Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/75 E. 2018/555 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/75
KARAR NO : 2018/555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2017
NUMARASI : 2014/601 Esas 2017/591 Karar
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili: davacı müvekkilinin davalı şirketin iş yerine vermiş olduğu hizmetlerin karşılığı olarak 4 adet fatura kesildiğini, davalı şirketin bu bedelleri ödemediğini, bu nedenlerle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin takibe itiraz ettiğini bu nedenlerle itirazın iptali ile %40 dan az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili; öncelikle görev yönünden karar verilmesi gerektiğini, TTK’nun 5/1 maddesi gereğince davaya bakmakla yükümlü Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, faturaların usulüne uygun olarak düzenlenmediğini, itirazın iptali şartlarının yerinde olmadığını, müvekkilinin davacıya borçlu bulunmadığını ve bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini ve %40 dan aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi, davanın, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 850/2. maddesinde düzenlenen yolcu taşıma ücretinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. maddesine göre iptali istemine ilişkin olduğunu, davacı ile davalı arasında, davalının personellerinin taşınması yönünde sözleşme bulunduğu konusunda bir ihtilafın olmadığını, ihtilafın davacı tarafından edimin yerine getirilip getirilmediği ve davalının ücretin tamamını ödeyip ödemediği noktasında toplandığını, dinlenen tanık beyanlarından ve celp edilen vergi dairesi kayıtları ile yaptırılan defter incelemelerinden davacının davalıya personel taşıma hizmetini ifa ettiğinin anlaşıldığını, buna mukabil davalının borcunu ödediğini ispatlayamadığını, davalı taraf yalnızca faturaların tebliğ alınmadığını ve borcu olmadığı savunduğunu, faturaların tebliğ edilmiş olması borcun doğması için kanuni bir zorunluluk olmadığını, taşıma hizmeti TBK 90. maddesine göre taşıma hizmeti gerçekleştiği anda borcun doğduğunun kabulü gerektiğini, faturaların karşı tarafa tebliği veya ihtarname gönderilmesi TBK 117. maddesi bağlamında temerrüt şartı olduğunu, borcun doğumunun şartı olmadığını, yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporlarında da davalının borcunu kapattığına dair bir kayda rastlanmadığını belirterek davanın kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı yanın defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını müvekkilinin usulüne uygun tutulan defter ve kayıtlarına göre, davacının en fazla ödenmeyen bakiye 3.593-TL’lik bedelle ilgili davanın kısmen kabulüne karar verilebileceğini,tanık beyanları ile ihtilaf konusu 23.03.2012 tarihli 30.076-TL tutarlı faturaya konu hizmetin verildiğinin kanıtlanamadığını,tanık dinlenmesine muvafakatlarının olmadığını, davanın reddi ile birlikte müvekkili lehine kötüniyet tazminatı verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Uyuşmazlık, taraflar arasında var olan taşıma ilişkisi nedeniyle davacının davalıya taşıma hizmeti vermesinden kaynaklanan borcun ödenmediği iddiası ile başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi ihtilaf konusu hizmet faturasının tebliğ edilmemesinin temerrüt açısından önem arz ettiğini hizmetin verilmediği anlamına gelmediğini dinlenen tanık …’un duruşmadaki beyanı ile hizmetin verildiğinin kanıtlandığını belirterek davanın kabulüne karar vermiştir.
Davalı vekili kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı yanın defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını müvekkilinin usulüne uygun tutulan defter ve kayıtlarına göre, davacının en fazla ödenmeyen bakiye 3.593-TL’lik bedelle ilgili davanın kısmen kabulüne karar verilebileceğini, tanık beyanları ile ihtilaf konusu 23.03.2012 tarihli 30.076,-TL tutarlı faturaya konu hizmetin verildiğinin kanıtlanamayacağını tanık dinlenmesine muvafakatlarının olmadığını,savunmaktadır.
Uyuşmazlık taraflar arasında var olan taşıma ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davacı davalıya davalının personelini taşıması konusunda hizmet verdiğini davalının verilen hizmet bedelini ödemediğini iddia etmektedir.
İlk derece mahkemesince alınan 11.02.2014 havale tarihli mali Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacının İşletme esasına göre defter tuttuğu defterin noter tasdiklerinin bulunmadığı, sahibi lehine delil olamayacağı ancak davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu sahibi lehine kesin delil olarak kabul edilebileceği ,davaya konu 13.02.2012 tarihli 3.304-TL ,7.965-TL ve 8.850-TL’lik faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bu faturalarla ilgili bir ihtilafın olmadığı, ancak 23.03.2012 tarihli 30.076-TL tutarlı faturanın davacı defterinde kayıtlı olmakla birlikte davalı kayıtlarında yer almadığı davacının bu faturanın tebliğini ve bu faturaya ilişkin hizmeti kanıtlaması gerektiği, her iki tarafın defterinde 20.119-TL’bedelli faturaların kayıtlı olduğu davacının icra takibinde davalıdan 16.526-TL ödeme aldığı bu hususun davalının kabulünde olduğu hususları tespit edilmiştir.
Somut olayda davacının iddia ettiği 23.03.2012 tarihli 30.076-TL tutarlı hizmet faturasının davalıya tebliği hususu ihtilaflı olup bu fatura üzerinde bulunan şirket kaşesi üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilisi tarafından imzalandığı davacı tarafça ileri sürüldüğü için imzanın aidiyeti hususunda Adli Tıp Kurumu -fizik ihtisas dairesinden rapor alınmış olup fatura üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilisi ,veya şirketin diğer ortaklarına ait olmadığına ilişkin rapor alınmıştır.Faturanın tebliğine ilişkin başkaca bir belge ibraz edilmediği gibi davacı tarafından tutulan defterlerin işletme esasına göre tutulduğu davacı lehine delil olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu fatura ile ilgili davalı kayıtlarında bir kayda rastlanmadığı, bu faturaya ilişkin hizmetin verildiğini ispat yükünün davacıda olduğu, davacı ise hizmetin verildiğine ilişkin duruşmada tanık dinletme yoluna gitmiş ise de tanık dinletilmesine davalının muvafakatı olmadığı,davalının muvafakatı olmadan dinlenen tanık beyanı ile hizmetin verildiği kanıtlanamayacağı, başkaca da bir delil ibraz edilmediği nazara alındığında; davalının davacıya yaptığı ödeme her iki tarafın defterinde kayıtlı 20.119-TL alacaktan düşüldüğünde davacının talep edebileceği bakiye alacağının 3.593-TL olduğu bu bedel üzerinden davanın kısmen kabulü gerekirken davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığından istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması ve davanın 3.593-TL alacak üzerinden kısmen kabulüile takibin bu miktar üzerinden devamına ,kabul edilen kısım üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmene ,davacının takibinde kötüniyeti belirlenemediğinden davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/601 Esas 2017/591 Karar sayılı 06/07/2017 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“İtirazın kısmen iptaline; 3.593,- TL alacağa takip tarihinden itibaren davalı talebini aşmamak üzere yasal faiz işletilerek, takibin devamına, fazla istemin reddine,
Kabul edilen kısım üzerinden %20 oranında hesaplanan (431,16- TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline,
Davalının koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine,”
İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ;
“Alınması gerekli 245,43-TL harcın davacı tarafından ve mahkeme veznesine yatırılan toplam 446,65-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 201,22- TL’nin davacıya iadesine,
Davacı tarafından ödenen 269,88- TL peşin harç toplamı ile davacı tarafından yapılan 317,50- TL posta masrafı ve 500-TL bilirkişi ücreti olmak üzere 817,50- TL yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 100-TL yargı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 60- TL posta masrafından ibaret yargı giderinden davanın reddi oranında hesaplanan 52,83-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalan giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacı vekili için takdir olunan 2.180- TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,
Davalı şirket bakımından davanın reddolunan kısmı üzerinden hesaplanan 3.177,96- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının iadesine “
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 514,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
HMK 353-b-2 gereği dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/05/2018