Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/572 E. 2019/1358 K. 04.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/572
KARAR NO : 2019/1358
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2018
NUMARASI : 2014/1106 Esas 2018/144 Karar
BİRLEŞEN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2014/1440 E. SAYILI DOSYASI
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2019
Asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde;davacı şirket ‘in, 5230 sayılı yasa uyarınca davalı banka ile birleşen … T.A.Ş. Ana Sözleşmesinin 66. maddesi uyarınca çıkarılan 1.700 adet kurucu intifa senedinden 337 adedinin sahibi bulunduğu; … T.A.Ş. Ana Sözleşmesi ’nin 66. maddesi uyarınca hesap yılında elde edilen kârdan Kurumlar ve Stopaj Gelir Vergisinin tenzilinden sonra kalan kârın; %5 ‘inin kanuni yedek akçeye, %5’nin ileride vukuu muhtemel zarar karşılıklarına, %5’inin birinci tertip yedek akçeye ayrılmasından sonra, bankanın ödenmiş sermayesinin %5’i oranında ortaklara birinci kâr payı olarak dağıtılmak üzere ayrılmasının, böylece kârdan belirtilen kalemler düşüldükten sonra geri kalan kârın %10’unun Kurucu İntifa Senedi sahiplerine kâr payı olarak ayrılması gerektiğini; … T.A.Ş. ’nin kurucu intifa senetleri sahibi … tarafından İst. 34. ATM’nde 2012/274 E. sayılı dosyası ile açılan davada davalı banka tarafından ibraz edilen … A.Ş. tarafından düzenlenen 05.10.2004 tarihli, 31.07.2004 tarihi itibariyle … T.A.Ş. ’nin net aktif değerleme raporu’na göre, … T.A.Ş. ’nin aktif değerinin (-) 2.216.274 milyar-TL olarak tespit edilmesi nedeniyle, kurucu intifa senetleri hakkında herhangi bir karar ve yapılan bir işlem olmadığının anlaşıldığını; …. T.A.Ş.’nin temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetim ve denetiminin TMSF’na geçmesinin, davacı müvekkili şirketin sahip olduğu kurucu intifa senetleri üzerinde hiçbir etkisinin bulunmadığı; türü ne olursa olsun intifa senetlerinin “hisse senedi” olmaması nedeniyle, Bankalar Kanunu’nun “hisse senetlerinin” Fon’a İntikaline ilişkin hükümlerini kıyas yoluyla intifa senetlerine uygulamaya da imkân bulunmadığı; … T.A.Ş. ‘nin davalı Banka ‘ya devri ile ilgili 5230 sayılı yasanın 3/1 ve devir işlemlerinde 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 18/1 maddesinin uygulanmasını gerektiren 3/2 maddesiyle davacı şirket’in kurucu intifa senetlerinden doğan hak ve alacaklarından davalı banka’nın sorumlu olduğunu; kurucu intifa senetleri sahiplerinin haklarının ortadan kaldırılmasına ilişkin Ana Sözleşme değişikliği yapılmasının mümkün olmadığını;davalı Banka’ya devrolunan …’a karşı sözleşmesel ilişkiye dayalı 3. kişi konumunda bulunan davacının sahip olduğu haklarının, sözleşmenin diğer tarafı veya hedefi tarafından tek taraflı olarak ortadan kaldırılmasının veya değiştirilmesinin mümkün olmadığı, HMK 107’nci maddesi hükmü gereği belirsiz alacak davası olarak dinlenmesine, tespit edilecek alacağın hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; BDDK ‘nun 19.06.2002 tarih, 24790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18.06.2002 tarih, 742 sayılı kararı ile, 4389 sayılı mülga Bankalar Kanununun 14’üncü maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkraları uyarınca, temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi TMSF’na devredilen … A.Ş. ‘nin, 4389 sayılı Kanunun 14,5,md hükmü kapsamında hisselerinin tamamının mülkiyetinin TMSF Başkanlığına intikal ettirilerek, 5230 sayılı yasa hükümleri kapsamında davalı bankaya devir olunan mülga …’ın tek hissedarının TMSF olmasının sağlandığı; 16.07.2004 tarih, 5230 sayılı …T.A.Ş. ‘nin …Bankası A.Ş.’ne devri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 3. maddesindeki “…’ın bilançosundaki tüm aktif ve pasifleri ile bilanço dışı yükümlülükleri …, TMSF ve … arasında düzenlenecek bir protokol ile başka bir işleme gerek kalmaksızın …bank’a devredilir” hükmü gereğince, … T.A.Ş.’nin .. Bankası A.Ş. ‘ne sıfir değer üzerinden devrinin gerçekleştiği; TMSF, … ve … Bankası arasında devir protokolü akdedildikten sonra, TMSF’nin anılan Kanunun 3. maddesi hükümlerini yerine getirmek amacıyla, ülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14/6-B maddesine istinaden özkaynak açığına neden olan zarar ve buna karşılık gelen sermaye ve ihtiyat akçelerini kendi bünyesine çekerek, 12.11.2004 devir tarihi itibariyle özkaynak açığından arındırılmış bir şekilde, yani özkaynak açığı tamamıyla kapatılmış olarak sıfır defter üzerinden, tüm aktif ve pasifleri ve bilanço dışı yükümlülükleri ile davalı Banka’ya devredildiği; 5230 sayılı Kanun hükümleri gereğince akdedilen Devir Protokolü ‘nün 6. maddesinin “… A.Ş. tarafından hazırlanan hisse değer tespit raporlarına göre … ‘ın net aktif değeri (-) 2.216.274 -milyar TL, …’ın net aktif değeri ise, 2.836.071 Milyar TL olarak tespit edilmiş ve taraflar … ‘ın sıfır değer üzerinden … devri konusunda mutabık kalmışlardır. Devir sonucunda, … ’ın ödenmiş sermayesinde bir artış olmayacağı İçin … ve … hissedarına hisse verilmeyecektir.” hükmünün haiz olduğunu, diğer yandan, kurucu intifa senetleri, hisse senedine bağlı olarak verildiğinden, mülga … T.A.Ş. hisselerini 4389 sayılı kanun hükümleri gereğince devralan ve tek sahibi olan TMSF’nun, hisselerinin yanı sıra bu hisselere müsteniden verilmiş kurucu intifa senetlerinin de mülkiyetine sahip olduğunun tartışmasız olduğunu, kurucu intifa senetlerinin, kurucuların kuruluş sırasındaki hizmetlerine karşılık onlara menfaat sağlamak amacı ile verildiğinden, TMSF tarafından mer’i mevzuat kapsamında el konulan mülga bankanın daha sonra 5230 sayılı yasa hükümleri gereğince sıfır değerle davalı müvekkili bankaya devrolması nedeniyle, devir öncesi ve sonrası değişmeyen davalı müvekkili bankanın sermayesine isabet eden kârdan, kurucu intifa senetlerine pay ayrılmasının hukuken olanaksız olduğunu dava konusu edilen söz konusu kurucu intifa senetlerinin hakkaniyet gereği tamamen sona ermiş sayılması gerektiğini, bu nedenlerle, öncelikle davanın zamanaşımı yönünden reddine, belirsiz alacak davası açılamayacağından davanın reddine, davanın TMSF Başkanlığı’na ihbarına ve tüm dosya münderecatı kapsamında davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; … T.A.Ş ile …Bankası A.Ş. ‘nin birleşmesi neticesinde müvekkilinin kaç adet kurucu intifa senedine sahip olduğu belirlenmemiş olmakla, davalı bankanın 2005, 2006, 2007 , 2008, 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında dağıtılan kârından müvekkili şirketin sahip olduğu kurucu intifa senetlerine isabet eden kâr payı alacağının tesbiti mümkün olmadığından , geçici talep sonucu tutarı 10.000-TL’sı alacağının kâr payı dağıtım tarihlerinden itibaren işleyecek değişken oranlardaki T.C Merkez Bankası kısa vadeli kredilere uygulanan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1106 Esas sayılı dosyası ile müvekkili banka aleyhine tarafları konusu, miktarı ve talebi aynı olan dava açılmış bulunduğunu ve davanın derdest olduğunu, davanın derdestlik yönünden reddine, derdestlik itirazının kabul görmemesi halinde davaların birleştirilmesini, belirsiz alacak davası açılamayacağından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, Asıl dava konusu talep çerçevesinde, dava konusu kurucu intifa senetlerinin devir tarihi itibarıyla belirlenmiş birleşme oranına göre kaç adet olarak kabul edileceği ile ilgili anlamlı bir finansal baz bulunmadığından davacı şirkete kurucu intifa senetlerinin miktarının, mevcut veriler çerçevesinde tespiti olanaklı bulunmadığı, … kurucu intifa senetleri ile ilgili olarak “Devir Protokolünde” özel bir düzenlemeye ver verilmediği, davalı Banka tarafından …’taki kurucu intifa senetleri ile ilgili olarak esas sözleşme değişikliği yapıldığına ilişkin bir veriye de rastlanmadığı, bu durumda davalı Banka tarafından davacı şirkete verilmesi talep edilen kurucu intifa senedinin varlığından söz edilemeyeceği, 13.10.2004 tarihli Protokolün dava konusu uyuşmazlık kapsamındaki 4. Maddesinde 5230 sayılı Kanun gereğince …’ın tüm aktif ve pasifleri ile bilanço dışı yükümlülükleri, fiili devir tarihi itibarıyla özkaynak açığı tamamıyla kapatılmış olarak Halkbank’a devir edileceğinin belirtildiği, asıl dava konusu ikinci taleple ilgili olarak davacının kaç adet kurucu intifa senedine sahip oldukları belirlenmemiş olmakla, davalı bankanın 2005, 2006, 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında dağıtılan kârından sahip oldukları Kurucu İntifa Senetlerine isabet eden kâr payı alacağının tespiti ve kâr payı dağıtım tarihlerinden itibaren işleyecek değişken oranlardaki T.C. Merkez Bankası kısa vadeli kredilere uygulanan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili talep edilmekte ise de ilk talep çerçevesinde yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde kurucu intifa senedinin varlığından söz edilemeyeceğinden kurucu intifa senetleri dolayısıyla devir sonrasındaki yıllara ilişkin kâr payı alacağının varlığından da söz edilemeyeceği, Birleşen davada davacı … A.Ş. olup, birleşen dava kapsamındaki taleplerinin, asıl dava kapsamında davacı şirket olan … A.Ş.’nin talepleriyle aynı olduğunun anlaşıldığı, davacı şirkete verilmesi talep edilen kurucu intifa senedinin varlığından söz edilemeyeceğinden “kurucu intifa senedi” miktarı hesaplanamadığından ve …bank ana sözleşmesinin 66. maddesinde kâr dağıtımına ilişkin düzenlemenin davalı şirket ana sözleşmesinde uyarlanmasına ilişkin düzenlemeye rastlanmamakla, kâr payı hesabının yapılabilmesine olanak bulunmadığından, mahkemece alınan 18.09.2017 günlü bilirkişi raporu ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli kabul edildiğinden asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ortaklık payını temsil eden senetlerden farklı olarak kurucu intifa senetleri sahipleri ile şirket arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunduğunu, tarafların birleşen iradesi dışında bu senetlerden doğan hakların tek taraflı olarak ortadan kaldırılamayacağı, yerleşik Yargıtay kararları ile sabit iken mahkemece yok sayılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, soyut ve geçersiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, dosyada mevcut delillere göre devir/birleşme değerinin, değerlendirme yöntemlerinden “işleyen teşebbüs değeri” yöntemi dairesinde tespiti ile davalı … Bankası A.Ş. bünyesinde müvekkili şirketlere ait kaç adet intifa senedi oluştuğunun tespiti mümkün iken, bu konuda hiçbir değerlendirme yapılmadığını, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talebinin kabul edilmemesinin kararın kaldırılması için yeterli olduğunu, … T.A.Ş.’ın davalı bankaya devrinin gerçekleşmesi ile birlikte ortadan kalktığını, … T.A.Ş.’nin hak ve borçlarının davalı bankaya geçmesi nedeniyle, davalı bankanın müvekkili davacı şirketlere kurucu intifa senetleri vermesinin hukuki bir zorunluluk olduğunu belirterek kararın kaldırılarak, müvekkili şirketin … T.A.Ş.’ndeki kurucu intifa senetleri sahipliğinin dayanağı sözleşmesel ilişkinin davalı … Bankası A.Ş.’de bağlayıcı olduğunun,davacılara verilmesi gereken kurucu intifa senetleri adetlerinin tespitini, davalı bankanın 2005,2006,2007,2008,2009,2010,2011,2012 ve 2013 yıllarında dağıtılan kârından, davacılara isabet eden kâr payı alacağının asıl ve birleşen davada geçici talep tutarı olan 10.000-TL kâr payı alacaklarının kâr payı dağıtım tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, davcının sahibi olduğu kurucu intifa senet adedinin tespiti ile tespit edilen kurucu intifa senetlerinden kaynaklanan kâr payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.19.06.2002 tarihli ve 24790 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 742 sayılı BDDK kararı ile 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14. maddesinin 3 ve 4 sayılı fıkraları uyarınca, dava dışı …’ın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 18.06.2002 tarihi itibarıyla TMSF’ye devredilmişitr.25539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “5230 sayılı … Anonim Şirketi ‘nin … Bankası Anonim Şirketi ‘ne Devri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 3 .maddesi uyarınca …bank ‘in bilançosundaki özkaynak açığından kaynaklanan menfi fark, devir tarihine kadar Hazine tarafından TMSF’ye ikrazen ÖTDİBS verilmek suretiyle, TMSF tarafından ödenmesi öngörülmektedir.5230 Sayılı Kanuna Göre … T.A.Ş.’nin … Bankası Anonim Şirketine Devrine ilişkin Protokol” çerçevesinde de dava dışı bankanın davalı Bankaya tüm aktif ve pasifiyle devredilmiş olduğu devir protokolünün 6. Maddesinde ; her iki Bankanın 31.07.2004 tariki itibarıyla hazırlanmış devre esas bilançoları …A.Ş. tarafından tasdik edilmiş ve Yönetmelik’in 12 inci maddesi uyarınca ilgili Bankaların Genel Kurulları tarafından onaylanmış olup,… A.Ş. tarafından hazırlanan hisse değer tespit raporlarına göre … ‘ın net aktif değeri eksi (-) 2.216.274 milyar TL, … net aktif değeri ise, 2.836.071 -milyar TL olarak tespit edilmiş ve taraflar … sıfır (0) değer üzerinden …bank’a devri konusunda mutabık kalınmış ve devir sonucunda, … ödenmiş sermayesinde bir artış olmayacağı için … ve … hissedarına hisse senedi verilmeyeceği düzenlenmiştir.Kurucu intifa senetleri 6102 sayılı TTK’nın 502-503 (6762 sayılı TTK’nın 402- 403) maddelerinde düzenlenmiş olan intifa senetlerinin özel bir türünü oluşturur. İntifa senetleri sahibine sadece malvarlıksal haklar sağlayan, pay senetlerinin aksine şirkette herhangi bir payı temsil etmeyen, pay sahipliği hakkı sağlamayan senetlerdir. Bu bakımdan senet sahibine malvarlığı, yönetim, denetleme ve bilgi hakları vermez. Fakat, kar’a veya tasfiye bakiyesine katılma hakkı sağlar.Kurucu intifa senedi sahipleri ile anonim ortaklık arasındaki ilişki ortaksal değil, sözleşmesel nitelikte bir ilişkidir. Diğer bir deyişle, anonim ortaklıkta kurucu intifa senedi sahipliği ile pay sahipliği sıfatları tamamen farklı iki kurumdur. Dolayısıyla sözleşmesel bir ilişkinin, kural olarak taraflardan birinin, tek yanlı beyanı ile ortadan kaldırılması mümkün olmadığı için, kurucu intifa senedi sahiplerinin onayı olmaksızın anonim ortaklığın ortaksal bir işlemi ile kurucu intifa senetlerini ortadan kaldırması, itfa etmesi veya sınırlaması mümkün değildir. Zira, kurucu intifa senedi sahipleri tamamıyla anonim ortaklığın dışında, anonim ortaklığa göre üçüncü kişi konumundadır.(Yargıtay 11.H.D 15/06/2016 tarihli 2015/6589 esas- 2016/3342 karar sayılı ilamı)Davaya konu … TMSF ye devredilmeden 2002 yılından önce Kurucu intifa hisse sahiplerinin kar payı alacağının tahsili istemine ilişkin bankaya karşı açtıkları davalar bankanın zarar ettiği ve dağıtılacak karın bulunmadığı gerekçesiyle reddedilerek kesinleşmiştir.(Y.11.HD. 23.09.2010 Tarih ve 200813354 E- 2010/9080K,Y.11.HD. 20.05.2010 Tarih ve 2008/10413E- 2010/5620K ) .Kesinleşmiş yargı kararları ile gerek devirden önce gerekse devirden sonra bankanın zarar ettiği ve dağıtılacak karı bulunmadığı sabittir .Davalı … AŞ,… ı (-)2.216.274 (milyar) TL bedel ile sıfır (0) değer üzerinden TMSF den 5230 Sayılı Yasa uyarınca mali sistemde güven ve istikrarın sürdürülmesini teminen kamuya yüklenen maliyetin bertaraf edilmesi amacıyla yasal zorunluluk uyarınca devralmıştır. Devir sonucunda, … ’ın ödenmiş sermayesinde bir artış olmadığından … ve … hissedarlarına devir nedeniyle hisse verilmemiştir. … anasözleşmesinde kurucu intifa senetleri ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır .Her ne kadar kurucu intifa hisse senetleri Şirket ile sözleşmesel bir ilişki içerisinde olup taraflardan birinin tek yanlı beyan ile ortadan kaldırılamayacak ise de; somut olayda teknik iflas halinde bulunan …ank’ın ana sözleşmesinin 9.2 maddesindeki düzenlenen tasfiyeye benzer bir halde bulunduğu, eksi değerde olduğu kurucu intifa hisse senetleri sahiplerine ve hissedarlarına kar dağıtımını gerektirecek kar’ının ve artı bir değerinin olmadığı,davacıların sözleşmesel nitelikteki kar payı taleplerine ilişkin olmadan devrin gerçekleştiği ve devir protokolüne göre davalı bankanın sermayesine olumlu katkı bulunmadığından hissedarlara hisse senedi verilmeyeceğine yönelik hükmün kurucu intifa sanadi sahiplerini de kapsadığı ;önceki hissedarlara borcun sona ermiş olması nedeniyle davalı bankanın kurucu intifa senedi hisse senetleri düzenleme ve buna ilişkin kar payı ödeme sorumululuğu bulunmadığından asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak;asılve birlişen davacının istinaf nedenlerinin tümünün HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Asıl davada alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Birleşen davada alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2019