Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/613 E. 2019/433 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/613
KARAR NO : 2019/433
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2018
NUMARASI : 2015/1489 E.-2018/80 K.
DAVA : Tazminat(Lojistik ve Antrepo Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/03/2019
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında 08/09/2014 tarihli Lojistik Hizmet Sözleşmesi ve aynı tarihli Antrepo Sözleşmesi imzalandığını, 02/02/2015 tarihinde davalının, müvekkilinin yerel dağıtım firması olan dava dışı … Lojistik firmasına teslimat için 32 palet-1188 koli donuk tortilla ekmeği getirdiğini, ancak teslime konu donuk olması gereken ürünlerde terleme olması ve sevkiyat esnasında davalının teslimat aracının dahili ısı seviyesinin -18 derece yerine -12 derecede olması nedeniyle taslimatın …Lojistik firması tarafından kabul edilmediğini, bu konuda taraflar arasında çok sayıda yazışma yapıldığını ve davalı temsilcisi …. tarafından gönderilen 05/02/2015 tarihli e-postada davalı şirketin kusurlu olduğunu ikrar ettiğini, davalının kusuru nedeniyle ürünlerin telef olduğunu ve kullanılamaz hale geldiğini, bu tespit sonrasında ürünlerin imha edildiğini, bu nedenle müvekkilinin 65.189,37-TL zarara uğradığını, zarar tutarına ilişkin yansıtma faturası düzenlendiğini ve bu tutar davalının müvekkilinden olan alacağından mahsup edilerek müvekkilinin bakiye alacağının tahsili talebiyle ihtarname düzenlendiğini, ancak davalının kusurunu ve takas-mahsup talebini kabul etmediğini bildirdiğini, yansıtma faturasının iadesi sonrasında icra baskısı altında kalan müvekkilinin davalıya ihtirazi kayıtla cari hesap ekstresi nedeniyle ödeme yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 65.189,37-TL’nin 04/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, dava konusu ürünlerin müvekkili tarafından gıda kodeksine ve ilgili mevzuata uygun olarak depolandığını ve davacının yurtiçi dağıtıcısına teslim edilmek üzere nakliye edildiğini, ancak teslimatın kabul edilmemesi nedeniyle ürünlerin davacıya iade edildiğini, davacının hiçbir teknik analiz ve inceleme yapmaksızın ürünlerin kullanılamaz hale geldiğini kabul ederek imhasına karar verdiğini, oysa müvekkilince numune ürünler üzerinde yaptırılan inceleme sonucu ürünlerin bozulmadığının tespit edildiğini, ayrıca hızlı dondurulmuş gıdalar hakkındaki mevzuat uyarınca ürünlerin -18 derecede sabitlenmesi ve ısının korunması gerekmekte olup kısa süreli tolerans artışının da 3 dereceyi geçmemesi gerektiğini, olayda ise her aşamada -15,4 derecenin altına düşülmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dosyada bulunan ürün etiketinde … isimli ürünün -18 derecede çözündürmeden muhafaza edilmesi gerektiği uyarısının bulunduğu,Türk Gıda Kondeksi Hızlı Dondurulmuş Gıdalar Tebliğine göre, hızlı dondurulmuş gıdaların sıcaklığının ürünün tüm noktalarında -18 derece veya daha düşük bir sıcaklıkta sabitlenmesi ve bu sıcaklığın korunması, muhtemel kısa süreli sıcaklık artışı toleransının 3 dereceyi geçmemesi gerektiği, ancak davalı tarafından taşınan ürünlerin sıcaklığının -12,1 derece olduğu, yine teslimat aracının dahili ısı seviyesinin -18 derece yerine -12 derece olduğu, hızlı dondurulmuş gıdaların taşınması, depolanması, dağıtımı sırasında soğuk zincirin kırılmaması için her aşamada sıcaklık kontrolü yapılması gerektiği, ürünlerde terlemenin olması sıcaklık kayıplarının olduğunun ve soğuk zincirin kırıldığının göstergesi olduğu, -12 derecenin tolerans sınırı dışında olduğu ve soğuk zincirin kırılmış olduğunu ifade ettiği, dolayısıyla söz konusu ürünlerin taşıma esnasında zarar gördüğü, bu nedenle zarar ile davalının eylemi arasında uygun illiyet bağı olduğu, davacının tüm zararı talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece savunmalarının dikkate alınmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının objektiflikten uzak olduğunu, rapora itirazlarının dikate alınmadığını, zira raporda sıcaklık değerini gösterir bir delil bulunmadığı belirtilmişse de sunulan delil ve görsellere göre sıcaklığın -15,4 derecenin altına inmediğini, dondurulmuş gıdaların sıcaklık ölçüm metodlarının yasal düzenlemelere uygun olarak değerlendirilmediğini, raporda müvekkili tarafından analizi yapılan ürünlerin sevkiyat aracında olmayan ürünler olduğunun belirtildiğini, ancak bunun nasıl tespit edildiğinin belirtilmediğini, zira doğru olmadığını, ürünlerin insan sağlığı için tehlike arzetmediğinin analiz raporu ile ortaya konulduğunu,ürünlerin imhasının haklı olduğuna ilişkin bir delil sunulmadığını, iddia edilen zarar müvekkili tarafından yaptırılan sigorta poliçesi ile teminat altına alınmış olup gerekli bildirimlerin yapılmaması nedeniyle sigortaya rücu imkanının kalmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Saklama ve Taşıma Sözleşmelerinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.Davacı, kendisine ait ürünlerin saklama ve taşıma işini üstlenen davalının, ürünleri gerekli ısıda muhafaza etmemesi nedeniyle ürünlerin bozulduğunu ve kullanılamaz hale geldiğini ve imha edildiğini, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürmüş, davalı ise ürünlerin gerekli ısıda muhafaza edildiğini, ayrıca ürünlerde herhangi bir bozulma meydana gelmediğini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında akdedilen 08/09/2014 tarihli 1 yıl süreli Antrepo Sözleşmesinin 3.3 maddesi uyarınca, davalının eşyaların antrepodan nakliye aracına yükleme işleminin tamamlanmasına kadar geçen sürede hasar oluşumuna engel olacağını, donuk ürünlerin uygun derecelerde çözülmeden korunmasını sağlayacağını, gerekli özeni göstermemesi nedeniyle oluşacak hasarlardan sorumlu olacağını kabul ve taahhüt ettiği, yine aynı tarihli ve 1 yıl süreli Lojistik Hizmet Sözleşmesinin 4.4 maddesi uyarınca araçların yükleme anından davacı şirket deposuna yanaşması ve ürünlerin boşaltılmasına kadar geçen sürede hasar oluşumuna engel olacağını, donuk ürünlerin uygun derecelerde çözülmeden korunmasını sağlayacağını, gerekli özeni göstermemesi nedeniyle hasarlardan sorumlu olacağını kabul ve taahhüt ettiği görülmüştür…. Hızlı Dondurulmuş Gıdalar Tebliğine göre (Tebliğ No: 2014/47); hızlı dondurulmuş gıdaların sıcaklığı, ürünün tüm noktalarında -18°C veya daha düşük bir sıcaklıkta sabitlenir ve bu sıcaklığın korunması sağlanır. Ancak taşıma ve dağıtım aşamaları ile perakende satış reyonlarındaki dolaplarda muhtemel kısa süreli sıcaklık artış toleransı 3°C’yi geçmemelidir…. Lojistik firması tarafından düzenlenen 02/02/2015 tarihli “Ürün Şikayetleri Bildirim Formu” başlıklı belgede “Ürünlerin derecesi -12.1 geldiği için mal kabul yapılmamıştır. Ürünler çözülmeye başladığından dolayı üreticiye geri gönderilmiştir.” ifadesinin yazılı olduğu görülmüştür.Aynı tarihte taraflar arasında, tarafların da kabulünde olan e-posta yazışmaları yapılmaya başlandığı, davalı şirket adına … isimli kullanıcı tarafından gönderilen 05/02/2015 tarihli e-postada, ürünlerde problem olmadığı, kendilerince sıcaklığın olması gerektiği gibi sağlandığı belirtildikten sonra, ambalajlardaki terlemenin sebebinin şoförün daha önce … yetkililerine de bildirdiği Netlog deposuna gidiş olduğunun, burada araç kapılarının kendilerinin mal kabul ve sevkiyat koridorlarının aksine ortam sıcaklığında açıldığının, ortamdaki sıcak hava ve nemin ürün ambalajlarında terlemeye sebebiyet verdiğinin, sonrasında varış noktasının yanlış olduğunun şoför tarafından anlaşıldığının ve ürünlerin Havi Lojistik deposuna götürüldüğünün belirtildiği görülmüştür.Dava öncesinde davacının kendi çalışanına hazırlatmış olduğu 09/02/2015 tarihli analiz raporunda, ürünlerin -12 derecede muhafaza edilmesi nedeniyle ambalajlarda terleme görüldüğü, bunun da ürünün çözülmeye başladığını gösterdiği, ürünün belirlenen çözündürme sonrası raf ömrünün ancak uygun muhafaza ve taşıma koşullarının sağlanması durumunda geçerli olacağı, aksi halde oluşacak küfler de gözle görülemeyeceği için tüketen kişilerin sağlığını olumsuz etkileyeceği, dolayısıyla imhası gerektiği yönündeki tespiti üzerine, 10/02/2015 tarihli tutanak ile ürünlerin imha edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı tarafça sunulan 24/02/2015 tarihli Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı özel bir firma tarafından düzenlenen analiz raporunda ise, incelenen üründe küfe rastlanılmadığı belirtilmiştir. Bununla birlikte, Türk Gıda Kodeksi Hızlı Dondurulmuş Gıdaların Depolanması, Muhafazası ve Taşınması Sırasında Sıcaklığın İzlenmesi Hakkında Tebliğe göre ise(Tebliğ No:: 2014/48); hızlı dondurulmuş gıdaların depolanması, muhafazası ve taşınması sırasında sıcaklığın izlenmesi ile ilgili kuralları belirlenmiştir. Hızlı dondurulmuş gıdaların taşınması, depolanması, dağıtımı ve perakende satış reyonlarındaki dolaplarda muhafazası sırasında soğuk zincirin kırılmaması için her aşamada sıcaklık kontrolü yapılır. Uygun ölçüm ve kayıt cihazları kullanılarak sık ve düzenli aralıklarla kaydedilir. Sıcaklık kayıtları gıda işletmecisi tarafından düzenli aralıklarla tarih ve zaman belirtilerek tutulur ve bu kayıtlar, en az bir yıl veya hızlı dondurulmuş gıdanın yapısı ve raf ömrü dikkate alınarak daha uzun süre ile saklanır.Somut olayda, ispat yüzü üzerinde olan davalı tarafça sıcaklığın -15.4 derecede ölçümüne ilişkin kendisi tarafından hazırlanmış bir form ve fotoğraf sunulmuş, ancak tebliğ uyarınca teslim aşamasına kadar uygun cihazlarla ölçümüne ilişkin bir kayıt veya belge sunulmamıştır, 30/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda da davalının buna ilişkin datalogger kayıtlarını sunması gerektiği belirtilmiş ise de, davalı taraf rapora itirazında bu kayıtların mevcut olup olmadığı hususunda beyanda bulunmamıştır. Kaldı ki e-posta yazışmasında terlemenin sebebinin yanlış depoya gidilmesi olduğunu, orada bulunan sıcak hava ile nemin ambalajlarda terlemeye sebebiyet verdiğini kabul etmiştir. Yine davalı tarafça sıcaklığın tespitinde saplama yönteminin kullanılması gerektiği, oysa davacı tarafça ortam sıcaklığının ölçüldüğü belirtilmiş ise de, hükme esas alınan ve denetime açık olan 30/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere merkez sıcaklığı kadar ürünün tamamındaki yani alanın ve araç sıcaklığının da önemli olması nedeniyle davalının bu yöndeki savunması da yerinde görülmemiştir.Ürünlerde terleme olduğu tarafların kabulündedir, ürünlerin kaç derecede muhafaza edildiği her iki tarafça da kesin delillerle ortaya konulamamış ise de, ürünlerin uygun sıcaklıkta depolandığı ve taşındığı hususunda ispat yükü davalıdadır, ancak yükümlülüğünü tam olarak yerine getirdiğini ispat edememiştir. Öte yandan davacı tarafça bağımsız bir labaratuvarda veya mahkeme yoluyla ürünlerin bozulup bozulmadığı tespit ettirilmeden ürünler imha edilmiş ise de, 07/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda açıkça belirtildiiği üzere “ürünlerde terlemenin olması sıcaklık kayıplarının olduğunun ve soğuk zincirin kırıldığının göstergesidir”, dolayısıyla terleyen ambalajlara ilişkin ürünlerde küf oluşma riski bulunmaktadır. Davalı tarafça yaptırılan analiz sonucu ilgili numunede küf tespit edilmemiş olması, davacının ileride küf oluşması ve buna bağlı olarak insan sağlığının zarar görmesi riskine katlanmasını gerektirmez, dolayısıyla oluşan zarardan davalı sorumludur. Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 4.453,08- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 1.113,30- TL harcın mahsubu ile bakiye 3.339,78- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 42,35- TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/03/2019