Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/765 E. 2018/807 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/765
KARAR NO : 2018/807
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2018 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2018/336 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir – Kayyım Atanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/06/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2018
İlk derece mahkemesince verilen 28/03/2018 tarihli ihtiyati tedbir ve kayyım atanması talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP : Davacı vekili, davalılardan M… Tic.AŞ.nin 5 ortaklı bir şirket olduğunu, hissedarlarının davalılar ile davacı müvekkili olduğunu, müvekkili dışındaki tüm ortakların şirket yönetiminde birlikte hareket ettiklerini, yönetim kurulunun mevcut hissedarlardan oluştuğunu, müvekkilinin şirket kurulduğundan beri hiçbir kuruş pay almadığı gibi hiçbir mali tablodan da haberinin olmadığını, haklarının çoğunluk tarafından ihlal edildiğini, bu ortaklığın müvekkili için hiçbir ekonomik ve hukuki anlamının kalmadığını iddia ederek dava sonuna kadar şirketin tüm taşınır taşınmaz malları ve banka mevduatları üzerine ihtiyati tedbir konmasına ve davanın devamı süresinde dava konusu şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dosyaya sunulan deliller itibariyle davalı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması ve kayyım atanması yönündeki taleplerin HMK 390/3 maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; müvekkilinin azınlık, davalıların ise şirketin hakim hissedar olduğunu, şirket kurulduğundan bu yana müvekkilinin bir kuruş kar payı almadığı gibi hiçbir mali tablodan haberinin olmadığını, genel kurul toplantı tutanağından anlaşılacağı üzere bilgi alma hakkı, kar payı vs gibi temel haklarının sürekli çoğunluk tarafından ihlal edildiğini, müvekkili ile ortaklar arasında husumet bulunduğunu, şirketin zarara uğradığını, müvekkilinin sürekli borçlandırıldığını, mali tabloların müvekkilinden gizlendiğini belirterek kayyım atanmasını ve dava sonuna değin şirketin tüm taşınır taşınmaz malları ve banka mevduatları üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davacı vekili müvekkilinin … A.Ş. isimli şirkette … paya sahip azınlık hissedar ortak olduğu, şirketin kar payı dağıtılmadığı gibi,şirketin mali durumundan bilgisi bulunmadığı, ortaklar arasında husumet bulunduğunu, ortaklığın dayanılmaz hal alıp TTK 531 maddesi şartlarının gerçekleştiğini, şirketin muvazaalı olarak borçlandırıcı işlemler yapılmasının önlenmesi için kayyım atanmasını ,dava sonuna değin şirketin tüm taşınır ve taşınmaz malları banka mevduatları üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Somut olayda kayyım tayini talep edilen davalı anonim şirket olup, yönetim kayyımı atanması şirketin yönetim kurulunun yönetim yetkisinin kaldırılması anlamına geldiğinden ; TTK.’nın 364/1 maddesi gereği ; yönetim kurulu üyeleri esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde bir madde olmasa dahi; genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler. Anonim şirket yönetim kurulunu atama ve değiştirme yetkisi şirketin genel kuruluna verilmiş bir görevdir.
Davalı şirkette organ boşluğu olmadığı; devam eden davanın şirketin feshine ilişkin olduğu; şirket feshi davasında ihtiyati tedbir yoluyla/şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulunun TTK.’nın 375/a maddesi gereği devredilemez yetkilerden olan şirketin üst düzeyde yönetimi yetkisinin mahkemece ihtiyati tedbir kararı veya hükümle kaldırılmayacağı; kanunda öngörüldüğü üzere YK üyelerinin kusurlu işlemlerinden dolayı şirkete ve ortaklarına karşı sorumlu olduklarından hukuki ve cezai ve idari sorumluluklarına gidilebilecektir.
Şirketin tüm mal varlığına tedbir konulması şirketin yönetilemez hale gelmesi neticesini ortaya çıkarabilecektir. Şirketin faaliyetlerinin fiilen devam ettiği gözetildiğinde Şirketin yönetiminden kaynaklı zararın varlığına ilişkin HMK 390 maddesinde öngörülen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden yönetim kayyımı atanması ve şirketin faaliyetlerine sekte vurulmaması için tüm malvarlığına tedbir konulması talebinin redddine ilişkin ara kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.İleri sürülen istinaf sebebleri yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/06/2018