Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/677 E. 2018/882 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/677
KARAR NO : 2018/882
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2017
NUMARASI : 2017/571 E.- 2017/911 K.
DAVA : Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/07/2018
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, dava dışı…’nin, dava dışı ….Anonim Şirketi’ni temsil ve ilzam ettiğine dair (yönetim kurulu başkanı olduğuna dair) sahte evraklar tanzim ederek bunu ticaret sicile tescil ettirdiğini öne sürerek ticaret sicil işlemlerinin iptalini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davalının TTK 32 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, husumetin kendilerine düşmediğini, müdürlüğün kendilerine sunulan tescile yönelik evrakı şeklen inceleyerek tescil ettiğini, imza kontrolü yapma yükümlülüğünün olmadığını, anonim şirketlerde hisse devrinin tescile tabi olmadığını, muhatabın ve sorumluluğun sahte olduğu öne sürülen evrakı düzenleyenlerde olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, Ticaret Sicil Müdürlüğünün belgelerin sahte olup olmadığını bilmesinin mümkün olamayacağı, davacı tarafın talebinin şirket yetkilisinin gerçekte davacı olduğunun tespitine yönelik olduğu, davacı tarafın bu iddiasını dava dışı şirket ve şirketin yetkilisi olan ….’ ye yöneltmesinin gerektiği, davacı tarafça şirket ve … hakkında ayrı bir açıldığının belirtildiği bu haliyle bu kişiler hakkında açılan davada davacı tarafın haklılığının kanıtlanması durumunda Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarında Mahkeme kararı ile düzeltme yapılacağı, davacı tarafın davalı … aleyhine dava açmasında hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili, müvekkilinin davalıya dava açmasında hukuki bir yarar görülmediğini, davayı tespit amacıyla açtıklarını, noterliklere yazılan yazılara cevap verildiğini, evrakların sahteliğinin kanıtlandığını, … hakkında savcılık soruşturması yapıldığını, Ticaret Sicil memurunun bunu bilebilecek durumda olmadığı söylense de bu işlemi yapan memurlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davanın açılış şeklinin öncelik olarak tespit amacıyla olduğunu, ….bulunamadığı için yargılamanın da uzun sürdüğünü, müvekkilinin oldukça zarara uğradığını, TC. Kimlik numaralı bile tutmayan evraklara binaen yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunu, işlemi yapan ticaret sicilinin işlemini geri alabilmesi gerektiğini, fakat ısrarla sahteciliğin açıkça ortada iken tehlikeyi zararı en aza indirmekten kaçındığını, noterlerin bu evrakların sahte olduğuna dair cevap verdiğini belirterek yerel mahkeme kararının gerekçeler ve resen gözönüne alınacak nedenlerle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Öncelikle davacının şahıs olarak ne sıfatla dava açtığı anlaşılamamaktadır. Şirket ortağı mıdır, belli değildir. Dava şirket adına açılmamıştır. Şahsın kendi adına bu talepte bulunma hukuki yararının olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Şirketin adına sahte işlemler gerçekleştirerek şirketin tek ortağı gibi görünen kimseye karşı (…) dava açılması gerekmektedir. Bu durumda da şirketin davacı olması gerekmektedir. (şirketin organ eksikliği yahut temsil yönünden sakıntı varsa şirkete kayyım tayin edilebilir)
Davacının bahsettiği tescil işlemlerindeki noterliklere yazı yazılmış belirtilen işlemlerin olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda ticaret sicil müdürlüğünde yapılan işlemlerin sahte olduğu kabul edilebilirse de tescil anında ticaret sicil müdürlüğünün bunu bilme imkanının bulunmadığı kabul edilmelidir. Davada belirtilen maddi olgular doğru olsa bile dava doğru bir dava değildir. Şirketin gerçek ortak ve yöneticisi olduğu öne sürülen şahıslar (şirket adına) sahte olduğu öne sürülen şahsa karşı dava açarak işlemleri iptal ettirerek tescili de aynı şekilde iptal ettirmek durumundadır.
6102 sayılı TTK’nın 32.madde hükmüne göre: (1) Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür.
(2) Tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.
(3) Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.
(4) Çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususlar, ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.
Davalının kendisine yapılan başvuruyu şekli yönden kontrol ederek tescil etmesinde hukuk normuna aykırı bir durum olmadığı gibi, davacının iddia ettiği düzeltmeyi de mahkeme kararı olmadan yapması mümkün değildir.
Sonuç olarak verilen karar dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde olmadığından başvurunun reddi doğrultusunda aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsup edilmesine başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından, hükümden sonra yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/07/2018