Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/882 E. 2019/536 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/882
KARAR NO : 2019/536
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2018
NUMARASI : 2016/223 E.- 2018/220 K.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 11/04/2019
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında 11/02/2014 tarihinden itibaren cari hesap şeklinde ilerleyen ticari ilişkide davalının edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini, zira satın aldığı ürünlerin ödemelerini zamanında yapmadığı gibi her ay başında yapılması gereken hesap mutabakatından da kaçındığını, davalının bu davranışlarının süreklilik arzetmesi nedeniyle müvekkilinin 22/09/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı ve haklı nedenle feshettiğini bildirdiğini ve bakiye cari hesap alacağının ödenmesini talep ettiğini, ancak ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin ise davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek 20.390,93-TL’lik kısmına ilişkin itirazın iptali ile takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili,davacının sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, dolayısıyla sözleşmenin 7.maddesi uyarınca fesih beyanının sözleşmenin sonunda hüküm ifade ettiğini, ancak dönem sonu beklenmeden takip başlatıldığını, ayrıca sözleşmenin 5.5 maddesi uyarınca müvekkiline iade ürün olup olmadığı yazılı olarak sorulmadan ve iade ürün olması halinde iadeler alınmadan herhangi bir alacak talep edilemeyeceğini, davaya konu ihtilafın 20.394,39-TL bedelli 11 adet faturaya dayanmakta olduğunu, ancak müvekkilinin 08/10/2015 ve 23/12/2015 tarihli ihtarnamelerle bu faturalara itiraz ettiğini, bu faturaları kabul etmediklerini, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında bila tarihli Alım-Satım Tedarik Sözleşmesi imzalandığı ve ticari ilişkinin 2013 yılında başlayıp 2015 yılı sonuna kadar devam ettiği, takip tarihi itibariyle davacı ticari defterlerine göre cari hesap bakiyesinin 35.770,85-TL olduğu, ancak takibin 29.760,28-TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı, taraflar arasında 31/08/2015 tarihinde 66.636,00-TL üzerinden cari hesap mutabakatı yapıldığı, işbu cari hesap mutabakatı yapıldıktan sonra davacının tanzim ettiği irsaliyeli faturalar mukabilinde malların davalı şirkete teslim edildiği, takip tarihinden sonra dava tarihinden önce davalı tarafça yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra davacının bakiye 17.426,19- TL alacağı bulunduğu, itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı dava türü olduğundan takipten sonra kesilen 2.964,74-TL fatura alacağının talep edilemeyeceği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının kısmen iptali ile, takibin 17.426,19-TL miktar üzerinden ve bu tutara takip tarihinden yıllık %10,5 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacak miktarı olan 17.426,19- TL’nin % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda belirtilenin aksine müvekkilinin takipten sonra kesilen faturaya ilişkin talepte bulunmadığını, takipten sonra davadan önce davalının 6.219- TL ödeme yaptığını ve bu ödemeler düşülerek iş bu davanın açıldığını, raporda sözü edilen 6.115,09-TL’nin ise davalı tarafından hayal mahsulü olarak kesilen faturalara ilişkin olduğunu, ancak bilirkişice sehven ödeme olarak dikkate alınıp mahsup edildiğini, bu faturalar teknik zorunluluk gereği müvekkili kayıtlarına alınmış ise de kabul edilmeyip iade edildiğini belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Sözleşme içeriği incelenmeden ve değerlendirilmeden karar verildiğini, sözleşmenin 5.5 ve 7.maddelerinin dikkate alınmadığını, davacı sözleşmeyi ödeme ve mutabakat zamanında yapılmadığı gerekçesiyle feshettiğini bildirmesine rağmen dilekçe ekine 31.08.2015 tarihli mutabakatı eklediğini, dolayısıyla sözleşmenin haklı nedenle feshedilmediğini, feshe ilişkin ön şartın gerçekleşmediğini, 2-Ayrıca raporda sözü edilen 8 adet faturaya yasal sürede itiraz edildiğini, faturalara konu ürünlerin irsaliyelerinin olmadığını,3-Alacak likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, muhtelif faturalardan doğan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen sözleşme 01/01/2015-31/12/2015 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde düzenlenmiş, 7.maddesinde sözleşmenin 1 yıl süreli olduğu, taraflarca hitamından 1 ay önce feshedilmediği sürece kendliğinden birer yıl yenilenmiş sayılacağı, sözleşme süresi içinde yapılan fesih beyanlarının sözleşme sonunda hüküm ifade edeceği kararlaştırılmış, ayrıca sözleşme uyarınca ödeme vadesi 60 gün olarak belirlenmiş olup; tarafların dosya kapsamında mevcut cari hesap kayıtları incelendiğinde davalının müteaddit defa bu ödeme vadesine uymadığı, dolayısıyla davacının 22/09/2015 tarihinde sözleşmeyi feshinin haklı olduğu ve bu fesih beyanının davalıya ulaştığı tarih olan 28/09/2015 tarihi itibariyle hüküm ifade edeceği kabul edilmelidir. Davacının ticari defter kayıtlarına göre davacı takip tarihi itibariyle 35.770,85- TL alacaklı görünmektedir, davalı defterlerini sunmamış ise de cevap dilekçesi ekinde sunduğu cari hesap kaydına göre takip tarihi itibariyle davacıya 12.334,91-TL borçludur. Öte yandan davacı defter kayıtları ile davalı cari hesap kaydı karşılaştırıldığında davacı kayıtlarında yer alan dolap bedelli açıklamalı 5.628,60 TL bedelli 2 adet faturadan birinin davalı kayıtlarında olmadığı, davacının da yalnızca kendi kayıtlarında olan faturayı takip konusu ettiği, zira takibi 29.760,28 TL üzerinden başlattığı anlaşılmaktadır. 5.628,60-TL bedelli bu fatura dışında tarafların kayıtları arasındaki bakiye farkın ise 17.090,37-TL bedelli ve insert bedeli, kampanya iskonto bedeli, fiyat farkı açıklamalı olup her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olan davalı faturalarına karşılık, davacı tarafça aynı tutarlarda düzenlenen ve davalı tarafça 08/10/2015 tarihli ihtarda itiraza konu olan iade faturalarının davalı defterlerine kaydedilmemesinden ve davalı defterlerinde kayıtlı olmayan davacının 420,71-TL ve 65,78- TL bedelli fiyat farkı faturalarından kaynaklanmaktadır. Öncelikle toplam 17.090,37-TL bedelli faturalara ilişkin değerlendirme yapılması gerekirse, kural olarak davacının, davalı tarafından düzenlenen faturaları ticari defterlerine kaydetmekle bu faturaları kabul ettiği düşünülebilir ise de; yine tarafların dosya kapsamında mevcut tüm kayıtları incelendiğinde, davalının davacıdan satın aldığı mallara karşılık davacıya verecek olduğu hizmetlere ilişkin olarak “insert bedeli” ve “ kampanya bedelli” açıklamalı faturaları düzenlediği, yani bu faturaların söz konusu hizmet verilmeden önce hizmet verilecek aya ilişkin olarak düzenlenen ve bedelleri Eylül ayına kadar düzenli bir şekilde ödenmiş olan faturalar olduğu, davalının uyuşmazlık konusu “insert bedeli” açıklamalı 2.662,60-TL bedelli 3 adet fatura ile “kampanya bedeli” açıklamalı “1997-TL ve 1.469-TL bedelli 2 adet faturayı sözleşmenin feshedildiği 22/09/2015 tarihinde düzenlendiği, davacının da buna karşılık iade faturalarını aynı tarihte düzenlediği, dolayısıyla davalının henüz vermemiş olduğu söz konusu hizmetlere ilişkin fatura alacağını talep edemeyeceği açık olup, bu tutarlar davacı alacağı hesabında davacı lehine dikkate alınmıştır. Yine aynı tarihli “fiyat farkı” açıklamalı 3.662-TL bedelli davalı faturası ve 16,59-TL bedelli davalı faturası taraflar arasındaki ticari ilişkide 22/09/2015 tarihinden önce de düzenlenmiş ve davacı tarafça iade faturasına konu edilmiş,bu iade faturası davalı tarafça defterlerine kaydedilmiş olup, dolayısıyla haksız olarak düzenlendiği davalı tarafça kabul edilen bu iki faturanın 22/09/2015 tarihinde yeniden düzenlenerek davacı aleyhine alacak talebine konu edilmesi de haklı görülmemiştir. Davacı tarafça düzenlenen 1.956,91-TL bedelli iade faturası ise haklı görülmediğinden, bu tutar davacı alacağı hesabında dikkate alınmamıştır. Öte yandan davalı defterinde kayıtlı olan 30/10/2015 tarihli dolap bedeli açıklamalı 5.628,60 TL bedelli faturaya ilişkin olarak davalı tarafından takipten sonra 12/11/2015 tarihli iade faturası düzenlendiği ve bu faturanın davacı defterlerine kaydedildiği davacı cari hesap kaydından anlaşılmaktadır. Kural olarak bu davada takip tarihi itibariyle düzenlenen faturaların dikkate alınması gerekli ise de, davalı iade faturası takipten 3 gün önce düzenlendiği anlaşılan bir faturaya ilişkin olduğundan ve bu iade faturası davacı tarafça kabul edildiğinden, esasında davacı bu tutarı talep etmekte haklı olmadığını kabul etmiş sayılmalıdır, dolayısıyla davacı bu talebinde haksızdır.Yine davacı tarafından düzenlendiği anlaşılan 19/10/2015 tarihli 420,71 bedelli TL ve 26/10/2015 tarihli 65,78 TL bedelli fiyat farkı açıklamalı faturalarının davalı kayıtlarında olmadığı görülmüştür, takipten kısa süre sonra davacı tarafça 19/11/2015 tarihinde aynı açıklama ile yeniden düzenlenip defterlerine kaydedildiği, daha sonra davalı tarafça 23/12/2015 tarihli ihtarla 19/11/2015 tarihli faturalara itiraz edildiği ve iade faturası düzenlendği, iade faturalarının davacı kayıtlarına alındığı görülmüştür. Bu durumda 19/10/2015 tarihli 420,71 bedelli Tl ve 26/10/2015 tarihli 65,78 TL bedelli faturalara ilişkin davacı alacağının da haklı olmadığı kabul edilmiştir. O halde bu davada davacının takip tarihi itibariyle talep edebileceği tutar davalı kayıtlarında görülen 12.334,91-5.628,60-420,71-65,78 + 2.662,60 + 2.662,60 + 2.662,60 + 1997+1.469+ 3.662+16,59=21.353,81-TL’dir. Takipten sonra 6.219 TL ödeme yapıldığı tarafların kabulündedir. Bu durumda 21.353,81- TL’den, takipten sonra davadan önce 10/11/2015 tarihinde yapılan yapılan 6.219 TL davalı ödemesinin TBK 100.maddesi uyarınca mahsubu gerekir, bilirkişi tarafından bu maddeye uygun hesaplama yapılmamış ise de, davacı tarafça bu hesaplama şekline itiraz edilmemiştir. Dolayısıyla icra takip tarihi ile ödeme tarihi arasındaki sürenin kısalığı ve davacının icra masraflarına ilişkin talebi olmadığı dikkate alınarak davacının iş bu davada 15.134,18-TL alacak talebinde haklı olduğunun kabulü gerekir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2018 Tarih 2016/223 Esas 2018/220 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE; davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibine itirazının KISMEN İPTALİNE; takibin 15.134,81 TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmak suretiyle devamına, fazla istemin reddine,Alacak likit olmakla 15.134,81-TL’nin %20’si oranındaki 3.026,96-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalının kötüniyet tazminat isteminin reddine, “İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 1.033,85- TL nispi harçtan 199,43- TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 834,42- TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 199,43- TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 34,25- TL ilk dava gideri, 83-TL davetiye ve posta gideri, 600-TL bilirkişi giderinden oluşan toplam 717,25- TL yargılama giderinin kabul/ red oranına göre 532,36-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 297,59- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 42,75-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesineDosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 11.04.2019