Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/587 E. 2019/1128 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/587
KARAR NO : 2019/1128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2017
NUMARASI : 2015/548 Esas 2017/940 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/09/2019 (20/10/2019 yazım tarihli)
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirket … Nakliyat ve Tic. A.Ş taşıma konusunda uzman bir şirket olup, müşterilerine kara, deniz, hava yolu ve proje taşımacılığı konularında hizmet verdiğini ,müvekkili şirketin davalı şirket ile silo cinsi yükün yükleme yeri İtalya/Latino’dan Türkiye /Denizli’ye taşıma işinin gerçekleştirilmesi için karşılıklı olarak anlaştıklarını, tarafların bu husustaki iradelerini gerek taraflar arasındaki e-posta yazışmalarında açık ve kesin olarak görüleceğini, müvekkili şirketin işbu taşıma ilişkisi uyarınca araçları tahsis ederek yükleme planı çıkardığı yükleme planı ve araçların plakalarının, davalı şirket ile de paylaşıldığını bu hususun yazışmalar ile de sabit olduğunu, hatta davalının müvekkil şirket tarafından taşıma organizasyonunun başlatılması ve gerekli izinlerin alınıp bilgi verilmesi yönünde onaylarının mevcut olduğunu, müvekkil şirket tarafından davalıya Beşiktaş … Noterliğinin …yevmiye numarasına kayıtlı 03/04/2015 tarihli ihtarnamesi ile bu taleplerini içeren hususların ihtar edildiğini, davalı tarafından bugüne kadar herhangi bir ödemede bulunulmadığını, bu sebeple taraflar arasında kararlaştırılan taşımanın iptal edilmesi sebebiyle müvekkil şirket tarafından hesap edilen 15.283,34 euro cezai şartın iş bu dava ile talep edilmesinin hasıl olduğunu, müvekkil şirket lehine tahakkuk eden miktarın temerrüt tarihi olan 15/04/2015 tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davacının dosyaya tüm belgeleri sunmadığını, hangi tarihler ve hangi taraflar arasındaki taşımadan söz ettiğini ve belgelerini ibraz etmeksizin iddialarda bulunduğunu, delillerin taraflarına tebliği halinde bu konudaki savunma ve itiraz haklarının saklı olduğunu, müvekkil şirket ile davacı arasında bir taşıma sözleşmesinin olmadığını, bu nedenle davacınında böyle bir iddiada bulunmadığını e-mail yazışmalarından bahsettiğini, dava dilekçesinde ekli isede taraflarına tebliğ edilmediğini, bu iddiaları kabul etmediğini, tarafların hiçbir şekilde bir sözleşmeye taraf olmayıp, müvekkilin bu açıdan bir sıfatı olmadığını,davacı şirket ile müvekkil şirket ile silo cinsi yükün yükleme yerinin İtalya’dan Türkiye/Denizli’ye taşıma işinin gerçekleştirilmesi yönünde anlaştıkları iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın pasif husumet yokluğundan ve esas yönünden reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, e-posta yazışmaları incelendiğinde, sözleşme metni 7 ve 21. maddeleri için ihtirazı kayıt konulduğu, bu maddeler incelendiğinde fatura, ödeme zamanı ve yetkili mahkeme konusunda olduğu, tarafların bedel konusunda anlaştıkları, davacının fiyat icabı üzerine davalı tarafından onay verildiği, organizasyona başlayın denmek suretiyle kabul beyanı verilip sözleşmenin kurulduğu kanaatine varıldığı, her ne kadar dosyada mevcut ek rapor tamamen kök rapor ile çelişkili olsa da raporda yer alan hususların hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözülmesi mümkün olduğundan bilirkişi heyetinin ek raporda yer alan sözleşmenin kurulması ile ilgili görüşlerine itibar edilmediği, kök raporda yer alan hesaplamalar esas alınmak suretiyle daha önce ihtirazi kayıt öne sürülmeyen sözleşmenin 15. maddesi uyarınca sözleşmeye konu edilen ( 10.700-EUROx (2Adet/3) = 7.133,34 EURO ile 8.150x ( 3 adet/3) = 8.150-EURO toplam 15.283,34-EURO), 15.283,34 Euro cezai şartın ödenmesi koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulune 15.283,34 -euro cezai şartın temerrüt tarihi olan 15.04.2015 tarihinden itibaren ticari faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili ; mahkemece bilirkişi ara kararı kurularak bilirkişi ücretinin yatırılmasına rağmen durumda hiçbir değişiklik olmadığı halde dosyanın nedensiz yere bilirkişiye teslim edilmeden aylar geçirildiğini, akabinde daha önce verilen ara kararın hiçe sayılarak karar verildiğini, mahkemenin bilirkişi incelemesine dair ara karardan rücu etmediğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, mahkemece HMK 186.maddenin açık hükmü ihlal edilerek sözlü yargılama günü tayin edilmeden duruşmanın bitirildiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, taşıma hukukunun kendine özgü nitelikleri bulunan ve ayrı bir uzmanlık gerektiren bir alan olduğunu, taraflar arasında bir taşıma sözleşmesi bulunmadığı gibi bir anlaşmanın da olmadığını, TBK 1.maddesine uygun olarak sözleşme ilişkisinin kurulmadığını, navlunun taşıma sözleşmesinin esaslı unsuru olduğunu, tarafların navlun konusunda uzlaşma sağlayamadıklarından ortada bir icap olduğunu, ancak kabul olmadığını, sözleşmenin kurulmadığını; davalı şirketin gönderici sıfatının bulunmadığını, davacı şirket yetkililerinin kendi e-maillerinde beyan ettikleri üzere göndericinin İtalya’da mukim bir şirket olduğunu, davacının dayandığı 28/08/2014 tarihli fiyat teklifinde 8.150 euroluk 3 taşımadan bahsedildiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla toplam 24.450 euro tutan taşıma bedelinin %35’inin 15.283 Euro değil, 8.885,50 euro olduğunu, kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ,bu karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği imzasız 28/08/2014 tarihli kara ithalat navlun teklifi/ sözleşmesinin 15. Maddesinde navlun teklifinin onaylanmasından sonra iptal edilmesi durumunda cezai şart olarak navlun bedelinin %35 fatura edilerek tahsilat yapılacağı düzenlenmiştir.Davalı adına davacıya gönderilen 11/07/2014 tarihli e-mail ile taşıma için navlun teklifi talep edildiği, davacı adına davalıya gönderilen 14/08/2014 tarihli ve 22/08/2014 tarihli e-mailler ile fiyat teklifi verdiği, 22.08.2014 tarihli davalı adına davacıya gönderilen e-mailde teklifin uygun olduğunun bildirildiği görülmüştür.Taşıma sözleşmesi şekle tabi olmadığından bu husus geçerlilik koşulu olmayıp ancak ispat aracıdır. İcap ve kabulle dahi taşıma sözleşmesi kurulabilir. (Y.11.H.D.13/02/2017 tarih 2015/12657E-2017/750K.) 6098 TBK’nın 1.maddesinde “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir” 2.maddesinde “Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır.”Ticari şirketlerde şirket adına sözleşme yapma yetkisi şirketi temsil ve ilzama yetkili temsilciye aittir. TBK 40-maddesi uyarınca yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları ,doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.6098 Sayılı kanunun 46.Maddesinde “Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.”, 47.maddesinde “Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir” hükümleri düzenlenmiştir,Uyuşmazlık; taraflar arasında taşıma sözleşmesi kurulup kurulmadığı ve davacının, sözleşmeden dönme nedeniyle cezai şart talep edip edemeyeceği noktasında noktasında toplanmaktadır.Mahkeme verdiği duruşma ara kararlarından her zaman dönebilir ve verdiği ara kararlardan yine ara karar kurularak dönülmesi esas ise de bu husus esasa etkili bir usul hatası değildir. Yine dosyada mevcut raporlar arasında çelişki var ise giderilmesi gerekir.Ancak 6100 sayılı HMK. hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir [266/-(1)]. Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir [282-(1)].hükümleri uyarınca taraflar arasında taşıma sözleşmesinin kurulup kurulmadığı ve cezai şart talep etme koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren bir husus olmayıp hakimin hukuk bilgisi ile çözebileceği bir ihtilaf olması nedeniyle rapor almadan ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesine bir isabetsizlik görülmemiştir.Yetkisiz temsilcinin yaptığı sözleşmenin hukuki niteliği askıda hükümsüzlük halidir. Sözleşme temsil olunan tarafından onandığı takdirde sözleşme baştan bu yana geçerli sayılacak ,onanmadığı takdirde ise baştan bu yana geçersiz olacaktır. Somut olayda, taraflar arasında davalı şirket yetkili temsilcisi tarafından imzalanmış yazılı bir sözleşme bulunmadığı, şirket yetkilisi olmayan çalışanlar arasında e-mail yazışmaları ile teklif istenilip kabul edildiği , ancak sözleşmenin ifasına başlanmadığı anlaşılmıştır. Sicil kayıtlarından davalı şirket adına e-mail gönderen şirket çalışanının şirket temsilcisi olmadığı, sözleşmenin henüz ifasına başlanmadığı hususu da gözetildiğinde ,TBK 46.maddesi uyarınca yetkisiz temsilci konumunda bulunan şirket çalışanı tarafından gönderilen e-mail ile kurulan taşıma sözleşmesine davalı şirket tarafından açıkça ya da örtülü olarak onay verildiğinin ispatlanamadığı ve davalı şirketin bu sözleşme ile bağlı olmadığı, taraflar arasında davalı şirket tarafından açık veya örtülü onaylandığı ispatlanamayan taşıma sözleşmesi uyarınca cezai şart talep edilemeyeceği gözetilerek ,mahkemece davanın reddi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bununla birlikte dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine dair yeniden hüküm verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/548 E.-2017/940 K. Sayılı ve 04/12/2017 tarihli tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın REDDİNE”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gerekli 44,40 TL harcın; davacı tarafından peşin yatırılan 802,14 TL harçtan mahsubu ile fazla olan 757,74 TL’nin davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, davalı yan gider avansından karşılanan bilirkişi ücreti 600-TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Davalı lehine takdir olunan 5.516,73- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 802,25- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan 31,50 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/09/2019