Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/781 E. 2020/26 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/781
KARAR NO: 2020/26
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2016/899 Esas- 2018/180 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalının otomotive ilişkin plastik parça imalatı ile uğraşan müvekkilinden mal aldığını, ancak bakiye cari hesap borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, davalının ayıp iddiasının asılsız olduğunu, bakiye borcunu ödememek için reklamasyon faturasını düzenlediğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkilinin davacının ürettiği plastik malzeme üzerine özel tekstil malzemesi kullanarak kılıf diktiğini ve bu imalatların yurt dışındaki müşterilere ihraç edildiğini, ancak ürünlerin müşterilere gönderilmesinden sonra gelen şikayetler üzerine yapılan kontrollerde davacının ürettiği plastik parçaların daha önceki üretimlerle aynı vasıfta olmadığının, kolayca kırıldığının, kullanılmasının mümkün olmadığının tespit edildiğini, durumun derhal davacıya yazılı olarak bildirildiğini, dava dışı … firmasına davacı şirket merkezinde plastik enjeksiyon kalıbı üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda da davacının üretimde ve hammadde kullanımında İSO ve üretim standartlarına uymadığının, gerekli kalite kontrolünü yapmadan ürün sevkettiğinin ortaya çıktığını, zararın faturalandırılarak davacıya gönderildiğini, ancak davacının faturayı iade ettiğini savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, uyuşmazlığın davalı tarafından tanzim edilen 15/01/2014 tarihli … seri nolu fatura içeriği malların ayıplı olarak üretilip üretilmediği noktasında toplanmakta olduğu, dosyada bulunan analiz örnekleri, numuneler, teknik veriler ve fotoğrafların da incelenmek suretiyle teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan ve mahkemece de kabul gören rapora göre, davalı tarafından davacıya üretimi yaptırılmış olan polietilen plastik malzeme yüzeylerinde meydana gelen etkenin, yüzeylerde yırtılma şeklinde meydana geldiği, bunun nedeninin dikiş gelen noktalarda plastik malzemenin monomer kalmasından dolayı mukavemetin azalması ile olabileceği, mukavemet etkenleri olarak, fazla gerdirme-katlama şekilleri- birim yüzeye uygulanan kuvvetin fazla olması gibi dış etkenlere bağlı olduğu, dolayısı ile dava konusu plastik malzeme kılıflarının ayıplı olamayacağı, bu durumda davacının davalıdan 12.137,03- Euro alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile takibin 12.137,03-Euro asıl alacak üzerinden devamına, 39.559,53-TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Bilirkişilik görevinin gereği gibi ifa edilmediğini, inceleme günü sadece kimya mühendisi bilirkişinin hazır bulunduğunu, diğer bilirkişilerin incelemeye katılmadıklarını, 2-Bilirkişi raporunda bilimsellikten uzak karine, tespit ve çıkarımların oldukça fazla olduğunu, kimya mühendisi bilirkişinin sadece kalıpta kullanılan polietilen maddesinin yoğunluğunun normal olduğundan hareketle plastik parçaların ayıplı olmadığı sonucuna vardığını, bu kanaatini ise dosyada mevcut analiz raporuna dayandırdığını, oysa analiz raporunda standartlara uymayan kötü numunelerden de söz edildiğini, kaldı ki plastik parçalardaki tek sorunun Polietilen maddesinin yoğunluğu olmadığını, davacı şirketin üretimde kullandığı plastik enjeksiyon kalıbının bakımının zamanında ve doğru şekilde yapılmadığını, bu nedenle kalıptan çıkan plastik parçaların ayıplı üretildiğini, üretim kaynaklı çapaklanmaya bağlı olarak plastik parçaların yüzeylerinde herhangi bir üretim aşamasında malzemenin homojen dağılmaması, standartların altında veya üstünde bir ısıda beklenmeden sevk edilmesi, üretim proseslerine ve kalite spesifikasyonlarına uyulmaması sebebiyle malzeme mukavemetin düşmesi v.d. hususların irdelenmediğini, 3-Yine raporda malzeme yüzeylerinde meydana gelen yırtılmaların dikiş gelen noktalarda plastik malzemenin monomer kalmasından dolayı mukavemetin azalması ile olabileceği, mukavemet etkenlerinin ise fazla gerdirme, katlama gibi dış etkenlere bağlı olabileceği dolayısıyla dava konusu plastik malzeme kılıflarının ayıplı olamayacağı değerlendirmesi yapıldığını ve bu değerlendirmenin de bilimsellikten ve objektiflikten uzak olduğunu, bir an için bu tespitin kısmen doğru olabileceği düşünülse dahi; daha önce üretilen onca parçanın kılıflara dikilişinde ve akabinde montajında neden benzer bir sıkıntı yaşanmadığını, geçmişte yaşanan benzer sorunlarda, davacının gerekli aksiyonları alarak hatalarını düzelttiğini ancak davaya konu olayda ayıptan kaynaklı edimlerini yerine getirmekten kaçındığını, 4-Bilirkişilerin gözden kaçırdığı bir diğer hususun ise, sözkonusu plastik parçaların OEM diye adlandırılan Otomotiv Ana Sanayinde kullanılması olduğunu, ihraç edilen bu ürünlerde “0” km araçların üzerinde koruma kılıfı amacıyla kullanılmakta olduğunu ve böylesine hassas-0 km araç üzerinde çizilmeye sebep olabilecek- kılıflarda hataya tahammül gösterilmemekte olduğunu, 5-Müvekkilinin ayıp bildirim tarihi olan 8.6.13 tarihinden sonra 02.1.2014 tarihine kadar davacıyla arasındaki ticari ilişkinin devam ettirmesinin nedeninin ise hatanın giderilmesini talep ederek davacıya durumu düzeltmesi için olanak sağlamak olduğunu, 6-Delil listeleri ekinde sunulan belgeler, raporlar, fotoğrafların incelenmediğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın, davalı tarafından düzenlenen ancak davacı tarafın kabulünde olmayan 15.01.2014 tarihli reklamasyon faturasından kaynaklandığı tarafların kabulündedir. Zira davalı, davacıdan satın alınan bir kısım plastik parçaların üzerine özel tekstil malzemesi kullanılarak kılıf dikilmesi ve bunların yurt dışına ihraç edilmesinden sonra gelen şikayetler üzerine davacıdan satın alınan parçaların ayıplı olduğunun tespit edildiğini savunmuştur. Davalı tarafça dava öncesinde … isimli bir firmaya plastik parçalar(çamurluk tutucu örnekleri) üzerinde inceleme yaptırılmış ve 05.03.2014 tarihli analiz raporu sunulmuş ise de Türkçe tercümesi sunulmadığından içeriği anlaşılamamıştır. Ayrıca davacı tarafından kullanılan kalıplara ilişkin olarak dava dışı bir firmaya inceleme yaptırılmış, bu inceleme sonucunda davacı kalıplarına uzun süredir bakım yapılmadığı, kalıplarda paslanmalar olduğu, bunun sonucu olarak sistem hammadde girişini kapatamadığından giriş bölgesinde çapaklar gözlemlendiği tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince yerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu ise 05.03.2014 tarihinde davalı tarafından … firmasına polietilen malzemeden üretilen çamurluk tutucu örneklerinin analizinin yaptırıldığı ve sınırlar içinde çıktığı, üretimden kaynaklı çapaklanmaya bağlı olarak plastik parçaların yüzeylerinde herhangi bir deformasyon,, eksik parça, düzgün olmayan düzlemsel yüzey tarzı bir olumsuz etkisinin oluştuğunun görülemediği, davalı tarafından davacıya üretimi yaptırılmış olan polietilen plastik malzeme yüzeylerinde meydana gelen etkenin, yüzeylerde yırtılma şeklinde meydana geldiği, bunun nedeninin dikiş gelen noktalarda plastik malzemenin monomer kalmasından dolayı mukavemetin azalması ile olabileceği, mukavemet etkenleri olarak, fazla gerdirme-katlama şekilleri- birim yüzeye uygulanan kuvvetin fazla olması gibi dış etkenlere bağlı olduğu, dolayısı ile dava konusu plastik malzeme kılıflarının ayıplı olamayacağı tespit edilmiştir. Davalı taraf bilirkişi raporuna itirazında, bilirkişi heyetinden sadece kimya mühendisi bilirkişinin inceleme günü hazır olduğunu, diğerlerinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de, inceleme gününden hemen sonra dile getirilmeyip ancak aleyhe düzenlenen rapordan sonra ileri sürülen bu itiraza itibar edilmemiştir. Bilirkişi raporunda açıkça plastik malzemenin yüzeyinde meydana gelen yırtılmanın imalattan kaynaklı olamayacağı, dış etkenlere bağlı olarak oluşacağı tespit edilmiş, ayrıca davalı tarafça kalıplara ilişkin yaptırılan inceleme sonucu doğru kabul edilse dahi kalıp üzerinde tespit edilen çapaklanmanın plastik maddelere bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Yine davalı tarafça dosyaya sunulan analiz raporu ile plastik parçalardaki polietilen maddesi yoğunluğunun normal olduğunun tespit edildiği belirtilmiş olup, davalı tarafça rapora itirazda analiz raporunun yanlış yorumlandığı ileri sürülmüş ise de istinaf aşamasında dahi söz konusu raporun Türkçe tercümesi sunulmamış olduğundan bu yöndeki itirazına da itibar edilmemiştir. Kaldı ki davalının davacıdan 2009-2014 yılları arasında ürün alımı yaptığı, ayıp ihbarı sonrasında da ürün almaya devam ettiği ve ayıplı olmayan ürünlerin davacı tarafça farklı kalıplarda üretildiğini de ileri sürmediğine göre, aynı kalıpta üretilen ürünlerin büyük bir kısmı sorunsuz çıkarken, dava konusu ürünlerde kalıptan kaynaklanan ayıp olduğunun ileri sürülmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durumda davalının ayıp iddiasını ispatlayamadığının, davacının kendi defterlerinde görülen tutarda alacaklı talebinde haklı olduğunun kabulü gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.702,31- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 689,77- TL harcın mahsubu ile bakiye 2.012,54- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 74,50- TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2020