Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/592 E. 2018/588 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/592
KARAR NO : 2018/588
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/02/2018
NUMARASI : 2018/1 Esas
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/05/2018
İlk derece mahkemesince verilen ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, davalı şirketin 16.10.2017 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin çağrının usulsüz şekilde yapıldığını, ticaret sicil gazetesinde yayınlanan genel kurul ilanın asgari yasal içeriğe sahip olmadığını, davacıya tebliğ edilen toplantı çağrı metninde ticaret sicil gazetesinde yayınlanan genel kurul ilanında şirket esas sözleşmesinin değiştirilmesi öngörülen sermayeye ilişkin maddesine yönelik değişiklik tasarısının bulunmadığını, genel kurul toplantısı öncesinde, davacının şirketin finansal bölümünü anlayabilmek adına talep ettiği belgelerin verilmesinin davalı tarafından reddedildiğini, böylece davacının sermaye arttırım kararı ve gerekleri hakkında finansal muhasebesel bilgiye sahip olmasının engellendiğini, davalı şirketin, hali hazırda herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığını, bunu aşabilmek adına sermaye arttırımına gittiğini, müteveffa …’ın miras ortaklığının paylaşılmadığını, terekenin el birliği ile mülkiyete konu olduğunu, mirasçıların oy birliği sağlanmadan münferiden kullandıkları oyların geçersiz olduğunu, davalı şirket aleyhine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/181 sayılı dosyasında açılan davanın sonucunun beklenmesinin gerektiğini, azınlık hissedarlarının telafisi imkansız zararlara düçar olmaması için sermaye arttırımına ilişkin kararının yürütülmesinin geri bırakılmasının zorunlu olduğunu belirterek 16/10/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2 nolu sermaye arttırım kararının iptalini ve bu kararın yürütülmesinin durdurulmasını ihtiyati tedbir yolu ile talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, sermaye artırımının müvekkili şirket için yasal bir zorunluluk olduğunu ve yapılan genel kurulun ve alınan kararların hukuka uygun olduğunu, 16/10/2017 tarihinde saat 13.30’da gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısının sermaye artırımı ve rüçhan haklarının kullanımı şeklinde olduğunu ve şirket ortaklarına usulüne uygun tebliğ edildiğini, sermayenin arttırılmaması halinde şirketin re’sen terkin ile karşı karşıya kalacağını, davaya konu sermaye artırımının tedbiren durdurulması halinde şirketin büyük zarara uğrayacağını, sermaye artımı açısından gerek usul gerekse esas yönünden bir aykırılık bulunmadığını dolasıyla davacının öncelikle haksız tedbir taleplerinin reddi ile davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davacının iptalini talep ettiği maddenin TTK 447.maddesi kapsamında kanuna, esas sözleşmeye, iyi niyet kuralına aykırı olup olmadığının yapılacak yargılama sonunda belirleneceğinden yaklaşık ispat koşullarının oluşmaması gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müteveffanın mirasının terekenin taksimine kadar iştirak halinde mülkiyet rejimine tabi olduğunu, bu paylar üzerinde; bütün mirasçılar arasında rızai paylaşım sözleşmesi yapılmadıkça veya elbirliği halindeki mülkiyet paylı mülkiyete dönüştürülmedikçe yahut açılacak bir ortaklığın giderilmesi dava sonucunda tereke taksim edilmedikçe mirasçıların elbirliği ile tasarruf edilebileceğini, davalı şirketin 29/12/2017 tarihli Olağanüstü GK toplantısına müteveffanın paylarından doğan oy haklarının mirasçıların oy birliğiyle veya oybirliğiyle seçecekleri temsilci aracılığıyla kullanılması gerektiğini, oysa davalı şirket YKnca bölünerek mirasçılara pay edildiğini ve kararın usulsüz paylardan doğan oy hakları ile oluşturulduğunu, davalı şirketin 31/12/2016 tarihli bilançosunda da görüleceği üzere sermaye arttırımı öncesi TTK. Madde 376. 3. Fıkrası uyarınca borca batıkolduğunu belirterek,kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Şirket genel kuruluna vefat eden paydaşın tüm mirasçılarının katıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan evraklar İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/620 sayılı dosyasında, Hüseyin Yaşat Manav’ın vasiyetnamesinin iptali yönünde Bodrum 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı belirtilerek, iştirak halinde mülkiyetinin müşterek mülkiyete çevrilmesinin talep edildiği ve yargılamanın halen derdest olduğu anlaşılmakla birlikte vasiyetnamenin yürütmesinin tedbiren durdurulması yönünde bir karar bulunmamaktadır. Mahkemece, yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınarak TTK.’nın 449. maddesindeki lazimenin yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
Bunun dışında yürütmenin durdurulması talebi ve kararı, geçici hukuki korunma talep ve kararlarının bir parçası olup, genel olarak ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için gerekli olan 6100 sayılı HMK’nın 390/3. Maddesinin burada da uygulanması gerekmektedir. Adı geçen maddeye göre: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Şirket genel kurulunda alınan dava konusu kararın yürütülmesinin durdurulması için İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği gibi kararın, kanuna, esas sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olması ve bu hususların dava dilekçesi ve eklerinden yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde duraksamaksızın anlaşılabilir olması gerekmektedir. Mahkemece verilen ara kararda, ihtiyati tedbir kararı verilmesi koşullarının takdirinde bir isabetsizlik olmayıp dosya içeriği delillere uygun olup, yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine .
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi 17/05/2018