Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/641 E. 2018/814 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/641
KARAR NO : 2018/814
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2017
NUMARASI : 2015/170 Esas 2017/1379 Karar
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/06/2018
Davanın kabulune ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili ilk derece mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; davacının bira üretim ve pazarlaması yaptığını, davalının ise açık satış noktasında davacıya ait ürünleri sattığını, bu konuda taraflar arasında sözleşme bulunduğunu, iş yerinde yapılan delil tespitinde başka bir firmaya ait ürünlerin satışının yapıldığının tespit edildiğini, davacıya ait iki adet üründen başka ürün bulunmadığını ileri sürerek katkı bedeli olan 310.000- TL ile 160.000-usd cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalının usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre,taraflar arasında 01/08/2013 tarihinde sözleşme imzalandığını, davacının başvurusu üzerine İstanbul 10. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından davalının iş yerinde 13/05/2014 tarihinde delil tespiti yapıldığını, buna göre düzenlenen bilirkişi raporunda, davacıya ait fıçı veya şişe ürün satışının yapılmadığını, başka firmalara ait ürünlerin satıldığını, iş yerinde davacıya ait fıçı kulesi ve tesisi bulunmadığını, başka firmalara ait fıçı kule ve tesisinin görüldüğünü, başka firmaya ait ürünlerin satıldığını, başka markalara ait görsellerin kullanıldığını, davacıya ait görsellerin bulunmadığını, sözleşme aşamasında davalıya katılım payı olarak 310.000,-TL ödenmiş olduğunu, bu hususun davalı kayıtlarında da yer aldığını, davalının 2013 Ağustos ayından başlayarak 2014 Aralık ayına kadar davacıdan alım yaptığını, taraflar arasındaki açık satış noktası sözleşmesi gereğince davalının davacı tarafından kendisine teslim edilen materyalleri, reklam malzemelerini ve fıçı tesisatını kullanarak bira ürünlerini bulundurup satmayı taahhüt ettiğini, davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, malzemelerin teslim edildiğini, katkı payının ödendiğini, bu nedenle davalının sözleşme gereği aldığı katkı bedelini (310.000,-TL) iade ile yükümlü olduğunu, aynı şekilde sözleşme gereğince cezai şarttan sorumlu olduğunu ancak mali müşavir raporuna göre,davalı şirketin dava tarihinden geriye dönük olarak 3 yıllık mali tablolarına göre ödenmesi gereken 160.000- USD tutarlı cezai şartın şirketin son 3 yıllık toplam karının 6,7 katı düzeyinde olduğunu, belirtilen tutarda cezai şart ödenmesi halinde şirketin ekonomik olarak mahvına neden olacağı, bu nedenle cezai şarttan indirim yapılarak ceza-i şart tutarının 80.000-USD olarak tespiti gerektiğini, belirterek katkı bedeline dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek ,cezai şarta ise 3095 sayılı kanunun 4.a maddesi uyarınca döviz faizi işletilmerek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili hükmün ceza-i şartın faiz başlangıç tarihinin belirlenmediğini bu yönden istinaf yoluna başvurduklarını belirterek kararın icrasında sorun yaşanmaması için hüküm kısmının açık ve anlaşılır olması gerektiğini belirterek kararın bu yönü ile düzeltilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı vekili hükümde ceza-i şartın faiz başlangıç tarihinin belirlenmediğini bu yönden istinaf yoluna başvurduklarını belirterek kararın icrasında sorun yaşanmaması için hüküm kısmının açık ve anlaşılır olması gerektiğini belirterek kararın bu yönü ile düzeltilmesini talep etmektedir.
Hükmün kapsamının nasıl olması gerektiği HMK 297.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin 2. fıkrasına göre,hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmektedir. Somut olayda, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde 160.000-USD lik ceza-i şart tutarının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarınca Amerikan Dolarına uygulanan 1 yıl vadeli en yüksek faizi ile birlikte talep edildiği halde ilk derece mahkemesinin ceza-i şarta ilişkin olarak kurmuş olduğu 07.12.2017 tarihli hükümde faizin başlangıç tarihine yer verilmediği anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesinin ceza-i şarta ilişkin kurmuş olduğu hükmün kaldırılmasına; davanın ceza-i şarta ilişkin olarak kısmen kabulü ile 80.000-USD ceza-i şartın dava tarihinden itibaren işletilecek devlet bankalarının (1) yıl vadeli USD cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, hükmün bu şekilde düzeltilerek faiz başlangıcı dışındaki kısımlarının bütünüyle geçerli olmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/170 Esas 2017/1379 Karar sayılı ve 07/12/2017 tarihli hükmünün cezai şarta ilişkin kısmının HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA,
“80.000 usd cezai şartın dava tarihinden(9.2.2015) itibaren devlet bankalarının (1) yıl vadeli USD cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Hükmün düzeltilen faiz başlangıcı dışındaki kısımlarının bütünüyle geçerli olmasına “
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90 -TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan 115,50 -TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraflara tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.28/06/2018