Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/696 E. 2019/123 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/696
KARAR NO : 2019/123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2017
NUMARASI: 2011/855 E.- 2017/1105 K.
DAVA: Menfi Tespit-İstirdat (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/02/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacılar vekili, davalının babası olan dava dışı …, Tasfiye Halinde … Ltd. Şti ‘ne ait demirbaş ve bir kısım hammaddeleri müvekkili şirkete “bedeli ileride kazancından ödenmesi” kaydıyla devrettiğini, anlaşmalarına göre müvekkilinin devir bedeli olarak 200.000-TL’yi peyderpey ödeyeceğini, ancak … müvekkilinden teminat olarak bir senet vermesini istediğini, müvekkilinin de duyduğu güven nedeniyle bir bonoyu yalnızca miktar ve isim haneleri doldurulduktan sonra(şirket kaşesi dahi olmadan) imzalayarak …. teslim ettiğini, müvekkilinin Tasfiye Halinde … Ltd. Şti ‘ne olan tüm borçlarını ödediğini, ancak bono müvekkiline iade edilmediği gibi kötüniyetli olarak davalıya teslim edildiğini ve davalı tarafından boş kısımları doldurularak icra takibine konu edildiğini, davalının senedin teminat senedi olduğunu bildiğini, ayrıca işsiz bir kimse olup adına kayıtlı malvarlığının da bulunmadığını, dolayısıyla 350.000-TL gibi bir tutarı müvekkiline borç vermesinin söz konusu olamayacağını ileri sürerek müvekkillerinin davalıya bono ve bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine, bono ile takibin iptaline, icra tehdidi altında tahsil edilen ve edilecek olan tutarların davalıdan istirdatına, davalı aleyhine %40’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacıların senedin teminat senedi olduğu yönündeki iddialarının doğru olmadığını, iddianın yazılı delille ispatı gerektiğini, dava konusu senedin müvekkilinin davacılara verdiği nakit borca karşılık davacılar tarafından düzenlenerek müvekkiline verildiğini savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine %40’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının dava konusu senedin teminat olarak verildiği yönündeki iddiasını yazılı delille ispat edemediği, davalı tarafa yemin teklifi ettiği, davalı tarafın usulüne uygun yemin ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacılar vekiline istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin ticari defterlerinin lehe delil vasfı olmamasının nedeninin, davalı ve yakınları tarafından şirkete sokulmasının tehdit yoluyla engellenmesi olduğunu, bu hususta ceza davasının devam etmekte olduğunu, bu nedenle bekletici mesele yapılması gerektiğini, ancak bu hususun gözardı edildiğini,2-Kararın gerekçesinde müvekkilinin … firmasına olan borçlarını ödediğini kanıtlayamadığının belirtildiğini, oysa banka makbuzları ile kanıtlandığını ve bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıktığını,3-Kararın gerekçesinde davalının müvekkili şirkete ortak olduğunu kanıtlayamadıklarının belirtildiğini, oysa bu yönde bir iddiaları olmadığını ve bu hususun davanın esasına etkisinin olmadığını,4-Senede karşı senetle ispat zorunluluğunun istisnalarının olduğunu, bunlardan birinin de Yargıtayın istikrar kazanmış içtihatları doğrultusunda “hayatın olağan akışı” kavramı olduğunu, davalının 350.000-TL borç verdiği iddiasının da hayatın olağan akışına aykırı bir iddia olduğunu, zira davalının bu paranın kaynağını gösteremediğini, sıfır faizle ve 10 ay sonra alınmak üzere verilmesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının ekonomik durumunun bu tutarda borç para vermeye uygun olmadığını, davalı adına kayıtlı malvarlığı dahi olmadığını, 5-Müvekkillerinin bono nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf istinaf sebeplerinin haksız olduğunu, senedin illeten mücerret olduğunu, borç nakit para karşılığında müvekkiline verildiğini, müvekkilinin ekonomik durumunun da borç vermeye uygun olduğunu, davacı taraf ile dava dışı … firması arasındaki ilişkinin bu davanın konusu olmadığını, müvekkili tacir olmadığı için ticari defter tutmadığını ve bu nedenle sunulamadığını, ceza davasının bu davaya etkisinin olmadığını belirterek davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, teminat olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu ileri sürülen bono ve bonoya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamında mevcut davacı şirket ticaret sicil kaydı incelendiğinde, şirketin yargılama devam ederken 09/10/2014 tarihinde sicilden terkin edildiği görülmüştür. Bu durumda ilk derece mahkemesince davacı tarafa davacı şirketin ihyası için dava açmak üzere yetki ve mehil verilip, ihya tamamlandıktan ve buna bağlı olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; davacı tarafça hem icra takibi hem de takibe konu bono nedeniyle menfi tespit isteminde bulunulduğu, bono bedeli 350.000-TL ise de icra takibinin toplam 375.036,99-TL üzerinden başlatılmış olduğu, ancak 350.000-TL üzerinden harç yatırıldığı dikkate alınarak davacı tarafça 375.036,99-TL üzerinden eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edilmesi de doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan eksik hususların tamamlanması ardından esas hakkında bir karar verilmesi için, HMK 353(1)-a-4 maddesi uyarınca dava yeniden görülmek üzere hükmün kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2017 Tarih 2011/855 Esas 2017/1105 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 35,90 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 07/02/2019