Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/578 E. 2019/80 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/578
KARAR NO : 2019/80
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/017
NUMARASI : 2016/17 E.- 2017/1064 K.
DAVA : Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/01/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacılar vekili, müvekkili …’ın yetkilisi olduğu müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının maddi açıdan zor durumda olduğunu söyleyerek müvekkili şirketten borç para istediğini ve bir kaç gün sonra bedelinin nakit olarak ödeneceğini söyleyerek kendisine senet verilmesini istediğini, müvekkili senetlere karşılık ödeme yapılmasını istediğinde davalının müvekkilinin kendisine borcunun olduğundan bahisle ödemeden kaçındığını, oysa müvekkilinin davalıya borcunun olmadığını, davalının haksız ve hile yoluyla ele geçirdiği bu senetleri icra takibine konu ettiğini ileri sürerek müvekkillerinin söz konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafın dava konusu senetlerin borca mahsuben verildiği ancak bedellerinin ödendiği iddiasıyla icra hukuk mahkemesinde dava açtığını, bu davada ise senetlerin hile yoluyla alındığını ileri sürdüklerini, dolayısıyla her iki iddianın birbiriyle çelişmekte olduğunu, davacı iddialarının haksız olduğunu, senetlerin müvekkiline borca mahsuben verildiğini savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının davacılardan olan cari hesap alacağında karşılıksız çıkan çek toplamının 42.314-TL olduğu, davacılar tarafından karşılıksız çıkan çeke ilişkin olarak toplam 48.026-TL’lik çek ve senet ile ödeme yapıldığı, davacılar tarafından bedeli ödenen çek ve senetlerin toplamının ise 19.026-TL olduğu, buna göre davalının davacıdan alacağının 23.288-TL olduğu, bu tutarın da dava konusu icra takibine konu edildiği gerekçesiyle davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Taralar arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalıya makbuz karşılığında 42.314-TL bedelli çek verildiğini, davalının bu çekin karşılıksız çıktığını ve bankada olması nedeniyle daha sonra iade edileceğini beyan etmesi üzerine çeke karşılık muhtelif senetlerin makbuz karşılığında davalıya verildiğini, davalı çeki iade etmediği gibi senetleri takibe konu ettiğini, bu nedenle davalı şirket yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, bu durumun 31/01/2017 tarihli dilekçe ile dosyaya beyan edildiğini, ancak mahkemenin bu konuda araştırma yapmadığını,
2-Kararda karşılıksız çıkan çekin iade edilmemesi ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığını, halbuki bu çek iade edilmeden yeni çekler alınmasının ve takibe konu edilmesinin mümkün olmadığını,
3-Müvekkilinin icra tehdidi altında tüm borcu ödemek zorunda kaldığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, hatır senedi olarak verildiği ileri sürülen bonolara dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, nakit ihtiyacı olduğunu söyleyen ve bir kaç gün içinde bedelinin nakit olarak ödeneceği sözünü veren davalıya bonolar verildiğini, ancak davalının daha sonra kendisinden alacaklı olduğunu ileri sürerek bonoların bedelini ödemekten kaçındığını, dolayısıyla bonoları haksız ve hile ile ele geçirdiğini ve daha sonra kötüniyetli olarak icra takibine konu ettiğini ileri sürmüş, davalı ise bonoların borca mahsuben verildiğini savunmuştur.
Dava konusu bonolar incelendiğinde, 2013 keşide ve vade tarihli, keşidecisi dava dışı …, lehdarı davacı şirket olan, arka sayfasında sırasıyla davacı şirketin, davacı …’ın ve davalının ciroları olan nakden kayıtlı bonolar olduğu görülmüştür.
Dava konusu İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün…Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davalının davacılar hakkında 4 adet bonoya dayalı olarak 23.900-TL asıl alacak, 4.448,71-TL işlemiş faiz, 71,70-TL komisyon ve 130,52-TL protesto masrafı olmak üzere toplam 28.550,93-TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatmış olduğu görülmüştür.
Kural olarak bono “kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini” içermektedir. Bunun aksini iddia eden tarafın iddiasını HMK’nun 200’üncü maddesi uyarınca senetle ispat etmesi gerekir.
Somut olayda ise, davacılar bu iddialarını ispat edememişlerdir. Kaldı ki davacı … tarafından iş bu dava açılmadan önce, takibe konu senetlere ilişkin olarak İstanbul 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/361 Esas sayılı dosyası üzerinden de bir dava açılmış ve o davada davacı tarafça senetlerin borca karşılık verildiği, ancak bedelleri ödenmiş olmasına rağmen icra takibine konu edildiği ileri sürülmüştür. Dolayısıyla davacı taraf her iki davada birbiriyle çelişen beyanlarda bulunmuş, o davada senetlerin hatır senedi olarak verilmediğini kabul etmiştir. Bu durumda davacı tarafın hatır senedi iddiasını ispatlayamadığı, hatta kendi iddiasını kendi beyanı ile çürüttüğü sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, davacılar vekili teati aşamasından ve ön inceleme duruşmasından sonra sunmuş olduğu 31/01/2017 tarihli dilekçesinde, hile iddiasından farklı olarak bu kez senetlerin daha önce borca karşılık verilen bir çekin karşılıksız kalması üzerine çeke mahsuben verildiğini, çek iade edilmediği gibi senetlerin haksız olarak takibe konu edildiğini ileri sürmüş ise de, bu iddia, iddianın değiştirilmesi yasağı kapsamında olduğundan ve davalı tarafça iddianın değiştirilmesine açıkça muvafakat edilmemiş olduğundan bu iddiaya itibar edilmemiştir. Dolayısıyla davanın konusu olmayan ve karşılıksız kaldığı ileri sürülen çeke ilişkin olarak bir değerlendirmede de bulunulmamıştır.
Bununla birlikte, davalı vekili 11/05/2017 tarihli dilekçesinde davacı borcu 23.288- TL olduğu halde, takibin sehven 23.900-TL üzerinden başlatıldığını beyan etmek suretiyle, icra takibine konu asıl alacağın 23.288-TL olduğunu ikrar etmiştir. O halde davacının icra takibinde talep edilen 612-TL asıl alacak, 249,98-TL işlemiş faiz ve 1,84-TL komisyon olmak üzere 863,82-TL yönünden borçlu olmadığının kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan bu gerekçelerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353(1)b-2 gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2017 Tarih 2016/17 Esas 2017/1064 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın KISMEN KABULÜNE; davacının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinde talep edilen tutarın, 612-TL asıl alacak, 249,98-TL işlemiş faiz ve 1,84-TL komisyon alacağı olmak üzere toplam 863,82-TL’lik kısmı yönünden davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;
“Alınması gereken 59-TL nispi harcın, 408,16- TL peşin nisbi harçtan mahsubu ile 349,16-TL fazla harcın talep halinde davacılara iadesine,
Davacılar tarafından ödenen 59- TL peşin harcın davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
Davacılar tarafından ödenen 37,80-TL ilk masraf ve 769,50-TL posta, müzekkere ve bilirkişi gideri olmak üzere toplam 807,30-TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak 24,42-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalanın davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 250-TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak 242,43-TL’sinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacılar vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 612- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.794,56- TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”
İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,
Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile, HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 24/01/2019