Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/881 E. 2019/349 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/881
KARAR NO : 2019/349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2017
NUMARASI : 2016/1380 Esas 2017/974 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2019
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından dava dışı şirkete çek karneleri verildiğini, davalının 17/02/2012 tarihinde bu şirketin tüm borç ve yükümlülüklerine karşılık kendi hesaplarına 15.000- TL’ye kadar bloke konulması yönünde Nakit Teminat İçin Bloke ve Rehin Talimat Mektubu imzalayarak nakit teminat verdiğini, dava dışı asıl borçlu şirketin elinde bulunan 16 adet çek nedeniyle müvekkilinin ödemekle yükümlü olduğu çek sorumluluk bedellerine istinaden davalının yazılı talimatı doğrultusunda müvekkili banka nezdindeki hesabına 15.000- TL bloke konulduğunu, öncelikle zaten davalının hesabında olan bir tutarın icra kanalı ile ödenmesinin talep edilemeyeceğini, blokenin haksız olduğu düşünülüyorsa ancak kaldırılmasının talep edilebileceğini, kaldı ki bloke edilen tutarın takip tutarı değil 15.000- TL olduğunu, ayrıca davalının verdiği nakdi teminatın asıl borçlu şirketin elinde bulunan çekler nedeniyle 5941 sayılı yasanın Geçici 3.maddesinin 4.fıkrası uyarınca 30/06/2018 tarihine kadar her durumda devam edeceğini, zira müvekkili bankanın sorumluluğunun bu tarihe kadar devam edeceğini ileri sürerek söz konusu icra takibi nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, ayrıca zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini,rehin talimatının geçersiz olduğunu, müvekkilinin daha önce hissedarı olduğu şirketin çekleri için teminat veya kefalet vermediğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı vekili 16/05/2017 tarihli dilekçesi ve ön inceleme duruşmasında alınan beyanında, davacı banka uhdesinde bloke edilen paranın 30/06/2018 tarihinde müvekkiline ödenmesi gerektiğinin tespit edildiğini, 5941 sayılı yasanın geçici 1/4.maddesinin yeni bir düzenleme olup bu hükmün sehven atlandığını, muaccel olduktan sonra talep hakkı saklı kalmak kaydıyla ;bu yasa hükmü gereğince müvekkilinin alacağının henüz muaccel olmaması sebebiyle davayı kabul ettiklerini belirterek , davanın konusuz kaldığına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı vekili davayı kabul ettiklerini beyan etmiş ise de davacı bankanın 30/06/2018 tarihinden sonra blokenin kaldırılacağını kabul anlamında bir beyanı olmadığı, davalı vekilinin HMK 308.maddesi anlamında davayı kabul etmediğinin anlaşıldığı, beyanıyla müvekkilinin 06/12/2016(takip) tarihi ve dava tarihi itibariyle davacı bankadan talep edebileceği bir alacağı olmadığını kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının söz konusu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili; davacı bankanın bloke konusu çeklerden dolayı 3.şahıslara karşı 30/06/2018 tarihine kadar sorumlu olduğunu, bu sebeple alacağın henüz muaccel olmadığını,bu hususun tespiti üzerine davayı kabul ettiklerini, kabule rağmen dava normal bir şekilde sonuçlanmış gibi yargı giderine ve vekalet ücretine mahkum edildiğini, davacı bankanın, icra takibine bilerek itiraz etmeyerek davanın açılmasına kendinin sebep olduğunu, kararın kaldırılarak, davayı kabul gereği yargı giderine vevekalet ücretine mahkum edilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :HMK 308(1) kabul davacının talep sonucuna ,davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Davalı tarafından icra takibi ile iadesi istenilen ve bankanın menfi tesbit davasına konu olan para davalı hesabında bulunan ; ancak rehin sözleşmesi nedeniyle davacı banka tarafından hesap sahibi davalıya ödenmeyen paradan ibaret olup ;davacı banka tarafından dava dilekçesinde şirket elinde ki çekler nedeniyle bankanın sorumluluğunun 30.6.2018 tarihine kadar devam ettiği bu sebeble rehin ve blokenin kaldırılamayacağı ileri sürülmüştür.Paranın davalıya ait olduğu hususunda bir ihtilaf olmayıp ;davacı tarafından ileri sürülen bu vakıa ön inceleme duruşmasından evvel davalı vekili tarafından verilen dilekçe ve beyanı ile sorumluluğun 30.6.2018 tarihine kadar devam ettiği hususunun sehven gözardı edilerek icra takibi başlatıldığı kabul edilerek davanın kabul edildiği bildirilmiştir.Mahkemece;davacı banka tarafından paranın bloke süresinden sonra iade edileceği kabul edilmediğinden bahisle davalı vekilinin beyanının ikrar olabileceği belirtilmiş ise de ,bankanın 30/06/2018 tarihine kadar muhtemel riski nedeniyle davalıya ait hesapta ki para üzerine bloke konulduğu dikkate alındığında gerekçenin hukuksal bir dayanağı bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.Davacı vekili tarafından menfi tesbit istemine dava dilekçesinde başkaca bir vakıaya dayanılmadığı ,gösterilen vakıanın da doğru olduğunun davalı tarafça kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeble davanın kabul nedeniyle kabulüne karar verilmek ,hükmün ferilerinin de buna göre hüküm altına alınması gerekmektedir. Ancak ;HMK 312(1)” feragat veya kabul beyanında bulunan taraf ,davada aleyhine hüküm verilmiş gibi mahkum edilir.” hükmü uyarınca davalı vekilinin yargı giderine ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Anlatılanlara göre davalının geçerli bir kabul beyanında bulunduğu ; davalının davacının yargı gideri ile sorumlu olduğu ancak Harçlar Kanunu 22.madde ilk celse de kabul halinde 1/3 oranında karar harcı alınacağı,AAÜT nin 6.bendinde de 1/2 oranında vekalet ücreti takdir olunacağı öngörüldüğünden davalı vekilinin istinaf nedenleri kısmen yerinde görülerek kabul dikkate alınmadan verilen hükmün kaldırılmasına ; hükmün kesinleşen kısımları da dikkate alınarak davanın kabul nedeniyle kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1380 Esas-2017/974 Karar sayılı 28/09/2017 tarihli hükmünün HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Vaki kabul nedeniyle davanın KABULÜNE; Davacının İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,Davacının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “HK nun 22.maddesi uyarınca 1/3 oranında alınması gereken 435,84-TL harçtan peşin yatırılan 326,89- TL nin mahsubu ile bakiye 108,95- TL’ harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 356,09- TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından yapılan posta giderinden ibaret 77-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına,Davacı taraf vekille temsil edildiğinden AAÜT 6.maddesi uyarınca 1/2 oranda hesaplanan 1.148,47-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,”Davalı tarafından yatırılan 326,88- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 56,35- TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/03/2019