Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/589 E. 2019/91 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/589
KARAR NO : 2019/91
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2017
NUMARASI : 2014/1…017/795 K.
DAVA : Hisse Devrinin …enel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/01/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalı şirket karar defterini işçiler vasıtasıyla eline geçiren davalı …’ın kanunun açığından yararlandığını ve kanunda anonim şirketlerde hisse devrinin noterden yapılması ve ilanı gibi zorunluluk olup olmadığı yönünde net bir hüküm olmadığından 18/12/2013 tarihinde sahte olağanüstü genel kurul yaparak kendisini hissedar gibi gösterdiğini ve tüm hisselerin kendisine devredildiği yönünde sahte karar aldığını, bu kararın ticaret sicilinde tescil edildiğini, davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan müvekkilinin şirketteki tüm hisselerinin davalıya devredildiğini internet üzerinden öğrendiğini, oysa ticaret sicilde noterden hisse devri yapıldığına dair devir sözleşmesi olmadan ilan yapılmaması gerektiğini, sicilin yaptığı işlemin de hukuka aykırı olduğunu, davalının şirketin eski ortağı ve çalışanı olduğunu, amacının şirketin markalarını farklı bir firmaya devretmek olduğunu, şirketin avukatını kandırarak hileli işlemler yaptığını, ancak başarılı olamayınca şirket hisselerini ele geçirmeye çalıştığını ileri sürerek 18/12/2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline, hisse devrine ilişkin 19/12/2013 tarihli tasdik edilmiş noter hisse devrine ilişkin kararın iptaline, müvekkilinin tek pay sahibi ve imza yetkilisi olduğunun tespitine ve ilanına, davalı tarafından yapılmış tüm işlemlerin iptaline, ticaret sicil müdürlüğünün 18/12/2013 ve 29/12/2013 tarihli kararların ilanının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, davalı şirketin 2008 yılında müvekkili tarafından kurulduğunu, ancak kredi sorunlarının yaşanması nedeniyle müvekkilinin hisselerini dava dışı şahsa devrettiğini, müvekkilini zarara uğratmak isteyen dava dışı …İçecek A.Ş. ortağı ve onun elamanlarının ise şirketin markalarıyla birlikte davacıya devredilmesini sağladıklarını, ancak davalı şirketin esasında müvekkiline ait olduğunu, zira davalı şirketin sahip olduğu markaların ilk tescili ile ilgili başvuruların müvekkili tarafından yapıldığını, ancak müvekkilinin kandırıldığını, davacının ise bir organizasyon çerçevesinde işbirliği yaptığı kişilerle birlikte şirketi ele geçirmeye ve içini boşaltmaya çalıştığını, sahte imza kullanarak markalarla ilgili işlemler yapılması nedeniyle müvekkilinin savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, ayrıca genel kurulun usulüne uygun olarak yapıldığını, tarafların hisse devrine ilişkin sözleşme yapmaya karar verdiklerini, müvekkilinin sözleşmeyi düzenleyerek davacıya gönderdiğini, davacının da imzaladığını bildirerek geri gönderdiğini, ancak daha sonra davacının imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket adına davaya cevap verilmemiş, yargılama sırasında şirketin sicilden terkin edilmesi üzerine davacı taraf ihya davası açmış, bu davadaki yargılama ile sınırlı olmak üzere şirketin ihyasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı …’un davalı şirket nezdindeki ortaklık hisselerini davalı …’a devrettiği, davacının, davalı şirket nezdinde ortaklık hissesinin kalmadığı, bu nedenle davalı şirketin 18/12/2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı, dolayısıyla davalılar … Gıda A.Ş. ve Kemal Kutsi Topal aleyhine açılan davanın sübut bulmadığı, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ise pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalılar …Gıda A.Ş. ve Kemal Kutsi Topal aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1- Bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, kendileri tarafından sunulan aksi yöndeki rapor ile oluşan çelişkinin giderilmesi için ATK’dan rapor alınması taleplerinin haksız olarak reddedildiğini,
2- Hükme esas alınan raporda hisse devir sözleşmesindeki imza ile gerçek imzaların karşılaştırıldığını, ancak pay defterindeki imzanın değerlendirmeye alınmadığını, raporun bu yönüyle de eksik olduğunu,
3- Hisse devir sözleşmesi aslı ile pay defteri aslının mahkemece verilen kesin süreden sonra sunulduğunu,
4- Davalı tarafça daha önce sunulan sözleşme fotokopisi ile sonra sunulan aslı arasında farklılıklar bılunduğunu, her iki sözleşmede tarafların isimlerin farklı yerlerde olduğunu ve müvekkili adresinin farklı olduğunu, belge asıllarının sahte olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğunu, davacı tarafça sunulan raporun ise fotokopi belgeye göre hazırlandığını, davacı hakkında açılan ceza davalarının derdest olduğunu belirterek istinaf isteminin reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, sahtelik iddiasına dayalı anonim şirket hisse devir sözleşmesinin ve pay devrinin geçersizliği nedeniyle iptali ve buna bağlı yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Davalı şirketin sicil kayıtlarının incelenmesinden, 02/11/2007 tarihinde dava dışı 5 ortak tarafından kurulmuş olduğu, 19/12/2013 tarihli kararla tek pay sahibinin davalı olduğunun tescil edildiği görülmüştür.
TTK bünyesinde senede bağlanmamış çıplak payın devri konusunda her hangi bir hükme rastlanılmamaktadır. Ancak Anonim Ortaklıklar Hukukunda payın pay senedine bağlanması esasen zorunlu olmadığından ötürü, senede bağlanmamış payın da, pay senedi veya ilmuhabere bağlanmış pay gibi her türlü işleme konu edilebileceği kabul edilir. Zira, senedin yokluğu ortaklık haklarının doğumunu engelleyici nitelikte değildir. Çıplak payın konu edileceği en önemli işlemlerden biri devirdir. Çıplak payın devri genel hükümler doğrultusunda yapılır. Çıplak payın devrinin adi yazılı bir sözleşme ile yapılması ve sözleşmenin alacağın temliki hükmünde olması yeterlidir. Ancak devrin anonim ortaklığa karşı ileri sürelebilmesi için pay defterine kaydı gereklidir.
Somut olayda dava konusu bila tarihli Hisse Devir Sözleşmesi incelendiğinde, tek ortak olarak kalmış olan davacının davalı şirketteki çıplak paylarının tamamını davalıya devrettiği ve bedelinin peşin alındığı, ayrıca devirden sonra bu hususun ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği görülmektedir. Öte yandan şirket esas sözleşmesinde bu hususta özel bir düzenleme olduğu yönünde bir iddia da bulunulmamıştır.
Sahte olduğu ileri sürülen bila tarihli Hisse Devir Sözleşmesi altındaki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığının tespiti için uzman bilirkişi tarafından sözleşme aslı ve davacı imzasını içeren(devir tarihi olarak kabul edilen 18/12/2013 tarihi öncesine ait ve bu tarihe yakın tarihli) belge asılları üzerinde inceleme yapılmış ve sözleşmedeki imzanın davacı eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça, kendileri tarafından sunulan aksi yöndeki bilirkişi raporu ile mahkemece alınan rapor arasında çelişki oluştuğundan ve pay defterindeki imzanın incelenmediğinden bahisle Adli Tıp Kurumu’ndan yeni bir rapor alınması talep edilmiş ise de, hem davacı tarafça sunulan raporun fotokopi belgeye dayalı olarak hazırlanmış oluşu, hem de mahkemece alınan raporun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli oluşu nedeniyle bu talep yerinde görülmemiştir. Dolayısıyla davacının hisse devrinin geçersizliği yönündeki iddiası sübuta ermemiştir.
Bununla birlikte TTK’nun 445. ve 446. maddeleri uyarınca, ancak şirkette pay sahibi olanlar genel kurul kararının iptali davası açabilirler. Bu durumda davalı şirkette pay sahibi olduğunu kanıtlayamayan davacının, genel kurul kararlarının iptali istemi de yerinde değildir.
O halde ilk derece mahkemesince davalı … sicil müdürlüğüne yönelik davanın pasif husumet yokluğundan, diğer davalılara yönelik davanın esastan reddinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, davacı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 3… maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraflara tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 24/01/2019