Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/600 E. 2020/93 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/600
KARAR NO : 2020/93
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2017
NUMARASI : 2014/782 Esas- 2017/1049 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
KARŞI DAVA : Alacak (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/01/2020
Asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
ASIL DAVA: Davacı-k.davalı vekili, müvekkiline ait 74 adet çekin personeli tarafından çalınması üzerine zayii nedeniyle çek iptali davası açıldığını, yargılama sırasında … isimli şahsın dava konusu çekin de içinde bulunduğu bir kısım çeklerin kendisinin elinde olduğunu bildirmesi üzerine müvekkilinin bu şahsa karşı istirdat davası açtığını, buarada çeki elinde bulunduran şahsın keşideci olan davalı-k.davacı aleyhine icra takibi başlattığını ve davalı-k.davacının itirazı üzerine itirazın iptali davası açtığını, bu davanın müvekkili tarafından açılan istirdat davası ile birleştirildiğini, davalının o davada çek nedeniyle müvekkilinin alacaklı olduğunu beyan ettiğini, mahkemenin çekin müvekkiline ait olduğunu saptayarak istirdatına karar verdiğini, kararın kesinleştiğini, bu karar ile muhatap bankaya başvurularak bloke edilen çek bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak bankanın davalı-k.davacı keşideci tarafından çek bedelinin gününde ödenmemesi nedeniyle bloke edilen bir tutar olmadığını 04/10/2012 tarihli yazısı ile bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin sebepsiz zenginleşen davalı-k.davacı hakkında çek bedeli ve ferilerine ilişkin olarak ilamsız icra takibi başlattığını, ancak davalı-k.davacının zamanaşımı ve yetki itirazı nedeniyle icra takibinin durduğunu, çeke ilişkin ödeme yasağını bilen ve çek istirdatına ilişkin davada taraf olup verilen karara itiraz etmeyen davalı-k.davacının zamanaşımı definin haksız olduğunu, zira alacağın istirdat davasında verilen karar ile talep edilebilir hale geldiğini, kaldı ki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolmadığını, ayrıca hırsızlığa ilişkin açılan ceza davasının zamanaşımını kestiğini, çekin halen kambiyo vasfını koruduğunu, zira çeke ceza davasında mahkemece el konulmuş olması nedeniyle süresinde ibraz edilemediğini, ayrıca yetki itirazının da haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA:Davalı-k.davacı vekili, zamanaşımı definde bulunduklarını, zira davacı-k.davalı tarafça da açıklanan takip ve dava aşamalarında davacı-k.davalının müvekkili aleyhine icra takibi başlatmadığını, çeke dayalı 6 aylık zamanaşımı süresi dolduğu gibi 3 yıllık veya 5 yıllık dava zamanaşımı süresinin de olduğunu, bu davanın çek keşide tarihinin üzerinden 10 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra açıldığını, ayrıca mükerrerlik itirazında bulunduklarını, zira davacının bu davaya konu icra takibinden önce müvekkili ve … hakkında İstanbul …İcra Müdürülüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, müvekkilinin söz konusu icra emrine icra hukuk mahkemesi nezdinde itiraz ettiğini, henüz sonuçlanmadığını, borca itiraz ettiklerini, davacının açmış olduğu ve lehine sonuçlanan istirdat davasında da müvekkilinin borçlu olduğuna veya ödeme yapması gerektiğine dair bir tespit bulunmadığını, ayrıca çek tazminatı,komisyonu ve işlemiş faiz taleplerinin de haksız olduğunu, zira çekin karşılıksız olmadığını, ödeme yasağı nedeniyle işlem yapılamadığını, öte yandan müvekkilinin davacı-k.davalıdan 17.999,99-TL cari hesap alacağı olduğunu, takas-mahsup talepleri olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, karşı davanın kabulü ile 17.999,99-TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle davacı-k.davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı-k.davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin satıcı olduğunu, asıl davaya konu çekin de bu nedenle alındığını, dolayısıyla davalı-k.davacıya herhangi bir borcunun olmasının mümkün olmadığını, 2005 ve 2011 tarihli hesap mutabakatlarına göre müvekkilinin davalı-k.davacıdan alacaklı olduğunu, dolayısıyla davalı-k.davacının alacağının kaynağını ispat etmesi gerektiğini savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, asıl davada istirdat davasında verilen kararın kesinleşme tarihi ile dava tarihine nazaran zamanaşımı itirazlarının yerinde görülmediği, asıl davaya konu çekin 27/01/2003 tarihinde ibraz edildiği, ancak ödeme yasağı nedeniyle işlem yapılamadığı, davacının çekin anılan yargısal kararlarla meşru hamili olduğunun sabit olduğu, davalının çekin keşidecisi olduğu ve zamanaşımı süresi boyunca çek nedeniyle sorumluluğunun devam ettiği, dolayısıyla çek bedelinden sorumlu olduğu, yine çekin ibraz süresinin son günü olan 27/03/2003 tarihinden itibaren takip tarihi olan 23/12/2012 tarihine kadar işlemiş faiz alacağı olan 21.822,67-TL den sorumlu olduğu, alacağın likit olması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinde de haklı olduğu, karşı dava da ise davalı tarafın ibraz edilen ticari defterlerine göre 31/12/2013 tarihi itibariyle davacıdan 17.999,55-TL avans alacağı olduğunun belirlendiği, davalı-karşı davacı taraf ticari defterlerinin lehe delil vasfını haiz olduğunun tespit edildiği, davalı-karşı davacı tarafa avans alacağına ilişkin dayanak belgelerini ve ödeme belgelerini sunması hususunda süre verildiği, bu kapsamda davalı tarafça 18/03/2004-19/03/2004 tarihli makbuzların ibraz edildiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile, davalı-k.davacının icra takibine itirazının kısmen iptaline, takibin 7.821,00-TL asıl alacak ve takip tarihine kadar 21.822,67-TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalı-k.davacı taraftan tahsiline, karşı davanın kabulü ile, 17.999,99-TL alacağın karşı dava tarihi olan 06/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-k.davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-k.davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın kabulünün doğru olmadığını, zira davalı-k.davacının bilirkişi incelemesi sırasında kararda bahsi geçen makbuzları sunmayarak denetlenmesini engellediğini, bilirkişi raporlarının hepsinin birbirinden farklı ve hatalı sonuçlar içerdiğini, yine de en uygun raporun 19.08.2015 tarihli ilk heyet 2.ek rapor olduğunu, mahkemenin davalının ticari defterlerinin lehe delil vasfını haiz olmasını yeterli sayarak karşı davayı kabul ettiğini, söz konusu makbuzlara göre ödeme yapılmadığı yönündeki savunmaları dikkate alınmadan ve yemin teklif hakkı kullandırılmadan karar verildiğini, davalı kötüniyetli olup ödeme yapmamak için ticari defterlerinde hile yaptığını, zira 2004 yılında teminat aldığı makbuzları 2012 yılında icra takibi açılınca cari hesabına alacak kaydettiğinin anlaşıldığını belirterek karşı davaya ilişkin hükmün kaldırılmasını ve karşı davanın reddini istemiştir. Davalı-k.davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibi şikayetleri üzerine icra hukuk mahkemesi kararıyla iptal edildiğinden zamanaşımı süresine etkisinin olmadığını, bu davanın çek keşide tarihinden 10 yıl 14 gün sonra açıldığını,o halde 6 aylık ve 5 yıllık zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçmiş olduğunu, 2-Mükerrer takip itirazlarının dikkate alınmadığını, 3-Davacı-k.davalının alacaklı olduğu kabul edilse bile alacağa dava tarihi yerine keşide tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığını, zira müvekkiline yapılan ihbar vs olmadığını, 4-Davacı-k.davalının tüm ticari defterlerini sunamadığını, zira kendi defterlerinde ödenmiş olarak kayıtlı olduğunu, mükerrer talepte bulunduğunu, 5-Mahkemenin mahsup taleplerini değerlendirmediğini, 6-Alacak likit olmadığından asıl davada müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, 7-Asıl davanın reddi halinde karşı davada verilen kararın doğru olacağını, ancak asıl davada asıl alacağın kabulü halinde, karşı davada tahsil edilecek tutara bu asıl alacak tutarının da eklenmesi gerektiğini belirterek talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, çeke dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine, karşı dava ise cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı-k.davalı vekili, asıl davaya konu çekin çalınması üzerine açılan çek istirdatı davasının kabul edildiğini, bu kararın kesinleşmesi üzerine muhatap bankadan tahsil edilemeyen çek bedelini keşideci olan davalı-k.davacıdan tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını ileri sürerek itirazın iptalini talep etmiş, davalı-k.davacı asıl davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı-k.davalı tarafın daha önce aynı konuda icra takibi başlatmış olması nedeniyle dava konusu takibin mükerrer olduğunu, çeke dayalı borcun olmadığını, aksine kendisinin cari hesap alacağı olduğunu, bu alacağa ilişkin olarak asıl davada takas-mahsup taleplerinin de olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddini, karşı davanın kabulü ile cari hesap alacağının tahsilini istemiştir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu çek incelendiğinde, keşidecisi davalı, lehdarı davacı olan 15/03/2003 tarihli … nolu 7.821.000 TL(7.821-TL) bedelli, arka sayfasında sırasıyla davacının, … ve … ciroları olan, keşide tarihinden önce 27/01/2003 tarihinde ibraz edilmiş, ancak ödeme yasağı nedeniyle işlem yapılamamış bir çek olduğu görülmüştür. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının 25/12/2012 tarihinde bu çeke dayalı olarak davalı hakkında 7.821-TL çek bedeli, 782,10- TL karşılıksız çek tazminatı, 23,46- TL komisyon ve 21.987,24 -TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.613,80 TL üzerinden iilamsız icra takibi başlatmış olduğu, davalının yasal sürede yetkiye ve borca itirazı ile takibin durduğu görülmüştür. Öte yandan davacı-k.davalının dava konusu icra takibinden önce İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden davalı ve dava dışı … aleyhine icra takibi başlatmış olduğu, ancak bu icra takibinin davacı tarafça … aleyhine açılıp lehine sonuçlanan çek istirdatı davasında verilen karar ilamına dayalı olup esas olarak çekin teminine ilişkin olduğu ve yine davalı-k.davacı tarafın beyanlarına göre icra hukuk mahkemesince söz konusu takibin iptaline karar verildiği, dolayısıyla davalı-k.davacı tarafın mükerrer takip itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı-k.davacının asıl davaya ilişkin zamanaşımı definin değerlendirilmesi gerekirse; dava konusu çek 15/03/2003 keşide tarihli olup, 27/01/2003 tarihinde bankaya ibraz edilmiştir, ibraz tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nun 726.maddesi uyarınca, dava konusu icra takip tarihi olan 25/12/2012 tarihi itibariyle 6 aylık zamanaşımı süresinin dolduğu açıktır. Zamanaşımına uğramış olan çek yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, hamil kendisinden önce gelen cirantaya karşı temel ilişkiye dayanarak, keşideciye karşı ise sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak alacak talebinde bulunabilir (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 20/05/2015 tarihli 2014/17762 E., 2015/7433 K. sayılı emsal kararı) Somut olayda davacı-k.davalı icra takibini sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak başlatmış ise de, çekte lehdar konumunda olduğundan ancak keşideci ile arasındaki temel ilişkiye dayanabilir. Dolayısıyla icra takibine konu alacak talebinin temel ilişkiye dayalı olduğunun kabulü gerekir. Taraflar arasına mal satışına ilişkin temel ilişki bulunmakla, çeke dayalı alacak talebi yönünden 10 yıllık zamanaşımı süresi geçerli olacaktır. İcra takip tarihi itibariyle 10 yıllık süre dolmamış, takiple zamanaşımı süresi kesilmiştir. Dolayısıyla asıl davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir. Somut olayda asıl davada ispat yükü davacı-k.davalıdadır. Bu durumda davacı-k.davalı, davalı-k.davacı ile aralarında temel ilişki bulunduğunu ve alacağını tanık dahil her türlü delille ispatlayabilir. Karşı davada ise ispat yükü davalı-k.davacıdadır. Asıl davaya konu çekin taraflar arasında cari hesap ilişkisi nedeniyle verildiği tarafların kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir. Ancak davalı-k.davacı taraf çek nedeniyle borcu olmadığını, aksine cari hesap nedeniyle alacaklı olduğunu savunmuştur. Davacı-k.davalının 2003 ve 2012-2014 yıları, davalı-k.davacının 2003-2013 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları incelenmiş, davacı-k.davalı defterleriine göre davacı-k.davalının 2012 yılı açılış kaydında 2.570,14-TL, asıl davaya konu icra takip tarihi itibariyle 2.798,19-TL, karşı dava tarihi itbariyle 1.071,81 -TL alacaklı olduğu, davalı-k.davacı defterlerine göre ise davalı-k.davacının 2012 yılı açılış kaydında 15.078,59-TL, asıl davaya konu icra takip tarihi itibariyle 15.201,76 -TL, karşı dava tarihi itbariyle 16.989,64-TLalacaklı olduğu görülmüş, özellikle 11/08/2016 tarihli denetime açık bilirkişi raporunda davacının 2011 yılından devreden 2.921,66(2.570,14+351,52) TL alacağı, davalının ise 2011 yılından devreden 15.078,59 TL alacağı olduğu, taraf kayıtları arasındaki 18.025-TL farkın 2011 yılından devreden bu bakiyelerden kaynaklandığı, ancak davacı-k.davalının 2003-2011 yılı defterlerini sunmaması nedeniyle farkın nedeninin anlaşılamadığı tespit edilmiştir.Dolayısıyla tarafların cari hesap kayıtları arasındaki fark olan 18.025-TL’nin tarafların 2011 veya öncesi kayıtlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında ilk derece mahkemesince davalı-k.davacı taraftan alacağının dayanağı belgeleri sunmasının talep edilmesi üzerine, davalı-k.davacı taraf 2004 tarihli 9.000-’er TL bedelli 2 adet tahsilat makbuzu sunarak alacağın bu ödemelerden kaynaklandığını ileri sürmüş, davacı-k.davalı taraf makbuzlardaki imzaları kabul etmekle birlikte bu makbuzların dava konusu çeke ilişkin olarak davalı-k.davacı hakkında açılan davalarda uğrayabileceği zararın teminatı olarak talep üzerine verildiğini, davalı-k.davacı tarafın herhangi bir ödeme yapmadığını savunmuş ise de makbuzlar üzerinde teminat olduğuna dair bir ibare olmadığından davacı-k.davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir. Öte yandan davacı-davalı taraf dava dilekçesinde 2005 ve 2012 tarihli cari hesap mutabakatlarından söz etmiş, cevaba cevap dilekçesi ekinde birer suretini sunmuştur. 2005 tarihli belgede davalı-k.davacıya atfen imza veya kaşe görülmemiş ise de, 10/01/2012 tarihli belgede davalı-k.davacıya atfen kaşe ve imza bulunduğu, belgede 31/12/2011 itibariyle 2.921,79 TL davacı-k.davalıya borçlu olunduğunun kabul edildiği görülmüştür. Davalı-k.davacı vekili 11/06/2013 tarihli dilekçesi 19 nolu bendinde önceki mutabakat metinleri veya karşılıklı teyitleşmelerin hukuka aykırı bir durum yaratmayacağı gibi o zamanı ilgilendiren bir durum olduğunu, kendilerinin talebinin karşı davanın açıldığı tarih itibariyle değerlendirileceğini beyan etmekle, 10/01/2012 tarihli hesap mutabakatını kabul ettiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu durumda davalı-k.davacı tarafın cari hesap alacağına dayanak olarak sunduğu 2004 tarihli makbuzların tanziminden ve defterlerine kaydından sonra kendi ticari defterlerinde dahi 15.078,59 TL alacalı göründüğü tarihte davacı-k.davalı tarafa 2.921,79 TL borçlu olduğunu kabul etmekle, kendi alacak iddiasını çürütmüş olmaktadır. Karşı dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış ise de bu tespitin aksinin ispatı yemin deliliyle dahi mümkün değildir. Asıl davaya dönecek olursak, alacak talebi zamanaşımına uğramış çeke dayalı ve temel ilişkide cari hesap alacağına dayanılıyor ise temel ilişkinin ispatı yeterli olmayıp, çek tutarınca cari hesap alacağı olduğu da ispat edilmelidir, bu durumda asıl davada davacı-k.davalı ispatlamış olduğu cari hesap alacak tutarı olan 2.921,79-TL asıl alacak talebinde haklıdır, öte yandan çek zamanaşıma uğramış olduğundan davacı-k.davalının çek tazminatı ve komisyonu talepleri haksız olduğu gibi, icra takibine kadar işlemiş faiz talebi de yerinde değildir, takip dayanağı kambiyo vasfını haiz olmadığından ve davalı-k.davacı takip öncesi temerrüde düşürülmediğinden ancak takip tarihinden sonra faiz talebinde bulunulabilir(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 29/03/2018 tarihli 2016/12562 E., 2018/1615 K. sayılı kararı). Ayrıca asıl davaya konu alacak likit olup, icra inkar tazminatı koşulları mevcut olduğundan davalı-k.davacı tarafın aksi yöndeki savunmasına da itibar edilmemiştir. Bununla birlikte dava konusu çek, zayi olması nedeniyle süresinde işleme konulamamış olup, her iki taraf da çekin zamanaşımına uğramasında kusurlu değildir. Dolayısıyla davacı-k.davalı çeke ilişkin olarak uğradığı munzam zararı olduğunu düşünüyor ise, sorumlu olan şahıs/şahıslardan tazmin hakkı saklıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-k.davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, davacı-k.davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı-k.davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 m. uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı k. davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE ve davacı-k.davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2017 tarihli 2014/782 E., 2017/1049 K. sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 m. uyarınca KALDIRILMASINA; “Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile; asıl dava davalısının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki vaki itirazının KISMEN İPTALİNE; takibin 2.921,79-TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Asıl davada alacak likit olmakla, kabul edilen 2.921,79-TL’nin %20’si oranındaki 584,35-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Asıl davada davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine, Karşı davanın REDDİNE,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Asıl davada alınması gereken 199,58-TL nispi harcın, 522,85-TL peşin nisbi harçtan mahsubu ile 323,27-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Asıl davada davacı tarafından ödenen 199,58- TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Asıl davada davacı tarafından ödenen 28,05- TL ilk masraf, 1.100-TL bilirkişi ücreti ile 541,10- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.669,15-TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 159,30-TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Asıl davada davacı … A.Ş. vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.921,79- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Asıl davada davalı … A.Ş. vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 4.153,80- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karşı davada alınması gereken 54,40-TL nispi harcın, 307,40-TL peşin nisbi harçtan mahsubu ile 253-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Karşı davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Karşı davada davalı … A.Ş. vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.400- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı-k.davalı tarafından yatırılan 293- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalı-k.davacıdan karşı dava için alınması gereken 54,40-TL harçtan peşin yatırılan 35,90-nin mahsubu ile 18,50-TL eksik harcın davalı-k.davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, davalı-k.davacı tarafından asıl dava için yatırılan 507- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, asıl ve karşı dava için istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10-’ar TL’nin hazineye irad kaydına, Taraflarca istinaf aşamadında yapılan giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 23/01/2020