Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/682 E. 2019/119 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/682
KARAR NO : 2019/119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2017
NUMARASI : 2016/474 E.- 2017/1164 K.
DAVA : İtirazın İptali (Komisyon Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/02/2019
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulune yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında 2015 yılında yapılan şifahi anlaşma uyarınca müvekkilinin davalıya ait ürünlerin satışı hususunda danışmanlık hizmeti verdiğini, davalının işin niteliğine ilişkin bilgileri müvekkiline e-posta ile bildirdiğini, müvekkilinin sunduğu hizmet aracılığıyla gerçekleştirilen satışlardan doğan komisyonun davalı tarafından hesaplanarak e-posta ile bildirildiğini, akabinde düzenlenen faturaların davalıya gönderildiğini, davalının yaklaşık 111.000-TL olan borcunun bir kısmını banka aracılığıyla ödediğini, ancak bakiye 76.510,75- TL borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin 76.510,75- TL asıl alacak üzerinden devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili yasal sürede davaya cevap vermemiş, 09/05/2017 tarihli dilekçesinde, davacının tek taraflı olarak kesmiş olduğu faturalarla alacak yaratmaya çalıştığını, davacıya borcunun olmadığını, davacının müvekkiline böyle bir hizmet vermediğini, kaldı ki fatura bedellerinin ne şekilde tespit edildiğinin belirsiz olduğunu savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, faturalar, banka hesap hareketleri ve e-posta yazışmalarına göre taraflar arasında şifahi olarak komisyon sözleşmesi kurulduğu, davalının ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıya 110.106,93- TL tutarında fatura düzenlediği, yapılan tahsilatlar düşüldüğünde davalının bakiye 74.606,93-TL borcu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibinde 74.606,93- TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 74.606,93- TL’ ye takip tarihinden itibaren yıllık 10,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Davacının keyfi olarak düzenlemiş olduğu faturalarla müvekkilinden komisyon talep edemeyeceğini, taraflar arasında yazılı veya sözlü bir sözleşme yapılmadığını,
2-Rapora göre daha önce yapılmış bir takım havale ve ödemelerin nasıl olur da yazılı olarak yapılması gereken bir sözleşmenin yapılmış gibi farzedilmesine ve genel bir sözleşme olarak kabulüne sebebiyet verebileceğini,
3-Ayrıca komisyon talebine konu satışın ne olduğu, kime hangi miktarda satış yapıldığı, satış sonucu tahsilat yapılıp yapılmadığı gibi hususların da belirsiz olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; faturaların düzenli olarak kargo ile davalıya gönderildiğini ve davalının faturalara itiraz etmediğini, davalının defterlerini ibrazdan kaçındığını, davanın sübuta erdiğini belirterek istinaf isteminin reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, muhtelif faturalardan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ürünlerinin belirli şehirlerde satılmasına aracılık etmiş olması nedeniyle komisyon alacağına hak kazandığını, davalı tarafça verilen bilgiler doğrultusunda düzenlenen komisyon alacağına ilişkin faturaların davalıya gönderildiğini, faturalara itiraz etmeyen davalının bedellerini ise ödemediğini ileri sürmüş, davalı ise taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığını, davacıya borcunun olmadığını savunmuştur.
Dava konusu “Satış Danışmanlık Hizmet Bedeli” açıklamalı faturalar tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmayıp davacı bu hizmeti verdiğini yazılı delille ispat etmekle mükelleftir. Davacı tarafça delil olarak sunulan ve davalı tarafça içeriğine itiraz edilmeyen 24/02/2015-04/01/2016 tarihleri arası dönemi kapsayan e-posta yazışmaları incelendiğinde, davalıya ait ürünlerin davacı tarafından çeşitli şehirlerdeki müşterilere satışının sağlanması hususunda şifahi anlaşma sağlandığı, davalının her ay düzenli olarak davacının bu satışlar nedeniyle hak kazandığı komisyon bedellerini davacıya bildirdiği görülmüş, dava konusu faturalar incelendiğinde faturaların KDV hariç fiyatları ile davalı tarafça bildirilen tutarların birebir aynı olduğu görülmüştür. Ayrıca davacı tarafça sunulan banka hesap özetine göre davalının davacı hesabına 13/07/2015 -08/01/2016 tarihleri arasında kısmi ödemeler yaptığı görülmüştür.
O halde taraflar arasında satış sözleşmesi kurulmasına aracılık edilmesi hususunda şifahi anlaşma yapıldığı, davalı tarafça her ay bildirilen tutarlar dikkate alınarak, davacı tarafça vermiş olduğu hizmete ilişkin komisyon bedeli olarak dava konusu faturaların düzenlendiği kabul edilmelidir.
Davalı tarafça yapılan ödemeler düşüldüğünde, takip tarihi itibariyle davacının 74.606,93- TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 5.096,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 1.274,10- TL harcın mahsubu ile bakiye 3.822,30- TLnin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 56- TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/02/2019