Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/890 E. 2019/558 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/890
KARAR NO : 2019/558
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2017
NUMARASI : 2017/658 2017/1020
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/04/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, dava dışı …. San. Ve Tic. A.Ş. halka açık olup 2006 yılında bakır üretimine başladığını ve 2014 yılından beri tek faaliyet alanının bakır madenciliği olduğunu, davalının şirketin bu şirketin hakim ortağı olduğunu, müvekkilinin ise %0,5038 oranında A grubu hissedarı olduğunu, ancak hissedarı olduğu şirketin bünyesinde bulunan bakır madenini bağımsız değerlemeye ihtiyaç duyulmaksızın gerçek değerinden çok daha düşük fiyata bir başka gruba sattığını, bu satıştan elde edilen kârın ise hukuka aykırı değerleme fiyatı ile şişirilmiş hisselerinin satın alınması yoluyla davalıya aktarıldığını, bu işlemin TTK ve SPK mevzuatı ilkelerine aykırı olduğunu, zira bu işlemle bağlı şirket ve pay sahipleri kayba ve zarara sürüklenirken hakim ortaklığın örtülü kazanç elde etmekte olduğunu, SPK’nda öngörülen önemli nitelikteki işlemlerle ilgili olarak genel kurulda bu işlemlerle ilgili red oyu verip muhalefet şerhini genel kurul tutanağına işleten pay sahiplerinin hisselerini ortaklığa devrederek ayrılma hakkına sahip olduklarını, müvekkilinin de genel kurula katılarak gündem maddelerine red oyu kullandığını ve muhalefetini tutanağa işlediğini, işlemlerin çok açık şekilde örtülü kazanç aktarımı görüntüsü vermesi ve tam olarak bilgi sahibi olmasının engellenmesi nedeniyle müvekkilinin davalı hakim ortağa gönderdiği ihtarname ile hisselerinin gerçek değeri üzerinden satın alınmasını talep ettiğini, ancak davalının ayrılma hakkı kullanım süresinde cevap vermemesi üzerine müvekkilinin son gün “paylara ilişkin tüm dava ve tazminat haklarının saklı tutulmasına ilişkin” ihtirazi kayıtla ayrılma hakkını kullandığını, ancak müvekkiline ödenen ayrılma hakkı fiyatının hakkaniyete uygun olmadığını ileri sürerek TTK’nun 202/2 maddesi uyarınca müvekkilinin maddi zararının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere şimdilik 70.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, TTK 202/2 maddesi uyarınca tazminat davasının ancak bağlı şirket pay sahipleri tarafından açılabileceğini, davacının hissesini devrederken ihtirazi kayıt koymasının pay devrine etkisinin olmadığını, dolayısıyla davacının taraf sıfatının bulunmadığını, somut olayda TTK 202/2 koşullarının da bulunmadığını, zira dava konusu maden tesislerinin devri ve hisse alım işlemleri bu hükmün kapsamına girmediği gibi davacının bu işlemler nedeniyle zarar iddiasını da ispat etmesi gerektiğini, bu işlemlerde hiçbir hukuka aykırılığın olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının hissedarı olduğu dava dışı şirketin aktifleri arasında yer alan bakır madeninin satılmasının SPK 23. maddesine göre önemli bir işlem olduğu, davacının bakır madeni satışının görüşüldüğü 10/05/2017 tarihli genel kurul toplantısına katıldığı, oylamada olumsuz oy vererek muhalefetini genel kurul tutanağına geçirttiği, SPK’nun kendisine tanıdığı ayrılma hakkını kullanarak 29/05/2017 tarihinde ihtirazi kayıtla ve paylara bağlı tüm dava ve tazminat haklarının saklı tutulması beyanı ile şirket ortaklığından ayrıldığı,davacı ayrılma hakkını kullanarak devrettiği pay karşılığında belirlenen bedelin belirlenme şeklinin ve esas alınan değerlerin yasaya ve usule aykırı olduğunu iddia ederek zararın oluştuğundan bahisle hakim ortak davalıdan TTK 202.maddesi uyarınca tahsilini talep etmekte ise de bu maddeye dayalı olarak ancak bağlı şirketin pay sahiplerinin dava açabilecekleri, öte yandan davacının ödenen pay bedellerinin SPK’na aykırı şekilde hesaplandığı ve öngörülen usule uygun bir şekilde ayrılma payının hesaplanmadığı iddiasının ise davacı hisselerini devralan şirkete yöneltilebileceği gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davanın TTK 202/1 maddesi uyarınca değil TTK 202/2 maddesi uyarınca açıldığını, müvekkili talebinin TTK 202/2 maddesi şartlarını taşıdığını, zira müvekkilinin ayrılma hakkını kullandığını bildirdiği ihtarnamede hakkaniyete uygun gerçek fiyat arasındaki farka ilişkin tüm tazminat ve dava haklarını saklı tuttuğunu bildirdiğini, müvekkilinin iş bu davada, SPK 24.maddesi uyarınca belirlenen ayrılma hakkı fiyatı ile TTK 202/2 uyarınca belirlenmesi gereken ayrılma hakkı bedeli arasındaki hakkaniyete aykırı farkın tahsilini zarar olarak talep etmekte olduğunu, 2-Müvekkkilinin davacılık sıfatının, maddi hukukta zarar kavramı çerçevesinde ele alınması gerektiğini, müvekkili zararının davalı holdingin yönlendirmesi ile alınan kararlar neticesinde oluştuğunu, müvekkilinin genel kurula katılıp muhalefet eden pay sahibi olduğunu, dava tarihinde de pay sahibi olmasına gerek olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK 202/2 maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.Davacı, %0,5038 oranında hissedarı olduğu halka açık …San. Ve Tic. A.Ş.’nin, bünyesinde bulunan bakır madenini gerçek değerinden çok daha düşük fiyata bir başka gruba sattığını, bu satıştan elde edilen kârın ise hakim ortak olan davalının hisselerinin satın alınması yoluyla davalıya aktarıldığını, bu işlem TTK ve SPK mevzuatı ilkelerine aykırı olup hakim ortak örtülü kazanç elde ederken bağlı şirket ve diğer hissedarların zarara uğratıldığını, müvekkilinin de genel kurula katılarak gündem maddelerine red oyu kullandığını ve muhalefetini tutanağa işlediğini, davalıya gönderdiği ihtarname ile hisselerinin gerçek değeri üzerinden satın alınmasını talep ettiğini, ancak davalının ayrılma hakkı kullanım süresinde cevap vermemesi üzerine müvekkilinin “paylara ilişkin tüm dava ve tazminat haklarının saklı tutulmasına ilişkin” ihtirazi kayıtla SPK’nun kendisine tanıdığı ayrılma hakkını kullandığını, ancak müvekkiline ödenen ayrılma hakkı fiyatının hakkaniyete uygun olmadığını ileri sürerek TTK’nun 202/2 maddesi uyarınca müvekkilinin maddi zararının tazmini talep etmiş, davalı ise bu davanın ancak bağlı şirket pay sahipleri tarafından açılabileceğini, dolayısıyla davacının taraf sıfatının bulunmadığını, TTK 202/2 koşullarının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Dosya kapsamında mevcut bağlı şirket … San. Ve Tic. A.Ş.’nin 10/05/2017 tarihli Genel Kurul Tutanağı incelendiğinde, 10 nolu gündem maddesinin bakır üretim faaliyet ile ilgili varlıklarının satışına ilişkin olduğu, 12 nolu gündem maddesinin ise davalının bir kısım hisselerinin bağlı şirket tarafından satın alınmasına ilişkin olduğu, davacının bu kararlara muhalefet şerhi sunduğunun belirtildiği görülmüştür.Bakırköy …. Noterliği’nin …. yevmiye nolu 22/05/2017 tarihli ihtarnamesi incelendiğinde, davacı tarafından davalı ile bağlı şirket ve diğer hissedara yönelik düzenlendiği, genel kurul 10 ve 12 nolu gündem maddeleri ile alınan kararlar sonucu şirketin ve küçük hissedarların zarara uğratıldığı belirtilerek davacı payının hakim ortak olan davalı tarafından gerçek değeri ile satın alınmasının talep edildiği, aksi halde SPK uyarınca ayrılma hakkını kullanması halinde tüm dava ve talep haklarının saklı tutulduğunun, ayrılma hakkı ödemesinin ihtirazi kayıtla alınacağının ihtar edildiği görülmüştür.Yine dosya kapsamında mevcut “… San. Ve Tic. A.Ş. Ayrılma Hakkı Kullanım Formu” başlıklı 29/05/2017 tarihli formun düzenlendiği, bu formun ekli beyan ve ihtirazi kayıt ile imza edildiğinin şerh düşüldüğü görülmüş,ekli davacı beyanı incelendiğinde 10/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında muhalefet ettiği işlemler nedeniyle pay sahipliğine bağlı tüm dava ve talep haklarını saklı tuttuğunu, gerçeğe uygun olmayan ve pay niteliğine bağlı belirlenmemiş ayrılma hakkı fiyatına itiraz ettiğini, formda belirtilen ayrılma hakkı tutarının ihtirazi kayıtla tarafına ödenmesini kabul ettiğini bildirdiği görülmüştür.6762 sayılı TTK’unda karşılığı bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 202/2 maddesi “Hâkimiyetin uygulanması ile gerçekleştirilen ve bağlı şirket bakımından açıkça anlaşılabilir haklı bir sebebi bulunmayan, birleşme, bölünme, tür değiştirme, fesih, menkul kıymet çıkarılması ve önemli esas sözleşme değişikliği gibi işlemlerde, genel kurul kararına red oyu verip tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve benzeri konulardaki kararlarına yazılı olarak itiraz eden pay sahipleri; hâkim teşebbüsten, zararlarının tazminini veya paylarının varsa en az borsa değeriyle, böyle bir değer bulunmuyorsa veya borsa değeri hakkaniyete uygun düşmüyorsa, gerçek değerle veya genel kabul gören bir yönteme göre belirlenecek bir değerle satın alınmasını mahkemeden isteyebilirler. Değer belirlenirken mahkeme kararına en yakın tarihteki veriler esas alınır. ….” şeklinde düzenlenmiştir. 6362 sayılı SPK 24/1 maddesi ise “(1) 23 üncü maddede belirtilen önemli nitelikteki işlemlere ilişkin genel kurul toplantısına katılıp da olumsuz oy kullanan ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına işleten pay sahipleri, paylarını halka açık ortaklığa satarak ayrılma hakkına sahiptir. Halka açık ortaklık bu payları pay sahibinin talebi üzerine, söz konusu önemli nitelikteki işlemin kamuya açıklandığı tarihten önceki otuz gün içinde borsada oluşan ağırlıklı ortalama fiyatların ortalamasından satın almakla yükümlüdür.” hükmünü haizdir.Somut olayda, uyuşmazlık, SPK 24/1 maddesi uyarınca bağlı şirketten ayrılma hakkını kullanan ortağın, TTK 202/2 maddesi uyarınca zararının tazmini istemiyle dava açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır. TTK 202/2 madde metni ve hükmün gerekçesi incelendiğinde, bu davanın ancak dava tarihi itibariyle “pay sahibi” olanlar tarafından tarafından açılabileceği sonucuna varılmaktadır. Davacı ise pay sahibi olarak bu maddede belirtilen seçimlik haklarından zararının tazmini veya payının gerçek değeri üzerinden satın alınması talebiyle dava açma yolunu seçmemiş, SPK mevzuatı gereği ayrılma hakkını kullanmış olup bu hakkın ise şarta bağlı olarak(ihtirazi kayıtla) kullanılmasının mümkün olamayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır.O halde ilk derece mahkemesinin davanın aktif husumet yokluğundan reddi yönündeki kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 18/04/2019