Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/633 E. 2019/128 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/633
KARAR NO : 2019/128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2017
NUMARASI : 2015/530 E.-2017/1231 K.
DAVA : Menfi Tespit (Bayiilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/02/2019 (26/02/2019 yazım tarihli )
Davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen Bayiilik Sözleşmesinin davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle feshedildiğini, bunun üzerine davalının sözleşme uyarınca teminat olarak verilen senedi icra takibine konu ettiğini, oysa müvekkilinin davalıya borcunun olmadığını, bu nedenle senedin müvekkili yönünden bağlayıcı olmadığını ileri sürerek müvekkilinin takibe konu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının teminat iddiasının yazılı delille ispatı gerektiğini, senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığını, senedin davacının cari hesap borcu ve ödünç verilen sulara ilişkin verildiğini,davacının sözleşmeye aykırı davrandığının tespit edildiğini savunarak davanın reddini ve tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince;dava konusu senedin sözleşme uyarınca teminat senedi olarak düzenlenerek davalıya verildiğinin kabul edildiği, davalının alacak iddiasında bulunmasına rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmayarak bu iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; icra inkar tazminatı talepleri hakkında karar verilmemesinin doğru olmadığını belirterek hükmün bu yönüyle düzeltilerek onanmasını istemiştir.
Davalı vekili ; 1-Senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığını, sözleşmede de bu yönde hüküm bulunmadığını,Davacının senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğünü, ancak imzanın vekaletname ile yetki verdiği eşine ait olduğunu gizlediğini, bayilik sözleşmesinin de davacının eşi tarafından bu vekaletnameye dayalı imzalandığını, senetteki davacının eşine ait 2 imzadan birinin davacı, diğerinin eşi adına atıldığını, mahkemenin bu beyanları değerlendirmeden dava dışı şahsı da kapsayacak şekilde hüküm verdiğini,
2-Senedin ticari defterlere işlenmemesinin senedi hükümden düşürmeyeceğini, davacının senet nedeniyle borçlu olmadığını ispatı gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Bayilik Sözleşmesi uyarınca teminat olarak verildiği ancak bedelsiz olduğu ileri sürülen icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
HMK 20/1 maddesi “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.” hükmünü haizdir.
İş bu dava önce Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılmış, İstanbul 17.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/12/2014 tarihli 2014/221 E., 2014/539 K. sayılı kararıyla mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesinden sonra yasal sürede talep halinde dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Gerekçeli karar 24/03/2015 tarihinde davacı vekiline, 07/04/2015 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmiş olup buna göre hüküm 22/04/2015 Çarşamba günü kesinleşmiş olmasına rağmen, kesinleşme şerhinde kesinleşme tarihi hatalı olarak 18/05/2015 olarak gösterilmiş, davacı vekili dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talepli dilekçesini 06/05/2015 tarihine kadar sunması gerekirken, yasal süreden sonra 15/05/2015 tarihinde sunmuştur.
Bu durumda ilk derece mahkemesince HMK 20/1 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan bu gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2017 Tarih 2015/530 Esas- 2017/1231 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“HMK 20/1 maddesi uyarınca DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gereken 44,40-TL harcın, 426,95- TL peşin harçtan mahsubu ile 382,55- TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı vekili için AAÜT 7/1 maddesi uyarınca takdir olunan 2.725- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”
İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TLnin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yatırılan 426,94- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,
Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 28-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 07/02/2019