Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/744 E. 2020/29 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/744
KARAR NO: 2020/29
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2017
NUMARASI: 2014/1395 Esas- 2017/1018 Karar
DAVA: Tazminat(Rekabet Etmeme Yasağından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2020
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalının müvekkili şirkette 30/09/2013 tarihinden 10/07/2014 tarihine kadar kategori direktörü olarak 14.000-TL net ücrete ilaveten yıllık prim ile çalıştığını, 10/07/2014 tarihinde istifa etmek suretiyle işten ayrıldığını, davalının taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 9-e maddesine aykırı olarak müvekkili ile aynı alanda iştigal eden , aynı nev’iden mal ve hizmet satışı yapan ve müvekkilinin piyasadaki en güçlü rakiplerinden biri olan davalıya ait www. … .com adlı internet sitesinde ticari stratejiler direktörü olarak çalışmaya başladığını, davalının müvekkili şirkette üste düzey yönetici sıfatıyla istihdam olması karşısında müvekkilinin en mahrem ticari ve ekonomik sırlarına vakıf olduğunu, bu nedenle davalı ile diğer çalışanlardan farklı olarak Sözleşmenin 9/a maddesi uyarınca Gizlilik Sözleşmesinin de akdedildiğini, davalı …’ın davalı şirkette çalışmaya başlamasının müvekkili için ciddi bir risk teşkil ettiğini, davalı …’ın sözleşmeye aykırı eylemi nedeniyle müvekkilinin sözleşmenin 9/e maddesi uyarınca cezai şarta hak kazandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000- TL’nin yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, TBK 444.m. uyarınca rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin ancak işçinin işveren yanında edindiği bilgilerin işçi tarafından kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olması durumunda geçerli olabileceğini, yine aynı Yasanın 445.m. uyarınca rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceğini, ancak sözleşmenin tüm bu sınırlamalara aykırı olduğunu, hatta maddenin devamında bir zorunluluk olarak düzenlenmemiş olsa da işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimden söz edildiğini, oysa cezai şart hükmünün karşılıklılık şartına bağlanması gerektiğini, ayrıca müvekkilinin eski ve yeni işvereni arasında rekabetin söz konusu olmadığını, satışı yapılan emtianın, tedarikçilerin, hitap edilen müşteri kitlesinin ve çalışma şekillerinin farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı şirket vekili, müvekkilinin tarafı olmadığı bir sözleşmeye dayanılarak müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacı tarafça haksız rekabet iddiasında bulunulmadığını, müvekkiline yönelik herhangi bir iddia ileri sürülmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı şirketin davacı ile diğer davalı arasında düzenlenmiş bulunan sözleşmenin ilgili maddelerinden dolayı sorumlu tutulamayacağı, dolayısıyla davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği, her ne kadar davalı … davacı ile olan iş akdinin istifa ile sona ermesinden yaklaşık 40 gün sonra, davalı şirket ile yeni bir sözleşme imzaladığının ve davalı şirket ile davacı şirketin faaliyet alanlarından kozmetik konusunda ki iş alanının uyuştuğunun anlaşıldığı, 6098 Sayılı Kanunun 444.md uyarınca işçi, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir ise de, taraflar arasındaki sözleşmede rekabet yasağının belli faaliyet alanı ile sımrlandınlmadığı ve davacı şirketin tüm faaliyet alanını kapsar şekilde rekabet yasağının düzenlendiği , 6098 Sayılı Kanunun 445.md uyarınca rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer bakımından Marmara, Ege ,İç Anadolu bölgelerini kapsar şekilde geniş bir alanı kapsadığı ve bu haliyle uygun sınırları içermediği, 444.md uyarınca rekabet yasağının geçerli olabilmesi için aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olabileceği, davacı tarafın önemli bir zararın oluştuğu veya oluşacağına yönelik delil ibraz edilmediği, dolayısıyla rekabet yasağı kaydının geçerli görülmediği gerekçesiyle davalı şirkete yönelik davanın husumet yokluğundan reddine, diğer davalıya yönelik davanın esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Yerel mahkemenin hükmünün tamamen, mahkemece alınan bilirkişi raporuna dayanmakta olduğunu ve bilirkişi raporunda davalı …’ın müvekkili şirkette çalışırken istifa ederek iş akdini sonlandırdığının, müvekkilinin davalı ile olan iş sözleşmesinin bütün gereklerini yerine getirdiğinin, tarafların sözleşmede kararlaştırdıklarının aksine davalının sözleşmedeki hükme aykırı olarak diğer davalı şirkette müvekkil şirketten aldığı maaştan daha yüksek bir maaşa çalışmaya başladığının, bu çalışmanın müvekkil şirketin faaliyet alanına giren alanları kapsadığının ve bu nedenle davalı …’ın sözleşmenin 9 maddesine ve dolayısıyla rekabet yasağına aykırı hareket ettiğinin tespit edildiğini, 2-Ayrıca bilirkişinin davalı …’ın müvekkil yanında çalıştığı süre ve elde ettiği gelir dikkate alındığında, cezai şartın uygulanması halinde iktisadi geleceğinin çok önemli oranda tehlikeye gireceğini iddia ettiğini, ancak davalının iktisadi hayatının tehlikeye düşeceği tespiti somut bir delile dayanmayan, objektiflikten uzak bir tespit olduğunu, yerel mahkemenin müvekkilinin bilirkişi raporuna bu yönde yaptığı itirazları dikkate almadığını, 3-Davalının müvekkil şirkette kategori direktörü olarak çalıştığını ve görev tanımı içinde tüketici davranışlarını analiz ederek rekabetçi satış stratejileri oluşturmanın da yer almakta olduğunu, davalının müvekkili şirkette çalıştığı 9 ay boyunca müvekkili şirketin müşterilerinin alışveriş eğilimlerini izlediğini, bu eğilimlere yön verdiğini, davalının müvekkil şirketteki görevi nedeniyle TBK 444 m.belirtilen üretim sırlarına erişim imkanının olduğu, ayrıca rakip firmada kategori sorumlusu olarak çalışmaya başladığı dikkate alındığında bilgilerin kullanılmasının davacı firmanın zararına sebebiyet vereceğinin açık olduğunu, 4-Davalı … tarafından yapılan rekabet yasağına aykırı hareket sonucundan müvekkil aleyhine oluşan haksız rekabetin fiili niteliği itibariyle bir haksız fiil olduğunu, haksız fiilde sorumluluğun faillerin birden fazla olması halinde müteselsil olacağını, bu nedenle davalı şirketin de sorumluluğunun bulunmakta olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet akdinde yer alan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin ihlali nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle iddianın ileri sürülüş şekli itibariyle, 6102 sayılı TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca doğrudan ya da sözleşmeye aykırı davranma veya sırları ifşaya yöneltme hususunda davalı şirket eylemine yönelik bir iddianın bulunmaması, davanın rekabet etmeme ve gizlilik taahhüdü içeren sözleşmelerin ihlaline dayalı olarak açılmış bulunması ve bu itibarla da sözleşmeye taraf olmayan davalı şirketin akdi sorumluluğunun da bulunmaması nedeniyle davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği açıktır(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 01.03.2018 tarihli 2016/7957 E.,2018/1580 K. sayılı emsal kararı) Taraflar arasında akdedilen Hizmet Akdi 30/09/2013 tarihli olup, somut olayda 6098 sayılı TBK hükümleri uygulama alanı bulacaktır. 6098 sayılı TBK’nın 445. maddesi “(1)Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. (2)Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmünü haiz olup, anılan madde hükmü ile 6098 sayılı Kanun 818 sayılı Kanun’dan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Ayrıca aynı Kanun’un 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır.Bu durumda TBK 444/2 hükmü uyarınca öncelikle, rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olup olmadığının veya aşırı nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.04.2019 tarihli 2018/1393 E., 2019/2838 K. sayılı emsal kararı). Somut olaya döndüğümüzde, rekabet sözleşmesinde rekabet yasağı süresinin 1 yıl ve rekabet mahalli olarak Marmara ,Ege ve İç Anadolu Bölgesi’nin belirlendiği, bu surette rekabet yasağı sözleşmesinin içerdiği coğrafi koşul aşırı nitelikte ise de davalının davacı iş yerinden ayrıldıktan sonra 1 yıl dolmadan davacının faaliyet gösterdiği alanda ve aynı il sınırları içerisinde başka bir işletmede işe girmesi karşısında, rekabet yasağının aynı il sınırları içinde geçerli olduğunun kabulü ve coğrafi sınırın aynı il ile sınırlandırılması neticesinde, TBK’nın 445/2. maddesindeki hüküm ve koşullar bakımından rekabet yasağı hükmünün geçerli olduğu ve davalı tarafından rekabet yasağının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Öte yandan yukarıda da açıklandığı üzere ayrılan işçinin söz konusu gizli bilgileri kullanmış olması veya kullanılan gizli bilgilerin fiilen önceki işverene zarar vermesi şart olmayıp, böyle bir ihtimalin varlığı yeterlidir. O nedenle somut olayda davalının davacı şirkette kategori direktörü olarak çalışırken istifa ile ayrılıp, aynı faaliyet alanında başka bir şirkette çalışmaya başladığı gözetildiğinde, bu tehlikenin var olduğunun ve haksız rekabet yasağının ihlal edildiğinin kabulü gerekmiştir. Sözleşmede cezai şart son aylık brüt ücretin on katı tutarı olarak kararlaştırılmış olup, bilirkişi raporunda bu tutar 140.000-TL olarak tespit edilmiştir. Ne var ki iş bu dava kısmi alacak davası olarak açılmış ve 5.000-TL cezai şart talep edilmiş olmakla, TBK 182.m. uyarınca talep edilen 5.000-TL tutar dikkate alındığında tenkisi gerektirir durum olmadığı kabul edilmiştir. O halde ilk derece mahkemesince davalı şirkete yönelik davanın husumet yokluğundan reddi yönünde verilen kararda isabetsizlik görülmemiş ise de, davalı …’a yönelik davanın kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiş, davalı şirket yönünden verilen hüküm kesinleşmiş olduğundan hüküm kısmında tekrar edilmekle yetinilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2017 tarihli 2014/1395 Esas 2017/1018 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davalı şirkete yönelik davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE, Davalı …’a yönelik davanın KABULÜ ile; 5.000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 341,55- TL nispi harçtan 85,40- TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 256,15- TL nispi karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen 85,40- TL harcın davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından ödenen 29-TL ilk masraf, 1.800- TL bilirkişi ücreti ile 127,10- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.907,10-TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, davalı şirket için yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı şirket tarafından yapılan 47-TL giderin davacıdan alınarak davalı şirkete ödenmesine, davalı … tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 3.400- TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı şirket vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 1.980- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 86- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 110-TL istinaf yargılama giderinin 82-TL’sinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/01/2020