Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/691 E. 2019/949 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/691
KARAR NO : 2019/949
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2017
NUMARASI : 2016/1139 Esas 2017/953 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/07/2019
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davası ile müvekkilinin ortağı ve yetkilisi olduğunu dava dışı …’nin süresinde sermaye artırımının yapılmadığı nedenle Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından TTK’nın geçici ek 7. Maddesi gereği sicilden resen terkin edildiğini, imza sirkülerini yenilemesi için gittiği noterde öğrendiğini, sicil tarafından sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere ihtarda bulunulması, aksi taktirde 559 sayılı KHK hükümlerince hareket edileceğinin ihtarının gerekip, taraflarına usulüne uygun tebligatın yapılmadığını, halen aktif ve faaliyeti devam eden bir şirket olduğunu, vergi borçlarını yapılandırmak ve ödemek istediklerini bu sürecin 31.10.2016 tarihinde sona ereceğini, …nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesi istenmiştir.
CEVAP: Davalı ticaret sicili vekili cevabında; TTK m.32 ve ticaret sicil yönetmeliği m.34 hükümü doğrultusunda işlem yaptıklarını, 7. Madde kapsamında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, mahkeme hüküm olmaksızın sicile tescil yükümlülüklerinin olmayıp, davanın açılmasına sebep olmadıkları, bu nedenle yargılama gider ve vekalet ücretinden sorumlu olmayacakları, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, tebligatların usulüne uygun olup, davalının işlemleri sonrasında şirketin yasa gereği münfesih hale geldiği, terkin edildiği, bu anlamda usulsüz bir işlem bulunmadığı, ihya için haklı bir sebebin ileri sürülmediği, ihya talebinin herhangi bir tasfiye işlemi için istenmediği, şirketin faaliyetlerinin devamı için ihya talebinde bulunduğu, haklı bir sebebinin olmadığı nedenle davanın reddine karar verilmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6102 sayılı Yasa’nın geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyasına karar verilmesi istemine ilişkin olup, anılan madde uyarınca 01.07.2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim ve limited şirketler 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olmaları, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle resen terkin edilebilirler. 4. fıkranın a bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11.bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden resen silineceği düzenlenmiştir.Ancak, devam eden davası bulunan şirketler için bu madde hükmü uygulanmayacağı gibi sicilden kaydı silinen şirket alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak, şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.Somut olayda davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından dava dışı şirket TTK geçici 7. Madde kapsamında 07.07.2014 tarihinde sermaye arttırımının yapılmamış olması nedeniyle resen terkin edilmiştir. Davacı terkin edilen bu şirketin ortağı olup, açtığı davası ile şirketin faal ve işler durumda bulunduğu, vergi borçlarının yeniden yapılandırılması için başvuracaklarını belirterek şirketin ihyasını talep etmiştir.Ticaret Sicilinden gelen evrakların incelenmesinde gerek şirket ortaklarına ,gerekse şirket tüzel kişiliğine tebligat gönderildiği, tebliğin yapılamadığı , ticaret sicil gazetesinde gerekli ilanın da yapıldığı, bu süre içerisinde bir başvuru yapılmadığından sicil kaydının resen terkin edildiği belirlenmiştir. Davacı tarafından her ne kadar şirketin faaliyetine devam ettiği gerekçe gösterilerek ihya talep edilmekte ise de ek tasfiye gerektiren , şirkete ait tasfiye harici kalmış menkul, gayrimenkulden bahsedilmediği, devam etmekte olan bir davanın varlığından da söz edilmemiştir. O halde davacı taraf ihya için haklı bir sebep ileri sürülmediği gibi, ihya talebinin tasfiye içinde istenmediği, davacının iradesinin şirketin ticari faaliyetlerinin devam ettirilmesi yönünde olduğu, haklı sebebin varlığının ileri sürülmediği anlaşılmaktadır.Dairemizce; Yargıtay 11. HD.nin yerleşik uygulaması gereği ihya davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay HGK.nun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK nun 382. maddesinde bir işin çekişmesiz yargı işi olup olmadığının tesbiti için belirtilen ölçütlerden “ilgililer arasında ki uyuşmazlık olmayan haller” ve “ilgililerin ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller” şeklinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbiti nedeniyle, daha evvel ki uygulamadan dönülerek çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/07/2019