Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/668 E. 2018/684 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/668
KARAR NO : 2018/684
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİH : 15/03/2018 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2018/80 Esas
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2018 (07/07/2018 yazım tarihli )
İhtiyati tedbir isteminin reddine ilişkin ara kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA-TALEP:Davacı vekili, şirketin 20/10/2017 tarihinde yapılan olağanüstü GK toplantısında, davacıların red oyuna rağmen gündemin 3.maddesiyle sermayenin 64.600.450-TL’den 141.600.450-TL’ye çıkarılmasına karar verildiğini, şirketin borca batık olması nedeniyle TTK 376/3 maddesi gereği sermaye artırımı kararı alınamayacağı,öz varlığın -9.784.182,63-TL belirlendiği, davacıların mali gücü olmadığını bildikleri halde rüçhan hakkını kullanmasını önleyerek hisselerini cüz’i bir hale getirmeye çalıştıklarını,Bakırköy 1.ATMnin 2017/493 Esas sayılı dosyasında sermaye artırımı kararının iptali davasının bilirkişi incelemesi aşamasında bulunduğunu, davalı şirketin tekrar sermaye artırımı girişiminde bulunduğunu ileri sürerek davalı şirketin 20/10/2017 tarihli olağanüstü GK toplantısında 3.maddeyle alınan kararın yürütülmesinin geri bırakılması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, akabinde yapılacak yargılama sonucunda kararın iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili, şirketin bankalar konsorsiyumuna olan borçlarını dahi ödeyemeyecek duruma gelmesi nedeniyle sermaye artışı yapılarak şirketin bilanço değerinin kredibilitesini artırmak ve bankalarla borç yapılandırılmasının zaruri hale geldiğini, bankaların sermeye artışını şart koştuğunu, bankalarca istenilen seviye gözönünde tutularak sermayenin 141.600.450-TL’ye çıkarılmasına karar verildiğini,YMM tarafından düzenlenen rapordaki -9.784.182,63-TL öz kaynağın VUK hükümlerince hesaplanan öz kaynak olup şirketin aktif toplamının yaklaşık %80’ini oluşturan duran varlıkların enflasyon şartları oluşmadığı için değerlenmesine izin vermeyip satın alma değerleri ile bilançoda gösterilmesi olduğu,şirketin borca batık olmadığı,06/05/2017 tarihinde yapılan olağanüstü GK toplantısında alınan sermaye artırım kararına ilişkin davanın Bakırköy 1.ATMnin 2017/493 esasında açılan davada bilirkişi incelemesine tevdi edildiği, anılan genel kurul kararının tescil edilmediğinden geçersiz olduğu, davacıların kötüniyetli olduklarını şirketin varlığını sürdürmesi açısıdan elzem olduğundan kararın yürütmesinin geri bırakılmasına yönelik talebin reddine, haksız davanın da reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, alınan sermaye artımına ilişkin kararın yasal düzenlemeleri ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu noktasında toplandığı, görüşleri alınan YKüyelerinin de yazılı beyanda bulundukları, yaklaşık ispat kuralına ve dosyadaki mevcut duruma göre yapılan değerlendirme neticesinde iddiaların yargılamayı gerektirdiği, TTK.nun 376.maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının uzman bilirkişi incelemesini gerektirdiği ve tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zarar doğacağına yönelik emareler bulunmadığı, tarafların menfaat dengeleri de dikkate alınarak yaklaşık ispat koşulu sağlanamadığı gerekçesiyle davacıların davaya konu sermaye artırımı kararının yürütmesinin tedbiren durdurulması talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili,davalı şirket yöneticilerinin şirketi müflis hale getirdiğini, davacıların hissesini azaltmak amacıyla bu yola kalkıştıklarını, rüçhan hakkı kullanıldığı takdirde zaten batık şirkete boşa kaynak aktarmaya yol açılacağını, davacıların şirketten 3 milyon dolar alacaklı olduklarını, sermaye artırımıyla alacaklarını almalarının önüne geçilmiş olacağını belirterek kararın kaldırılmasını ve taleplerinin kabul edilmesini istemiştir.
GEREKÇE: TTK 449.maddesine göre, GK kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, YK üyelerinin görüşünü aldıktan sonra kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin takdir hakkının nasıl kullanılacağı konusunda TTK’da hüküm bulunmamakta olup,HMK 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekmektedir.
HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “
Mahkeme, YK üyelerinin görüşünü alarak talebin reddine karar vermiştir.Davacı taraf sermaye artırımının kanun hükümlerine aykırı olarak ve davacıları zararlandırma amacıyla yapıldığını ileri sürmekte davalı taraf ise bankalar ile bir borç yapılandırmasına gidebilmek için sermaye artırımına gidildiğini,- özvarlık gösteren bilançonun VUK gereği kaydi değerlerle yapılması nedeniyle olduğunu şirketin borca batık olmadığını ileri sürmektedir.Mahkeme tahkikat aşamasında şirketin borca batık olup olmadığını TTK 376/2 gereği sermayenin kaybedilip edilmediğini inceleyecektir. YMM raporu şirketin özvarlığını kaybettiğine işaret etmekte ise de mahkemece rayiç değerlere göre yapılacak bir inceleme ile borca batıklık saptanmadan şirketin borca batık olduğu kabul edilemeyecektir.Davalı şirket borç yapılandırması için bankaların sermaye artırımını talep ettiği ileri sürdüğünden şirketin hayatiyetinin devam etmesi davacıların da yararına olduğu gözönüne alındığında menfaatler dengesinin mahkeme tarafından gözetildiği ,aksi durumda olası davacı zararları verilecek bir iptal kararıyla giderilebilecek iken ,tedbir kararı verilmesi halinde davalı şirketin zararlarının giderilemeyeceği de ortadadır.Sermaye artırımı kararının icrasının durdurulmasına karar verilmesi davalı dolayısıyla davacıların zararına olabileceğinden GK kararının uygulanmasının geri bırakılması yönünden mevcut veya yakın bir tehlikenin varlığı konusunda yaklaşık kanaat oluşturacak delil sunulmaması ve tarafların menfaat dengeleri de dikkate alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiş davacılar vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/06/2018