Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/663 E. 2019/120 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/663
KARAR NO : 2019/120
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2018
NUMARASI : 2014/895 E.-2018/57 K.
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/02/2019
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekili ve davalı asil tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen Taşıma Hizmeti Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin davalıya kargo hizmeti verdiğini ve karşılığında faturalar düzenlendiğini, ancak davalının 13.224,21-TL bakiye borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin davalıya tebliğ edildiği günden itibaren avans faizi işletilerek devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili tarafından davacıya 1961 adet taşınacak evrak verildiğini, bu evrakların 854 adedinin karşı taraf kabul etmediği için müvekkiline iade edildiğini, iade alınan evrakların ise 300 adedine gidilmediğinin müvekkili tarafından tespit edildiğini, iade edilmeyen 1107 adet kargodan ise 700 adedinin karşı tarafa onaylattırılarak teslim edildiğini, ancak 407 adet kargonın akıbetinin belli olmadığını, davacının bu konuda bilgi vermediğini, toplam 707 adet kargonun karşı tarafa gidilmemesi ve akıbetinin de belli olmaması nedeniyle hizmet bedelinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin bugüne kadar 5.000-TL ödeme yaptığını, borcunun olmadığını savunarak davanın reddini ve davacı aleyine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında düzenlenen taşıma sözleşmesinde taşıma ücretinin adresten alınıp adrese teslim, KDV hariç olarak belirlendiği, her iki tarafın da ticari defter ve kayıtları usulüne uygun tutulduğundan kendi lehlerine delil teşkil ettiği, davalıya teslim edilen fatura bedelleri toplamı 18.178,19-TL olup teslim edilen bu faturalara yasal süresi içinde itiraz edilmediği ve kesinleştiği, uyuşmazlığın taşıma sözleşmesine göre taşınan kargolarda adrese teslim edilen veya davalıya iade edilen kargoların adedi hususunda olduğu, davalı tarafça 700 adet kargonun onaylı yani adrese teslim edildiği, 852 adet kargodan ise 300 adedinin adrese hiç gidilmediğinin tespit edildiği ileri sürülmüş ise de buna ilişkin delil ve belge olmayıp neye göre tespit edildiği anlaşılmayan ve ispat edilemeyen iddianın gözönüne alınmayarak 852 adet üzerinden davalıya iade edilen kargonun bulunduğu kanaatine varıldığı, taşıma sözleşmesinin 3.maddesinde kimlik fotokopisinin alınması ve sözleşmenin imzalattırılması karşılığında fatura başına 3-TL + KDV hizmet bedeli alınacağı kararlaştırılmış olduğundan sunulan listelerin karşılaştırılmasında sadece 1.015 tanesinde TC kimlik nosunun alınmış olduğu, 90 Adet kargoda hiçbir işlem yapılmadığı, TC kimlik nosu alınan fakat davalıya geri dönüş olmayan 170 Adet kargonun bulunduğu saptandığı,oldukça ayrıntılı, sözleşme, liste ve faturalar yönünden ayrı ayrı denetime açık hazırlanan 18/04/2016 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınabileceği, buna göre hesaplanan 9.098,05-TL bedel yönünden davacının haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının alacağı kötüniyetle sürüncemede bırakması nedeniyle en az asıl alacağın %20’si kadar icra inkar tazminatı talep edildiğini, fakat mahkemece talebin reddine karar verildiğini belirterke hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
Davalı asil istinaf dilekçesinde özetle;
1-Kendisinin, davacının karşı tarafa yaptığı teslimatları kabul ettiğine dair beyanı olmadığını,
2-Defter ibrazından kaçınmasının söz konusu olmadığını,
3-Kendisinin fatura teslim tutanaklarına itirazının olmadığının doğru olmadığını, zira sunmuş olduğu mutabakat mektubunda mutabık olunmadığını belirttiğini, e-posta yazışmalarında da itirazlarını dile getirdiğini, yine davacıya gönderdiği ihtarname ile itiraz ettiğini ve faturaların bir kısmını bu nedenle defterlerine işlediğini, faturalara yasal sürede itiraz etmemiş olmasının borcu kabul anlamına gelmediğini,
4-Davacının sunduğu listedeki fiyatlandırma toplamı ile taraflarına kesilen faturaların toplamının dahi tutmadığını, bu hususun mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu ayrıksı görüşünde de belirtildiğini,
5-İlk heyet raporunda davacının iddiasını ispatlayamadığının tespit edildiğini,
6-Kargoların bir kısmının müşteriye gitmeden kasıtlı olarak iade edildiğini, davacının müşteriye gidildiğini ispat edemediğini, 12/03/2015 tarihli raporun son sayfasında da bunlardan bir çoğunda kaşe ve imza olmadığını belirtildiğini,
7-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyetindeki bilirkişilerle ilgili olarak tarafınca suç savcılığa şikayetçi olunduğunu ve ilk şikayetle ilgili takipsizlik kararı verilse de, halen derdest soruşturma olduğunu,
8-Mersin 8.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/146 E. sayılı davasının konusunun bu dava ile birebir aynı olduğunu; zira kendisine kurulan kumpasla ilgili olduğunu,
9-Sözleşme uyarınca müşterilerin kimlik fotokopisi ve imzaladıkları sözleşmeler kendisine geri gelmediği sürece kendisinin ticari olarak bir gelirinin bulunmadığını, davacının bu hususu ispat edemediğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, kendisi tarafından davacıya taşınmak üzere verilen evrakların bir kısmının karşı taraf kabul etmediği için kendisine iade edildiğini, iade alınan evrakların ise bir kısmına gidilmediğinin tespit edildiğini, iade edilmeyen kargodan ise bir kısmının karşı tarafa onaylattırılarak teslim edildiğini, ancak bir kısmının akıbetinin belli olmadığını, dolayısıyla davacıya borcunun olmadığını savunmuştur.Taraflar arasında akdedilen sözleşme incelendiğinde, “Fiyat”başlıklı 3.maddesinde kargo hizmeti fiyatının kolibaşı 3-TL olduğu belirtildikten sonra, “Kimlik fotookopisi ve sözleşme nüshalarının imzalatılması karşılığında fatura başı 3-TL+KDV hizmet bedeli alınacaktır. a) Teklif edilen taşıma ücreti adresten alım, adrese teslim, KDV hariçtir. …c)Bu sözleşme 23/11/2011 ve 31/05/2012 tarihleri arasında geçerlidir….” şeklinde düzenlendiği görülmüştür. O halde davacı, davalıdan, kargonun davalıdan teslim alınıp müşteriye teslim edilmesi karşılığında KDV hariç 3-TL “taşıma” bedeli, onaylanmış sözleşmenin müşteriden alınıp davalıya teslimi halinde ise yine KDV hariç 3-TL “hizmet” bedeli tahsil edecektir. Ayrıca tarafların kabulünde olduğu üzere ücretlendirme git-gel kargo şeklinde ve ayrı ayrı yapılacaktır. Dosya kapsamında mevcut teslim tutanakları incelendiğinde, toplam 18.178,19- TL tutarlı faturaların davalıya teslim edildiği görülmüş ve davalının bu faturalara yönelik açık bir itirazına rastlanılmamıştır.Davalı mutabık olunmadığı yönündeki belge, e-posta yazışmaları ve 19/03/2012 tarihli ihtarname ile faturalara itiraz edildiğini savunmuş ise de, söz konusu belge içeriklerinde genel anlamda itirazların bildirildiği, ancak açıkça hangi faturaya itiraz edildiği belirtilmemiş olup, davalının bu savunması yerinde görülmemiştir. Faturalara yasal sürede itiraz edilmemiş olması, faturalara konu hizmetin verildiği anlamına gelmemekle birlikte, hizmetin verildiğinin ispatı halinde TTK’nun 21/2 maddesi uyarınca fatura içeriklerinin kesinleştiğinin kabulü gerekir(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 03/03/2016 tarihli 2015/18039 E., 2016/3759 K. sayılı emsal kararı). Yani faturalara konu taşıma işinin yapıldığı ispat edilirse, artık davalının faturaların yüksek tutarlarda düzenlendiği yönündeki iddiasına itibar edilemeyecektir. Dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelerden, davacının davalıya ait toplam 1957 adet kargo taşıma işini üstlendiği anlaşılmış, davalı, bu kargoların 1105 adedinin davacı kayıtlarında müşteriye edilmiş teslim olarak göründüğünü, ancak bunun 405 adedinin akıbetinin belirsiz olduğunu savunmuştur. Davacı tarafça yargılama sırasında müşteriye teslim edilmiş olan görünen kargoların 845 adedinin taşıma belgesi sunulmuştur. Dolayısıyla 845 adet kargonun onaylı kargo olarak kabulü gerekir. Kalan 260 adet kargoya ilişkin taşıma belgesi sunulamadığından bu kargolara ilişkin alacağın ispat edilemediği kabul edilmelidir. Bunlardan bir kısmına ilişkin müşteri TC kimlik numarasının sunulmuş olması ispat için yeterli görülmemiştir. Davacı kayıtlarında iade olarak kayıtlı olan 854 kargoyla ilgili olarak ise davalı tarafça 300 adedine itiraz edilmiş ve adrese gidilmediği ileri sürülmüştür. Hükme esas alınan raporda bu kargolara ilişkin taşıma irsaliyesi olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmamış ise de, 12/03/2015 tarihli ilk bilirkişi heyeti 2.ek raporunun son sayfasında bu kargolara ilişkin sunulan taşıma irsaliyelerinin çoğunda kaşe ve imza olmadığı belirtilmiştir.Dolayısıyla 300 adet iade kargonun akıbeti de bilinmediğinden bu kargolara ilişkin ücret talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir. Bu durumda davacı 845 adet onaylı kargo ve 554 adet onaysız(iade) kargoya ilişkin taşıma işini yerine getirdiğini ispat etmiş olmakla, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan ve denetime açık bulunan rapordaki hesaplama yöntemine göre davacının toplam alacağı KDV dahil (845×10,62=) 8.973,90-TL, (554×5,31=)2.941,74 TL olmak üzere toplam 11.915,64 TL olmaktadır. Davalı tarafça takip öncesinde yapılan 5.001,77 TL ödeme düşüldüğünde, davacının takip tarihi itibariyle KDV dahil 6.913,87 -TL alacaklı olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan alacak likit(bilinebilir, belirlenebilir) nitelikte olup, icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğunun kabulü gerekir. Reddedilen kısım yönünden ise davacının icra takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerekir. Ayrıca davacı tarafça dava dilekçesinde, takip tarihinden değil takibin davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren faiz işletilmesi talep edilmiş olduğundan, “taleple bağlılık” kuralı gereği dava dilekçesindeki talep doğrultusunda hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklanan bu gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK 353(1)b-2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2018 Tarih 2014/895 Esas 2018/57 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın KISMEN KABULÜNE; davalının Mersin …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile; takibin 6.913,87-TL asıl alacak ve asıl alacağa 17/04/2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Kabul edilen kısım 6.913,87-TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,
Kötü niyet tazminat isteminin koşulları oluşmadığından REDDİNE,”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gereken 472,28- TL nispi harçtan 196,40- TL peşin nisbi harcın ve davalı tarafından istinaf başvurusundan sonra yatırılan 201,79-TL harcın mahsubu ile bakiye 74,09- TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından ödenen 196,40- TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacının yaptığı, toplam 3.606,95- TL yargılama giderinin (ilk masraf 24,45-TL, bilirkişi ücreti 3.200- TL, tebligat gideri 300- TL,82,50- TL diğer) red ve kabul oranına göre 1.885,78- TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalının yaptığı toplam 2.038- TL yargılama giderinin( 2.000- TL bilirkişi ücreti, 38- TL tebligat gideri ) red ve kabul oranına göre 972,49-TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”
İstinaf yoluna başvuran davacı istinaf tarihinde harçtan muaf olup harç yatırmamış olduğundan davacı istinaf harçlarına ilişkin karar verilmesine yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 155,38- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,
Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 07/02/2019