Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/698 E. 2020/87 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/698
KARAR NO: 2020/87
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2017
NUMARASI: 2015/455 Esas-2017/545 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/01/2020
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu … nolu 9.000-TL bedelli çekle birlikte 16 adet sıralı çeki ticari ilişki içinde olduğu dava dışı … isimli kişiye verdiğini, bu şahsın çekleri kaybettiğinden bahisle çek iptali davası açtığını ve mahkemece ödemeden men kararı verildiğini, davalı bankanın bu ibareye istinaden çek iptali davasına müdahale etme imkanı varken bu çeke dayalı olarak ihtiyati haciz kararı aldığını, oysa çeklerin bedelinin … isimli kişiye ödendiğini ve kendisinden tahsilat makbuzlarının alındığını, davalının kötüniyetli olarak çeki icra takibine konu ettiğini ileri sürerek müvekkilinin takibe konu bu çek nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Temlik eden … A.Ş. vekili, müvekkili ile dava dışı … Temizlik firması arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığını ve krediler kullandırıldığını, bu firmanın da mevcut kredi borcunun ödenmesini teminen dava konusu çek de dahil olmak üzere bir grup çeki temlik cirosu ile cirolayarak çek tevdi bordrosu eşliğinde müvekkili bankaya teslim ettiğini, iyiniyetli meşru hamil olan bankanın çeki ibra ettiğini ancak karşılığının çıkmadığını, akabinde çeke dayalı ihtiyati haciz kararı alınarak takibe geçildiğini, davacının bedelsizlik iddiasına ilişkin delil sunmadığını, kaldı ki ödediğini ileri sürdüğü şahsın çekte taraf olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Temlik alan-davalı vekili, alacağını temlik eden … A.Ş. iyiniyetli hamil olup davacının kişisel defilerini müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının ödeme iddiasına ilişkin delil sunamadığı, kaldı ki iddiası doğru olsa bile temlik eden bankaca dava konusu çekin 26.09.2013 tarihinde teslim alındığı, çekin teslim alınma ve kredi kullandırım tarihlerinin çekin kaybolduğu iddia edilen 24.01.2014 tarihinden önce olduğu,bankanın çeki iktisap ederken ve kredi kullandırırken, davacı aleyhine hareket ettiği yönünde dosyada bir delil veya bulgu mevcut olmadığı, dava konusu çekin ibraz edilerek ödenmemesi üzerine temlik eden bankaca çek borçluları hakkında icra takibine girişilmesinde de bir isabetsizlik görülmediği, çekin kötü niyetli olarak elde edildiğinin ıspat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Faktoring şirketlerinin kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, mal ve hizmet satışından doğmuş ve doğacak fatura ve benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamayacaklarını veya tahsilini üstlenemeyeceklerini, 2-Çekin iptaline karar verildiğini ve bu karara istinaden davanın kabulü gerekirken reddinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bedelsiz kaldığı ileri sürülen çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı dava konusu çekin dava dışı …’e ticari ilişki nedeniyle verildiğini ve bedelinin ödendiğini, daha sonra zayi olduğundan bahisle çekin iptaline karar verildiğini, ancak davalı bankanın kötüniyetli olarak çeki icra takibine konu ettiğini ileri sürmüş, davalı banka çekin kendisine dava dışı firmaya kullandırılan kredilere ilişkin mevcut borcu teminen temlik cirosu ile ciro edildiğini, iyiniyetli meşru hamil olduğunu savunmuştur. TTK 687/1 maddesi “ Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü haizdir. Aynı yasanın 818/1-e maddesi uyarınca aynı hüküm çekler hakkkında da geçerlidir. Somut olayda davacı bedelsizlik iddiasını ispat edemediği gibi, çek iptali davasından önce dava konusu çeki teslim alan bankanın, çeki kötüniyetli olarak iktisap ettiğini de ispat edememiştir. Öte yandan alacağını temlik eden banka bir faktoring şirketi olmadığından somut olayda 6361 sayılı Yasa hükümlerinin uygulama alanı olmadığı açık olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 23/01/2020