Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/745 E. 2019/1365 K. 04.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/745
KARAR NO : 2019/1365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2017
NUMARASI : 2012/257 Esas 2017/1138 Karar
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2019
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davalı … A.Ş. arasında 06/01/2009 tarihli ofis satış ortaklığı sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre … A.Ş.’ye ait GSM sim kartlarının , diğer ürün ve hizmetlerinin küçük ve orta büyüklükteki işletmelere satışı konusunda aracılık hizmetinin davacı tarafından verileceğinin kararlaştırıldığını, … A.Ş.’nin de prim ve sabit gider desteği vermeyi üstlendiğini, davacı şirketin sözleşme gereğince gerekli yatırımları tamamlayıp personel istihdam ettiğini 9 adet araç satın aldığını, ancak davalı şirketin hiçbir ihtarname keşide etmeden Beyoğlu …. Noterliğinin 19/12/2011 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini , ihtarnamede yazılı iddiaların doğru olmadığını, davalının 2010 yılında yönetiminin değişmesi sonucu bayilere verilen hedefin tutturulmasının ve prime hak kazanılmasının engellenmesi için kötü niyetli tutum izlendiğini, ticari kayıtlar incelendiğinde müvekkili şirketin hat satış rakamlarının her yıl aynı ve yüksek olduğunu dolayısıyla prime hak kazandığını, … yönetiminin 2010 ve 2011 yıllarında rakip GSM operatörlerinin avantajlı fiyatlarına karşılık fahiş ücretli tarifeler sunduğunu, faturaların yüksek olması vs nedenlerle müşteri şikayetlerinin arttığını, davalının tüm bayilerden yeni yatırımlar yapmalarını şart koştuğunu, Sözleşmenin 29 A maddesine göre önce yazılı ihtar yapılacağı 15 gün içinde sulh yolu ile çözüm aranacağı yoluna başvurmadan 29 C maddesi gereğince doğrudan fesih yoluna gittiğini,teminat olarak verilen 50.000-TL tutarlı teminat mektubundan 15.000-USD cezai şartında kesilmediğini bu nedenle …’nın zararı bulunmadığından sözleşmenin 29/c hükmünün uygulanmasına yer olmadığını, İzmir …. Noterliğinin 24/01/2012 tarihli cevabi ihtarında bu itirazların açıklandığını belirterek ;2009 yılına ait 42.000-TL fon priminin yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, 3 yıllık sürede haksız olarak kesilen ceza altındaki bedeller nedeni ile ödenmeyen aktivasyon, bayi primleri, sabit gider desteği, prim alacağına karşılık HMK 107 mad gereğince şimdilik 40.000- TL nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı … AŞ. tarafından 12/07/2012 tarihinde bozularak sessiz hat, evrak kesintisi adı altında 50.000-TL lik teminat mektubundan alınan 8.000- TL haksız kesintinin yasal faizi ile iadesine, davalının haksız feshi nedeni ile ticari itibari sarsılan ve teminat mektubunun bozulması nedeniyle … Bankası Çarşı Şubesine 20.000-TL faiz ödemek zorunda kalan müvekkilinin maddi ve manevi zararları için HMK 107 mad gereğince şimdilik 9.000- TL manevi 1.000- TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH :Davacı vekili 28/04/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 227.878,72 TL ye çıkarmıştır.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; ofis satış ortaklığı sözleşmesinin 06/01/2009 tarihinde imzalandığını, 19/12/2012 tarihinde sözleşmenin 29/c mad gereğince müvekkilinin bayinin performans düşüklüğü nedeni ile sözleşmeden doğan yetkisini kullanarak sözleşmeyi fesih ettiğini, davacıya ait ödenmemiş hiçbir alacak bulunmadığını, sözleşmenin 26. mad gereğince sözleşme konusu faaliyetlerle ilgili olarak davalının prim ve destek sağlayıp sağlamamak konusunda serbest olduğunu kâr garantisi de verilmediğini, davacının talep ettiği uzun vadeli fon primlerinin ödenmesini halen aktif olarak bayiliğin sürmesi koşuluna bağlı olduğunu, iş ortaklığı devam etmediğinden iddia edilen borcun doğmadığını, davacının sessiz hat dolayısıyla istediği kesintinin sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, davacının cari hesabı kapatılırken 8.790,12- TL borç bakiyesinin davacı tarafından ödenmediğinden teminat mektubundan tahsil edildiğini, sözleşmenin 26. maddesinde sözleşmenin feshi halinde diğer tarafın herhangi bir tazminat talebinde bulanamayacağının kararlaştırıldığını, belirterek davanın reddine karar verilemesini istemiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; sözleşmenin 12. maddesinde açıklanan koşullarda dikkate alındığında sözleşmenin haksız olarak fesih edildiği iddiasının sabit görülmediğini, cezaların haksız olduğu konusunda da somut bilgi ve belge ibraz edemediği, taraflar arasındaki sözleşme 31/12/2011 tarihinde yani 3 yıl tamamlanmadan ve 2012 yılından önce feshedilmiş olup koşulların gerçekleşmediği, bu nedenle davacının fon primi talebinin de sabit görülmediği, davalının incelenen ticari defterlerine göre; davacının fesih tarihi itibari ile 8.790,12 TL cari hesap borcu bulunduğunun bilirkişi raporu ile belirlendiği, Sözleşmenin 27 . Maddesinde davacı borcunun teminat mektubundan mahsup edileceğinin kararlaştırıldığı, buna göre davacının teminat mektubunun bozulması ile başlayan banka ödemeleri gereğince istediği maddi ve manevi tazminat talepleri de; borç bulunduğundan ve yapılan işlem sözleşmeye uygun olduğundan kabul edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ; davalının haksız ve tek taraflı fesih ihtarnamesinin müvekkili şirkete 17/01/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu halde, mahkemece fesih tarihinin 31/12/2011 kabul edilerek hatalı hüküm tesis edildiğini, dosyadaki bilirkişi raporları ile davalının müvekkili şirkete fon primi ve alacaklarını ödemediğinin tespit edildiğini, TTK m.89 gereğince cari hesap sözleşmesinin, fesih tarihinde sona ermekte olup, TTK m.101 gereğince de cari hesaba ilişkin kayıtlara karşı sözleşmenin bitiminden itibaren 5 yıl içinde dava açılabildiğini,sözleşmenin 24/01/2012 tarihinde sona ermiş olup yasal süre içinde dava açılarak cezai kesintilere itiraz edildiğinden mahkeme kararının hukuka ve AİHS hükümlerine aykırı olduğunu, adil yargılanma hakkına ilişkin ilkelerin ihlal edildiğini, kararın kaldırılmasına, dosya kapsamına ve bilirkişi raporlarına göre davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava sözleşmenin haksız feshi nedeniyle maddi ve manevi zarar ile sözleşme uyarınca haksız yapıldığı idia olunan kesinti – ceza bedeli ve fon primi alacağının tahsili istemine ilişkindir.Uyuşmazlık; Davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesh edilip edilmediği,davalının yaptığı ceza kesintisinin haksız ve keyfi olup olmadığı, davacının fon prim alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.Taraflar arasında 06.01.2009 tarihinde imzalan ofis satış sözleşmesi davalı tarafından 24.01.2012 tarihinde feshedilmiştir. Fon prim alacağının … 03.02.2008 tarihli SME 56 sayılı duyurusunda aylık faturalı hedefin %80 ve üzerinde tutması halinde hat başına ek olarak hak edilen ve nemalandırılan 3 yıl sonra ödenecek prim olarak tanımlanmış ve 06. 05. 2008 tarih ve SME 64 duyurusunun 2.1.2 maddesinde bayilik faaliyetinin tamamen iptal edilmesi durumunda prim ödeme usulü düzenlenmiştir. Buna göre 2011 yılı sonunda , başka bayilere söz konusu primin ödendiğinin ikrar edilmesi göz önüne alındığında fon prim ödemesinin 3. yılın sonunda yapılacağı ve bayiinin aktif olması gerektiği yönünde düzenleme bulunmamasına göre sözleşme fesih tarihi itibarıyla davacı şirketin fon primi talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır .Fon priminin ödeme şartı aylık faturalı hedefinin %80 ve üzerinde gerçekleşmesi koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği , davacının fon prim alacağı bulunup bulunmadığı ve buna göre davalı tarafından yapılan fesih sebebinin haklı olup olmadığı(feshin haklı olup olmadığı ) ile davacı için belirlenen satış ve aktivasyon hedeflerinin gerçekleşebilir olup olmadığı ve hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun tespiti gerekmektedir.Buna göre ; davacı için belirlenen satış ve aktivasyon hedefi , hat satışları ve satış geri dönüşleri ilgili listelerin sunulması, ortalama satış hedeflerinin ve müşteri memnuniyeti anketlerinin dosyaya sunulması ; davalı tarafından davacıya 2009-2010-2011 yıllarında “sessiz hat”, “evrak kesintisi”, “yasal takip cezası” adı altında kesilen ve hesaptan mahsup edilen 227.878,72 TL cezai yaptırım kesintisinin haklı olup olmadığının iletişim sektörü açısından de yerinde olup olmadığının tespiti ,buna göre davalının cari hesap alacağı bulunup bulunmadığı ve teminat mektubunu paraya çevirmenin haklı olup olmadığının ve buna bağlı talep edilen tazminat taleplerinin değerlendirilebilmesi yönünden ; cezai yaptırımların dayanağı işlemler ve buna ilişkin belgeleri dosyaya sunulması için taraflara sonuçları da hatırlatılarak usülune uygun kesin süre verilererek dosyaya celbi sağlanıp,davacı şirket ticari defterleri ve gerek duyulduğunda davalı şirket merkezinde yapılacak inceleme neticesinde;konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınacak taraf ve yargı denetimine elverişli bilirkişi raporu sonucuna göre karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme sonucunda sözleşmenin 3 yıl dolmadan 31.12.2011 tarihinde sona erdiği yanılgılı değerlendirmesi ve gerekçesiyle ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Hükme tesir edecek derecede delillerin toplanıp değerlendirilmediği sonucuna varıldığından;davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının bu yönden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/257 Esas – 2017/1138 Karar sayılı 26/12/2017 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/11/2019