Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/675 E. 2019/1171 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/675
KARAR NO : 2019/1171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2017
NUMARASI : 2014/806 Esas 2017/1387 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/09/2019
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında doğalgaz ihtiyacının … olarak müvekkilnden karşılanması, depolanması ve depolamak için gerekli sistemlerin müvekkilinden kiralanması amacıyla 20.01.2012 tarihli ve 5 yıllık ”… Alım Satım ve Ekipman Kira Sözleşmesi” akdedildiğini, ayrıca davalı tarafından müvekkili şirketten gaz alımları için %10 tolerans ile 30 ton/ay ürün alım taahhüdünde bulunulduğunu, akdedilen sözleşmeye istinaden davalının tesislerine doğalgaz iletim şebekesinden gelen boru hattı ile doğalgaz bağlanması durumunda, davalının işbu sözleşmeyi feshedebileceği, fesih bildiriminin bu nedene dayanarak yapılması halinde bildirimin müvekkiline ulaşmasından 2 ay sonra sözleşmenin feshedilebileceğinin kararlaştırıldığını, davacının 09.07.2013 tarihli e-mail ile tesislerine doğalgaz iletim şebekesinden gelen hat ile doğalgaz bağlandığını, bu nedene dayanarak sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, ancak sözleşmenin 4.maddesinin 2.fıkrası gereğince sözleşmenin fesih bildiriminden 2 ay sonra feshedilebileceğinden dolayı sözleşmenin 09.09.2013 tarihinde feshedildiğini, sözleşmenin akdedildiği 20.01.2012 tarihinden sona erdiği 09.09.2013 tarihine kadar geçen 19 aylık süre içerisinde ürün alım taahhüdü dikkate alındığında, davalının aylık 30 tondan %10 tolerans da hesaplanarak 513 ton gaz alımı gerçekleştirmesi gerekirken, davalının 348 ton gaz alımı gerçekleştirerek 165 ton eksik ürün alımı ile taahhüdünü ihlal ettiğini, müvekkilinin davalının ihtiyacını karşılayacak şekilde depolama tankı, tank teçhizatı vs. davalının almayı taahhüt ettiği ürün miktarının dikkate alınarak belirlendiğini, davalının işyerinde tesis edilen sistemlerin amortismanları ile bu sistemlerin taşıma, montaj, demontaj giderlerine katlanmasının söz konusu olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin davalının eksik ürün alımından kaynaklanan mahrum kalacağı bir karın ortaya çıktığını, davalıya Kadıköy ….Noterliğinden 12.11.2013 tarihli gönderilen ihtarname ile taahhüdün yerine getirilmemesi nedeniyle mahrum kalınan kâr ile depolama sisteminin montaj, demontaj giderlerinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalının 18.11.2013 tarihli ihtarname ile bu taleplerin karşılanamayacağını bildirdiğini beyanla 101.276,17 TL’nin 20/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı savunmasında; taraflar arasındaki sözleşmenin cevabı ihtarnamelerinde belirtildiği gibi 09.09.2013 tarihinde sözleşmeye uygun olarak sona erdiğini, bu şartlar altında davacının herhangi bir zararının söz konusu olmadığını, tank ve ekipmanların şirket tarafından sökülüp götürüldüğünden hiçbir alacak kalmadığını, sözleşmede taahhüt edilen miktarda gazın kullanılmaması halinde bedelinin veya kâr payının ödeneceğine ilişkin şart olmadığını, ancak davacının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisi ve ancak bu şekilde ekipmanlarının kurulum ve söküm masraflarını talep edebileceğinin yazılı olduğunu, müvekkili şirketin gaz alımının yıllık bazda düşük olmasına rağmen davacının akdi feshetmediğini ve herhangi bir talepte bulunmadığını, sözleşmenin feshinden sonra talep edilmesinin iyi niyetle bağdaşmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; sözleşmenin 09/09/2013 tarihi itibariyle feshedildiği, davalının sözleşme yürürlükte kaldığı sürece hiçbir zaman bu miktarda alım yapmamış olduğu, Sözleşmenin 12.2 maddesinde davacının eksik alımları gerekçe göstererek sözleşmeyi feshetme imkanı varken bu yola başvurmadığı, ayrıca eksik alımlar nedeniyle sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre içerisinde davacının davalıya “eksik alım bildirimi”nde bulunmadığı ve davalının bu konuda temerrüde düşürülmediği, davalının depolama kapasitesinin 30 ton olduğu ve ayda ortalama 10 ton civarında tüketim yaptığı göz önüne alındığında; davalının depolayamayacağı ve satamayacağı miktarda ürünü davacıdan satın alması Türk Borçlar Kanunu’nun 136.maddesinde düzenlenen “İfa imkansızlığı” hallerinden birisi olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının sözleşmenin başlangıcından itibaren devam eden bu durumu görmesine rağmen sözleşmenin 12.2 maddesi gereğince sözleşmeyi tek taraflı beyanı ile feshetme hak ve yetkisine sahipken bu hakkını kullanmayarak ifanın imkansız olduğunu örtülü olarak kabul ettiği, davalının sözleşmenin 4/2.maddesi gereğince “Müşterinin tesislerine doğalgaz iletim şebekesinden gelen boru hattı ile doğalgaz bağlanması” sebebine dayalı olarak sözleşmeye uygun olarak sözleşme ilişkisini sonlandırdıktan sonra davacının geriye dönük olarak eksik alım nedeniyle yoksun kaldığı kârı talep etmesinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalının tacir olduğunu ve kendisinden basiretli bir iş adamı gibi davranmasının beklenmesi gerektiğini, davalının ürün alım taahhüdünde bulunmasına rağmen çok düşük miktarlarda ürün alımı gerçekleştirerek taahhüdünü ihlal ettiğini, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği de göz önünde bulundurulduğunda, davalıdan geriye dönük olarak borcu aynen ifa etmesini talep etmek mümkün olmayacağından, müvekkilinin geçmişe dönük olarak eksik ürün alımından kaynaklanan yoksun kaldığı kârı talep etmesinin müvekkilinin kötü niyetli olduğu ve talebinin haksız olduğu şeklinde yorumlanamayacağını, TBK 112. maddesinde kâr mahrumiyetini de kapsayan tazminatın şartlarının düzenlendiğini, buna göre borçludan tazminat istenebilmesi için borç hiç veya gereği gibi ifa edilmemiş olması ve borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden alacaklının bir zarara uğramış olması gerektiğini, uyuşmazlıkta müvekkili tarafından, davalının asgari alım taahhüdü borcunu gereği gibi ifa etmemesi sebebiyle yoksun kaldığı kârın tazmini talep edildiğini, sözleşmenin sona ermiş olmasının müvekkilinin talep hakkına etki etmeyeceğini, davalının işyerinde tesis ettiği sistemlerin amortismanları ile bu sistemlerin taşıma , montaj, demontaj giderlerine katlanmasının ancak … alım taahhüdünün tatmin edici olması halinde söz konusu olacağını, davalının 165 ton eksik ürün alımına istinaden yoksun kaldığı kârın 101.276,17 TL olduğu, bilirkişi raporuna 105.846,48 TL olarak hesaplandığını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava … alım satım sözleşmesinden kaynaklanan kâr mahrumiyetinin tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. Taraflar arasında 20.01.2012 tarihinde imzalanan … alım satım ve ekipman kira sözleşmesinin 4.2. Maddesinde “Müşterinin tesislerine doğalgaz iletim şebekesinden gelen boru hattı ile doğalgaz bağlanması durumunda, müşterinin yazılı olarak doğalgazın bağlanmasını sebep göstererek … sözleşmenin sona erdirilmesini talep etmesi durumunda, sözleşme bitim süresinden bağımsız olarak işbu sözleşme müşteri talebinin … Gaz’a ulaşmasından iki ay sonra taraflarca fesh edilir. İşbu sebeple sözleşmenin feshedilmesi halinde taraflar karşılıklı olarak taahhütler hariç hiçbir hak talebinde bulunmayacağını beyan ve taahhüt ederler.”düzenlenmiştir.Davalı 08/07/2013 tarihli yazı ve 09/07/2013 tarihli e-posta yolu ile doğalgaz boru hattına bağlanılması nedeniyle taraflar arasında imzalanan 20/01/2012 tarihli sözleşmenin 4.maddesinin 2.fıkrası uyarınca akdi feshettiği bildirilmiştir. Taraflar arasında 20/01/2012 tarihli … alım sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin 4.2 maddesi uyarınca davalı tarafından haklı sebeplerle 09/09/2013 tarihinde feshedildiği hususu ihtilafsızdır. Uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan 20/01/2012 tarihli … alım-satım sözleşmesi uyarınca davacının davalıdan sözleşmenin devam edeceğini taahhüt ettiği dönem için kâr mahrumiyeti zararı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. TBK 112. maddesi uyarınca borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu kendisine hiçbir kusuru yüklenemeyeceği ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararlarını gidermekle yükümlüdür. TBK’nın 112. ve devamı maddesine göre; alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet (olumlu) zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Borç, bir sözleşme ilişkisinden yüklenilen edimlerle sınırlı değildir; bu edimlerin yerine getirilmemesinden veya sözleşme dışı haksız eylemden doğan tazminat alacağı da borç kavramı içindedir. Müspet zarar; Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır.Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Tandoğan, Haluk, Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.).Sözleşmenin feshedilmiş olması halinde menfi zarar talep edilebilecek olup, sözleşme feshedildikten sonra müspet zarar talep edilebilmesi için sözleşmede bu yönde açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir.Kâr mahrumiyeti talep edilebilmesi için davalı bayinin borca aykırı davranması ve bu borca aykırı davranış nedeniyle davacı dağıtıcının sözleşmeyi feshetmesi ya da davalının haklı sebep olmadan sözleşmeyi feshetmiş olması gerekmektedir. İstinaf incelemesi, HMK.m.355 uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır Somut olayda davalının sözleşmeyi haklı sebeplerle feshettiği(Y.19 HD. 06/12/2017 Tarih 2016/13711 E.- 2017/7790 K), davalı bayinin borca aykırı davranmadığı gibi taraflar arasındaki sözleşmenin 4.2. Maddesinde kâr mahrumiyeti talep edilebileceği yönünde bir düzenleme olmadığı ve açıkça kâr mahrumiyeti talep edilebileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığı, davacının davalıdan kâr mahrumiyetine yönelik müspet zarar talep edebilme yasal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bununla birlikte dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2017 Tarih 2014/806 Esas 2017/1387 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde olmayan davanın REDDİNE”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gerekli 44,40- TL harcın; davacı tarafından peşin yatırılan 1.729,55- TL harçtan mahsubu ile fazla olan 1.685,15- TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı lehine 10.852,09-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”Alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 26/09/2019