Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/601 E. 2019/73 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/601
KARAR NO : 2019/73
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2017
NUMARASI : 2015/27 E.- 2017/540 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİH : 13/07/2017
NUMARASI : 2015/27 Esas- 2017/540 Karar
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/01/2019
İlk derece mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükümde asıl davaya yönelik hükmün, asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı asil ile asıl dava davalıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
ASIL DAVA: Davacı …, davalının temlik senedine ve 3 adet faturaya dayalı olarak kendisi hakkında icra takibi başlattığını, ancak kendisinin alacağını temlik edene söz konusu faturalara ilişkin herhangi bir bocunun olmadığını, faturalardan haberdar olmadığını, ayrıca temlik senedi de şeklen geçersiz olup kendisine temlike ilişkin bilgi verilmediğini, davalının alacak iddiasını ispatlaması gerektiğini ileri sürerek söz konusu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili, alacağını temlik edenin faturaya konu malları davacıya teslim ettiğini, ancak davacının faturalara yasal sürede itiraz etmediği gibi borcunu ödemediğini, gerekli görülmesi halinde temlik edenin ticari defterlerinin incelenebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı …, dava dışı … tarafından davalı hakkında başlatılan icra takibinde kendisine İİK 89/1-2-3 ihbarnamelerinin gönderildiğini ve taşınmazı üzerine haciz konulduğunu, daha sonra ihale ile üçüncü şahsa satıldığını, ancak kendisinin takip borçlusu ve aynı zamanda oğlu olan davalıya borcunun olmadığını ileri sürerek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP: Davalı …, davacı iddialarının doğru olduğunu, davayı kabul ettiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, asıl dava menfi tespit davası olarak açılmış ise de satış parasının 28/01/2014 tarihinde icra veznesine yatırılmış olması nedeniyle talebin istirdat olarak kabul edildiği, davalının takibe konu alacağı 02/02/2010 tarihli temlik senedi ile temlik aldığı, davacının temlik senedinin geçersiz olduğu yönündeki iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu, davacının kendisi ve dava dışı temlik eden arasındaki ticari ilişkiyi kabul ettiği, ancak bu ticari ilişki nedeniyle düzenlenen takibe konu faturaları ödediğini, iade ettiğini, faturaları kabul etmediğini, bu faturalar nedeniyle temlik alan davalıya borcu olmadığını ileri sürdüğü, asıl davanın sübuta ermediği, birleşen davada ise davalının davayı kabul ettiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-bir. d.davalısı istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda kendisinin ticari ilişkiyi kabul ettiğinin belirtildiğini, ancak kesinlikle böyle bir kabulünün olmadığını, aksine temlik edenle ticari ilişkisi olmadığını belirttiğini, faturanın tek başına alacağın varlığını kanıtlamayacağını, faturaların tebliğ dahi edilmediğini, faturaya itiraz edilmemesinin borcun kabul anlamına gelmeyeceğini belirterek asıl davaya ilişkin hükmün kaldırılmasını ve asıl davanın kabulünü istemiştir.
Asıl dava davalıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın reddine ilişkin kararın doğru olduğunu, ancak tazminat koşulları oluşmasına rağmen tazminata hükmedilmemesinin doğru olmadığını, zira dosyada icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verildiğini belirterek asıl davanın tazminat yönünden kaldırılmasını ve davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, faturaya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine, birleşen dava ise İİK 89.maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkindir.
Asıl davada davacı kendisinin takibe konu faturalar nedeniyle temlik eden …’a bir borcu olmadığını, faturalardan haberdar olmadığını, temlikin geçersiz olduğunu ve kendisine haber verilmediğini ileri sürerek icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı ise davacının borçlu olduğunu, temlikin geçerli olduğunu savunmuştur.
İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş, taraflarca sadece asıl davaya ilişkin karar yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Menfi tespit davalarında davadan önce borç tamamen ödendiyse menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Ayrıca yargılama sırasında borcun kısmen veya tamamen ödenmesi halinde ödenen kısım yönünden ıslaha gerek olmaksızın davanın istirdat davasına dönüştüğünün kabulü gerekir.
Somut olayda ilk derece mahkemesince icra dosyasında dava öncesinde tahsilat yapılması nedeniyle davanın istirdat davası olduğu kabul edilmiş ve icra dosyasında dava öncesinde borca yetecek tutarda taşınmaz satışı tahsilatı yapıldığı görülmüş ise de, dava ve karar tarihi itibariyle icra dosyasının infaz edildiğine(dosyaya giren paranın alacaklı tarafça tahsil edildiğine) dair bilgiye rastlanılmadığından, ayrıca satış süreciyle ilgili davaların devam ettiği anlaşıldığından ve davacı 28/12/2016 tarihinde sunduğu bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde açıkça iş bu davada istirdata yönelik bir talebi olmadığını beyan ettiğinden, davanın menfi tespit davası olduğunun, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olduğunun kabulü gerekir.
Dava konusu 02/02/2010 tarihli adi yazılı temlik belgesi incelendiğinde, dava dışı …’un dava konusu faturalara ilişkin bakiye alacağını davalıya ivazsız olarak temlik ettiği görülmüştür. Temlikin geçerli olduğu kabul edilmelidir. Davacının takip öncesinde temlikten haberdar edilmemiş olması temlikin geçerliliğine etki etmez, yalnızca davacı tarafça sehven temlik edene ödeme yapılmış olması halinde önemi bulunmaktadır, somut olayda da böyle bir durum söz konusu değildir.
Öte yandan menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklı davalıdadır (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 28/11/2018 tarihli 2018/589 E., 2018/6161 K. sayılı emsal kararı) Somut olayda davacının temlik edenle aralarında ticari ilişki olduğunu kabul yönünde veya faturaların bedellerini ödediği yönünde bir beyanına dosya kapsamında rastlanılmamıştır. İcra takibi faturaya dayalı olduğundan davalının faturalara konu malların davacıya teslim edildiğini yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Nitekim davalı, temlik eden ile davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, ayrıca davacının vergi kayıtlarının celbini talep etmiştir.
O halde ilk derece mahkemesince asıl davada, temlik eden … ve davacıya ait ticari defter ve kayıtları ile dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve davalının tüm delilleri toplanmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat külfetinde yanılgıya düşülerek ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, asıl dava davalıları … hakkında sunulan mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının kesinleşip kesinleşmediği, buna göre davalı sıfatlarının bulunup bulunmadığı üzerinde durulmadan karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı asilin istinaf başvusunun kabulü ile, asıl davaya yönelik hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine, kararın mahiyetine göre asıl dava davalıları vekilinin istinaf başvurusu hakkında şimdilik karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı asilin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2017 Tarih 2015/27 Esas- 2017/540 Karar sayılı asıl davaya yönelik hükmünün HMK 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine”
Kararın mahiyetine göre asıl dava davalıları vekilinin istinaf başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
İstinaf yoluna başvuran asıl dava davacısı-birleşen dava davalısı asil tarafından yatırılan toplam 257,50-TL istinaf karar harcının ve asıl dava davalıları vekili tarafından yatırılan 31,40-TL istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 24/01/2019