Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/856 E. 2019/538 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/856
KARAR NO : 2019/538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2017
NUMARASI : 2014/655 E.- 2017/816 K.
DAVA : Tazminat (Bankacılık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/04/2019
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili,taraflar arasında akdedilen 25.08.2008 tarihli … Maaş Ödeme Sözleşmesinde belirlenen asgari tutarda aylık maaş ve diğer ödemelerin müvekkili üzerinden gerçekleştirileceğinin davalı tarafça taahhüt edildiğini, 5 yıl için akdedilen sözleşmenin ifası için müvekkili tarafından davalı şirkete 650.000,00.-TL promosyon bedelinin peşin ödendiğini, yine sözleşmeye göre ödemelerin taahhüt edilen tutarın altında gerçekleşmesi halinde promosyon tutarının eksik gerçekleşen tutarlar oranında düşülerek ödeneceğinin öngörüldüğünü, ayrıca davalı şirketin sözleşme hükümlerini gereği gibi yerine getirmemesi durumunda şirket personeline ödenen aylık cari tutarın %98’i oranında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin devamı süresince davalı şirket tarafından sözleşmede taahhüt edilen asgari ortalama aylık ödeme taahhüdünün gerçekleşmemesi nedeniyle davalıya ihtarname keşide edilerek peşin ödenen 650.000-TL promosyon tutarından müvekkili banka üzerinden gerçekleşen aylık ödeme tutarları göz önünde bulundurularak 459.671-TL ve işleyen faizi olmak üzere toplam 505.296-TL’nin iadesi, ayrıca cezai şartın ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtara rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek akde aykırılık nedeniyle davalı şirkete peşin olarak ödenen tutar üzerinden hesaplanan 505.296-TL ‘nin ihtarname tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tazmini ile sözleşmeye göre ödenmesi gereken cezai şart tutarı ve faizinin hesaplanarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, 650.000-TL’lik ödemenin müvekkili şirketin sözleşmedeki şartları eksiksiz sağlamasından sonra yapıldığını, hesaplara yapılan ödemelerin sözleşmede kararlaştırılan rakamı karşıladığını, ayrıca davalı bankanın promosyon bedelinin çok üstünde kazanç sağladığını, davacı banka 5 yıl boyunca hiçbir uyarıda bulunmadığı gibi sözleşmenin yenilenmesi teklifinde bulunduğunu, ancak sözleşme şartlarında anlaşılamadığı için keşide edilen 16.04.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, müvekkili şirketin sözleşmeyi yenilememesi üzerine davacının düzenlediği 15.08.2013 tarihli ihtarname ile 2008 yılında ödediği promosyon ücretinin ödenmesini talep ettiğini, bir an için davacının haklı olduğu varsayılsa bile davacı sözleşmedeki şartın gerçekleşmediği ilk ay bu bildirimi yapıp sözleşmeyi feshetmediği için hakkından zımnen vazgeçtiğini, iade talebinin iyiniyet ve dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafça belirsiz alacak niteliğinde cezai şart alacağı talep edilmiş ise de bu talebe ilişkin harca esas tutarın bildirilmediği, davacı tarafa taleplerini açıklayıp harcı yatırması için kesin süre verilmiş olmasına rağmen harcın yatırılmadığı, öte yandan davacı yanın akde aykırılık sebebiyle alacak isteminin sözleşmenin 38.maddesine dayalı olduğu, davacı banka tarafından KDV dahil 650.000-TL’nin davalı kurum hesabına fatura karşılığı yatırıldığı, sözleşmenin yürürlükte olduğu süre her ay yatırılması taahhüt edilen tutarın gerçekleşme oranının %57,48 olarak tespit edildiği, davacı yanın anılan madde kapsamında asgari ödeme taahhüdüne uyulmasını her zaman talep edebileceği, bu durumda 276.380-TL’nin davacı bankaya iade edilmesi gerekeceği, 45.625-TL işlemiş faiz talebinin de haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, cezai şarta ilişkin davanın açılmamış sayılmasına, 276.380-TL asıl alacak 45.625-TL faiz olmak üzere toplam 322.005-TL’nin asıl alacağa temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın hatalı olduğunu, zira raporda hesaplamaya baz alınan aylık ortalama maaş ödeme tutarlarının hatalı olduğunu, delillerin eksik veya hatalı değerlendirildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve bu taleplerine ilişkin alacağın tamamının kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemece davacının promosyon iadesi talebinin kısmen kabulüne karar verildiğini, oysa doktrin ve uygulamada sözleşme veya tasarruf işlemlerinin tarafların beyanına güven ilkesi gözetilerek yorumlanacağının kabul edilmekte olduğunu, müvekkilinin sözleşmeyi sözleşme hükmüne uygun olarak feshettiğini, davacının fesih bildiriminden 4 ay sonra 15.8.2013 tarihli ihtarname ile promosyon bedelinin iadesini talep ettiğini, oysa hesaba ilk para yatırma tarihinde öngörülen 2009 yılının 11. ayından itibaren ise eksik ödemeler yapıldığını, sözleşme süresi boyunca sesini çıkarmayan davacının sözleşmenin yenilenmemesi üzerine promosyon bedeli talep etmesinin güven ilkesine ve dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu,2-Müvekkili şirkete yapılan 650.000 -TL ödemenin 550.847,46 -TL haricindeki kısmının KDV olduğunu, KDV’nin müvekkilinden tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığını, 3-Temerrüt tarihi olarak kabul edilen 05.09.2013 tarihinden önce müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını, ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin yasaya aykırı olduğunu,4-Cezai şarta ilişkin açılmamış sayılan dava bakımından lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Maaş Ödeme Sözleşmesi uyarınca asgari ödeme taahhüdüne uyulmadığı iddiasıyla, peşin ödenen promosyon bedelinin sözleşmede belirlenen oranda iadesi ve cezai şart istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince promosyon bedelinin iadesi isteminin kısmen kabulüne, cezai şart istemine ilişkin davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, taraflar promosyon bedelinin iadesine ilişkin hükmü istinaf etmişlerdir. Davacı tarafın cezai şart talebine ilişkin istinafı bulunmamaktadır, davalı ise cezai şarta ilişkin hükmü sadece vekalet ücreti yönünden istinaf etmiştir.Dava konusu 25/05/2008 tarihli Maaş Ödeme Sözleşmesinin 32. maddesinde sözleşmenin 23/05/2008 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile geçerli olduğu ve taraflarca sona erme tarihinden 1 ay önce noter kanalı ile veya iadeli taahhütlü mektupla feshi ihbarda bulunulmadığı takdirde kendiliğinden 5 yıllık sürelerle yenilenmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Aynı sözleşmenin 33. maddesinde davalı kurumun ödemelerine davacı banka tarafından aracılık edilmesi karşılığında kurumun bankanın ilgili şubesinde maaş ve diğer ödemeleri için açtırdığı vadesiz mevduat hesabına KDV dahil fatura karşılığı ödenmek üzere 650.000-TL’lik bütçe ayrıldığı, söz konusu bütçe tutarının kurumun ilk maaş ödemesinin banka tarafından gerçekleştirilmesini müteakiben, sözleşme ve ekli belgelerinin ve fatura aslının bankaya eksiksiz olarak iletilmesi halinde ve madde 38’de geçerli olan hükümler saklı kalmak kaydıyla 7 iş günü içersinde banka tarafından ödeneceği, kurumun işbu sözleşme hükümlerini yerine getirmemesi halinde kurum personeline ödenen aylık cari tutarının %98’i oranındaki tutarı cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği hüküm altına alınmıştır. 38. maddesinde ise, kurumun, asgari ortalama aylık maaş ve diğer ödemelerinin kurum tarafından taahhüt edilen aylık tutar 1.000.000-TL’nin altında gerçekleşmesi halinde, kurumun madde 33’de belirtilen bütçe tutarının, eksik gerçekleşen tutarlar oranında düşülerek ödenmesini kabul ettiği belirtilmiştir. Davalı tarafından düzenlenen 11/06/2008 tarihli 650.000-TL bedelli … nolu “verilen hizmet bedeli” açıklamalı faturaya istinaden, davacının 17/06/2008 tarihinde fatura bedelini davalıya ödediği görülmüştür. Öte yandan sözleşme devam ederken davalı, davacıya gönderdiği 16/04/2013 tarihli ihtarname ile, sözleşmeyi 32. madde uyarınca feshettiklerini, sözleşmenin yenilenmeyeceğini, 23/05/2013 tarihi itibariyle sona ereceğini bildirdiği görülmüş, söz konusu ihtarname 18/04/2013 tarihinde davacı yana tebliğ edilmiştir. Davacı banka ise davalıya gönderdiği 15/08/2013 tarihli ihtarname ile, sözleşmenin 38.maddesi uyarınca ödenen tutarın taahhüt edilen tutarın altında gerçekleştiği, dolayısıyla 33.maddede belirtilen bütçe tutarının sözleşmede belirlenen oranda kendilerine iadesinin gerektiği belirtilerek 459.671- TL’nin ödeme tarihi olan 13/06/2018 tarihinden itibaren işlemiş faizi ile birlikte toplam 505.296- TL olarak 15 gün içinde ödenmesi talep edilmiş, ihtarname 20/08/2013 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir. Sözleşmede davalının, asgari aylık ödeme taahhüdüne uyulmaması halinde kendisine ödenmesi gereken promosyon bedelinin, ödemenin eksik gerçekleştiği oranda davacıya ödenmesini kabul ettiği ve davalının 5 yıl boyunca çok defa bu taahhüdüne uymadığı açıktır. Bu durumda davalıya peşin olarak ödenen 650.000-TL promosyon bedelinin ödemenin eksik gerçekleştiği oranda davacıya iadesi gerektiği düşünülebilir. Ne var ki davacı yan, sözleşme devam ettiği 5 yıl boyunca asgari ödeme taahhüdüne uyulmamasına rağmen buna ses çıkarmamış, davalıya herhangi bir ihtar vs. göndermemiş, bu şekilde davalıdan bir talepte bulunulmayacağı hususunda haklı bir güven yaratmış; ne zaman ki davalının göndermiş olduğu ihtarname ile sözleşme hükmüne uygun olarak sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirmesi üzerine ve buna bağlı olarak sözleşmenin sona ermesinden aylar sonra, asgari ödeme taahhüdüne uyulmadığından bahisle ödenen promosyon bedelinin iadesini istemiş olup, davacının bu talebinin MK 2 maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinin kabulü gerekir(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 30.04.2013 tarihli 2013/5039 E., 2013/7828 K. sayılı emsal kararı). O halde ilk derece mahkemesince bu husus gözetilerek promosyon iadesine ilişkin haksız talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan cezai şart istemine ilişkin dava harçlandırılmamış olduğundan, açılmamış sayılma kararı ile birlikte davalı lehine ayrı bir vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353(1)b-2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve promosyon iadesi talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2017 Tarih 2014/655 Esas 2017/816 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “1-Cezai şart talebine ilişkin harç yatırılmamış olmakla cezai şarta ilişkin davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,2-Tazminat (promosyon iadesi) istemi yerinde olmadığından REDDİNE,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 44,40-TL harcın, peşin olarak yatırılan 8.629,20-TL harçtan mahsubu ile 8.584,80- TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafça yapılan 11- TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 34.161,84- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 5.535,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan istinaf yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 11.04.2019