Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/700 E. 2020/97 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/700
KARAR NO : 2020/97
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2017
NUMARASI : 2013/464 Esas- 2017/1143 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/01/2020
Davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin 14 adet taşıt alımı için davalı banka ile 11.09.2012 tarihli 10.000.000-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzaladığını ve 17.09.2012 tarihinde 10.000.000-TL tutarında kredi kullandığını, müvekkilinin yaklaşık 9 ay kredi taksitlerini ödedikten sonra Haziran 2013 tarihinde kredi borcunu tümüyle kapatma talebiyle bankaya başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin bakiye borcu 5.830.363-TL iken davalı banka tarafından erken ödeme nedeniyle müvekkilinden kredi kapama bakiyesi olarak 6.413.400-TL tahsil edildiğini,müvekkiline ayrıntılı hesap dökümü verilmediğinden bunun ne kadarının erken ödeme komisyonu olduğunun bilinmediğini, ancak miktarlar kıyaslandığında davalının bakiye kredi tutarının %10’u gibi fahiş bir oranda fazladan ve haksız tahsilat yaptığının anlaşılmakta olduğunu, davalı banka tarafından uygulanan bu oranın sözleşme ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, 25.06.2013 tarihli ihtarname ile fazla yapılan tahsilatın iadesinin talep edildiğini, ancak olumlu sonuç alınmadığını, ayrıca Sözleşmenin 2.8.maddesinde oran belirtilmediğini ve söz konusu madde genel işlem koşulu mahiyetinde olup geçersiz olduğunu, müvekkilinin fahiş nitelikteki bu ödemeyi zorunluluk nedeniyle yaptığını, bu kredinin başka bir bankadan kullanılan kredinin davalı banka hesabına gönderilmesi suretiyle yapılmış olması nedeniyle ihtirazi kayıt da konulamadığını, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinden haksız tahsil edilen tutardan şimdilik 10.000-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 24.03.2017 tarihli dilekçesinde, talep konusu 10.000-TL olan alacak miktarını 393.836,03-TL artırmak suretiyle 403.836,03-TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, davacıya kullandırılan kredi tutarının 10.000.000-TL değil 5.145.000-TL olduğunu, davacının 21.06.2013 tarihinde erken kapama talebinde bulunduğunu ve herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kredi borcunu kendi rızası ile vadesinden önce ödediğini, müvekkilince talep edilen %10 erken kapama komisyonu dışında daha alt bir komisyon bedeli ile veya komisyon alınmaksızın kredi kapatılacağının taahhüt edilmesinin ise söz konusu olmadığını, sözleşmenin tarafların serbest iradeleri ile tanzim ve imza edildiğini, kesintinin ise sözleşmenin 2.8.maddesine uygun olarak yapıldığını, kaldı ki diğer bankalarca alınan erken ödeme komisyonları ile kıyaslandığında da hakkaniyete uygun olduğunu, müvekkilinin erken kapama nedeniyle toplam 699.300-TL kâr mahrumiyetinin bulunduğunu ve sözleşme uyarınca erken kapama durumunda müvekkilinin maruz kalacağı kar mahrumiyetinini zarar ve maliyetlerin, vergi gibi diğer mali yükümlülüklerin davacıdan talep edilebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı vekili, ıslaha konu alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, bilirkişi kurulu raporunun gerekçeli ve denetime elverişli bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi uyarınca davacı tarafın kullandığı kredi için yaptığı ilk taksit ödemelerinden sonra borcunun tamamını erken ödeme için talepte bulunduğu, bu istemin davalı tarafça kabul edildiği, davacının erken ödeme komisyonu adı altında sözleşmenin 2.8.1. maddesinin tanıdığı yetki ile %10 oranında 571.928,88 TL kesinti yaptığı, dosyaya getirtilen belge örneklerinden bankaların %2 ile %5 oranında kesinti uyguladıkları, buna göre teamül gereği %3.5 oranında kesinti yapılmasının uygun ve makul olduğu, buna göre davalı bankanın 391.851,88 TL kredi alacağı ile 11.984,15 TL BSMV’den oluşan toplam 403.836,03 TL fazla tahsilat yaptığı, davalı bankanın 03/07/2013 tarihinde temerrüte düştüğü, tarafların tacir olup kullanılan kredinin ticari nitelikte bulunması nedeniyle alacağa avans faizi işletilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne ile 403.836,03 TL nin 03/07/2013 tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, zira dava konusunun hesaplanabilir olduğunu, davanın kısmi dava olduğunu ve davanın açıldığı tarih itibariyle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca ıslah edilen kısma ilişkin zaamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, yine ıslah edilen kısım yönünden ancak ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, faiz türünün yasal faiz olması gerektiğini, 2-Hükme esasa alınan raporda tahsil edildiği belirtilen erken ödeme komisyonu ve BSMW tutarının hatalı olduğunu, davacıdan erken ödeme komisyonu+BSMW olarak %10 oranında tahsilat yapıldığını, sadece erken ödeme komisyon oranının %9,5 olduğunu, ayrıca defalarca izah edildiği üzere davacıdan 20.987,90-TL tutarında bir tahsilat yapılmadığını, erken kapama bakiyesinin 6.312.549-TL olarak bildirildiğini, ancak 6.291.196-TL tahsil edildiğini,kalan tutarın davacı hesabında kaldığını, hesaptan kalan tutarın artı para kredisi ile ilgili bir takım kesintiler yapıldıkta sonra davacı tarafından başka ödemelerinde kullanıldığını, 3-Davacının ödemeyi hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin kendi iradesi ile yaptığını, alınan erken ödeme komisyon oranının hakkaniyete de uygun olduğunu, bankaların bildirdikleri oranlarının fiilen uyguladıkları oranlar olup olmadığının belirsiz olduğunu, 4-Müvekkili tarafından TCMB’ye bildirilen ticari kredi erken kapama komisyon oranının %10 olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin tahsil ettiği oranın bildirilen oran ile örtüştüğünü belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari kredi nedeniyle haksız tahsil edildiği ileri sürülen erken kapama komisyon ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Öncelikle iş bu dava konusu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenemeyecek olması nedeniyle davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10/01/2019 tarihli 2017/5416 E. 2019/232 K. sayılı emsal kararı) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ‘erken ifa’ başlığını taşıyan 96. maddesi uyarınca borçlu, erken ifa sebebiyle kanun, sözleşme ya da adet gereği olmadıkça indirim talep edemeyecektir. 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarını, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan komisyonlar bakımından sözleşmede açıkça bir tutar ve oran bulunmadığında, bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken anılan düzenleme gereğince davalı Banka’nın belirlediği ve ilan ettiği komisyon oranları bulunduğu takdirde bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, aksi halde emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan komisyon ve masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 11/10/2018 tarihli 2017/542 E., 2018/6268 K. sayılı emsal kararı). Somut olayda, taraflar arasında akdedilen 11/09/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin Erken Ödeme başlıklı 2.8 maddesi incelendiğinde, erken kapama komisyon oranının belirlenmediği, bankanın erken ödeme isteğini kabul etmesi halinde bunun şartlarını bildirmek suretiyle maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşterinden talep edebileceğinin kararlaştırıldığı görülmüş olup, sözleşme hükmü uyarınca erken kapama komisyon oranının tespiti mümkün görünmemektedir. Davacı tarafça bu hükmün genel işlem koşulu mahiyetinde olduğu ileri sürülmüş ise de, hükmün haksız şart mahiyetinde olduğu kabul edilse dahi, bu hükmün yazılmamış sayılması sebebiyle oluşacak boşluğun yine bankanın yukarıda belirtilen Tebliği uyarınca ilan edeceği oranlar, aksi halde emsal banka uygulamaları ile doldurulacağı açıktır(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/12/2019 tarihli 2018/4910 E., 2019/8174 K. sayılı emsal kararı). Dosya kapsamında mevcut davalı banka tarafından düzenlenen Kredi İşlemlerinde Faiz ve Kar Payı Dışında Sağlanacak Ücret, Komisyon ve Masraflar İle Bankacılık Hizmet Komisyonları Bildirim Formu başlıklı ve bildirim tarihi 17/05/2013 olarak belirtilen belgede, Ticari Kredi Erken Kapama Komisyonu oranının %10 olarak belirlendiği görülmüştür. Bu durumda davacının 20/06/2013 tarihli erken ödeme talebi üzerine davalı bankanın %10 oran üzerinden erken ödeme komisyonu alabileceğinin kabulü gerekmiştir. Davalı bankanın 20.06.2013 tarihli yazısında, davacının taşıt kredisi nedeniyle kapama bakiyesinin 6.312.549-TL, artıpara kredisi nedeniyle kapama bakiyesinin 100.816-TL olduğu bildirilmiş, davacı tarafça 21.06.2013 tarihinde her iki kredinin toplam bakiye tutarı olarak 6.413.400-TL davalı bankaya ödenmiştir. 29.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda kapama tarihi itibariyle taşıt kredisi riskinin 5.719.269,22-TL ve artıpara kredisinin 100.816-TL olduğu, artıpara kredisi için erken kapama ücreti alınmaması gerektiği bildirilmiştir. Bankaca artıpara kredisi için bildirilen kapama bakiyesi tutarı ile risk tutarının aynı olduğu dikkate alındığında bu kredi için erken kapama ücreti alınmadığı anlaşılmaktadır. Taşıt kredisi yönünden sunulan dekontlar incelendiğinde ise kapama bakiyesi olarak 6.291.196,10-TL ödeme alındığı görülmüştür. Davalı tarafça sunulan ekstreler incelendiğinde davalı tarafça da belirtildiği gibi aradaki 21.563,73-TL’lik farkın çok az bir kısmının davacının artıpara kredisi faiz ve masraflarına kesildiği, kalanın ise davacının hesabında kaldığı ve farklı işlemleri için kullanıldığı görülmüştür. Bu durumda hesaplamada 6.291.196,10-TL’nin dikkate alınması gerekir, risk 5.719.269,22-TL olduğuna göre bunun %10 u oranında 571.926,92-TL erken kapama komisyonu alınabilir. 5.719.269,22-TL +571.926,92-TL ise 6.291.196,14-TL’ye tekabül etmekte olup, bankaca fazla tahsil edilen bir tutar bulunmamaktadır. O halde ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/464 Esas 2017/1143 Karar sayılı ve 29/11/2017 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 54,40-TL harcın, toplam 6.896,80- TL harçtan mahsubu ile 6.842,40- TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafça yapılan 50-TL yargılama gideri davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 36.718,52- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 6.897- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 30/01/2020