Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/612 E. 2019/1133 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/612
KARAR NO : 2019/1133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2017
NUMARASI : 2014/1072 Esas 2017/1060 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/09/2019
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davacı ve davalılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin Volkswagen marka, 2012 model aracı, davalı satıcı …A.Ş’den 19/07/2012 tarihinde 82.962-TL bedelle satın aldığını, 20/07/2012 tarihinde ise aracı 1.593,68- TL ilave bedel ödeyerek nano diamond ve güvenlik cam filmi ile kaplattığı,davalı ….A.Ş.’nin aracın ithalatçısı olduğunu, aracın 14/08/2012 tarihinde 733 km’de motor uyarı ikaz lambası yanarak ve tekleyerek arıza verdiğini, 29/08/2012 tarihinde 1233 km’de motor uyarı ikazı ve epc ikaz görseli yanarak tekleme yaparak arızalandığını, 10/09/2012 tarihinde 1712 km’de üçüncü kez ve 10/09/2012 tarihinde 2509 km’de dördüncü kez arızalandığını, arızanın onarıma rağmen tekrar ettiğini,yeni aracın motor revizyonunun yapılmak zorunda kalınacak kadar ayıplı olduğunu, aracın satın alındığı davalı … yetkilisi ile sorunun uzlaşarak çözülmesi amacıyla görüşülmeye çalışıldığını,aracın alınarak aradaki farkın müvekkili tarafından ödenmesi koşulu ile yeni bir araç satılması önerisini dahi reddettiğini, bunun üzerine 10/02/2014 tarihinde ihtarname ile sebebinin sorulduğunu ancak bu ihtara cevap alınamadığını,bunun üzerine aracın rutine dönen arızasını takip eden ilk arızada müvekkili şirket yetkilisinin aracını başka servise götürdüğünü, burada süreci anlatarak artık sürüş güvenliği olmadığına inandığı aracı vererek yerine başka bir araç alma önerisini tekrarladığını, kendisinden aracın ayıplı olmadığı yolunda taahhüt imzalanması istendiğini, davalı … aracı ikinci el olarak dahi almayı reddettiğini, … Tic A.Ş’nin ise hilafı hakikat bir beyan ile kayıtsız şartsız bila sorumluluk içeren bir taahhüt imzalatarak ikinci el işlemi yapılmak istenmesinin bir yıla yakın zaman sulhen çözüm arayan müvekkili şirket için dahi kabul edilebilir olmadığını, davanın hukuki temelini Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un oluşturduğunu beyanla aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, bunun mümkün olmaması halinde araçta değer kaybı nedeniyle oluşan zararın davalılardan tahsiline, kararın gazetede ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı ….A.Ş vekili ; davacı tarafın aracı 1,5 yılda yaklaşık 27.000 km civarında uzun mesafeler kat ederek kullandığını, araçtan faydalandığını, davacı yanın aracını yılda yaklaşık 20.000 km gibi iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarından birini kullanmasının ön koşulunun aracın ayıplı olması ve araçtan faydalanamama olduğunu,davacının aracını halihazırda kullandığını,aracın 19/07/2012 tarihinde trafiğe çıkmış olup, 11/03/2014 tarihindeki son servis girişine göre 25.445 km yol kat ettiğini, aracın toplam 10 adet servis girişi bulunduğunu, bunlardan birinin yıllık bakım talebi diğerlerinin ise çeşitli servis ihtiyaçları ve uyarı ikaz lambaları için gerçekleştiğini, araçta tespit edilemeyen, çözülemeyen, giderilemeyen bir arıza söz konusu olmadığını, kendi kendini kontrol sisteminin çalıştığını, araca garanti hizmeti verildiğini, araçta herhangi bir imalattan kaynaklanan problem, kusur kapsamlı bir onarım veya gizli ayıbın söz konusu olmadığını, davacı yanın aracı kullanmaya devam ettiğini, değişim talebinin müvekkili için ağır sonuçlar doğuracağını, araçta varsa değer kaybı miktarının tespit edilmesinin gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ….Ticaret A.Ş vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacı yanın aracı bir buçuk yılda 27.000 km katederek yani Türkiye ortalamasının üstünde bir km ile kullandığını, davacı yanın araçtan faydalanmaya devam etmekte olup araç mevcut hali ile hizmet vermeyi sürdürmekte olduğundan davacının gerek değişim gerekse değer kaybı taleplerinde haksız olduğunu, dava konusu araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını, davacı yanın ilk şikayeti ile müşteri memnuniyeti de gözetilerek araçta gerekli işlemlerin garanti kapsamında yerine getirildiğini, araçta giderilmeyen mevcut bir arıza olmasının söz konusu olmadığını, davacı yanca araçta bulunan görsel uyarı sisteminin çalışmasının arıza olarak netilendirilmiş olup bu hususun kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın aracın servise giriş çıkış tarih ve iddiaları noktasında da araç servis geçmişinin dilekçe ekinde yer aldığını, hiçbir suretle kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı yanın iddialarının bir an için doğru olduğu kabul edilse dahi aracın teknik durumunun, kullanımı engellemeyecek nitelikte olduğu ve bunlara dayanılarak değişim talebinde bulunulmasının özellikle,dürüstlük kuralının düzenlendiği TMK’nun 2. maddesi uyarınca hukuken korunabilir olmadığının açık olduğunu, davacının ayıp oranında bedel indirimi ve ücretsiz onarım isteme şeklindeki diğer seçimlik haklarını kullanması gerekliliğinin gözden kaçmaması gerektiğini ve eğer davacı iddiaları doğru kabul edilir ise değişimden ziyade ücretsiz onarım ve bedel indirimi yönünde karar verilmesini talep ettiklerini, yine kabul anlamına gelmemek kaydı ile aracın değişim halininin müvekkili şirket aleyhine doğuracağı zarar ile davacı lehine doğuracağı fayda arasında orantısızlık bulunduğunu, davacının kullanım süresinin uzunluğu da göz önünde bulundurulduğunda davacının esasen sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını, bu nedenle davacının aracın iadesi talebinin reddinin gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; TTK 23/1-c madde ve TBK 223.madde düzenlemesine göre araçta bulunan arıza gizli ayıp niteliğinde olduğundan davacının söz konusu ayıbı teslim tarihinden itibaren 2 ve 8 günlük süreler içerisinde değil ortaya çıktığı tarihte derhal satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, arızanın ortaya çıktığı tarihte davacının aracı servise götürdüğü, servis tarafından arıza giderilemediğinden davacının davalılara Noter ihtarı tebliğ ederek ihbarda bulunduğu, bu şekilde ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği ve davalıların bu yöndeki itirazlarının yersiz olduğu, ayıp nedeniyle davacının aracı kullanmasının mümkün olmadığı ve davalılara daha önce aracın misli ile değiştirilmesi yönünde ihtar göndermesine rağmen davalıların bu talebi karşılamamış olmaları sebebiyle seçimlik haklarından bedel iadesi talebinin haklı olduğu ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı gerekçesiyle ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne, davacı tarafından araç için ödenen bedelin iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya, aracın ise davacı tarafından davalılara iadesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davalı …..A.Ş. vekili;davacının aracını yılda yaklaşık 20.000 km gibi Türkiye ortalamasının oldukça üzerindeki mesafelerde kullandığını, araçtan faydalandığı,aracın toplam 10 adet servis girişi bulunduğunu, bunlardan 1 adedinin yıllık bakım talebi, diğerlerinin çeşitli servis ihtiyaçları ve uyarı ikaz lambaları için gerçekleştiğini, giderilemeyen bir arıza söz konusu olmadığını, bilgilendirme ve kontrol amaçlı görsel uyarı sisteminin çalışmasının arıza olarak nitelendirildiğini, bilirkişi raporunun gözleme dayalı olup, araç üzerinde kapsamlı inceleme yapılmadığını, varolduğu iddia edilen sorunların kullanım veya ürün kaynaklı olup olmadığının tespit edilmediğini,bedel iadesi kararının MK 2’de belirtilen iyiniyet kurallarına da aykırı olduğunu, değer kaybının tespiti gerektiğini, aracın takyidatsız olarak teslimi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı …..A.Ş. vekili; dava dilekçesinde bedel iadesi talebi bulunmayan davacının ıslah ile talepte bulunamayacağını, muvafakatlerinin de olmadığını, zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, ıslah talebinin de zamanaşımına uğradığını, ayrıca belirsiz alacak davası olarak açmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının aracı 27.000 km kullandıktan sonra işbu davayı açtığını,bilirkişilerce teknik ekipman kullanmadan gözle muayene yapıldığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, uyarı lambasının bir arıza olmadığını, araca garanti kapsamında hizmet verildiğini, kullanım kaynaklı bir arıza olup olmadığının dahi tespit edilmediğini, zira araca yetkili servisler dışında müdahale edilmiş olduğunun davacının dava dilekçesinde itiraf ettiğini, bedel iadesi kararının MK 2.maddesi uyarınca da hukuken korunabilir olmadığını, kararın müvekkili şirket aleyhine doğuracağı zarar ile davacı lehine doğuracağı fayda arasında orantısızlık bulunduğunu, öte yandan davacının kullanımında olduğu süre göz önünde bulundurularak kullanım bedelinin BK 229.maddesi gereği indirim yoluna da gidilmediğini, araçta yaşanan değer kaybının göz önüne alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, davacının ilan talebinin reddi kararı nedeniyle lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3-Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; araçtaki ayıbın aracın kullanılmasını tamamen engellediğini,kararın en az 3 gazetede yayınlanması talebine dair hüküm kurulmadığını belirterek kararın ilanına karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; satın alınan aracın ayıplı olduğu iddasıyla sözleşmedan dönme ve aracın satıcısı ve ithalatçısı olan davalılardan bedel iadesi istemine ilişkindir.Davacının 19/07/2012 tarihli fatura ile 2012 model …. marka aracı 82.962- TL bedel karşılığında davalı ….A.Ş. ‘den satın aldığı, 2 yıl süreli garanti belgesini satıcı ve diğer davalı …..A.Ş ‘nin aracın ithalatcısı olarak imzaladığı görülmüştür.6098 sayılı TBK’nın Satım sözleşmesinde alıcının seçimlik hakları başlıklı 227. maddesinde; “satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı;1-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, 2-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, 3-Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, 4- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme, Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” hükmü düzenlenmiştir. TTK. 23.maddesi uyarınca; malın ayıplı olduğu teslimi sırasında açıkça belli ise alıcı (2) gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra (8) gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK. 223. maddesi uyarınca; alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.Uyuşmazlık ;Davanın zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı, davaya konu aracın gizli ayıplı olup olmadığı ve davacının sözleşmeden dönerek bedel iadesi seçimlik hakkını kullanıp kullanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Araç satım bedeli belli olduğundan ayıp nedeniyle ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya sözleşmeden dönülerek bedel iadesine yönelik davalar belirsiz alacak davasına konu edilemez. Davacı tarafından dava dilekçesinde dava açıkça belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmediği gibi yargılama sırasında da dava da ıslah dilekçesi sunulması ile kismı dava olarak açıldığı ,davaya konu aracın 19.07.2012 tarihinde satın alındığı, ıslahtan sonra açıkça zamanaşımı defiinde bulunulmadığı, davanın 21.04.2014 tarihinde 2 yıllık garanti ve zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, UYAP üzerinden alınan araç trafik tesçil bilgilerinden araç kaydı üzerinde dain mürtehin kaydı ve başka takyidat bulunmadığı, konusunda uzman bilirkişilerden alınan denetime elverişli birbiri ile uyumlu raporlara göre aracın motor ve EPC arıza uyarı ışıklarının yanması ilk arızası için yetkili servis başvurulduğu, defalarca servise girmesine rağmen ilk arızanın halen devam ettiği, aracın kat ettiği mesafe ve yaşının kendi segmenti de değerlendirildiğinde motor ve taşıt ömrü açısından oransal olarak çok düşük olduğu, arızanın üretimden kaynaklandığı, alındığı esnada bu ayıbın tespiti mümkün olmadığı bu nedenle ayıbın gizli ayıp olduğu , arıza ve ayıp nedeniyle araçtan beklenen faydanın sağlanamadığı, bu şekilde aracın kullanılmasının mümkün olmadığı ve araçtaki arızanın giderilememesi nedeniyle davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasında haklı olduğu bu nedenle mahkemece TBK 227 maddesi uyarınca sözleşmeden dönme ile bedele iadesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Davacı şirketin tüketici vasfı olmadığından davacı vekilinin hükmün ilanı gerketiğine yönelik istinaf sebebi yerinde olmadığı gibi hükmün ferisi niteliğinde bulunan bu isteğin reddi halinde karşı yan lehine vekalet ücreti takdir edilmesi sözkonusu olmadığından davalı ….AŞ vekilinin bu konuda ki istinaf sebebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; istinaf nedenleri yerinde görülmeyen tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gerekli 44,40- TL istinaf karar harcının; davacı tarafından peşin yatırılan 1.416,80- TL harçtan mahsubu ile fazla olan 1.372,40-TL’nin talep halinde davacıya iadesine,Davalılardan alınması gereken 5.667,13- TL istinaf karar harcından davalılar tarafından peşin yatırılan 2.833,60-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.833,53- TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydına,Davacı ve davalı …. A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerlerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 19/09/2019