Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/676 E. 2019/1324 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/676
KARAR NO : 2019/1324
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2018
NUMARASI : 2016/168 E.-2018/137 K.
DAVA : Menfi Tespit -İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/10/2019
İlk derece mahkemesince verilen hükmün asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili, davalının müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını,usulsüz tebliğden dolayı müvekkilinin takipten geç haberdar olduğunu ve bu sebeple usulsüz tebliğe ilişkin şikayet davası açıldığını, haciz baskısı altında müvekkili şirketten 10.000- TL tahsil edildiğini, davaya konu alacağın 09/11/2015 tarihli faturadan kaynaklandığını, fatura içeriği aydınlatma malzemelerinin standarda uygun olmayıp ayıplı olduğunu, davalıya defalarca kez aydınlatma malzemelerinin ayıplı olduğunun iletildiğini ancak davalının ayıplı malları iade almak yerine icra takibine geçtiğini,yapılan hacizden dolayı müvekkili şirketin itibar kaybına uğradığını, müvekkilinin yaşamış olduğu itibar kaybından dolayı 50.000- TL manevi tazminata hükmedilmesine, İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasından dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetle takip yapan alacaklı/davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafın talebi üzerine müvekkilinin 19/10/2015 tarihinde tanzim ettiği teklif formunun, taraflarca mutabık kalınarak ticari satış işleminin gerçekleştiğini, davacının talebine uygun hazırlanan ürünlerin 09/11/2015 tarihinde tam olarak davacıya teslim edildiğini, ürünleri teslim alan davacının vadesi geldiği halde ve taleplerine rağmen ödeme yapmadığını ve temerrüde düştüğünü, müvekkili şirketin alacağını tahsil amacıyla 22/12/2015 tarihinde İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, bu icra takibine yapılan itirazda teslimden 74 gün sonra ayıplı mal iddiasının ortaya atıldığını, teslim edilen ürünler ile ilgili süresinde bir ayıp ihbarı yapılmadığını, söz konusu ürünlerin cam içerikli olduğunu, teslimde kontrol edilerek alındığını, davacının uhdesinde iken ürünlerin kalitesine ve yapısına bir zarar gelmiş ise sorumluluğun davacıya ait olduğunu, davacının 74 gün önce muayene ederek ve bedelini peşin ödeme karşılığı teslim aldığı ürünlerle ilgili, vadesi geçmiş olan borcunu ödemesi gerektiği halde ödemeyip ayıp iddiası ile icra takibine itiraz etmesi ve iş bu davayı açmasının hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/527 esas, 2017/49 karar sayılı, 24.01.2017 tarihli birleştirme karar sayılı dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde; davalı aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından takip başlattıklarını, davalı tarafın haksız olarak borca itiraz ettiğinde bahisle itirazın iptaline, davalı tarafın %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/527 esas, 2017/49 karar sayılı, 24.01.2017 tarihli birleştirme kararlı dosyasında, davalı vekili; takibe konu fatura içeriğinde yazılı armatürlerin gizli ayıplı olup davacının kötü niyetli biçimde ürünleri teslim ettiğini, davacı aleyhine İstanbul 5. ATM’nin 2016/168 E.sayılı dosyasında menfi tespit davası açılarak İstanbul … İcra Dairesinin … E.sayılı dosyasından dolayı borçlu bulunmadıklarına karar verilmesini talep ettiklerini, davacının kötü niyetli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, bilimsel ve denetime açık rapor ile asıl dava davacısının teklif formunda istediği ve asıl dava davalısının teslim ettiği fatura konusu mallarda ayıp olmadığının tespit edildiği, satış faturasının taraf defter kayıtlarında yer aldığı, taraf defterlerine göre asıl dava davalısı, birleşen dava davacısının 30.385- TL alacaklı olduğu tespit edildiği, asıl davada; davacının davalarının (menfi tespit ve manevi tazminat davalarının) reddine, kötü niyet tazminat isteminin reddine, birleşen davada; (İstanbul 15 ATM’nin 2016/527 esas sayılı dosyası) davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında takibe itirazının iptaline, takibin 30.385,14- TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 temerrüt faizi uygulanmasına, bakiye istemin reddine, alacak likit olduğundan alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran asıl dava davacısı-birleşen davada davalı vekili;mahkemece bir bilirkişi heyeti tayin edilerek dava konusu aydınlatma armatürlerinde ayıp bulunup bulunmadığının tespitine karar verildiğini, ardından heyet ile davacının işyerine gidildiğini ve dava konusu ürünlerden farklı kolilerden olmak üzere 3 adet örnek alındığını, örnek armatürlerin alındığı gün davalı vekilinin beraberinde getirdiği ve dava konusu armatürlere benzeyen armatürlerin de incelemeye alınmasını talep ettiğini ve bu örneklerin bilirkişi tarafından dosyaya kabul edildiğini, davalı vekilinin delilleri arasında göstermediği ve bu aşamada dosyaya sunduğu delilleri kabul etmediklerini, HMK 119. ve HMK 129. maddeleri gereğince süresinde sunulmayan delilin sunulmasına muvafakat etmediğini, bu davranışın iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğunu, bilirkişinin dilekçesinde belirttiği ayıpların tamamının incelenemediğini,eksik inceleme yaptığını belirterek; usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava;ticari satıştan kaynaklanan borçtan ayıplı mal teslimi nedeniyle menfi tesbit-manevi tazminat; birleşen dava ise mal bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır. İcra dosyasında takibin cari hesap alacağına dayalı başlatıldığı, ihtilaf konusunun 30.385,14-TL bedelli 9.11.2015 tarihli son fatura muhteviyatı mala ilişkin olduğu ve daha önce ki faturalardan kaynaklanan bir borç bulunmadığı anlaşılmaktadır.Alıcı tarafından satıcıya gönderilen 19/10/2015 tarihli teklif formu ile satışın gerçekleştiği ,teklif formunda,sipariş adedi ve cinsi , ürün rengi ve kullanılacak soket cinsinden başkaca bir belirleme yoktur.Alıcı davacı teslim edilen malların ayıplı olduğu, temperli cam olması gerekirken olmadığı, standarda uygun olmadığını, defalarca ayıp ihbarında bulunduğunu ileri sürmüş ,davalı ise süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını , ürün tesliminden 74 gün sonra icra takibi başlatıldıktan sonra ayıp iddiasının ileri sürüldüğünü savunmuştur. Satışa konu ürünler alıcıya 9.11.2015 tarihli irsaliyeli fatura ile teslim edilmiştir. 22 aralık 2015 tarihinde yapılan başlatılan takipten sonra 21.1.2016 tarihli borca itiraz dilekçesinde da malların ayıplı bulunduğu ileri sürülmüştür.TTK 23/1-c bendi “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. TBK’nun 223.maddesinin 2. fıkrası “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” TTK’ nun 18/3. maddesine göre, tacirler arası ihbar/ihtarların noter marifetiyle , taahhütlü mektupla, telgrafla, güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik sistemle de yapılması mümkündür.Ancak alıcının ayıp ihbarında bulunduğu iddiasına karşın davalı malların ayıplı olmadığını ,ayıp ihbarında da bulunulmadığını savunmuş,ancak davacı TTK 18/3 maddesine uygun ayıp ihbarında bulunduğuna ilişkin delil sunmamıştır. Yapılan bilirkişi incelemesi ile teslimi yapılan ürünler üzerinde teklif formundaki belirlemeler ve katalog bilgilerine göre ,camların temperli cam vasfında bulunduğu, teklif formuna uygun olarak teslim yapıldığı, ürünlerin ayıplı olmadığı belirlenmiştir.Davacı tarafça dosyaya sunulan Kocaeli Üniversitesi Laboratuvarı raporunda yazılı olduğu üzere alıcının 20.11.2015 tarihinde numune teslim ettiği ,24.11.2017 tarihli raporda davalı satıcıya ait numune de ürün camının temperli olmadığı ,kazaya neden olabileceği tesbit edilmiş ise de malların teslim tarihi gözetildiğinde ,alıcının süresinde muayene ve ihbar külfetini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Buna göre teslim edilen emtia ayıplı olduğu kabul edilse dahi süresinde muayene ve ihbar külfeti yerine getirilmediğinden davacı ayıba dayalı haklarını ileri sürme hakkını kaybettiğinden ürünlerin bilirkişi tarafından yeterince incelenmediğine yönelik itirazların incelenmesine gerek yoktur.Tacir olan davalının basiretli davranarak 8 gün içinde muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekmektedir.Ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı taraflarca ileri sürülmese de mahkemece re’sen incelenmelidir.(Yargıtay 19.HD.nin 24.05.2016 tarih 2016/4144 esas, 2016/9321 karar sayılı ilamı) Asıl dava da alıcı davacının malların ayıplı olması nedeniyle menfi tesbit isteminin ve manevi tazminat isteminin yerinde olmadığı ve bu kapsamda ürünlerin bedelinin ödenmediği konusunda ihtilaf olmadığından 30.385,14- TL asıl alacağın tahsilini teminen itirazın iptaline karar verilmesinde isabetsizlik olmayıp ,davacı-birleşen dosya davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiş başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl dava davacısı- birleşen dosya davalı vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Asıl dava yönünden; alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından asıl davada davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın asıl davada davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Birleşen dava yönünden; alınması gereken 2.091,10- TL istinaf karar harcından birleşen davada davalı tarafından peşin yatırılan 518,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 1.572,20- TL harcın birleşen davada davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 24/10/2019