Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/604 E. 2020/217 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/604
KARAR NO : 2020/217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2017
NUMARASI : 2015/1700 Esas 2017/1250 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İtalya’da faaliyet gösteren kimyasal ürünler üreten bir firma olduğunu, davalı tarafından gönderilen siparişlere uygun olarak davalıya kimyasal ürünler satıldığını, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap alacağı toplamı 465.716,75-euro’nun müvekkiline ödenmemesi üzerine davalıya ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafın haksız itirazı ile takibin durduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına itirazının iptali ve takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile uzun yıllara dayanan ticari ilişki içerisinde olduklarını, müvekkilinin Türkiye’de davacının distribütörlüğünü yaptığını, 2015 yılından itibaren davacının sözleşmeye aykırı hareket ederek müvekkilinin siparişlerine cevap vermediğini , dava konusu alacak için müvekkiline ihtarname gönderdiğini, ihtarnameye karşı cevap verildiğini, dava konusu icra takibine konu edilen fatura borçlarının müvekkili tarafından davacıya ödendiğini, müvekkilinin davalıya karşı borçlu olmadığını, davacının müvekkiline 3 farklı yöntemde mal sattığını, yöntemlerden ikisinin peşin ödeme sonrası ürünlerin müvekkiline gönderilmesi şeklinde olduğunu, diğerin de ise ürünlerin müvekkiline tesliminden 150 gün sonrasında davacıya ödeme yapılması ile ürün alım satım işlemlerinin gerçekleştiğini, davacının bedellerini tahsil ettiği faturalara yönelik icra takibi yaptığını belirterek davanın reddini savunmuş, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; davacının alacak talebini açıkça takip eki belgede de belirtildiği gibi ödenmeyen faturalara dayandırdığı, cari hesap ilişkisine dayanmadığı, dosyaya delil olarak ibraz ettiği apostil şerhli defter ve kayıtlarında 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin olup davalı ödemelerinin bu defterlerinde kayıtlı olduğu, öte yandan bilirkişi heyeti kök raporunda davalının her bir ödemesinin neyin karşılığı yapıldığı da açıkça gösterilmiş olup davacının takipte dayandığı faturaların ödenmediği yönündeki iddiasını ispat edemediği faturalardan ötürü davalıdan alacaklı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine; davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de davacının takip yapmakta haksız ve kötü niyetli olduğu saptanamadığından talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davaya konu alacağın cari hesap alacağı olduğunu, uyuşmazlığın çözümü için takip talebi ekinde yer alan faturaların karşılığının ödenip ödenmediğinin araştırılmasının yeterli olmadığını, bilirkişiler tarafından eksik ve hatalı inceleme, değerlendirme yapıldığını, müvekkilinin yasal ticari defterlerinin de davacının alacak miktarının 490.216,45-euro olduğunu ispatlar nitelikte olduğunu, emsal bir davada, aynı belgelere dayanılarak taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunun tespit edildiğini, BK 102.maddesi gözetilmeden fatura-ödeme eşleştirmesi yapılamayacağını, davalının KKDF ödemekten kaçındığı için ödeme belgelerine açıklama yaptığının gözetilmediğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :İstanbul Anadolu ..İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında davacının davalı hakkında başlattığı ilamsız icra takibinde 465.716,75 -euro cari hesap alacağının tahsilini talep ettiği, takibin sebebinin “20/03/2015 tarihli 465.716,75-euro’luk cari hesap ekstresinde gösterilen fatura alacakları bakiyesi, 02/04/2015 tarih … yevmiye no.lu ihtarname konusu alacak bakiyesi”olarak gösterilmiştir.Davacı tarafından davalıya hitaben düzenlenen ihtarname ile “kayıtlarımıza göre aşağıdaki faturaların vadesi geçmiş ve halen ödenmemiş görünmektedir.”denilerek 12 adet fatura bedelinden dolayı 490.216,45-euro alacak bulunduğu belirtilmiş ,sözkonusu faturaların 2013 ve 2014 yıllarında düzenlendikleri, ihtarnamede tarih ve miktarlarına da yer verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça ; 2003 yılından itibaren davalı şirket ile devam eden ticari ilişkiden ödemeler düşüldükten sonra bakiye alacağın mevcut olduğu, borçlu tarafın yaptığı ödemeleri TBK 102 maddesi uyarınca muaccel alacaklarına mahsup edebileceğini, davalının KKDF ödemekten kaçmak amacıyla ödeme belgelerine açıklama yaptığını, bu nedenle fatura -ödeme makbuzu eşleştirmesi yapılamayacağı ileri sürülmektedir.Takip talebinde borcun dayanağı olarak 12 adet fatura gösterilmiş ve listelenen faturalardan dolayı alacaklı olduğu bildirilerek bakiyesinin tahsili talep edilmiştir. Davalı yan ise alacaklıya takip talebinde belirtilen faturalardan kaynaklanan borç bulunmadığını,dayanak faturalara dayalı olarak alınan tüm malların bedelinin ödendiğini savunmuş,ilk derece mahkemesince ,yapılan tahkikat neticesinde de takibe konu edilen 12 adet faturalardan dolayı bir borç bulunmadığı belirlendiğinden ,davanın reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık; eldeki itirazın iptali davasında incelemenin takip ve dava konusu faturalarla sınırlı olarak mı yoksa taraflar arasındaki tüm ticari ilişki değerlendirilerek mi yapılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. İtirazın iptali davalarında takipde dayanılmayan bir belgeye dayanılması mümkün değildir.Davacının takip talebinde yazılı olduğu üzere alacak talebini açıkça takip eki belgede de belirtildiği üzere ödenmeyen faturalara dayandırdığı anlaşılmaktadır.Davacı vekili ticari defterlerinde cari hesap nedeniyle alacaklı olduğunu ,takibin sadece 12 adet faturaya özgülenmediğini ileri sürmüş ise de takip de cari hesap bakiyesi istenilmemiştir.Takip dayanağı faturalar 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin olup , davalının her bir ödemesinin neyin karşılığı yapıldığı dayanaklarıyla belirlendiğinden davacının takipte dayandığı faturaların ödenmediği yönündeki iddiasını ispat edemediği,mahkemece; dayanak faturalardan ötürü davalıdan alacaklı olmadığı kabul edilerek, tarafların iddia, savunma ve delillerinin yalnızca takibe konu faturalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 18/02/2020