Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/721 E. 2019/629 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/721
KARAR NO : 2019/629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2018
NUMARASI : 2017/829 E.-2018/46 K.
DAVA : Şirket Hisse Devrinin İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekili ve davalı …A.Ş. vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin davalı … A.Ş.’nin nama yazılı şirket paylarının %25 payına sahip kurucu ortağı ve hissedarı olduğunu, davalı …A.Ş.’nin şirket esas sözleşmesine göre ortaklardan hiçbirinin yönetim kurulunun onayı olmaksızın paylarını satamayacağını, devredemeyeceğini, elden çıkaramayacağını, ortaklardan birinin payını devretmek istemesi halinde diğer ortakların önalım hakkının bulunduğunu, bu hakkın kullanımına izin verilmemesi halinde pay devrinin geçersiz olacağını, davalı …’ın müvekkiline herhangi bir bildirim yapmadan %25 oranındaki hissesini 03/04/2017 tarihinde şirket hissedarı olan davalı …A.Ş.’ne satıp devrettiğini, müvekkilinin bunu 15/06/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında öğrendiğini, ancak daha önce bu yönde duyumlar alması üzerine hissedarlara gönderdiği 12/06/2017 tarihli ihtarname ile ön alım hakkı olduğuna dair bildirimde bulunduğunu, kendisine bir dönüş yapılmadığını ileri sürerek davalı … A.Ş.’nin 03/04/2017 tarihli pay devir işleminin geçerli bir yönetim kurulu kararına dayanıp dayanmadığının tespitine, bir yönetim kurulu kararı var ise TTK’nun 391.maddesine aykırı olması sebebiyle batıl olduğunun tespitine ve iptaline, bir yönetim kurulu kararı yok ise şirket esas sözleşmesine ve TTK’na aykırı yapılan pay devir işleminin geçersizliğinin ve hükümsüzlüğünün tespiti ile pay devrinin iptaline, davalı …’a ait hissenin tamamının güncel devir bedelinin belirlenmesi ve depo edilmesi suretiyle müvekkili adına tescili ve pay defterine kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … A.Ş. vekili, anonim şirketler nama yazılı payların devrini sınırlandırmış iseler 6102 sayılı TTK’nun yürürlüğe girdiği 14/02/2011 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde esas sözleşmelerini değiştirerek TTK’nun 492-498 maddelerine uyarlamalarının yasal zorunluluk haline getirildiğini, bu sürenin dolmasıyla birlikte esas sözleşmelerindeki tüm sınırlamaların geçersiz hale gelmekte olduğunu, davalı … A.Ş.’nin ana sözleşmesinde herhangi bir uyarlama yapılmadığından TTK’nun pay devrine ilişkin maddelerine tabi olduğunu, pay devrinin iptali söz konusu olsa bile tüm hissedarların önalım hakkının gündeme geleceğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı …A.Ş. vekili, davacı ile davalı … kardeş olup müvekkilinin her iki hissedara da hisseleri satın almak istediğini beyan ederek teklifte bulunduğunu, davacının teklif sıcak bakmadığını, ancak davalı … ile anlaşma sağlandığını, dolayısıyla davacının bu aşamada dava açmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, ayrıca davalı … A.Ş.’nin ana sözleşmesinde herhangi bir uyarlama yapılmadığından TTK’nun pay devrine ilişkin maddelerine tabi olduğunu, müvekkilinin devir tarihinde … A.Ş.’nin nama yazılı şirket paylarının %25 sahibi olduğunu ve TTK hükümleri gereğince yasal/gerekli bütün prosedürleri yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin öncelikle kardeşi olan davacıya hisselerini almasını taklif ettiğini, ancak davacının olumsuz cevap verdiğini, hisse devir sürecinin yasaya uygun şekilde yerine getirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, ön alım hakkının esasen TMK’nun 732. maddesinde ve TBK’nun 237 vd. maddelerinde düzenlendiği, TMK 732. maddesinde açıkça 3. kişilere devir halinde ön alım hakkının kullanılacağının belirtildiği, ön alım hakkının kurum olarak mantığında da bu hususun yatmakta olduğu, hedeflenenin hissedarlar arasına yabancı bir ortağın girmesinden önce diğer ortakların bu hakkı kullanması olduğu, aksi düşünüldüğünde yani hissedarlar arasında yapılan satışta da diğer hissedara bu hak tanındığında TMK’nun 2.maddesindeki hakkın kullanımında iyi niyet ilkelerine göre hareket etme kurallarına riayet edilmemiş olacağı,somut olayda da davalı …. A.Ş.’nin hissedarlarından olan …’ın hissesini, diğer hissedar olan … A.Ş.’ne devrettiği, netice itibariyle şirket hissedarları arasında bir devrin söz konusu olduğu ve bu haliyle ön alım hakkının kullanılması mümkün olmadığı, öte yandan hissesi devredilen şirketin anonim şirket olduğu, devre ilişkin yasal prosedürlerin uygulandığı, şirket yönetim kuruluna bildirildiği ve karar alınarak pay defterine işlendiği, devirde bir usul ve yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;1- Şirket esas sözleşmesinde düzenlenmiş olan önalım hakkına, MK ve TBK’nun ilgili maddelerinin doğrudan uygulanamayacağını, ancak uygun düştüğü ölçüde ve kıyas yoluyla uygulanacağını, TMK 735 ve TBK 237 vd. hükümlerinde düzenlenen sözleşmeden doğan önalım hakkının ise taşınmazları konu almakta olduğunu,taşınır mallar veya diğer haklar için önalım hakkına ilişkin yasal düzenleme olmadığını, ancak doktrin ve Yargıtay uygulamasında şirket paylarının da önalım hakkına konu edilebileceğinin kabul edildiğini, bu nedenle doğrudan değil ancak kıyas yoluyla uygulanabileceğini, olaya uygun madde yok ise hakim tarafından hukuk yaratılması gerektiğini, 2-Sözleşmeden doğan önalım hakkında tarafların özgür iradeleri ile önalım şartlarını kararlaştırabileceklerini, davalı şirket esas sözleşmesinde payların şirket hissedarları dışındaki 3.şahıslara satışında önalım hakkının kullanılacağına ilişkin bir sınırlama olmadığını, dolayısıyla hissedarlar arası satışta da önalım hakkının kullanılması gerektiğini, davalılardan hiçbirinin de önalım hakkının paydaşa karşı kullanılamayacağı yönünde itirazda bulunmadıklarını,3-Esas sözleşmedeki önalım hakkının anonim şirket hukukuna hakim olan ilkelerden olan “mevcut güç ve pay dağılımının korunması” ilkesine hizmet etmekte olduğunu, bu hususun TTK 493/2’de yer bulduğunu, davalı …A.Ş. %50 pay sahibi haline gelmiş olduğundan oy çoğunluğu ile alınması gereken kararlarda üstün konuma geldiğini, 4-Mahkemenin herhangi bir araştırma yapmadan, hukuki görüş dahi almadan karar verdiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; Dava değeri ve talepler dikkate alınmadan 325.000-TL üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek davacı tarafın istinaf başvurusunun reddini ve hükmün vekalet ücretine ilişkin kısmının kaldırılarak düzeltilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, anonim şirket hisse devrine ilişkin yönetim kurulu kararının iptali, aksi halde hisse devrinin geçersizliğinin tespiti ile iptali ve bedeli karşılığında davacı adına pay defterine tescili istemine ilişkindir.Davalı …’nin ticaret sicil kayıtları ve dosya kapsamı incelendiğinde, 15/01/2008 tarihinde 7 ortaklı olarak kurulduğu, davacı ile davalı …’ın kurucu ortak oldukları, davalı ….A.Ş.’nin 2013 yılında ortak olduğu, 10/07/2014 tarihinde serrmaye artırım kararı alındığı, şirketin toplam 1.300.000-payına karşılık davacı ve davalı ortaklar ve dava dışı ortak … eşit oranda 325.000-’er paya sahip oldukları, davalı …’ın payının tamamını 03/04/2017 tarihinde davalı .. A.Ş.’ne devrettiği, buna ilişkin yönetim kurulu kararı alındığı ve devrin pay defterine işlendiği, 15/06/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında ise kar/zarar hesaplarının tasdiki, yönetim kurulu ibrası, yeni yönetim kurulu seçilmesi hususlarında karar alındığı, davacının kararlara muhalif kaldığı anlaşılmıştır.Şirkat Ana Sözleşmesi “Senetlerin Devri” başlıklı 8/c maddesi “Hiçbir hissedar yönetim kurulunun onayı olmaksızın a-Hisselerini satmayacak, devretmeyecek, elden çıkarmayacak ve rehin etmeyecektir. b-Hisselerden kaynaklanan oylarla ilgili olarak temsil belgesi dışında anlaşma yapmayacaktır. c-Hissedarlar sahip oldukları hisselerin tamamını veya bir bölümü devretmek istediklerinde diğer hissedarların ön alım hakkı vardır. Bu halde hissesini devretmek isteyen hissedar diğer grup hissedarlara sermaye iştirak oranına göre asgari 7 gün içinde ön alım hakkını kullanma imkanı verir. Belirtilen süre içinde teklif edilen hissedarlar önalım hakkını kullanmazlar ise hisseler serbestçe devredilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Anonim şirketlerde pay devri olgusunun diğer pay sahiplerini beklenmedik veya istenmeyen durumlarla karşı karşıya bırakmasını önlemek amacıyla ana sözleşmeye, nama yazılı hisse senetlerinin devrini kısıtlayan veya tamamen yasaklayan hükümler konulabilir ki bu hükümler “bağlam” meydana getirirler ve bu tür senetlere de bağlı nama yazılı senet denir. Davalı şirketin ana sözleşmesinin ”Senetlerin Devri” başlıklı 8/C maddesinde de pay sahiplerine önalım hakkı tanınmak suretiyle bu türden bir bağlam kuralı öngörülmüştür. Önalım hakkı 6102 sayılı TTK’nunda ayrıca düzenlenmemiş olmakla birlikte, 4721 sayılı TMK 732 vd. maddeleri ile 6098 sayılı TBK 237 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, buna göre yasal önalım hakkı paydaşa bir payın 3.kişiye satılması durumunda, o pay alıcıya neye mal oldu ise o miktar ile belirli süre içinde satın alma yetkisi verir. Dolayısıyla özünde paydaşlar arasındaki müşterek kullanıma yabancıların sokulmasının önlenmesini amaçlayan bu hakkın, sözleşmeye konularak kullanılmasının da kural olarak ancak 3.kişilere devir halinde söz konusu olacağının kabulü gerekir. Aksinin kabulü yani paydaşlar arasındaki devir halinde de kullanılabilmesi için sözleşmede bu hususun açıkça belirtilmesi gerekir. Aynı şekilde önalım hakkını düzenleyen bağlam kuralı da, anonim şirket ortaklığında yabancılaşmanın önüne geçmek için öngörülmüş pay devrini sınırlandıran bir hüküm olduğundan, paydaşlar arasındaki hisse devrinin de bu bağlam kuralına tabi olduğunun kabulü için ana sözleşmede bu yönde açık bir hüküm bulunması şarttır. Somut olayda ise ana sözleşme hükmünde, pay devrine ilişin sınırlandırmanın paydaşlar arasındaki devir de geçerli olduğu yönünde bir hüküm olmadığına göre, davalı paydaşlar arasındaki devrin geçerli olduğunun kabulü gerekir, bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Öte yandan davanın konusunun para ile ölçülebildiği, değerinin 325.000-TL olduğu ve davanın esastan reddedildiği dikkate alınarak davalılar lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de, hüküm bu yönüyle sadece davalı ….A.Ş. tarafından istinaf edilmiş olduğundan diğer davalılar yönünden önceki hüküm kesinleşmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı .. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün vekalet ücreti takdirine ilişkin kısmının kaldırılmasına ve adı geçen davalı lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/829 E.-2018/46 K. Sayılı ve 17/01/2018 tarihli hükmünün vekalet ücreti takdirine ilişkin 4. bendinin HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; “Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden takdir olunan 25.450-TL nispi vekalet ücretinin (2.180-TL’si tüm davalılara müştereken, kalanı sadece davalı … A.Ş.’ne ait olmak üzere) davacıdan tahsiliyle davalılara ödenmesine”İstinaf yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvudan davalı …A.Ş. tarafından yatırılan 35,90-TL harcın istek halinde kendisine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/05/2019