Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/638 E. 2019/1172 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/638
KARAR NO : 2019/1172
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI : 2011/533Esas 2017/1493 Karar
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/09/2019
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Türkiye’deki ihracatçıların Irak’tan olan akreditiflere dayalı alacaklarının tahsili hususunda … Bankası ile … Bank ve … Bank arasında 18.11.1991 tarihinde Borç Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi imza edilmiş olduğunu, sözleşmenin Irak Merkez Bankası tarafından garantör sıfatıyla imza edilmiş olduğunu, …. Bank’ın … Bankasına ödeyeceği tutarın 12.427.060.-USD, … Bank’ın 19.411.540.-USD olduğunu, Irak’a olan ambargonun kalkmasından 6 ay sonra başlamak üzere 6 şar aylık eşit taksitler halinde 24 ayda ödeneceğini, … Bankasının 15.03.2001 tarihinde BDDK tarafından alınan karar ile TMSF’ye devredilmiş olduğunu, devredilen bankanın daha sonra … (… Bankası) ile birleştirildiğini, davalılarla yapılan yazışmalar sonucunda davalıların borçları 05.06.2004 tarihli yazıları ile kabul ettiklerini, …’ın alacaklarını 27.03.2006 tarihli Temlik Sözleşmesi ile TMSF’ye devir etmiş olduğunu, davalılarla yapılan görüşmelerden netice alınamadığını, bu nedenle 31.838.600.-USD alacağın tahsili için bu davanın açıldığını belirterek 18.11.1991 tarihli sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren sözleşmede belirlenen oranda işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı üzerinden TMSF’ye ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP:Davalı banka vekilinin cevap dilekçesinde; taraflar arasında yapılan ana sözleşme olan 20.12.1991 günlü sözleşmenin 6. maddesindeki hüküm sözleşmenin hüküm doğurabilmesi için ön koşulların yerine getirilmesinden bahsetmekte olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinin hiçbir bölümünde bu ön koşulların tamamının nasıl yerine getirildiğine dair bir açıklama yapmadığını, bu açıklamalar yapılmadan dava konusu alacağın nasıl doğduğunun anlatılamayacağını, Irak’ın ilk Körfez Çıkarması ile birlikte uygulanan ambargo nedeni ile borçlarını ödeyemez, alacaklarını da tahsil edemez duruma düşmüş olduğunu, Birleşmiş Milletler’in devreye girmesi ile uluslararası tahkimle konunun çözümüne çalışıldığını, sözleşmenin ön koşullarının gerçekleşmesi konusunda nihai bir metin ortaya konulamadığını, sözleşme hükümsüz hale geldiğini, üstelik imzalanmasından 20 yıl sonra dava açılması da konuyu çözmekten çok karıştırmak anlamında olduğunu, … Bankası’nın … Bankası ve … Bankası ile devam etmiş ve nihayetinde … bankasının temliknamesi ile TMSF’ye temlik edilmiş olduğunu, ancak sözleşmenin 6. maddesindeki ön koşulun gerçekleşmemesi ile sözleşmeye dayanılamayacağını, diğer taraftan sözleşmenin yürütülmesi ile ilgili her türlü bildirim ve ihbarların yazılı yapılmasının sözleşmenin 8. maddesinde öngörüldüğünü, davacının sözleşmenin 6. maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirdiğine dair herhangi yazılı bir bildirim ve ihbara dayanmadığını, yazışmalarda tahkim önerildiğini, konunun sulhen çözümünün neden mümkün olmadığını davacının açıklamadığını, dayanılan sözleşmenin hükümsüz kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, … Bank’ın, … Bankasına olan 14.434.540 $ tutarındaki ana para borcu ile … Bank of Kuwait’e olan 4.977.000 $ tutarındaki borcundan kaynaklanan toplam 19.411.540 $, … Bank’ın İktisat Bankasına olan 12.427.000 $ borcunun bulunduğunun Borç Yapılandırma Sözleşmeleriyle kabul edildiği, Ağustos 1990 yılında Kuveyt’e giren Irak’a Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınmış olan 661 sayılı Ambargo Kararı’nın 2 Mayıs 2003 tarihinde alınan 1483 sayılı Kararla kaldırılmasını takip eden 6 ayın sonunda iki yıl içinde 6 şar aylık taksitler halinde ödenmemiş olduğu, Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Devleti arasında sürdürülen sulh görüşmelerinden de sonuç alınamadığı, davalının bir yandan yapılandırma sözleşmesindeki 6. maddede yazılı şartların yerine getirilmediğini savunmuşken daha sonra sözleşmede imzası bulunanların yetkili kişiler olmadıkları savunmasının iyiniyetli olmadığı, kaldı ki sözleşmelerin imzalanmasından sonra çeşitli vesilelerle hem sözleşmelerin varlığının, hem İktisat bankasının yükümlülüklerinin yerine getirilmiş olduğunun ve hem de talep edilen alacağın varlığının kabul edilmiş olması karşısında sözü edilen savunmalara itibar edilemeyeceği, sözleşmede alacaklı olarak imzası bulunan İktisat Bankasını devralmış olan davacı TMSF’nin taraflar arasında imzalanan 18.11.1991 ve 20.11.1991 tarihli Sözleşmeler gereğince talep hakkının bulunduğu, buna göre … Bank’ın 14.434,540 $ +-4.977.000 $ = 19.411.540.-$, davalılardan … Bank’ın 12.427.060 $ olmak üzere borçlu bulunduğu, bu borçlar yönünden Garantör Irak Merkez Bankası’nın ödeme taahhüdünde bulunduğu (31.838.600 $) gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; davanın, sözleşmenin imzalanmasından yaklaşık 20 yıl sonra açıldığını, HMK, BK ve yeni TTK’na göre zamanaşımı sürelerinin geçtiğinden zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, sözleşmedeki imzalara itiraz edildiğini, imzaların kime ait olduğunun yargılama sırasında belirlenemediğini, mahkemece bu hususta inceleme yapılmadığını, şekil şartının yerine getirilmemiş olması ve buna yönelik itirazlarının araştırılmamasının yargılamanın eksik incelendiğinin kanıtı olduğunu, 20/12/1991 tarihli ana sözleşmenin 6.maddesindeki hükümde, sözleşmenin hüküm doğurabilmesi için ön koşulların yerine getirilmesinden bahsedildiğini, davacının ön koşulların tamamının nasıl yerine getirildiğine dair bir açıklama yapmadığını, sözleşmenin yürütülmesi ile ilgili her türlü bildirim ve ihbarların yazılı yapılmasının sözleşmenin 8.maddesinde öngörüldüğünü, davacının sözleşmenin 6.maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirdiğine dair herhangi bir yazılı bildirim ve ihbara da dayanmadığını, tahkim şartına uyulmadığını, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 22/05/2003 tarihli 1483 nolu, 18/10/2007 gün 1790 nolu ve 22/12/2008 günlü 1859 nolu kararlarında Irak devletine mali yükümlülükleri içeren belgeler aleyhine başka ülkelerden açılan davalar ile müdahale edilemeyeceğini ve bu hakkın münhasıran işin ifa edilebileceği ülke devleti hukukuna ait olduğunu ve onun tarafından halledilmesi gerekeceğini ve üçüncü ülkeler yerel hukuki sistemleri çerçevesinde gerekli önlemleri alarak hukuki takibatların ve yatırımlara uygulanmamasını temin edeceklerini teyit ederek, hakların korunacağını alınan kararlar ile düzenlediklerini, Anayasa’nın m.90 f.son’a göre usulüne uygun yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğunu, emredici hukuk kurallarına aykırı sözleşmelerin BK m.20 f.1 gereği kesin hükümsüz olacağını belirterek kararın kaldırılmasını, yargılamaya devam edilerek yaptırılacak bilirkişi incelemeleri ile yeniden karar oluşturulmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, borç yeniden yapılandırması sözleşmesinde düzenlenen alacağın tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar istinaf yasa yoluna başvurmuştur….Bankası ile davalılar arasında ,… Bankası ile … Bank’ın borçlu, … Bankasının garantör, … Bankası T.A.Ş.nin ise alacaklı olduğu, 18.11.1991 tarihli Borç Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi imzalanmış, davacı TMSF 27.03.2006 tarihinde sözleşmeye konu alacağı dava dışı …banktan temlik almıştır.12.12.2003 gün ve 5020 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddeyle, Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak öngörülmüştür. Aynı kural, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde de benimsenmiş olup; anılan maddede; “Bu kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır” hükmüne yer verilmiştir.TBK’nun 149. Maddesi uyarınca zamanaşımı alacağın muacel olması ile işlemeye başlar. TBK’nun 90.maddesinde ifa zamanı taraflarca belirlenmediğinde veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç doğumu anında muaccel olur.
Uyuşmazlık;Davaya konu borç yeniden yapılandırması sözleşmesinde düzenlenen alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve davacının davalılardan sözleşmeye konu alacağın tahsilini talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. İstinaf incelemesi HMK. 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında imzalanan 18.11.1991 tarihli borç yapılandırma sözleşmesinin 2.A maddesinde sözleşmeye konu alacağın 24 taksit halinde ödeneceği, ilk taksidinin Birleşmiş Milletler’in Irak’ta uyguladığı ekonomik yaptırımların kalktığı tarihten 6 ay sonra yapılacağının kararlaştırıldığı, buna göre sözleşmeye konu alacağın bu tarihte muaccel olacağı, TBK nın 149. maddesi uyarınca bu tarihten itibaren zamanaşımı süresinin işleyeceği, Birleşmiş Milletlerin Irak’ta uyguladığı ambargonun 06.08.1990 tarihinde başlayıp 23.05.2003 tarihinde sona erdiği gözetildiğinde 23.11.2003 tarihinden itibaren davaya konu alacak yönünden zamanaşımının işlemeye başladığı alacaklının talebi üzerine davalıların 05.06.2004 tarihli yazının sözleşmeye konu borçun ikrar niteliğinde olmasına göre zamanaşımının TBK nın 155 . Maddesi uyarınca davalılar yönünden kesildiği ,Anayasa Mahkemesinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunun gecici 16. Maddesinde”zamanaşımı ve “sözcüklerini iptalinin 26.12.2003 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi dolan alacaklar yönünden hüküm ifade edeceği davaya konu alacak yönünden zamanaşımının 4389 sayılı bankalar kanunu eklenen 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. Maddesi yürürlüğünden sonra işlemeye başladığı, davaya konu fon alacağının 20 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve dava tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğramadığı anlaşılmakla davalılar vekilinin davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.18.11.1991 tarihli Borç Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi imzalandıktan sonra alacağın dava dışı bankaya devri üzerine davalıların sözleşmedeki yükümlülüklerine uygun davrandıklarını bildirdikleri ,sözleşmenin 6-A maddesinde; sözleşmenin geçerlilik kazanması ve icra edilebilmesi için Garantörün sözleşmeyi imzalaması, ayrıca … Bankasının, alacaklıya olan borcu kapsamında, … Bankası’ndan kaynaklanan 4.977.000 $ tutarındaki ödeme yükümlülüğünün de garantör Irak Merkez Bankası tarafından üstlenilmesi için alacaklının… Bankasına gerekli belgeleri sağlaması gerektiği düzenlendiği ,sözleşmenin garantör Irak Merkez Bankası tarafından imzalandığı,sözleşmeye konu alacağın tahsili talebine ilişkin yazışmalarda davalıların İktisat bankasının yükümlülüklerinin yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin geçerli olmadığına dair bir itirazları bulunmaması imza ve içerikleri davalılar tarafından inkar edilmeyen yazışmalarda ve sözleşmeye konu alacaklar yönünden yapılan uzlaşma görüşmelerine katılarak sözleşmeyi kabul etmelerine göre taraflar arasında sözleşmenin geçerli olduğu ve sözleşmede tahkim şartının bulunmadığı, 7. Maddesine göre Türk Mahkemelerinin yetkili kılındığı, uzlaşma görüşmelerinin yapılması veya tahkimin önerilmesi taraflar arasında tahkim şartı bulunduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği, anlaşılmakla mahkemece davalıların bu yöndeki itirazları yerinde görülmeyerek dava kabul edilerek sözleşmeye konu alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. BM’nin güvenlik konseyinin 22.05.2000 tarih ve 1483 sayılı kararının 22. Maddesinde Irak’ın ihraç ettiği petrol, petrol ürünleri ve doğalgaz ile bu ihracattan elde edilen gelirlerin 31.12.2007 tarihine kadar BM ayrıcalık ve bağışıklıklarından yararlanması kabul edilmiş ve bu çercevede tüm devletlerin Irak’ın ihraç ettiği petrol, petrol ürünleri ve doğalgaz ile bu ihracattan elde edilen gelirlerin elkonulması ve haciz kararı alınması gibi işlemlerin önlenmesi için gerekli iç hukuki tedbirlerin alınmasının öngörülmüştür.Bu gelirler yönünden hukuki koruma BM Güvenlik Konseyinin 18.12.2007 tarihli 1790 sayılı kararı ile 31.12.2008 tarihine kadar, 22.12.2008 tarihli 1859 sayılı kararı ile 31.12.2009 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu süre zarfında Irak’ın ihraç ettiği petrol, petrol ürünleri ve doğalgaz ile bu ihracattan elde edilen gelirlerin elkonulması ve haciz kararı alınması BM nin güvenlik konseyi kararının ihlali niteliğinde uluslararası hukuka ayırılık edecektir.Taraflar 18.11.1991 tarihinde BM’nin Irak’a uyguladığı ambargo nedeniyle tahsil edilemeyen alacaklar yönünden vade ambargo kalkma tarihine göre belirlenerek sözleşme imzaladığ, BM’nin güvenlik konseyi kararı ile alacakların Irak’ın ihraç ettiği petrol, petrol ürünleri ve doğalgaz ile bu ihracattan elde edilen gelirlerden tahsilinin belirli süre için kısıtlanmasının bu sözleşmeyi hükümsüz hale getirmeyeceğinden davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalı tarafın istinaf nedenlerinin tümünün HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 3.902.196,18- TL istinaf karar harcından davalılar tarafından peşin yatırılan 975.549,05- TL harcın mahsubu ile bakiye 2.926.647,15- TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak (…. Bank’ın sorumluluğu 1.142.312,15 TL, … Bank’ın sorumluluğu 1.784.335,-TL ile sınırlı olmak üzere) hazineye gelir kaydına, fazla yatırılan 392,40 TL istinaf başvuru harcının istek halinde davalılara iadesine, İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 70,-TL posta masrafının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 26/09/2019