Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/576 E. 2019/50 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/576
KARAR NO : 2019/50
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2017
NUMARASI : 2013/763 E.- 2017/601 K.
DAVA : Yöneticinin Azli
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/01/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin, davalı …’nın ve dava dışı …’nın davalı şirketi kurduklarını, müvekkilinin %50, diğerlerinin %25’er hisse sahibi olduklarını, davalı …’nın 13/05/2008 tarihli kuruluş sözleşmesi ile 10 yıllığına şirketi temsil ve ilzama yetkili müdürü olarak seçildiğini, şirketin inşaat yapmak ve satmak amacıyla kurulmuş olup müvekkilinin her türlü yükümlülüğünü yerine getirdiğini, şirkete en az 632.000-TL para ödediğini, davalı şirket kat karşılığında inşaatlar yapmakta iken özellikle 2011 yılından itibaren müvekkiline bilgi verilmediğini, şirkete sokulmaz olduğunu, taşınmazların değerine satılmamış olabileceği ve mal kaçırmak maksadıyla 3.kişilere devredilmiş olabileceği, şirket adına kullanılan kredilerin ne şekilde kullanıldığı konusunda şüphelerinin olduğunu, şirketin bugüne kadar toplantı yapmadığını, ayrıca hiç kâr dağıtımı yapılmadığını, davalının müdürlük görevini bu şekilde kötüye kullanmakta ve yasal görevlerini de yerine getirmemekte olduğunu ileri sürerek TTK 630/2 maddesi uyarınca davalı …’nın yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili, davacının ödediği belirttiği 632.000-TL’nin 250.000-TL’si sermaye payı olup kalan 382.000-TL’nin cari işlemler için ödendiğini, müvekkilinin ise ortaklık payı 125.000-TL de dahil 665.700-TL ve diğer ortağın ortaklık payı 125.000-TL dahil 2.381.043 TL para koyduklarını, öte yandan davacının TTK 613.maddesinde düzenlenen Bağlılık Yükümlülüğü ve Rekabet Yasağına aykırı davranarak davalı şirketle iştigal konusu aynı olan işi yapmaya başladığını, ayrıca davacının inşaatlarla ilgili olarak bilgilendirildiğini, toplantılara katılması için arandığını, fakat davacının şirketten uzaklaştığını ve bağımsız tacir gibi davranmaya başladığını, davacının taşınmazların değerine satılmamış ve mal kaçırmak amacıyla 3.kişiye devredilmiş olabileceği yönündeki iddiasının da asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı şirket müdürünün şirket malvarlığını, teknik bilirkişi raporunda tespit edilen şekilde değerinin altında 3.kişilere satmak suretiyle açık şekilde davalı şirketi doğrudan zarara uğrattığı ve şirketin malvarlığının azalmasına bağlı olarak da şirket ortaklarının da zarara uğramasına sebep olduğu, davalı şirket müdürünün piyasa araştırması yaparak satış rakamlarını belirlemek zorunda olduğu, ancak dosya kapsamında bu yönde bir belge ve bilgiye rastlanılmadığı, dolayısıyla davalı müdürün özen ve bağlılık yükümünü ağır bir biçimde ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı …’nın davalı şirketin müdürlüğünden azline, davacının tedbir talebinin kabulü ile, karar kesinleşinceye kadar davalı şirket müdürü/yönetim organının her türlü karar ve işlemlerinin [SGK ve vergi idaresi ile yapılacak işlemler/bildirimler ve ödemeler hariç] denetim kayyımının onayına bağlı kılınmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Teknik bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını,
2-Ortakların şirkete olan pasaral katkıları arasındaki farkın dikkate alınmadığını,
3-Şirketin vergi borcunun yapılandırılarak müvekkili tarafından ödenmiş olmasının dikkate alınmadığını,
4-Davacının bu hesaba göre en az 1.848.371-TL yerine 650.000-TL ödemiş olduğu yönündeki itirazlarının dikkate alınmadığını,
5-Davacının rekabet yasağı hükümlerine aykırı olarak aynı iştigal konusunda bir şirket ile faaliyet göstermesinin dikkate alınmadığını,
6-Bilirkişi raporunda inşaat için maliyet hesabı yapılmadığını,
7-Ek rapor veya yeni rapor taleplerinin dikkate alınmadığını,
8-Müvekkilinin azline karar verilmesi ve davacının da ortaklıktan ayrılma için izin istemesi nedeniyle şirket müdürlüğü yapacak bir ortak kalmadığını, dolayısıyla mahkemece şirketin fesih ve tasfiyesine de karar verilmesi gerektiğini,
9-Davalı şirketin fesih ve tasfiyesi talebiyle taraflarınca dava açıldığını,
10-Kayyım hiçbir iş yapmadığı halde aylık almaya devam ettiğini, bu ödemelerin daha sonra şirkete borç olarak dönecek olmasının ve dava dışı ortağın hakları dikkate alınmadan karar verildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığını, bu davadan tefrik edilen dosyanın mahkemenin 2017/1077 E. sayılı dosyasında derdest olduğunu, ayrıca şirkete kayyım atanması talebiyle İst. Anad. 4 ATM 2018/309 E. sayılı dosyasında dava açıldığını belirterek istinaf isteminin reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haklı nedenlerle limited şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.
Davacı, şirket müdürü olan davalının şirketi kötü yönettiğini, şirkete ait taşınmazları gerçek değerinin altında satarak şirketi zarara uğrattığını, kâr dağıtımı yapmadığını ve kendisine herhangi bir bilgi vermediğini iddia ederek davalının şirket müdürlüğünden azlini istemiş, davalılar ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davalı müdürün üstüne düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, aksine davacının rekabet etmeme yasağına aykırı davrandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı şirketin ticari sicil kayıtlarında; şirketin ortaklık yapısının davacı, davalı … ve dava dışı Hakan Yalçınkaya’dan ibaret olduğu ve şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkilisinin davalı … olduğu görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir. Ayrıca haklı sebebin hiç şüphesiz dava tarihi itibariyle mevcut olması gerekmektedir
İlk derece mahkemesince alınan gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi heyet raporu ile, şirket malvarlığının gerçek değerinin altında 3.kişilere satılarak şirketin ve buna bağlı olarak ortakların zarara uğratıldığı, şirket müdürünün satış rakamlarını objektif kritelere göre belirlediğine dair bilgi veye belgeye rastlanılmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafın gerek teknik bilirkişi raporuna gerekse heyet raporuna itirazları haklı görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle, TTK 630/2-3.maddesi uyarınca, davalı müdürün özen ve bağlılık yükümlülüğünü ağır bir şekilde ihlal ettiği ve azli için haklı sebeplerin oluştuğu kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesince davalı müdüre yönelik verilen kararın isabetli olduğu kanaatine varılmıştır.
Öte yandan şirket müdürünün azli davalarında husumetin, azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamıştır(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 25/06/2018 tarihli 2016/13526 E., 2018/4741 K. sayılı emsal kararı).
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin davalı …’ya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı şirkete yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca davalı şirkete yönelik hükmün kaldırılmasına ve davalı şirkete yönelik davanın pasif husumet yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE;
Davalı …’ya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 gereği ESASTAN REDDİNE,
Davalı … . Ltd. Şti.’ne yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/763 Esas-2017/601 Karar sayılı ve 14/06/2017 tarihli hükmünün, davalı … Ltd. Şti.’ne yönelik kısmının HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Davalı …nş. Ltd. Şti. hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE,”
İlk Derece Yargılamasına İlişkin Olarak;
“Davalı … İnş. Ltd. Şti.’nden harç alınmasına yer olmadığına (davalı … hakkında verilen ve kesinleşmiş olan hükümde harca hükmedilmiş olduğundan),
Davalı … İnş. Ltd. Şti.’ne yönelik yapılan tebligat gideri 11-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, (davalı … hakkında verilen hükümde belirtilen yargılama giderinden 11-TL’nin düşümü yapılarak bakiye tutarın davalı …’dan tahsiline),
Davalı …İnş. Ltd. Şti. kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … İnş. Ltd. Şti. ‘ne ödenmesine,
Karar kesinleştiğinde talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,
Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/01/2019