Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/840 E. 2020/108 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/840
KARAR NO : 2020/108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : 2015/883 Esas 2017/1082 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 30/01/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı … arasında 23.04.2012 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi imzlandığını, sözleşme gereği gayrimenkulün 4.400.000-usd bedelle satın alınması hususunda anlaştıklarını, alıcı dava dışı …’nin, müvekkili şirkete, 200.000-usd peşin, 200.000- USD ise sözleşmeden sonra olmak üzere toplam 400.000- USD ödediğini ve satışa konu gayrimenkulun zilyetliğinin alıcıya devredildiğini; protokolün 5.maddesinde satıcının kusuru olmaksızın alıcı satıştan vazgeçtiği taktirde ödediği 400.000-usd’yı talep etmeyeceğini de kabul ve taahhüt ettiğini; dava dışı alıcının müvekkili ile tanıştırdığı davalı … A. … satış parasına mahsuben müvekkiline 26.11.2014 tarihli … Tophane Şubesinden verilen … nolu çek ile 300.000-USD, … nolu çek ile de 350.000- USD ödediğini; çeklerin teslim alındığı gün müvekkilinin alıcı …’dan aldığı 400.000- USD ile davalıdan aldığı 300.000-usd ve 350.000-usd için vade tarihleri boş bırakılmış, keşide tarihleri 26.11.2014 olan üç adet senedi teminat olarak verdiğini; ek protokolde satış ve cezai şart maddesinin değiştirildiği süre olan 01.03.2015 tarihine kadar beklenmesine rağmen bakiye satış bedelinin ödenmediğini ve alıcının satıştan vazgeçtiğini; davalı tarafın ise kötü niyetli olarak kendisinde teminat amacı ile bulunan ve vade tarihleri boş bırakılmış senetlerin vade tarihlerini ve boş kısımlarını rıza hilafina doldurarak tahsil için bankaya verdiğini; teminat olarak verilen senetlerin iadesi talep edildiğini, ancak davalının müvekkiline ödediği 650.000 USD nin ödenmesi halinde senetlerin iade edileceğinin belirtilmesi üzerine müvekkili tarafından davalının hesabına toplam 200.000 USD lik ödeme yapıldığını ve bakiye 450.000 USD lik ödemeyi de yapmak ve 3 adet teminat senedini iade almak için davalının yurt dışından gelmesini beklerken davalı tarafından tamamen kötü niyetli olarak 1.050.000 USD lik senetleri haksız olarak İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu ettiğini; davalı taraf kendi alacağı olmayan 400.000-USD’yi icra takibine koyduğu gibi kendisine banka yolu ile senet alacağına mahsuben ödenen 200.000-USD’yi de hiç dikkate almadan 1.050.000- USD asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığını, müvekkilinin bu 3 adet teminat senedinden dolayı borcunun sadece 450.000- USD iken, 1.050.000-usd asıl alacak ve 21,845,83 USD gecikme faizi talebinin haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla, icra takibine konu 400,000-usd bedelli senetten dolayı borçlu olmadıklarından, 300.000+350.000-usd bedelli senetlere mahsuben de 200.000-usd ödenmiş olduğundan, takibe konu asıl alacağın 600.000- USD’lik kısmı ile haksız ve fahiş bir oran ile hesaplanan 21.845,83-usd gecikme faizi olmak üzere toplam 621.845,83 -usd’den dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, icra takibinin iptaline, takibinde kötü niyetli olan alacaklının 621.845,83 USD’nin %20’inden aşağı olmamak üzere icra kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının takibe itirazı ile önce İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasıyla itiraz ve akabinde işbu menfi tespit davasının açıldığını, dava dilekçesinde bahsi geçen gayrimenkul alım satım sözleşmeleri … ve davacı arasında imzalanmış olup tamamı ile dava dışı kişi ile ilişkilerini ilgilendiren konu olduğunu; davacı …’in ortağı olduğu … San ve Tic. Ltd. Şti’nin banka borçları nedeni ile sahibi olduğu Esenyurt … Mah. … Sok. No: … adresindeki gayrimenkulun üzerinde ipotek tesis edildiğini, şirketin borçlarını kapatması için …’ın kendilerine yardım etmesi durumunda ileride Türkiye’de ortaklık kurarak yatırım fırsatları yakalayacağına dair müvekkiline vaadde bulunduğunu, bunun üzerine müvekkilinin 400,000-usd elden nakit, 350.000-usd+300.000- usd bedelli iki adet çek olmak üzere toplamda 1.050.000- USD … San ve Tic. Ltd Şti. temsilcisi olarak …’e verdiğini ve karşılığında da … San ve Tic. Ltd. Şti. ve kefil … imzalı 400.000-usd, 350.000-usd ve 300.000-usd bedelli üç adet senet aldığını; davacı dava konusu senetleri; müvekkilinden aldığı borcun teminatı olarak verdiğini iddia etmiş olsa da, takip dayanağı senetlerin borca karşılık ifa uğruna düzenlenip verildiğini, teminat olarak verildiğine dair iddianın ise yazılı delille ispatı gerektiğini; davacıya senet bedellerinin tamamı yatırılmadan senetlerin teslim edileceğine dair müvekkili tarafından ne yazılı ne de sözlü taahhüdde bulunulmadığını; davacı taraf dilekçelerinde toplamda 1.050.000- usd aldığını ikrar etmiş olmakla birlikte hukuki dayanaktan yoksun iddialar ortaya atarak toplam borcunun 400.000-usd ‘lık kısmından kurtulmaya çalıştığını; Suudi Arabistan ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan anlaşma gereği; Suudi vatandaşların icra takiplerinde teminattan muaf tutulduklarını beyanla, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla haksız ve kötü niyetli davanın reddi ilei davacıların alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkumiyetlerine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davalının savunmaları, her ne sebeple olursa olsun davacıya 1.050.000-usd ödeme yapıldığı ve bunun davacılarında kabulünde olduğu, 23.04.2014 tarihli protokol ve bunun ayrılmaz eki olduğu bildirilen 20.01.2015 tarihli tadil ve ek protokolün davalı tarafından imzalanmadığı, dolayısıyla protokol hükümlerinin davalı açısından bağlayıcı olmadığı, ancak davalının Türkiye’de iş ve yatırım yapmak istediğinin anlaşıldığı, bu konuda mali gücü bulunduğu, bu sebeple de Türk vatandaşları ile ve Türk şirketleri ile ilişkiler kurdukları, somut olayda davacı ve davalı arasında ileride birlikte iş/yatırım yapmak amacıyla para alışverişi olduğunun ve protokollerin formalite olarak düzenlendiğinin kabul edildiği, dolayısıyla davacılar iddiasında ileri sürülen nakit ödenen 400.000-usd’nin geri ödenmeyeceğine dair protokol hükümlerinin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği, bu miktarın davalı tarafından ödenmediği için istenemeyeceğine dair savunmanın da yerinde olmadığı, zira bizzat protokolü imzalayan dava dışı … tarafından finansörün davalı olduğunun … imzalı 11.02.2016 tarihli ifadesi ile açıklandığı, davalı tarafından 400.000-usd elden olmak üzere ve 350.000+300.000-usd bedelli iki adet çek ile toplam 1.050.000-usd nin davacıya ödendiği, taraflar arasında herhangi bir ortaklık kurulmadığı, iş yapılmadığı, davacı şirkete ait taşınmaz devri de olmadığı, dolayısıyla taraflar arasında herhangi bir ilişki kurulamadığından, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacının aldığını geri vermekle yükümlü olduğu, davacı yanın aldığı ödemelere karşılık verdiği takibe konulan 3 adet bonodan dolayı davalı alacaklıya borçlu olduğu, girişilen takibin haklı ve yasal olduğu, ancak açıklandığı üzere, davacıların takibe dayanak bonolara mahsuben bizzat davalıya 200.000 -usd ödeme yaptıkları, başkaca iddiaların yerinde olmadığı, bilirkişi raporu B şıkkına göre, davacının sadece 200.000-usd karşılığı davalıya ödediği 199.010,16-usd ve 17.234,16-usd faizi karşılığı 575.209,90-TL miktarınca borçlu olmadığı, ancak takip dosyasında tüm borç ödenerek infaz edildiğinden ve dava istirdata dönüştüğü, 30.12.2016 ödeme/infaz tarihine göre, takip alacaklısı davalıya 200.000 USD karşılığı olarak tüm fer’ileri ile birlikte ödendiği hesaplanan 739.933,66-TL fazla ödemenin, davalıdan ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili; yazılı delil başlangıcına rağmen HMK 202.madde unsurları mevcut olduğu halde tanık dinletme talebinin usule aykırı olarak reddedildiğini, müvekkilinin kendilerinden aldığı 650.000-usd’yi ödemeye hazır olduğunu ancak toplam 1.050.000- USD bedelli teminat senetlerinin verilmesini, davalı tarafın da 650.000 USD’nin tamamlanmasını müteakip 1.050.000- USD bedelli senetleri iade edeceğini ve 400.000 USD’lik senetten dolayı borçlu olmadığını kabul ettiklerini, müvekkilinin kalan bakiye 450.000 USD’yi bekletme sebebinin davalının senetleri Türkiye’ye gelince ancak iade edebileceğini ifade etmesi üzerine bu hususta müvekkilinin yazılı belge talep etmesine rağmen davalının olumsuz cevap vermesi olduğunu, bonoların düzenleme sebebinin gösterilmediğini, dava dışı kişi ile imzalanan sözleşmeler ve davalı vekilinin sms kayıtları ve banka kayıtları ile bu bonoların gayrimenkul alımı için davalı tarafından verilen bloke çekler olan 300.000+ 350.000- usd’nin teminatı olarak verildiğini, davaya konu 400.000-usd için ise davalıdan herhangi bir ödeme alınmadığını deliller ile ortaya koyduğunu, bilirkişi raporunda 3 ihtimalli yapılan hesaplamada C şıkkı altındaki değerlendirmelere göre karar verilmesinin uygun olduğunu, zira TC vatandaşı olmayan yabancı bir kişinin aynı gün ödediği tutarları bankadan bloke çek ile yaparken 400.000 -usd’yi elden ödediğini iddia etmesi, kaldı ki elden ödeme yaptığı iddia ettiği tarihte banka hesabının müsait olmamasının da bu iddiayı doğruladığını, bu nedenlerle tanık dinletme talebinin reddine dair kararın kaldırılmasına, tanıkların dinlenerek 400.000-usd bedelli senetten dolayı da borçlu olmadığının tespitine, dosya borcu haciz baskısı altında ödenmek mecburiyetinde kalındığı için ödenen tutarın faizi ile birlikte istirdatına, davanın reddedilen kısmı açısından da davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava; icra takibine konu edilen senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile icra dosyasına yapılan ödemenin istirdatı istemine ilişkindir.Kambiyo senedi niteliğinde olan bono düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir.Bonolara özgü seçimlik ve ihtiyari unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt düzenleyen (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Menfi tespit davasında kural olarak; hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü kıymetli evrakta hak iddia eden davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Ancak, borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş; ancak, bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu, ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira; davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17/12/2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12/10/2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04/12/2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14/05/2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamları). Kambiyo senedinin teminat senedi olarak verildiğini iddia eden taraf bu hususu yazılı belge ile ispatlamalıdır. Senetlerde seçimlik unsur olan bedel kaydının bulunmaması senedin kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç olduğu özeliğini ortadan kaldırmaz . Davacılar dava ve icra takibine konu 26.11.2014 tanzim 27.03.2015 vade tarihli lehdarı davalı ,düzenleyicisi davacı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., aval vereni davacı … malen yada nakden kayrı içermeyen 400.000-usd bedelli senedin davadışı 3. kişi ile yapılan adi yazılı geçersiz gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca davadışı 3. kişiden taşınmaz satış bedeli için alınan ödemenin teminatı olarak davalıya verildiğini davalıdan bu senet nedeniyle ödeme alınmadığını, davalının vekili ile yapılan yazışmalarının davada yazılı delil başlangıcı olması nedeniyle tanık dinlenmesi gerektiğini iddia etmektedir. Somut olayda davada ispat külfeti davacının üzerinde olup davacılar senedin teminat senedi olduğu iddiasını yazılı olark ispatlamak zorundadır. Senet metninde senedin teminat senedi yada bu anlama gelen herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Davalı geçersiz gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayıp, sözleşmede taraf olan 3. Kişinin davalının temsilcisi olduğu ve bu sıfatla sözleşmeyi imzaladığı yada davalının açıkça ya da örtülü olarak sözleşmeleri onadığı dosya kapsamındaki deliller ile ispatlanamamıştır. Buna göre davalı bu sözleşme hükümleri ile bağlı tutulamaz. Davacılar vekili dosyaya sunulan iletişim kayıtlarını somut olayda yazılı delil başlangıcı olduğunu ve iddiasının ispatı yönünden tanık dinlenmesi gerektiğini iddia etmektedir. Dosyaya sunulan iletişim kayıtları içeriğinde davaya konu 400.000 -usd bedelli senedin teminat senedi olduğu, davacının bu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığı ya da davalının taraf olmadığı geçersiz gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine onay verdiği konusunda her hangi bir beyan ve husus ihtiva etmemektedir. Bu dava yönünden adı geçenin iletişim kayıtları yazılı delil başlangıcı niteliği bulunmamaktadır. HMK 200/2 maddesi uyarınca davalının da açıkca muvafakatı bulunmadığından davacı tanıklarının dinlenmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar 400.000 USD bedelli senedin teminat senedi olarak verildiği hususunu HMK. 200. maddesi uyarınca, aynı nitelikte senet veya yazılı delliler ile ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece 400.000- USD senet yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.30/01/2020