Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/649 E. 2020/105 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/649
KARAR NO: 2020/105
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2017
NUMARASI: 2010/797 Esas 2017/987 Karar
DAVA: Ticari Şirket
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/01/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin dünya çapında tanınan … konseptine uygun restoranların Türkiye’de açılması, işletilmesi, tanıtılıp yaygınlaştırılması amacıyla 23/06/2006 tarihinde İstanbul Ticaret Siciline … sicil numarası ile kayıtlı olarak (A) ve (B) grubu yatırımcılar arasında %50 şer ortaklık modeli ile kurulduğunu, %50 (A) grubu -%50 (B) grubu paylardan oluşan holdingde çeşitli nedenlerle genel kurul ve yönetim kurulu toplanması ve karar almanın imkansız hale geldiğini, holdingi ve bağlı şirketi (B) grubu hissedarlarından …’nun, kendi çıkarları doğrultusunda tek başına yürüttüğü ve bu şekilde fiili durum yaratıldığını, bu durumun yatırımcılar ve hissedarlar arasında ortaklığın temel prensiplerine aykırı olduğunu, şirket için işlettiği … restoranlarında Türkiye’de beklenen açılım, yaygınlık, tanınma ve verimlilik sağlanamadığını SA, sözleşmenin amacının ve ticari dayanağının da ortadan kalktığını, holdingin artık kuruluş amacına ulaşması mümkün olmadığından kanunen infisah ettiğini ve Franchise Sözleşmesinin ve Joint Venture Ortaklar sözleşmesini feshettiğini, TTK bakımından şirket maksadının imkansızlaşmasının bir fesih nedeni olduğunu, infisahın tespitini takiben şirketin tasfiye sürecine girmiş sayılacağından holdinge tasfiye işlemlerini gerçekleştirmek üzere bir tasfiye memuru atanmasını, ayrıca HUMK 101 vd. md. uyarınca gecikmesinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğabileceğinden ihtiyaten gereken tedbirlerin alınmasına ve öncelikle davalı şirkete ve paylarının %99,99’una sahip olduğu … AŞ yi tek başına yöneten (B) grubu hissedarı ve yönetim kurulu başkanı …’nun %0,0001 ve Y.K. Üyesi … ‘nin (%49,5050) kötüniyetli ve muvazaalı işlemlerle şirketleri borçlandırmasına ve malvarlığını azaltmasına engel olunabilmesi amacıyla verilecek hükmün kesinleşmesine ve tasfiye memurunun göreve başlamasına kadar bağımsız ve tarafsız bir kayyım atanmasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın öncelikle davada haklı nedenlerin varlığını ispat etmesi gerektiğini, davacıların bizzat ihlal ederek müvekkilini ciddi zarara uğratmalarının yanında gerçek amaçlarının müvekkili şirketin diğer %50 ortaklarını, tamamen yok ederek bu şirketi de yeni ortaklarına büyük bedellerle satmak olduğunu, şirketin feshi halinde restoranında tasfiye olacağını, böylece davacıların restoranı ve haklarını yeni işbirlikçilerine verebileceklerine, kaldı ki davacıların başka bir şirketle anlaşarak başka şirketler açtırdıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; davalı şirketin sicilden terkin edilmiş olması nedeniyle bu davanın görülebilmesi için … Ltd. Şti. tarafından İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesine açılmış bulunan ihya davasında Mahkemece davalı şirketin TTK 547 md. uyarınca 19/07/2016 gün 2016/43 E. 622 K. sayılı kararla ihyasına karar verildiği ve hükmün Yargıtayca onanarak kesinleştiği, İnfisah ettiği hükmen tespiti istenen ve ihya ile yeniden ticaret siciline tescil edilen davalı şirketin Bonn Eyalet Mahkemesi kararı ve Köln Yüksek Eyalet Mahkemesinin kesinleşen kararı ile Gelişim ve Franchise sözleşmelerinin iptal edildiği ve alınan bilirkişi heyet raporu ile de şirketin ana sözleşmesinde düzenlenmiş olan amaç ve konu itibarı ile maksadının elde edilmesinin imkansız hale gelmesi mümkün olamayacağı ve bu haliyle infisah etmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin infisah ettiğinin hükmen tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece somut olaya ilişkin hatalı, yanlış yorum ve tespitlere dayalı olarak kurulduğunu, zira Köln Yüksek Eyalet Mahkemesi’nin kesinleşen kararı uyarınca, gelişim ve franchise sözleşmelerinin iptal edilmediğini, Köln Yüksek Eyalet Mahkemesi’nin 07/05/2015 tarih ve 7 U 124/14 sayılı kararı uyarınca; Bonn Mahkemesi’nin kararının değiştirildiğini ve …’nin davasını çok ağırlıklı olarak reddettiğini, Köln Yüksek Eyalet Mahkemesi’nin, Bonn Eyalet Mahkemesi’nin kararının aksine taraflar arasındaki sözleşmenin şimdiye kadar sona ermediğinin tespitine karar verdiğini ve davayı reddettiğini, şirketler hukukunda esas olanın şirketin devamlılığını sağlamak olmasına karşın, mahkemenin 6102 sayılı TTK’nun 531.maddesinde yer alan seçimlik hakkı kullandırmaksızın doğrudan fesih kararı verme cihetine gittiğini, fesih yerine hisse devrinin tespiti ve alım için müvekkiline teklif götürülmesi gerekmekte iken,bu talebin haklı bir gerekçelendirme olmaksızın dikkate alınmadığını, gerekçede bu yöndeki talepten bahsedilmeden, red gerekçesi de belirtilmeksizin karar verildiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; anonim ortaklığın TTK 529. maddesi uyarınca işletme konusunun gerçekleşmesinin imkansız hale gelmesi nedeniyle sona erdiği (infisah ettiğinin) tespiti istemine ilişkindir. TTK 529.maddesinde Anonim Şirketin işletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle sona ereceği hususu düzenlenmiştir. Uyuşmazlık; Davalı şirketin işletme konusunun gerçekleşmesi imkansız hale gelip gelmediği ve şirketin amaç ve konusu değiştirilerek infisahının engellenip engellenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davalı şirketin ana sözleşmesinde amaç ve konusu Türkiye’de … adı altında faaliyet gösterecek günlük yemek restoranlarının kuruluşlarına ve işletilmesine iştirak etmek olarak düzenlenmiştir. Davalı şirketin kurucu ortakları ile dava dışı … arasında imzalanan Gelişim Sözleşmesi ve Franchising Sözleşmesi uyarınca davalı şirketin … marka ve konsept restoran işletme hakkını kullandığı, ancak dava dışı marka hakkı sahibi … tarafından 06/07/2010 tarihli yazı ile Gelişim Sözleşmesinin kendiliğinden sona erdiği, buna bağlı olarak Franchising Sözleşmesinin de sona ermiş olduğunu, Franchising Sözleşmesi geçerli bir şekilde kurulmuş olsa dahi; Franchising anlaşmasının sona ermiş olduğunu beyan ettiği, böylelikle Franchising Sözleşmesinin marka sahibi tarafından feshedildiği anlaşılmıştır. Fesih bozucu yenilik doğurucu bir hak olup, muhatabına ulaşmasıyla sonuç doğurur. Sözleşme hürriyeti kapsamında, sözleşmenin kurulması ve feshi tarafların özgür iradelerine bağlı olup, sözleşmeyi feshetmek isteyen tarafı maddi hukuktan kaynaklanan haklarını engelleyecek şekilde sözleşmeye bağlı kalmaya ve devamına zorlanmayacaktır. Bu aşamadan sonra sözleşmenin feshine bağlanacak hukuki sonuçlarına katlanacaktır. İlk derece mahkemesince bekletici mesele yapılmasına karar verilen Köln Eyalet Mahkemesi’nde açılan dava davalı şirketin ortakları ile imzalanan Gelişim Sözleşmesinin sona erdiğinin tespiti ile ilgili olup, Gelişim Sözleşmesinin 6/3.maddesi uyarınca taraflar arasında imzalanan Franchise anlaşmalarının gelişim sözleşmelerinden bağımsız olarak devam edeceği yönündeki düzenleme karşısında salt gelişim sözleşmesinin sona ermesi Franchising Sözleşmesini sona erdirmeyecek olup, verilen kararın görülmekte olan davanın sonucuna etkili olmadığından eldeki davada bekletici mesele yapılması sonuca etkili olmayacaktır. Marka sahibinin franchising sözleşmesini sona erdirmesi ile davalı anonim şirketin amacının ve işletme konusunun gerçekleşmesi imkansız hale gelmiştir. Konusu imkansız hale gelen şirket yönünden TTK 531 maddesi uyarınca davacı pay sahiplerinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi imkanı bulunmamaktadır. Ortak amacı gerçekleştirmek için ortakların birlikte çaba göstermesi, yani şirketin amaç ve konusunun değiştirilerek infisahının engellenmesinin amacıyla ortakların şirket ana sözleşmesinde değişiklik yapması da pay sahipleri arasında “…” ortak amacı gerçekleştirmek için ortakların birlikte çaba gösterme niyetinin ortadan kalkması ve davacıların A grubu şirket pay sahibi olarak davalı şirkette %50 oranında hissedar olmasına göre pay durumu itibarıyla fiili olarak mümkün görünmemektedir. Bu durumda mahkemece davanın kabulü ile davalı şirketin infisah ettiğinin tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacılar gider avansından karşılanan 28,-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 30/01/2020