletnamesinde yemin teklif yetkisinin bulunduğu görülmekle, Dairemizce davalı vekiline ödeme savunması yönünden yemin teklifinde bulunup bulunmayacakları hususunda beyanda bulunması, aksi halde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtarını içeren bir davetiye gönderilmiş, davalı vekili ihtarı tebliğ almış olmasına rağmen herhangi bir beyanda bulunmamış olup, bu durumda davalı tarafın yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiği, davacının asıl alacak iddiasını ispatladığı kabul edilmiştir. Davacı işlemiş faiz talebinde de bulunmuş ise de, davalının icra takibi öncesinde temerrüde düşürüldüğüne dair bilgi veya belgeye rastlanılmadığından işlemiş faiz talebi haklı görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2017 tarihli 2014/1937 Esas 2017/1433 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki vâki itirazın KISMEN İPTALİNE; takibin 25.774,58- TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Alacak likit olmakla, kabul edilen 25.774,58- TL alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 1.760,66 -TL nispi harçtan, 350,90 – TL peşin nisbi harcın ve icra dosyasına yatırılıp mahsubu istenen 145,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.264,56-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafça ödenen toplam 496,10- TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafça ödenen 28,05-TL ilk masraf, 750-TL bilirkişi ücreti ile 285- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.063,05-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 943,19-TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bir karar verilmesine yer olmadığına, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.866,19- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.274,27- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 62-TL istinaf yargılama giderinin kabul-red oranına göre 55,01-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 12/03/2020