Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/626 E. 2019/1325 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/626
KARAR NO : 2019/1325
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI : 2015/1066 Esas-2017/957 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı ile aralarında akdedilen 31.05.2013 tarihli “protokol” başlıklı sözleşme ile davalıdan 80.000-TL ödünç olarak alınan paranın teminatı olarak, 01.09.2013 vade tarihli ve 90.000-TL bedelli senedi düzenleyerek kendisine verdiğini, protokol gereği yapması gereken 80.000-TL ödemeye mahsuben 45.000-TL ödeme yaptığını, buna karşın, davalının ihtarname keşide ederek bono bedelini talep ettiğini, bahse konu protokolde, bononun teminat niteliğinde olduğu yazıldığı halde, davalının İstanbul ….İcra Dairesinin …. esas sayılı dosyası ile takip başlattığını ve toplamda 48.286,25-TL talep ettiğini, takibe itiraz ettiğini, takip konusu bonodan talep edilen miktarca borçlu olmadığı yönünde İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/215 esas sayılı dosyası ile dava ikame ettiğini ve anılan mahkemece davanın reddedildiğini, tüm uyarılara rağmen davalı yanca bono bedeli olan 65.193,32-TL’nin tahsil edildiğini, açıklanan nedenlerle; davalı ile akdedilen protokol gereği verilen bononun teminat senedi niteliğinde olduğunu, davalının haksız yere tahsil ettiği 10.000-TL ve faizleri kadar tutarın istirdatı ile tarafına ödenmesine, teminat senedinin icra takibine koyulması nedeniyle 5.000-TL tazminatın faizi ile birlikte ödenmesine, haksız ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle 10.000-TL manevi tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının kötüniyetli olarak tarafından aldığı borcu ödemeye yanaşmadığını, davacının borcu olan 90.000.-TL üzerinden bonoyu düzenlediğini ve ödeme yaptığı kısmın mahsup edilerek, icra takibine konu edildiğini, ancak davacının bononun teminat amaçlı verildiğini ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu öne sürdüğünü, davacının tüm iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davalının davacının kişilik değerlerine ağır ve haksız bir saldırısının bulunduğunun kanıtlanamadığı, takipden evvel yapılan kısmi ödemeler düşülerek takibin başlatıldığı,protokolün davalı tarafından ihlal edildiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle yerinde görülmeyen istirdat , maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davacının davalıdan 80.000- TL ödünç aldığını, bu ödüncün teminatı niteliğinde 90.000- TL bedelli bono verdiğini, davalının müvekkilinin güvenini suistimal ettiğini ve kendisinden alınan 80.000- TL’nin teminatı olan 90.000- TL bedelli bonoyu İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takibe koyduğunu, müvekkilince takipten önce kendisine yapılan 45.000- TL’lik ödemeye karşın bakiye 35.000- TL alacağı kaldığı halde bono bedelinin tamamını tahsil etmek amacıyla 48.286,25- TL tutar üzerinden takibe giriştiğini, takibin alınan 80.000- TL ödünçten 13.286,25- TL fazla olduğunu, davalının çocuklarının okuduğu okul müdürüne borç meselesini aktarmasının manevi tazminatı gerektirmeyeceğine hükmedilmesinin kabul edilemeyeceğini, icra takibinden çok önce ihtarnameyle dahi haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, bahse konu protokole uymadığını, müvekkilini tehdit ettiğini,haksız ve hukuka aykırı kazanç elde etmeye çalıştığını, davada farklı sebeplerle farklı talepler mevcut olsa dahi tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde, müvekkili aleyhine 2 defa vekalet ücretine hükmedildiğini, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Taraflar arasında düzenlenen 31.5.2013 tarihli protokol kapsamında davalının davacıya 80.000-TL borç verdiği,davacının da davalıya 90.000-TL bedelli 1.9.2013 vade tarihli bonoyu vereceği ,bononun teminat bonosu olduğu ve başkaca bir iş için kullanılmayacağı ,protokole aykırılık halinde aykırı davrananın karşı yana 5.000-TL cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Davacı teminat senedinin protokole aykırı olarak kullanıldığı ,10.000-TL fazla tahsilat yapıldığını ileri sürerek fazla tahsil edilen 10.000-TL nin ferileriyle birlikte iadesini ve böylelikle protokole aykırı davranan davalıdan 5.000-TL cezai şart tahsilini talep etmiştir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle senedin teminat senedi mi ,yoksa ifa uğruna verilmiş bir senet mi olduğunun tesbiti gerekmektedir.Yargı uygulaması ve doktrinde teminat senedi;bir anlaşma uyarınca, mal veya hizmetin eksiksiz tamamlanacağını, taahhüdün yerine getirileceğini; aksi takdirde belli bir bedel ödeme sorumluluğu ile karşı karşıya kalacağını beyan eden tarafın imzaladığı şartlı senet” olarak tanımlanmaktadır.Senedin ödenmesi, temel ilişkideki bazı şartlara bağlanmışsa düzenlenen senet teminat senedidir.Senette asıl borç ilişkisini gösteren; ancak senetteki belirli bedelin ödenmesini şarta bağlamayan kayıtlar, senedin kambiyo senedi vasfını etkilemeyecektir.Senedin üzerinde teminat senedi yazması o senedi teminat senedi olarak nitelendirebilmek için tek başına yeterli değildir.Senet üzerinde ki kaydın, bono bedelinin ödenmesi noktasında bir “kayıt/şart” vasfında olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.Yoksa temel ilişkinin varlığına, karşılığın alındığına yönelik senede ihtiyari olarak konulan kayıtlar, senedin, kambiyo senedi olmasını engellemez. Her senedin altında bir temel ilişki vardır ve sırf bu temel ilişkinin varlığının gösterilmesi, ödeme vaadini bu temel ilişkideki bir koşulun gerçekleşmesi şartına bağlamadıkça, var olan gerçek durumun bildirilmesi niteliğinde ki kayıtlar senedin kambiyo senedi/kıymetli evrak vasfına zarar vermez. Teminat senedi düzenlenmesine sebep olan temel ilişkinin, teminat verilmesini gerektirecek nitelikte bir ilişki olması gerekmektedir. Örneğin bir borcun ödenmesine ilişkin taahhütnameden doğan borcun ifası uğruna düzenlenmiş bir kambiyo senedinin,bir para borcunun ifası amacıyla verildiği sabittir. Bu şartta, teminat senetleri uygulamasında olduğu gibi, ileriye yönelik olarak miktarı belli olmayan ve/veya doğup doğmayacağı dahi belirsiz bir alacağın teminatı olmak üzere bir bono düzenlenmesi durumu sözkonusu olmadığından; bonoyu düzenleyen borçlu tarafın, yazılı beyanı ile zaten var olan ve alacaklı lehdarın herhangi bir karşı edimini gerektirmeyen borcunu ödemek uğruna ve takip ve tedavül kolaylığı sağlamak amacıyla verilen bir senedin teminat senedi olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır.Somut olayda senedin davalı tarafından davacıya verilen ödünç karşılığı olduğu sabit olup bu husus taraflar arasında ihtilaflı değildir.Senet bedelinin ödenmesi bir kayda/koşula bağlanmamıştır. Yukarıda anlatılanlar üzere senedin ödünç alınan paranın ödenmesi amaçlı ifa uğruna verilmiş bir senet olduğu ,alınan ödünç karşılığı ödenecek borcun senet bedeli olarak vadesinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre senedin protokolde yazılı olduğunun aksine teminat senedi niteliğinde olmadığı sonucuna varılmaktadır.TBK 19(1) gereği bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında ,tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın,gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Davacının icra takibinden evvel vadeden sonra 45.000-TL kısmi ödeme yaptığı(20/28.11.2013 ),davalı tarafından yine vadeden sonra 7.1.2014 tarihinde keşide edilen ihtarname ile bakiye borcun ödenmesinin aksi halde senedin icra takibine konu edileceği davacıya bildirilmiştir.Ödeme yapılmaması üzerine senedin vadesinden itibaren faiz hesaplanarak kısmi ödemeler düşülerek alacaklı davalı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığı,takip talebindeki işlemiş faizin 123-TL lik fazla isteme ilişkin kısım icra hukuk mahkemesince iptal edilmiş,fazla istemin reddine karar verilmiş ve bu karar Yargıtayca onanarak kesinleşmiştir.kambiyo senedinin mücerret borç ikrarı olduğu gözetildiğinde senedin bedeli kadar ödeme talep edileceği ,borcun bu miktar üzerinden ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmakla davacının kendisinden fazla tahsilat yapıldığı iddiasının ve davalının protokole aykırı davrandığından bahisle cezai şart talebinin bir dayanağı yoktur.Davacı davalının şahsına yönelik haksız ,hukuka ve yasaya aykırı işlem ,eylem ve söylemleri nedeniyle ,10.000-TL manevi tazminat talep etmektedir. TBK nun 49(1) maddesi uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren ,bu zararı gidermekle yükümlüdür.TBK 58/(1)maddesinde de kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören ,uğradığı manevi zarara karşılık bir miktar para ödenmesini talep edebilir.Yazıldığı üzere manevi tazminat talebi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiilin varlığı gereklidir.Davacı teminat senedi olarak nitelendirse de borcun ifası uğruna verilen bir senet sözkonusu olduğu,borcun 90.000-TL olarak senet vadesinde ödeneceği halde ;ödenmemiş olup bu sebeble bakiye borcun ödenmesi için ihtarname keşide edilmesi ,icra takibi başlatılması alacaklının yasal hakkıdır.İstanbul Barosu disiplin kurulu kararı ve dosya kapsamı deliller gözetildiğinde kendisi de öğretmen olduğu anlaşılan davalının bir takım kişilerle davacının ödemediği borcu nedeniyle görüşmesi kusurlu ve hukuka aykırı bir eylem olarak kabul edilemeyeceğinden davacı vekilinin istirdat ,cezai şart ve manevi tazminat isteminin reddine ilişkin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir.Davacı vekili müvekkili aleyhine iki ayrı vekalet ücreti takdir edilmesini de hukuka aykırı bularak istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.İlk derece mahkemesince istirdat ve maddi tazminat istemleri bakımından ve manevi tazminat istemi bakımından davalı taraf yararına iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir.AAÜT nin 10(4) nolu bendi manevi tazminat davasının maddi tazminat veya parayla ölçülmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması halinde manevi tazminat açısından vekalet ücretinin ayrı bir kalem olarak hükmedileceği düzenlenmiştir.Maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi tarife gereği olup hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Davacı vekilince ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı,hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydınA, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 24/10/2019