Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/885 E. 2019/1527 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/885
KARAR NO : 2019/1527
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2017
NUMARASI : 2014/813 Esas 2017/1080 Karar
DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/12/2019
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; Müvekkil şirketin ….AŞ aracılığı ile ithalatçı … /İngiltere şirketine satış yaptığını,ihraç konusu malların nakliye işinin davalı şirket tarafından yapıldığını, ödeme/teslim şekli vesaik mukabili olacağı gümrük beyannamesinde ve ilgili evraklarda belirtildiğini, müvekkil şirketin Birgi kanalı ile yapmış olduğu ihracat nedeni ile ithalatçı firmadan alması gereken mal bedeli olan 28.294,65 Sterlin/GBP ödenmeden ihraç konusu malların davalı taşıma şirketi tarafından ithalatçı şirkete teslim edildiğini, davalı taşımacılık şirketinin, vesaik mukabili ödeme teslim şartının getirilmiş olmasına rağmen ithalatçı firmanın ödemeyi yaptığına dair evrakları görmeden ve teslim almadan ayrıca bu doğrultuda yapılması gereken teyit işlemlerini yapmadan ihraç konusu malları ithalatçı şirkete teslim ettiğini, davalı taşımacılık şirketi tarafından teslim edilen ihraç konusu mallar ile ilgili ödemenin ithalatçı firma tarafından Birgi kanalı ile müvekkil şirkete ödenmediğini,davalı taşıma şirketinin hatası/ihmali nedeni ile ödeme yapmadan teslim aldığı ürünlerin ödemesini yapmadığını, oluşan zararın miktarı olan 28.294,65-GBP İngiliz Sterlini alacağından fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000-TL kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkil şirketin olayla hiçbir ilgisi bulunmadığını, bu nedenle öncelikle pasif husumet yokluğundan davanın reddini, tüm savunmalar saklı kalmak kaydıyla davacı taraf dava dilekçesinde …. Tic. AŞ aracılığıyla mal satışının yapıldığını belirttiğini, bu durumda davacı tarafın aktif husumet ehliyeti dahi bulunmadığını, kısmi dava açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın CMR hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, yazılı sözleşme ilişkisi bulunmadığı; ancak e-mail ortamında kurulan bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu, mail içeriklerinden; davalının akdi taşıyıcı sıfatıyla pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, CMR 21.maddesine göre asıl taşıyıcı olan davalının gümrük beyannamesinde yer alan vesaik mukabili teslim kaydına rağmen mal bedeli ödenmeden malları alıcıya teslim etmesinden dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu, ödemeli teslim şartı bilinmesine rağmen malları ödeme yapılmaksızın alıcıya teslim etmesinde %50 kusurunun bulunduğu, vesaik mukabili malı teslimi için gerekli bilgilerin davalı tarafa zamanında ulaştırılmadığı nazara alındığında; davacının da %50 müterafik kusuru bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile %50 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle hesap edilen 2500-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 05/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıddan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya dair isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı lehine kusur indirimine gidilmesinin doğru olmadığını, gerekçe yapılan mail yazışmasının ihracat konusu malların taşınması esnasında gerekli belgelerin hazırlanması sürecinde yapılan yazışma olduğunu, sonrasında zaten gerekli evraklar hazırlanarak davalı taşıyıcıya ve tahsilat bankası TEB-Laleli Şubesine verildiğini ve ihracatın gerçekleştiğini, banka onayı beklendiği belirtilmesine rağmen, banka onayı yani muhabir bankaya ithalatçı-alıcı tarafından ödeme yapılmadan ve vesaik teslimi yapılmadan taşıyıcı firma yetkililerinin ihraç konusu malları teslim ettiklerini,müvekkili firmanın hiçbir yetkilisinin banka onayı alınmadan ürünlerin ithalatçı firmaya teslimine dair bir talimatı olmadığını, davalı tarafından bu hususta delil sunulamadığını, dosya içeriği ile haklılığının teyit edildiğini, müvekkilinin uğradığı zararın CMR 21.madde kapsamında tazmini gerektiğini, bu nedenlerle kısmi red kararının kaldırılarak davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; müvekkilinin taşıma işi ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, pasif husumet ehliyeti yönünden davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, kısmi dava açılamayacağını, muhabir ve esas bankalar ile malın alıcısına tezkere yazılarak bir ticaretin gerçekleşip gerçekleşmediği, malların teslim alınıp alınmadığı, bedellerinin ödenip ödenmediği hususlarında araştırma yapılması gerekirken araştırmadan vazgeçilmesinin hukuka aykırı olduğunu, CMR senedinin kesin süreye rağmen ibraz edilmediğini, taşıma senedinde ilgili bankanın, teslimde ödenecek mal bedelinin de belirtilmesi gerektiğini, ek raporda eksiklikler giderilerek davanın reddine yönelik tespit yapıldığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı taşıyıcı tarafından vesaik mukabili yurt dışındaki alıcıya teslim edilmesi gereken malların bu husus yerine getirilmeden teslim edilmiş olması nedeniyle davacının alıcıdan tahsil edemediği mal bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Davaya konu taşıma Türkiye İngiltere arasında gerçekleştiğinden somut uyuşmazlığın CMR Konvansiyonu hükümlerine göre çözümü gerekmektedir.Taşıyıcının mesuliyeti, anılan sözleşmenin 17 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre taşıyıcı yükü teslim aldığı andan, teslim edilinceye kadar malların kısmen veya tamamen kaybından veya hasarından veya gecikmesinden dolayı sorumludur. Açıklanan bu sorumluluk kapsamında istenebilecek tazminat ve tazminatın hesaplanma şekli de CMR’nin 23-28. maddelerinde hükme bağlanmıştır. Anılan maddeler uyarınca taşıyıcının sorumluluğu sınırsız değildir. Buna göre, CMR’de temel ilke taşıyıcının gerçek zararı aşmamak üzere sınırlı sorumlu olması, meydana gelen gerçek zararın anılan maddelerde belirlenen sınırlı sorumluluk miktarını aşması halinde taşıyıcının, anlaşma uyarınca sınırlı sorumluluk miktarı kadar sorumlu olmasıdır. Taşıyıcının sorumluluğunun bu şekilde sınırlandırılmış olmasına rağmen anlaşmada düzenlenen istisnai durumlarda bu ilke uygulanmayacaktır. Bu durumlar, 24. maddede düzenlenen belli bir ücret karşılığında sevk mektubuna sınırı geçen bir değerin beyan edilmesi ile 29. maddede düzenlenen hasarın taşıyıcının kötü hareketinden veya isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan kaynaklanması halinde taşıyıcı sorumluluğu kaldıran, sınırlayan hükümlerden yararlanamayacaktır. Vesaik mukabili teslimin ;ihracatçı ithalatçı ile yaptığı satış sözleşmesine uygun olarak malları sevk etmesinden sonra bunları temsil eden sevk vesaiklerinin, ödeme veya poliçe kabulü veya bono düzenlenmesi karşılığında, banka aracılığı ile ithalâtçıya teslimine imkân veren bir ödeme şekli olduğu, bedeli bir kişinin, nakliye şirketinin veya bir posta servisinin tahsil etmesi yerine, işlemlerin bir banka tarafından yürütüleceği, bir diğer ifade ile bankalar, bu ödeme yönteminde, para tahsilâtçısı olarak hareket etmektedirler.Taşımaya konu emtianın faturası davadışı …AŞ adına düzenlenmiş ve , gümrük beyannamesinde gönderici olarak beyan edilmiş ise de davacı üretici firma adı geçen dava dışı şirket ise sadece ihracata aracı firma olduğu ,taşıtan olmadığı kaldı ki dava dışı firma taşıtan olarak kabul edilse dahi dahi şirketin bu ihracattan kaynaklı fatura alacağını davacıya temlik etmesine göre davacının taşımaya konu zarar nedeniyle dava açma hakkı ve aktif dava ehliyeti bulunduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Fiilen taşımayı yapan şirket dava dışı … AŞ olup taşıma faturası da fiili taşıyan adına düzenlemiş ise de gerek davalının e posta yazışmaları ile davacıyla aralarında taşıma sözleşmesi kurulması gerekse fiili taşıyanın davalı ile grup firması olarak çalıştığı yönündeki beyanına göre davalının akdi taşıyan olduğu ve meydana gelen zarardan öncelikle sorumlu olduğu ve dava da pasif dava ehliyeti bulunduğu anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Talep sonucunun miktarı taraflar arasında tartışmasız açıkca belli ise kısmi dava açılamayacağı yönündeki 6100 Sayılı HMK nın 109/2 maddesinde düzenleme 01/04/2015 tarihli 6644 S.K./4. Maddesi ile iptal edilmiştir. Davaya konu alacak miktarı açıkca belli ve dava açıldığı tarihte kısmi dava açılamayacak ise de usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi uyarınca yargılama devam ederken anılan yasa maddesinin iptal edilmesi ile kısmi dava açılmasını engelleyen bir yasal düzenleme bulunmadığından davalı vekilinin kısmi dava açılmasının usul yasasına aykırı olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla beraber, esasen CMR 5. Maddesinde taşıma sözleşmesinin yapılması herhangi bir geçerlilik şarıtna bağlanmadığı, taşıma sözleşmesi şekle tabi olmadığından bu husus geçerlilik koşulu olmayıp ancak ispat aracıdır.İcap ve kabulle dahi taşıma sözleşmesi kurulabilir.(Yargıtay 11.H.D.13/02/2017 tarih 2015/12657E-2017/750K.) Somut olayda, dosyada mübrez ve uyuşmazlık konusu olmayan, taraflar arasında yapılan e-posta yazışmaları ile taşıma sözleşmesi kurulmuştur.Dosyaya CMR senedi ibraz edilmemiş ise de ibraz edilen fatura, gümrük beyannamesi, faturalar, ATR dolaşım belgesinden İstanbul’dan İngiltere’ye 14.02.2013 tarihinde başlayan taşımaya konu emtianın satış şeklinin CIF, teslim şeklinin vesaik mukabili satış olduğu anlaşılmaktadır.Davalı tarafından davacıya gönderilen 29.03.2013 tarihli e-mail de malların depoya teslim edilerek banka onayının beklendiğinin belirtilmesi ve mail içeriğinde teslim şeklinin değiştirilmesine ilişkin davacıdan sadır olan herhangi bir beyan ve talimat bulunmaması ve davacının talimat ile teslim şeklini değiştirdiği yönündeki iddasını ispatlanamamasına göre davalı vekilinin satışın vesaik mukabili teslim olmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Dava, vesaik mukabili teslim şartıyla davalı tarafından taşıması üstlenilen malın, taşıyıcı tarafından alıcıya teslimi dolayısıyla uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Taşıyıcının bu teslim şeklini bilerek yurtdışındaki bankaya teslim etmesi gereken belgeleri ibraz edip gerekli teyidi almadan malları alıcıya teslim etmesi nedeni ile ticari defterlerdeki kayıtlar ve tüm dosya içeriği ile davacıya bedelleri ödenmediği ve davacının tahsil edemediği sabit olan 28.294,65 İngiliz Sterlinini/ GBP davacı zararından sorumlu olacaktır. 14.02.2013 tarihli e-posta yazışmalarının yükleme safhasına ilişkin olduğu ve 29.03.2013 tarihli yazışmada banka onayının beklediği belirtilmesine göre vesaik mukabil teslimde davalının geç bildiriminden kaynaklı bir zarar olmadığı ve davacı göndericiye atfı kabil bir kusur bulunmadığından davanın kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile mahkemece teslimde gerekli bilgilerin davalıya süresinde bildirmediği gerekçesi ile davacının %50 oranında müterafık kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından,davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına, davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiştir
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2017 Tarih 2014/813 Esas 2017/1080 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın KABULÜNE;5.000-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 05/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 341,55- TL karar harcından peşin yatan 85,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 256,15- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 113,45- TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 2.500-TL bilirkişi ücreti ve 130-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.630-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Karar kesinleşiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Davalıdan alınması gereken 170,77-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 45,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 124,87-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/12/2019