Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/590
KARAR NO : 2019/129
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2018
NUMARASI : 2016/672 E.-2018/145 K.
DAVA : Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/02/2019
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, davalı banka tarafından takibe konu edilen İstanbul …. İcra Dairesinin 2015/8597 sayılı dosyasındaki senet nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığını, senedin davalı bankaya 3.8.2011 tarihinde ….. plakalı aracın alımı için kullanılan kredinin teminatı olarak verildiğini, ortağı ve yetkilisi olduğut ……ltd.şti.nin borçlu olarak imzaladığıı, 25.000-TL tutarlı kullanılan kredi için vade ve miktarı yazılmadan bankaya verildiğini, taksitlerin zamanında ödenip kredinin kapatıldığını ,5.8.2013 tarihinde bankaya borçlarının kalmadığını, rehnin kaldırıldığı, aracın 3. kişiye satıldığını, şirketteki hissesini 24.9.2013 tarihinde takip borclusu Levent Akdoğan’a devrederek şirketle de tüm ilişkisini sonlandırdığını,kredi borcu bittiğinden senedin bedelsiz kaldığını , iade edilmesi gerektiğini bu nedenle kambiyo senedine dayalı başlatılan takip dayanağı nedeniyle de borçlu olmadığının tesbitine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili,süresinde cevap dilekçesi sunmamış ise de rapora itiraz dilekçesinde ;davacı yan ile imzalanan kredi sözleşmelerinin cari hesap şeklinde işlediği ,bu halde limit aşılmamak üzere sürekli kredi kullandırımının sözkonusu olduğu ,dolayısıyla sözleşme sonlandırılmadığı sürece geçerli olduğu ,müvekkili banka tarafından davacıya ibraname verilmediği sürece borcun devam ettiği davacının kefaletinin kefalet miktarınca geçerli olduğu ,kefalet sonlandırılmadığından sonradan doğmuş borçlar içinde geçerli olduğu ,daha sonra kullandırılan kredilerin yeni bir kredi sayılamayacağı, kefalet limiti dahilinde daha sonra doğan borçtan da sorumlu olduğunu savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının dava dışı şirket lehine davalı banka ile genel kredi sözleşmesi imzaladığı, müteselsilen kefil olduğu, senedin kredi sözleşmesini teminen alındığı, genel kredi sözleşmesi borcunun ödenerek kapatıldığı, hatta aracın 3. kişiye de satıldığı, sözleşmeden kaynaklanan borç ifa edilmiş olmakla senedin bedelsiz kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ancak kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili;takibe konu bononun sadece araç kredisinden kaynaklanan borcun değil, borçlu şirketin doğmuş ve doğabilecek tüm borçlarının teminatını teşkil etmek üzere alındığını, borçlunun hisselerini devretmesinin ya da rehnin kaldırılmasının kefaleti sonlandırmayacağı, davacının ne GKS deki kefaleti ,nede senet üzerinde ki aval imzası nedeniyle ibra edilmediği ,davacının imzaladığı genel kredi sözleşmesinde kefaletten vazgeçme hakkı bulunmadığı ,cari hesap şeklinde işleyen bir kredi ilişkisinde kredi borcunun bir tarihte tamamen ödenmiş bulunmasının kefaleti sonlandırmayacağını, davacının kefaletten istifa bildiriminde bulunmadığını, hesap katına itiraz etmediğini, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davalı alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine dayalı takip talebinde 3.8.2011 tanzim ,24.11.2014 vade tarihli 35.000-usd bedelli senede davacı tarafından aval verilmiş olup, ayrıca davacının taraf bulunmadığı 1.4.2014 tanzim tarihli 400.000-TL tutarında senede dayalı olarak toplamda 129.546-TL için(davacı 91.696-TL için sorumlu olmak üzere ) kambiyo senetlerine dayalı takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.Davacı banka ile davadışı …..ltd.şti tarafından imzalanan 3.8.2011 tarihli 35.000-usd bedelli genel kredi sözleşmesini davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı , bilirkişi kurulu tarafından yapılan inceleme de ; düzenlenen genel kredi sözleşmesi kapsamında kredinin teminatı olmak üzere 35.000 usd bedelli munzam senet alındığı ,davadışı şirkete aynı tarihte 24 ayda aylık 1.234,66-TL lik taksitler halinde 24 ayda geri ödenmek üzere ilk taksiti 6.9.2011-son taksiti de 5.8.2013 tarihinde ödenen taşıt kredisi kullandırıldığı ve kredi taksitlerinin ödenerek taksitli krediden borç bakiyesi bulunmadığı tesbit edilmiştir. Kullandırılan taksitli taşıt kredisinden sonra davadışı şirketin 24.4.2014 tarih ve 30.9.2014 tarihlerinde 185.000-TL ve 68.000-TL tutarlı iki ayrı ticari kredi daha kullandığı ve bu sözleşmelerde davacının kefaleti bulunmadığı alınan senette de imzası bulunmadığı hususu çekişmesizdir. Ancak davalı banka vekili gerek genel kredi sözleşmelerinde verilen kefaletin ,gerekse senette ki sorumluluğun banka tarafından ibraname verilmedikçe ileri tarihte doğan tüm borçlar için kefalet dahilinde ve senetlerde sorumluluğun devam edeceğini savunmaktadır.Genel kredi sözleşmesinde ki kefalet sorumluluğu kural olarak borcun ödenmesiyle sona ermez ise de;borç ödendikten sonraki tarihte yeniden kredi sözleşmesi imzalanması ve bu genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden dolayı sözleşmede imzası bulunmayan kefilin sorumluluğunun sona erdiği Yargıtay 19.HD nin yerleşik içtihatlarındandır. Davacının aval verdiği munzam senedin 3.8.2011 tarihli genel kredi sözleşmesinden doğan borcun tümüyle ödndiği ,bu sebeble senedin ileride doğan borçların ve imzalanan genel kredi sözleşmelerinden doğan borçları kapsamadığı ,senedin teminatı olduğu kredi borcunun ödendiği anlaşılmakla ibraname verilmedikçe senedin doğacak tüm borçları kapsadığının kabul edilemeyeceği gözetilerek davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiş,davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 6.263,79- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 1.565,95- TL nin mahsubu ile bakiye 4.697,84- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle karar verildi. 07/02/2019