Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/82 E. 2018/704 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/82
KARAR NO : 2018/704
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2017
NUMARASI : 2014/702 Esas 2017/440 Karar
BİRLEŞEN DOSYA :İSTANBUL 14.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
ASIL DAVA : İtirazın İptali
BİRLEŞEN DAVA : Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün asıl davada davalı-birleşen davada davacı … vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVADA DAVA:Asıl davada davacı … Ltd. vekili ilk derece mahkemesine verdiği dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davalı … arasında genel kredi sözleşmesine istinaden kredi açılarak kullandırıldığını ancak borçlunun borçlarını ödemekte temerrüde düşmesi üzerine Antalya … Noterliği’nin 04/08/2005 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile söz konusu borcun ödenmesi talep edilmiş ise de herhangi bir ödeme yapılmadığını, hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icraya konularak takibe geçildiğini ancak borçlu vekilinin kötüniyetli olarak borca ve faize itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, itirazın tamamen zaman kazanmak amaçlı olduğundan icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP:Asıl davada davalı … vekili ilk derece mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde; açılan icra takibinin yersiz olduğu gibi itirazın iptali amacı ile açılan davanın da haksız usul ve yasaya aykırı olup reddi gerektiğini, müvekkilinin yurt dışında ikamet eden bir kişi olduğunu, önceki tarihlerde dava dışı …A.Ş.’nin İMKB’de kota edilen şirketlere ait hisse senetlerinin alım satımı yapabilmek amacı ile hesap açtırdığını, başlatılan icra takibi dolayısı ile hesabında kendi bilgisi, talimatı ve onayı olmaksızın gerçekleştirilen işlemleri öğrenebilmek amacı ile hem davacı şirkete hem de dava dışı … A.Ş.’ye ihtarnameler keşide edildiğini, davacının açtığı bu davaya dayanak teşkil eden hiçbir belge ve kayıt kendilerine tebliğ edilmediğini, bu belgeler kendilerine tebliğ edildiğinde bunlara da cevap vereceklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA: Birleşen davada davacı … vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı yatırımları İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında kota edilmiş hisse senetlerini alıp satarak değerlendiren gerçek kişi olduğunu, davalı şirketin de kota edilen hisse senetlerinin alım satımına aracılık eden bir aracı kurum olduğunu, bu nedenle müvekkili ile davalı şirket arasında hisse senedi alım satımı yapılmak üzere çeşitli sözleşmeler akdedildiğini, dava şirket ile aynı grupta yer alan … tarafından müvekkili aleyhine İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/712 D.iş dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve bu kararın İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün 2005/12537 Esas sayılı dosyasında infaz edildiğini ve sonrada icra takibine girişildiğini, müvekkilinin bu takipten sonra haricen yaptığı inceleme neticesinde, davalı şirket nezdinde açılan kredili menkul kıymet alım satımına ilişkin işlemlerin kaydedildiği hesaplarında oluşan borç bakiyesinin takip yapan banka tarafından açılan kredi ile kapatıldığından bahisle oluştuğu iddia olunan alacakların tahsili maksadıyla takip yapıldığının öğrenildiğini, İstanbul 2. Noterliği’nin aracılığı ile 31/08/2005 tarih ve 21186 yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiğini, karşı yanın ihtarnameye cevap vermediğini, müvekkilinin kendi tuttuğu kayıtlar ile aracı kurum tarafından tutulan kayıtlar arasında ciddi farklar olduğunu öğrenince hesaplarında bilgisi, onayı ve talimatı olmaksızın bir takım işlemler yapıldığını, bu nedenlerle davalı şirket nezdinde müvekkili adına açılan hesapta müvekkilinin talimatı, emri ve onayı olmaksızın gerçekleştirilen alım veya satım işlemleri, tediye ve havale ya da virman işlemleri ile uğradığı zararın tespitine, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000-YTL alacağın tahsiline, talep edilen alacağa dava tarihinden itibaren TCMB tarafından uygulanan en yüksek iskonto oranı üzerinden temerrüt faizi yürütülmesine, masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP:Birleşen davada davalı …A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacı tarafından uğranıldığı iddia edilen zararın tespiti amacıyla açılan tespit ve zararın tazminine ilişkin davada dava dilekçesine dayanak hiçbir belgenin müvekkili şirkete tebliğ edilmemiş olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında menkul kıymet alımı amacıyla Kredili Menkul Kıymet İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi, Repo ve Ters Repo Çerçeve Anlaşması ile Alım Satıma Aracılık Çerçeve Sözleşmesi imzalandığını, davacının iş bu sözleşmelere dayanak 117 nolu yatırım hesabı sahibi ile hisse senedi alım satım işlemleri yaptığını, davacı hisse senedi alım satımı işlemleri ile ilgili hesap özetleri de yasal süre içerisinde gönderilmiş olduğunu, davacı tarafından iş bu hesap özetlerine yine yasal süre içinde hiçbir itirazda bulunulmadığını, davacı tarafından müvekkili şirket üzerinden yapılan tüm hisse senedi alım satım işlemlerinin kendi bilgisi ve talimatı ile yapıldığını, davacının davasının konusunu teşkil eden bilgisi ve talimatı olmaksızın yapıldığını iddia ettiği işlemleri ispat yükünün kendisine ait olduğunu, davacı tarafından dava dilekçesinde bahsedilen takip ve davanın konusunun dava dışı …’inden hisse senedi alım satımına ilişkin olarak kullanılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibi ve işbu icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olup, işbu davanın da mahkememizin 2005/897 Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, işbu davada davacı tarafından kendisine gönderilmesinin talep edildiği ancak dava konusu olması sebebi ile gönderilmeyen ve mahkeme kasasına ibraz edilen hisse senedi alım satımına ilişkin tüm talimatların davacı vekiline tebliğ edildiğini, davacının bu iddialarının da bir geçerliliği bulunmadığını, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi, iddia, savunma alınan bilirkişi raporları, celp olunan dosyalar, Borsa İstanbul’dan gelen yazı cevabı ve CD, Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporlar, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davadaki davacı ile davalı … arasında 20/06/2003 tarihli genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini ve davalı …’a 20.000.000.000.000-TL limitli nakit kredi tahsis edildiğini, birleşen davada davalı ….’nin yeddiemin sıfatı ile asıl davadaki davalı, birleşen dosyadaki davacı …’ın ise “rehin veren” sıfatı ile 20/06/2013 tarihli yeddieminlik sözleşmesi imzaladıklarını, birleşen dosyadaki davacı ile davalı arasında ise “Kredili Menkul Kıymet İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi”, “Repo ve Ters Repo Çerçeve Anlaşması”, “Açığa Satış Sözleşmesi”, “Ödünç Menkul Kıymet Alma Verme Sözleşmesi”, “Yeddiemin Sözleşmesi” imzalandığını, kredi sözleşmesindeki imzanın Adli Tıp Raporu’na göre …’a ait olduğunu, yine 2003-2004-2005 dönemine ait nakit ödeme makbuzları, komisyon iadesi ödeme tabloları, nakit ve menkul kıymet virman talimatları ile 2004-2005 yıllarına ait hisse alım satım talimatlarında yer alan imzaların asıl davadaki davalı birleşen dosyadaki davacı …’ın eli ürünü olduğunu, Nisan 2005 ayına ait ekstrenin davalı …’ın sözleşmelerde beyan ettiği adresine Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Tebligat Kanunu gereği usulüne uygun tebliğ olunduğunu ve temerrüdün oluştuğunun anlaşılmış olduğunu, bilirkişiler tarafından raporlarında; davalı …’ın eli ürünü olduğu belirlenen belgelere ilişkin yapılan hesaplamada, davacının asıl alacak miktarının 724.832,92-TL, işlemiş faiz miktarının ise 1.799.787,54-TL olduğunun belirlendiğini davalı …’ın imzalarının bulunduğu belgelere ilişkin yapılan hesaplamada belirlenen asıl alacak miktarının 724.832,92-TL, işlemiş faiz miktarı ise 1.799.787,54-TL olmak üzere asıl davanın bu miktar üzerinden kabulüne, birleşen davada ise; bilirkişi raporuna göre birleşen dava davacısı …’ın aracı kurum nezdindeki hesabında görülen nakit transferleri doğrultusunda gerçekleştiğini, gönderilen nakitlerin çok sayıda farklı aracı kurumlar nezdindeki hesaplarından yapılmış olduğunu, gelen nakitlerin çok büyük kısmının ise …bank Zincirlikuyu Şubesi’ndeki hesabından gelmesi ve bu nakitlerin kaynağının esas davanın davacısı… Ltd. Şti.’nden kullanılan krediler olması ve söz konusu nakit transferinin büyüklüğü ve sıklığının yanı sıra davacının davalı aracı kurum nezdindeki alış-satış işlemlerinin de uyumlu olması nedeni ile davacının aracı kurum nezdindeki işlemlerden bilgi sahibi olduğu ve icazet verdiği anlaşıldığından bahisle birleşen davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili, öncelikle 30.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda SPK uzmanı ve BİST işleyişini bilen bilirkişinin heyete katılımı ile rapor alınması gerekliliği rapora itirazlarında belirtilmesine rağmen bu konunun göz ardı edildiğini, SPK tarafından hazırlanan mevzuata göre, aracı kurumun tüm eylem ve işlemleri ile kayıt düzeninin nasıl olacağına dair hükümler bulunduğunu kararın mevzuat dikkate alınmadan verildiğini raporların hazırlandığını, emredici nitelikteki tebliğlerin göz ardı edildiğini, 11.10.2013 tarihli dilekçelerinde Aracılık Faaliyetlerinde Belge ve Kayıt Düzeni Hakkında Tebliğe işaret edildiği halde bu hususun raporlarda hiçe sayıldığını, İMKB Yönetmeliğinin 29. maddesi ve Tebliğin 5. maddesine göre, seanstan önce yada Seans sırasında telefon, faks, ATM kayıtları, elektronik ortamda müşteri imzası olmaksızın emir alınabileceğini, ancak bu kayıtların emri alan aracı kurumun kayıtlarında saklanması gerektiğini,alım satım işleminin 2005 yılında yapıldığı kabul edilirse kayıtların 2006 yılının sonuna kadar saklanması gerektiğini, ayrıca aracı kurumun hesap ekstresini Tebliğ uyarınca aylık dönemler itibariyle dönemi izleyen 7 gün içinde müşterinin adresine iadeli taahhütlü mektupla gönderileceğinin belirtildiğini, hesap ekstresindeki bilgilerin belirli süre geçtikten sonra müşteri tarafından kabul edilmiş sayılacağına ilişkin sorumsuzluk kaydınını “genel işlem şartlarına” aykırı olduğunu,”Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış ve Ödünç Alma ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğ” hükümlerinin 14.07.2003 tarihinde yürürlüğe girdiğini tebliğin 9. maddesinin müşteri hesabında yeterli para olmadığı yada yeterli hisse senedi olmadığı halde hisse senedi satılması işlemlerini düzenlediğini işlemlerde teminat oranının sağlanmaması halinde oran düşürülerek emirlerin kabul edilemeyeceğini, yine tebliğin 5 ve 8. maddelerine de aykırı hareket edildiğini özellikle, 16.03.2005 tarihli 192.777,195-TL alım emri 16.723,278-TL satım emri verildiğinin görüldüğünü, bu emirlerin verilmesinin mümkün olmadığını, işlemin yapılması için 38.555,439-TL teminata ihtiyaç olduğunu, emirlerin seans takip formuna kaydedilmediğini, bu emirlerin borsaya nasıl iletildiğinin irdelenmediğini, emrin alındığının ispat yükünün davalı aracı kurumda olduğunu, aracı kurum kayıtları ile BİST kayıtlarının örtüşmediği halde delil kabul edilmesinin de hatalı olduğunu, karara esas alınan bilirkişi raporunda paranın hangi hesaptan kimin talimatı ile geldiğini dahi irdelenmediğini, 16.03.2005 tarihli işlemlere ait ekstrelerin müvekkiline tebliğ edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın reddine birleşen davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE: Uyuşmazlık Asıl davada; davacı bankadan kullandırılan kredinin davalı(birleşen davada davacı) tarafından ödenmediği iddiası ile açılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup; birleşen dava ise asıl davanın davalısı tarafından davacı ile davalı arasında “Kredili Menkul Kıymet İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi”, “Repo ve Ters Repo Çerçeve Anlaşması”, “Açığa Satış Sözleşmesi”, “Ödünç Menkul Kıymet Alma Verme Sözleşmesi”, “Yeddiemin Sözleşmesi”ne istinaden yapılan hileli işlemler nedeniyle müşteri olan birleşen davanın davacısının zarara uğradığı iddiası ile açılan tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi, asıl davadaki davacı ile davalı … arasında 20/06/2003 tarihli genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini ve davalı …’a 20.000.000.000.000-TL limitli nakit kredi tahsis edildiğini, birleşen davada davalı ….’nin yeddiemin sıfatı ile asıl davadaki davalı, birleşen dosyadaki davacı …’ın ise “rehin veren” sıfatı ile 20/06/2013 tarihli yeddieminlik sözleşmesi imzaladıkları kredi sözleşmesindeki imzanın Adli Tıp Raporu’na göre …’a ait olduğu, yine 2003-2004-2005 dönemine ait nakit ödeme makbuzları, komisyon iadesi ödeme tabloları, nakit ve menkul kıymet virman talimatları ile 2004-2005 yıllarına ait hisse alım satım talimatlarında yer alan imzaların asıl davadaki davalı birleşen dosyadaki davacı …’ın eli ürünü olduğu, Nisan 2005 ayına ait ekstrenin davalı …’ın sözleşmelerde beyan ettiği adresine Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Tebligat Kanunu gereği usulüne uygun tebliğ olunduğu ve temerrüdün oluştuğu belirtilerek asıl davanın kabulüne; birleşen dava davacısı …’ın aracı kurum nezdindeki hesabında görülen nakit transferleri doğrultusunda gerçekleştiği, gönderilen nakitlerin çok sayıda farklı aracı kurumlar nezdindeki hesaplarından yapılmış olduğu, gelen nakitlerin çok büyük kısmının ise …bank Zincirlikuyu Şubesi’ndeki hesabından gelmesi ve bu nakitlerin kaynağının esas davanın davacısı …Ltd. Şti.’nden kullanılan krediler olması ve söz konusu nakit transferinin büyüklüğü ve sıklığının yanı sıra davacının davalı aracı kurum nezdindeki alış-satış işlemlerinin de uyumlu olması nedeni ile davacının aracı kurum nezdindeki işlemlerden bilgi sahibi olduğu ve icazet verdiği gerekçesi ile birleşen davanın reddine karar vermiştir.
Davalı … vekilleri, ilk derece mahkemesine sundukları 17.10.2007 havale tarihli beyan dilekçelerinde, asıl davada davacı ile müvekkili …’ın kredi sözleşmesi imzaladıklarını ancak krediyi kullananın … A.Ş olduğunu beyan etmişlerdir. Müvekkilinin işlemlerde talimat ve onayı olmadığından aracı kurum nezdindeki işlemlerden sorumluluğu bulunmadığını iddia etmişlerdir.
21.09.2012 tarihli raporda açıkça tespit edildiği üzere …’ın “rehin veren” sıfatıyla 20.06.2003 tarihinde Yeddieminlik sözleşmesini ve kredi hesabından mevduat hesabına virman talimatlarını imzalayarak …’ın kredi kullanılması karşılığında birleşen davalı nezdindeki hisse senetlerinin yedi emin sıfatıyla … A.Ş.’ye teslim edildiği ve teminat gösterilerek kredi kullanılacağının kabul edildiği, 04.08.2003 ila 11.12.2003 tarihleri arasında davacı bankaya kredi hesabından …bank Zincirlikuyu hesabına virmanlar yapılması konusunda talimatlar vermiş olması talimatlardaki imzaların birleşen davanın davacısının eli ürünü olması kullandırılan kredilerin bilgisi dahilinde olduğunu gösterdiği, yine yatırım hesabından …bank A.Ş Zincirlikuyu hesabına yapılan virman ve gelen havaleler davalının …bank A.Ş Zincirlikuyu şubesindeki hesap hareketleri ile uyuştuğu, yine …bank Zincirlikuyu Şubesinden davacı bankada davalı …’ın kredi hesabına gönderilen alacak ve borç kayıtlarınında uyumlu olduğu, yine davacı banka nezdindeki kredi hesabından …bank Zincirlikuyu şubesindeki hesap aracılığı ile aracı kurum nezdindeki davalı …’ın yatırım hesabına yapılan tüm alacak ve borç kayıtlarınında uyumlu olduğu, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları, Adli tıp raporları ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından davalı-birleşen davada davacı vekilinin işlemlerden haberdar olmadıklarına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
İMKB Yönetmeliğinin 29. maddesi ve Tebliğin 5. maddesine göre, seanstan önce yada Seans sırasında Telefon, faks, ATM kayıtları, elektronik ortamda müşteri imzası olmaksızın emir alınabileceğini, ancak bu kayıtların emri alan aracı kurumun kayıtlarında saklanması gerektiğini, alım-satım işleminin 2005 yılında yapıldığı kabul edilirse kayıtların 2006 yılının sonuna kadar saklanması gerektiğini, ayrıca aracı kurumun hesap ekstresini Tebliğ uyarınca aylık dönemler itibariyle dönemi izleyen 7 gün içinde müşterinin adresine iadeli taahhütlü mektupla gönderileceğinin belirtildiğini, hesap ekstresindeki bilgilerin belirli süre geçtikten sonra müşteri tarafından kabul edilmiş sayılacağına ilişkin sorumsuzluk kaydının “genel işlem şartlarına” aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de işlemlerin büyüklüğü nazara alındığında her iki tarafın tacir olduğu anlaşıldığından “ hesap ekstresindeki bilgilerin belirli süre geçtikten sonra müşteri tarafından kabul edilmiş sayılacağına ilişkin” sorumsuzluk kaydının genel işlem şartlarına aykırılığının ileri sürülemeyeceği, davalı (birleşen davacının) kendi bilgisi ve talimatı doğrultusunda gerçekleşen işlemlere itiraz etmediği halde işlemler nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu, nazara alındığında birleşen dosyanın davacısının bu hususlara yönelik istinaf sebebi de yerinde değildir.
İlk derece mahkemesinin, asıl davadaki davacı ile davalı … arasında 20/06/2003 tarihli genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini ve davalı …’a 20.000.000.000.000-TL limitli nakit kredi tahsis edildiğini, birleşen davada davalı ….’nin yeddiemin sıfatı ile asıl davadaki davalı, birleşen dosyadaki davacı …’ın ise “rehin veren” sıfatı ile 20/06/2013 tarihli yeddieminlik sözleşmesi imzaladıkları kredi sözleşmesindeki imzanın Adli Tıp Raporu’na göre …’a ait olduğu, yine 2003-2004-2005 dönemine ait nakit ödeme makbuzları, komisyon iadesi ödeme tabloları, nakit ve menkul kıymet virman talimatları ile 2004-2005 yıllarına ait hisse alım satım talimatlarında yer alan imzaların asıl davadaki davalı birleşen dosyadaki davacı …’ın eli ürünü olduğu, Nisan 2005 ayına ait ekstrenin davalı …’ın sözleşmelerde beyan ettiği adresine Sermaye Piyasası Mevzuatı ve Tebligat Kanunu gereği usulüne uygun tebliğ olunduğu ve temerrüdün oluştuğu göz önüne alındığında asıl davanın kabulüne yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
…’ın açmış olduğu birleşen davaya gelince, iddia, savunma alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, birleşen dava davacısı …’ın aracı kurum nezdindeki hesabında görülen nakit transferlerin bilgisi ve talimatı doğrultusunda gerçekleştiği, gönderilen nakitlerin çok sayıda farklı aracı kurumlar nezdindeki hesaplarından yapılmış olduğu, gelen nakitlerin çok büyük kısmının ise …bank Zincirlikuyu Şubesi’ndeki hesabından gelmesi ve bu nakitlerin kaynağının esas davanın davacısı… Ltd. Şti.’nden kullanılan krediler olması ve söz konusu nakit transferinin büyüklüğü ve sıklığının yanı sıra davacının davalı aracı kurum nezdindeki alış-satış işlemlerinin de uyumlu olması nedeni ile davacının aracı kurum nezdindeki işlemlerden bilgi sahibi olduğu ve bu işlemlere icazet göz önüne alındığında ilk derece mahkemesinin birleşen davanın reddine karar vermesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, anlaşılmakla yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Adli yardım kararı nedeniyle peşin istinaf karar harcı alınmadığından, asıl dava yönünden alınması gereken 172.456,82-TL istinaf karar harcı ile 98,10- TL başvuru harcı olmak üzere toplam 172.554,92-TL nin peşin yatırılan toplam 234,20 TL harçtan mahsubu ile 172.320,72 TL’nin asıl davada davalı-birleşen davada davacı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
Birleşen dava yönünden alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı ile 98,10-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 134,- TL’nin asıl davada davalı-birleşen davada davacı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran asıl davada davalı-birleşen davada davacı … tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra asıl davada davacı … Ltd. gider avansından karşılanan 79,- TL posta masrafının asıl davada davalı-birleşen davada davacı …’dan alınarak asıl davada davacı … Ltd.’e ödenmesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2018