Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/530 E. 2019/1100 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/530
KARAR NO : 2019/1100
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI : 2017/895 Esas 2017/1083 Karar
DAVA: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/09/2019
Davanın kısmen kabul-kısmen reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların davalı şirketin azınlık hisseye sahip olan ortaklarından olduğunu, aslen bir aile şirketi konumunda olan davalı şirketin son yıllarda hakim ortak ve hissedar konumunda olan dava dışı, … ve … tarafından keyfi olarak yönetildiğini, şirketin 10/05/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının usul ve yasalara aykırı biçimde gerçekleştirildiğini, davacılara şirket ve şirketin mali yapısı hakkında doğru ve gerçek bilgiler verilmediği gibi, davacıların bilgi edinme hakkı kapsamında talep etmiş olduğu yazılı isteklerine dahi yanlış bilgiler verildiğini, şirket yönetimi kuruluna seçilen dava dışı … sağlık problemleri sebebiyle bu görevi yapacak durumda olmadığını, bu konunun davacılar tarafından 10/05/2016 tarihli genel kurulda gündeme taşınmasına ve bu yöndeki gündem maddesine muhalif kalınmasına, alınan karara itiraz edilmesine rağmen … yönetime seçildiğini, şirket yöneticilerinin şirketi keyfi olarak yönetip, şirket ana sözleşmesine, usul ve yasalara aykırı davrandıklarından bahisle dava konusu genel kurulda alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, davalı şirkete kayyım atanmasına, davalı şirketin 10/05/2016 tarihli genel kurul toplantısı ile toplantıda alınan bir kısım kararların TTK 447.maddesi gereği butlanına, sağlık problemleri sebebiyle yönetim kurulunda görev yapması mümkün olmayan … bu göreve getirilmesine dair kararın TTK 445.maddesi gereği iptaline ve … yerine mahkemece geçici olarak ve tedbiren dışardan profesyonel yönetim kurulu üyesi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacıların hangi kararların iptalini veya butlanını talep ettiğini belirtmediklerini, soyut ifadeler ile genel kurulun usule aykırı olduğunu öne sürdükleri, genel kurulun usule uygun şekilde icra edildiği ve davacıların iddialarının tamamen soyut ve dayanaksız olduğunu, davalının 20/04/2016 tarihli ticaret sicil gazetesi ile genel kurul ilanını gerçekleştirdiğini, çağrıda şirket finansal tablolarının, faaliyet raporlarının şirket merkezinde incelemeye hazır bulunduğunun bildirildiği ve toplantı gündeminin de belirlendiğini, davacıların da bu genel kurula iştirak ettiklerini, davacıların genel kurulun usule aykırı yapıldığı, belgelerin inceletilmediği ve oylarının hiçe sayıldığı iddiasının dayanaksız olduğunu, ayrıca davacıların, azınlık pay sahibi olup genel kurullardaki toplantı nisabını etkileyecek nitelikte olmadıklarını, tek başına toplantıya çağrıdaki usulsüzlüğün iptal nedeni olmadığını ve genel kurulun yokluğunu doğurmayacağını, bunun için kararların yasaya, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunun ispatı gerektiğini, dolayısıyla, davacıların usule aykırılık iddialarının, genel kurullarda alınmış olan kararları etkilemeyeceğini, davacıların ihtiyati tedbir talebinin, davacıların zararlarını önlemekten ziyade; davalı şirketin işleyişini kilitlemek olduğu ve zarara uğratma gayesi taşıdığından bahisle davacıların ihtiyati tedbir ve genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece;“4 nolu yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararda; yönetim kurulu üyelerinin oy çokluğu ile ibra edildikleri belirtilmiş olup, davacıların karara muhalif kaldıkları ve şirketteki toplam paylarının şirket sermayesinin %37.90 ına tekabül ettiği, TTK md. 436 (2) ye göre, Şirket yönetim kurulu üyeleriyle, yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı, ancak davalı şirket genel kurul toplantı tutanağında yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olumlu ve olumsuz oy sayısına yer verilmeksizin oy çokluğu ile ibra edildiklerinin belirtildiği, davalı şirketin ortaklık yapısı incelendiğinde ise ibra edilen ve aslında oylamaya katılmaları mümkün olmayan yönetim kurulu üyeleri … şirketin toplam %32.10 hissesine sahip oldukları, her iki pay sahibinin oydan yasaklı payları düşüldüğünde kalan oyların ibra kararı alınması bakımından yeterli olmadığının ortaya çıktığı, gerçekten de muhalif oylar ve oydan yasaklı paylar çıkarıldığında geriye kalan %30 pay ile ibra kararı alınmış olmadığı, dolayısıyla genel kurulun 4. Maddesindeki ibraya ilişkin kararın TTK md. 436 f. 2 ye aykırılık dolayısıyla iptali gerektiği, diğer kararlar bakımından ise iptal koşullarının oluşmadığı, davacıların 10/05/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline ilişkin davanın kısmen kabulü ile 4 nolu gündem maddesi ile alınan kararın iptaline,diğer kararların iptaline ilişkin talebin ise reddine,davalı şirkete kayyım atanması talebini TTK 427/b-4 madde hükmü uyarınca, tüzel kişiye yönetim kayyımının ancak kanunen gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa atanabileceği, kanunen gerekli organları mevcut ve yönetim boşluğu bulunmayan tüzel kişiye kayyım atanmayacağı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili; mahkemece deliller toplanmadan, daha önce verilen istinaf incelemesi sonunda bozulmasına dair ilama karşı beyanlar bile alınmadan, tensip zaptının tebliği ile birlikte dosyanın eksik ve delilsiz olarak bilirkişiye gönderildiğini, bilirkişi raporunun yanlı, hatalı ve hukuki denetimden uzak olup, eksik rapora dayalı karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirket yönetim kurulu üyesi olan … sağlık problemleri olduğunu, kullandığı ilaçların akli melekelerini kullanmasına ve sağlıklı kararlar alınmasına engel teşkil ettiğinin bildirilmesine rağmen bu hususuta delillerin toplanmadan alelacele davanın ikinci kez reddine karar verilmesinin hak ihlali ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın müvekkilleri lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava şirket genel kurulunun butlanı, olmadığı takdirde iptali istemine ilişkindir .Dairemizin 22/06/2017 tarihli kararı ile: davanın yasal 3 aylık hak düşürücü sürede açıldığı, bu nedenle davaya konu genel kurul toplantı tutanağının TTK 422/1 maddesi kapsamında denetlenmesi ve iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun değerlendirmesi yönünden incelenmek üzere ilk derece mahkemesinin davanın hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı yokluğundan reddine ilişkin kararın kaldırılması üzerine mahkemece yargılama yapılarak,genel kurulun 4 nolu yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararın iptali yönünde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf yoluna başvurmuştur.Davalı Şirketin toplam 5.000.000 TL sermayeli olup, şirket hisselerinin %37,90 nın davacıların adına kayıtlıdır. İptal davasından farklı olarak genel kurul kararlarının butlanı TTK’nın 447’nci maddesinde düzenlenmiş ve herhangi bir süre ile sınırlandırılmamıştır. Bu durumda kararların butlanı söz konusu ise davanın açılması için üç aylık sürenin geçirilmiş olması dava açılmasına engel olmayacaktır. Genel kurul kararlarının TTK’nın 447’nci maddesi uyarınca batıl olup olmadıklarının,butlan halinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, butlan koşullarının oluşmadığının tespiti halinde ise TTK’nın 445’nci maddesi uyarınca iptal koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacıların 446. maddenin (a) bendinde öngörüldüğü biçimde toplantıya katılıp iptali istenen gündem maddeleri ile ilgili olarak muhalefet şerhini zapta geçirttikleri anlaşılmaktadır. TTK 436/2 nci madde hükmüne göre şirket yönetim kurulu üyeleriyle, yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Uyuşmazlık; davalı şirketin 10/05/2016 tarihli genel kurulunda alınan kararların butlanı yada iptali gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK.m.355 uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı şirket genel kurul tutanağının başkan ve katip tarafından imzalandığı toplantıda hükümet komiseri bulunmasını gerektiren bir gündem maddesi olmamasına göre TTK md. 422 (l) ‘e göre geçerli olduğu, genel kurul toplantısına ilişkin çağrıda kanuna aykırılık bulunmadığı gibi davacıların, genel kurul toplantısına katılarak alınan kararlara muhalif kaldığı bu durumda çağrı usulüne aykırılık dolayısıyla butlan talebinde bulunmanın Yargıtay yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere TMK md. 2 anlamında dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği, butlanı talep edilen genel kurulda pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandırması yönde alınmış bir karar bulunmadığı, davalı şirketin ortaklık yapısına göre ibra edilen veTTK 436/2 maddesi uyarınca oylamaya katılmaları mümkün olmayan yönetim kurulu üyeleri … şirketin toplam %32.10 hissesine sahip oldukları, her iki pay sahibinin oydan yasaklı payları düşüldüğünde kalan oyların ibra kararı alınması bakımından yeterli olmadığı ,muhalif oylar ve oydan yasaklı paylar çıkarıldığında geriye kalan %30 pay ile ibra kararı alındığı ,dolayısıyla genel kurulun şirket yöneticilerinin ibrasına ilişkin 4 nolu kararı kanuna aykırı olması nedeniyle hükümsüz olduğundabn bu karar dışında genel kurulda alınan kararların butlanını gerektirir bir husus bulunmamaktadır.TTK 359.maddesi uyarınca anonim şirketlerde yönetici olabilmenin koşulları düzenlenmiş olup, bu madde uyarınca yönetici olabilmek için tam ehliyetli olmaları şarttır. Davacılar genel kurul kararı ile seçilen yöneticinin yönetim kurulu üyesi olma şartlarını taşımadığı hususunu ispata yönelik dosyaya herhangi bir delil sunmadığı ve bu iddiaları usulüne uygun delille ispatlayamadığından 5 nolu gündem maddesinin iptal koşulları oluşmamıştır.Mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre oylamaya katılmaları mümkün olmayan yönetim kurulu üyelerinin oylamaya katılmaları ve TTK 436/2 maddesi uyarınca oydan yasaklı payları düşüldüğünde kalan oyların ibra kararı alınması bakımından yeterli olmayan şirket yöneticilerinin ibrasına ilişkin 4 nolu kararın kanuna aykırı ve hükümsüz olduğu gözetilerek iptaline ;genel kurulda alınan vekanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan 1 nolu divan başkanlığı seçimi, 2 ve 3 nolu şirketin faaliyet raporu ve bilançolarının tasdiki, 5 nolu yönetim kurulu üyesi seçimi,6 nolu kârın dağıtımı, 7 nolu yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkına ilişkin kararlar yönünden butlan ve iptal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacılar vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 12/09/2019