Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/521 E. 2019/630 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/521
KARAR NO : 2019/630
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2017
NUMARASI : 2014/326 Esas 2017/354 Karar
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/05/2019
İlk derece mahkemesince verilen asıl ve karşı davanın reddine ilişkin hükmün davacı ve karşı davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Asıl davada; davacı vekili 13.3.2008 tarihli dava dilekçesinde , davalı …’ın 19/03/2007 tarihinde tek başına karar alarak müvekkilinin tüm temsil yetkilerini kaldırdığı, kendisini münferit yetkili müdür tayin ederek kararı 27/03/2007 tarihinde tescil ettirdiği, davalı ile ekim 2006’da müvekkilinin davalı şirket ortaklığından ayrılması konusunda şifahen anlaştıkları ,ancak devir işleminin gerçekleşmediği,31/12/2006 tarihi itibariyle davalı şirketin kayıtları incelendiğinde 497.588- TL net kar sağladığı, ödenmiş sermayesinin 355.000- TL olduğu, stoklarında 685.000- TL değerinde mal bulunduğu, demirbaş toplamının 323.000- TL olduğu, şirketin ortalama bilanço değeri 1.860.500-TL olup, müvekkilinin % 40 hissesine düşen meblağın 744.200- Tl olduğu, 2006 senesi sonunda …. tarafından 650.000- TL tadilat işi ihalesi aldığı, bu işin %70 kar sağlayacağı, idareye 65.000- TL tutarlı teminat mektubu verildiği, davalı tarafından o dönem şirket ortağı bulunan …..ltd. Şirketine devir edilmek istendiyse de kabul edilmediği, davalı …’in kalifiye olan çoğu çalışanını müvekkilin şirketten uzaklaşmasına müteakiben işten çıkardığı, işin iptali sebebiyle doğan kar kaybının yaklaşık 455.000- TL, teminat mektubu zararının 77.321- TL, toplamı 532.321- TL olduğu, bu zarardan müvekkili hissesine 212.928- Tl düştüğü, aslında bu miktar kadar kar elde etmiş olacağını, davalı …’in işten ayrılmasını müteakiben şirketi kötü yöneterek kalifiye elemanları işten çıkartarak, şirketin aldığı işleri kaybetmesine sebebiyet vererek zarara uğrattığı, bu esnada SSK ve bankalara olan rehin borçlarını ödemeyip Şişli …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, şirket aleyhine açılan iflas ve tasfiye davalarının sonuçlanma aşamasına geldiğini anlayınca bu takip dosyasında şirketin bütün araçlarını satarak SSK borcunun tahsiline engel olduğu, müvekkilinin 2 kalemde belirtilen zararının 957.128-TL olduğu bu zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 300.000- TL tazminatın davalılardan müteselsilen tahsili ile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA:Davalı-karşı davacılar vekili karşı dava ve davaya cevap dilekçesinde; davacının 2006 yılında yüksek kar elde edilince davacının işleri kendisine aktarmaya karar verdiği, akrabaları üzerinden kendi şirketini ve şirketlerini kurduğu,şirketin bankalardan kredi kullanımını engellediği, İsviçre’de …. firmasının verdiği mümessilliği bu yeni firmalara aktardığı, mevcut taahhütleri yerine getirecek kaynakları kestiği,grup şirketlerde mevcut nakitleri cari hesabına mahsuben alarak şirketi tasfiye noktasına getirdiği, bunun sonucunda da 8. ATM’nin 2007/271 esas sayılı dosyasında açtığı dava neticesinde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilerek kararın kesinleştiği ve böylece davacının gizli amacına ulaştığı, ortaklığını sona erdirdiği şirketin tüm işlerini, portföyünü, kazanımlarını ve olası kazancını kendi şirketlerine aktarımını gerçekleştirdiği, şirketin iflasına mani olmak için davacının şirket kurmasından sonra yaptığı genel kurulda müdürlükten azlettiğini, yine de buna rağmen şirkete zarar vermeye devam ettiği, …. grubuna dair şirketlerin tüm müşterilerini yeni şirketleri olan ….. A.Ş. ve ….. A.Ş.’ye kaydırıldığının görüleceğini, hem rekabet yasağına aykırı hareket eden hem de haksız rekabet edenin bizzat davacının kendisi olduğu, taraflar arasında hisse devri konusunda bir anlaşma olmadığı, şirketin 1999 yılında %60 hissesi davalıya, %40’ı davacıya ait olmak üzere kurulduğu, … mümessilliğini aldığı, …. de gizlice anlaşarak kardeşi …. ortak olarak 25/12/2006 tarihinde ….. Ltd. Şirketi kurduğu, müvekkilinin bu durumu öğrendiğinde şikayeti üzerine şirketi usulen tasfiyeye soktuğu, bu tarihten sonra devam ederek 16/04/2007 tarihinde …. eski çalışanlarından …, …. ortak olarak bulunduğu yeni bir şirket kurarak şirketin işlerinin tamamını bu şirkete aktardığını, …’nin gerçekte bu şirkette hissedar olduğunu, hisselerin …. tarafından temsil edildiği, adı geçenin şirketin %92 payına sahip olduğu, yeni kurulan bu şirketin kredi kullanırken çekilen 200.000-usd’lik krediye davacının şahsi kefalet verdiğini, ve tüm bu usulsüz işlemleri gerçekleştirdiği halde aynı gerekçeleri müvekkiline yönlendirdiğini, davacının %40 oranında zarar gördüğünü iddia etmekte ise müvekkili …. de %60 oranında zarar gördüğünü, aynı şekilde davacının istediği …. zararından teminat mektubu ve kar kaybından oluşan 455.000- TL zararın karşı davalıdan tahsili gerektiği, şirket elemanlarını transfer edenin de davacı olduğu, şirket elemanlarından yaklaşık 33 kişiyi işe aldığı, …. Şirketi’nin de aynı pozisyonda olduğu, …. ünvanına çok benzeyen …. A.Ş.’yi kurmak suretiyle ünvanına da tecavüz ettiği, şirketten kendi alacağını tahsil için ihtar çekip aynı gün icra takibi yaptığı, İstanbul …. İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile 21/03/2007 tarihinde icra takibi başlattığı,05/04/2007 tarihinde şirketin bilgisayarlarının haczedildiği, akabinde daha fazla şirkete zarar vermemesi için mecburen müvekkilinin kamu borçlarını karşılayabilmek için cari alacağına mahsuben takip başlattığı, davacının bu alacakları da bankadan temlik alarak neticede satış bedelinin SSK’ya değil kendisine dönmesini sağladığı, Davacının görevinden azledildikten sonra da ahlaka ve adaba aykırı davranışlarda bulunduğu, rekabet yasağına aykırı hareket ettiği, haksız rekabette bulunduğu, şirketin batmasına, tüm varlığını kaybetmesine sebebiyet verdiği, Davacının 1.860.500- TL bilanço üzerinden %40 oranında tazminat talep ettiği, müvekkilinin talebinin %60 oranında olduğu,aynı şekilde …. işinden hissesi %60 oranında zarar gördüğü, ….. mümessilliği yeni şirketine gittiğinden mümessillik belgesi ibraz edilemediği, …. Ltd.den 100.000- TL nakit, ….Ticaret Ltd.Şti’nden 3 adet çek, 3 adet senet olmak üzere toplam 359.059,- TL aldığı, aldığı 100.000- TL ‘yi şikayet üzerine geri yatırdığı ayrıca…. 75.000- TL’lik alacağını Set -ısıya borçtan fazla bir şekilde usulsüz olarak temlik ettiği, davacı şirketin bu şirketlerin %70 ortağı olduğundan bu miktar kadar zarara uğradığı, …. A.Ş.’den 55.336- usd tahsilat yaptığı, ayrıca … almış olduğu teminat mektubu işini takip etmeyerek tazminine sebebiyet verdiği, şirketin … Ltd. Şirketi ve ortağı …’a vermiş olduğu zararlar nedeniyle şimdilik 400.000- TL’nin ticari temerrüd faizi ile karşı davacıdan alınarak şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :Mahkemece ;ortaklar arasında 2006 yılında baş gösteren anlaşmazlıklar sonucunda, 19.03.2007 tarihli davalının kendi oyuyla aldığı ortaklar kurulu kararıyla, davacı-karşı davalının yetkilerinin kaldırıldığı,asıl davada davalı …’in şirketi kötü yönettiği, iflasa sürüklediği …. işini gerçekleştiremeyerek şirketi zarara uğrattığı, şirketin ve dolayısıyla ortak olan davacının da bundan zarar gördüğü belirtilerek davacı zararının, şirketten ve şirket müdüründen tahsili istenilmiştir. Şirketin iflas etmesi üzerine, davacının tazminat istemi konusunda masaya başvurduğu, alacağın kabul edilmediği belirlenmiş ve asıl dava müflis davalı şirket yönünden dava kayıt-kabül istemine dönüşmüştür.Dava dışı …… AŞ, …. AŞ ünvanlı şirketlerde davacının ortaklığının bulunmadığı, bu şirketleri kurdurduğu ve gizli ortak olduğu iddialarının kanıtlanamadığı, … Ltd Şti’nin ise davacı tarafından 04.01.2007 tarihinde kurulup, 16.01.2007 tarihinde faaliyetine son verdiğinden bundan dolayı şirketin zarara uğratıldığı iddiasının kanıtlanamadığı,TTK’nun 547 maddesi uyarınca, şirket müdürü diğer ortağın onayı olmadan şirketin faaliyet alanı kapsamında başka bir şirkete ortak ve müdür olamayacaktır. Davacının benzer konuda faaliyet gösteren …. Ltd Şti’ne ortak olduğu, ancak şirketin faaliyetinin çok kısa sürmesi nedeniyle bundan doğan bir zararın bulunmadığı tespit edilmiştir. Diğer şirketler … Aş ve …. AŞ’ne, davacı-karşı davalının ortak olmadığı sicil dosyası kapsamından anlaşılmış ve davacı-karşı davalının yönlendirmesi ile şirket müşterilerinin adı geçen şirketlere yöneltilerek, şirketin kazanç kaybına uğratıldığı iddiası kanıtlanamadığından davalı-karşı davacı şirketin tazminat istemi bu nedenle reddedilmiştir.Davalı-karşı davacı …’ın şirket ortağı olarak diğer ortaktan doğrudan talepte bulunamayacağı, rekabet yasağının şirket açısından söz konusu olduğu, diğer ortağı kapsamadığı, bu nedenle … tarafından açılan karşı davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.Asıl davada, şirket ortağı … tarafından diğer ortak ve müdür …’ın kötü yönetimi nedeniyle şirketi zarara uğrattığı ve dolaylı olarak davacının da zarara uğradığı iddiası ile istemde bulunulmuştur. Olayların gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 556 maddesi göstermesi ile 336 ve 309 maddesi hükümleri uygulanmalıdır. Bu durumda, sorumluluk davası açılabilmesi için ortaklar kurulu kararının sunulması gerekmektedir. Asıl davaya ilişkin olarak sorumluluk davası açılması yönünde ortaklar kurulu kararının bulunmadığı belirlendiği,davacının şirket ortağı olarak dolaylı zarara uğradığı ve bu nedenle ortaklar kurulu kararı gerekmeksizin dava açabileceğinin kabülü halinde ise, davalı …’ın kusurlu eylemleri ile şirketi ve dolayısıyla davacı …’yi zarara uğrattığı iddiası somut ve inandırıcı deliller ile kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : 1-Davacı – karşı davalı … vekili ; İki ortaklı limited şirkette %40 pay sahibi ortağın ortaklar kurulu kararı almasının mümkün olmadığını ,bu sebeble karar alınmadan sorumluluk davası açabileceğini ,…. ihalesinden 272.321-TL şirket zararı hesaplandığı ;20.9.2013 tarihli finans bilirkişi raporunda da şirket malvarlığından davacının 336.276,91-TL zarara uğradığının tesbit edildiğini ,bu durumda her iki davalı yönünden davanın kabulü gerektiğini ,dava mesmu olmadığından reddedildiği halde davalı yararına 23.950-TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu , şirkete karşı açılan davanın red gerekçesinin hükme yazılmadığını bildirerek hükmün kaldırılarak davacı lehine hüküm kurulmasını talep etmiştir. 2-Davalı -karşı davacı … ve müflis adına davayı takip eden alacaklılar vekili ; Karşı davacı … adına açılan davanın aktif husumet ehliyeti nedeniyle reddine karar verilemeyeceğini ,limited şirketlerde anonim şirket hükümlerine paralel olarak pay sahiplerinin şirkete zarar veren müdürlere /yetkililere karşı dava açma hakkı olduğu ,…”ın pay sahibi sıfatıyla dava açarken doğrudan talepte bulunmadığı , karşı davalıdan tahsil edilecek tutarın şirkete ödenmesini talep ettiği, alınan kök ve ek raporların tamamında çok açık ve net bir şekilde karşı davalının %40 pay sahibi ve müdür sıfatını haiz iken akrabalarına ve şirket çalışanlarına aynı konularda faaliyet gösteren başka şirketler kurdurduğu -kurduğu ,şirketin tüm iş ve işlemlerini ,müşterilerini bu yeni şirketlmere aktardığı ,müşterileri ayartmak tabir edilen türde bir haksız rekabet oluşturduğu ,yıllırdan beri sürdürülen ve ihalelere katılmak için son derece önemli olan …. firması mümessilliğinin yeni şirketlere aktarıldığı , karşı davalının haksız rekabeti bu kadar açık iken ve zarar tutarı hesaplanmış iken ,verilen zararın talebin çok üzerinde olduğu belirlenmiş iken davanın reddine ilişkin hükmün kaldırılmasına ve karşı davada ki taleplerin kabulune karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Asıl davada ; davacı ortak tarafından açılmış bulunan yöneticinin sorumluluğu nedeniyle tazminat davasında şirket genel kurulunun davaya muvafakat etmediği , ortaklar kurulu bulunmadığı ,ayrıca davalı müdürün şirketi zararlandırıcı eylemlerinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir .Elde ki dava da ;davanın açıldığı ve zararlandırıcı eylemlerin gerçekleştiğinin iddia edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK hükümleri uygulanacaktır.eTTK 556 atfı ile limited şirketlerde de uygulanan yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin TTK 309/1 maddesine göre, yöneticiler kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur. TTK.309/1 maddesinde şirketin uğradığı zararın tazminini her bir pay sahibinin isteyebileceği, ancak pay sahiplerinin tazminatın ancak şirket adına ödenmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme kuşkusuz ortaklığın doğrudan ,ortağın da dolaylı zarara uğraması haline ilişkindir.Dava şirket namına (eTTK 341) açılmış bir dava değildir.TTK nun 309/1 maddesinde yazılı yetkiye istinaden ortak tarafından açılmış bir davadır.Bu sebeble eTTK 341 (yeni TTK 479/3-c maddesi) gereği ortak tarafından açılan sorumluluk davasında ortaklar genel kurulunun iznine gerek bulunmamaktadır. İzin ancak şirket tüzel kişiliği tarafından dava açıldığında aranacaktır.Müdürün ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortağın TTK’nun 309/1 maddesi uyarınca dolaylı zarar sebebiyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Somut olayda, uğranılan zararın davacı bakımından dolaylı zarar olduğu , tazminatın doğrudan kendisine ödenmesi istemi yerinde olmadığından; ,ortaklar kurulu kararı bulunmadığı ,davalının zararlandırıcı eyleminin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi ve davacı aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmamıştır.Davacının dolaylı zarara ilişkin tazminat istemini şirket müdürüne yöneltmişse de tazminatın kendisine ödenmesi talebi nedeniyle davalı şirket müdürü yönünden davasının aktif husumet yokluğundan reddi gerekmektedir. Müflis şirkete yöneltilip ,şirketin iflası nedeniyle kayıt-kabul davası olarak görülen davanın da ;Şirket müdürünün zararlandırıcı fiilleri nedeniyle açılan tazminat davasında şirkete husumet yöneltilemeyeceğinden şirkete yöneltilen davanın da pasif husumet yokluğundan reddi gerekmektedir
KARŞI DAVAYA İLİŞKİN ; İlk derece mahkemesince davalı-karşı davacı …’ın şirket ortağı olarak diğer ortaktan doğrudan talepte bulunamayacağı, rekabet yasağının şirket açısından söz konusu olduğu, diğer ortağı kapsamadığı, bu nedenle … tarafından açılan karşı davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Şirket ortağı sıfatıyla …’ın eTTK 309(1)maddesi uyarınca dava açma hakkı bulunduğu ,asıl davaya ilişkin olarak yazılan gerekçenin karşı davayı da kapsadığı , şirket ortağının açtığı dava da tazminatın şirkete ödenmesini talep ettiği anlaşılmakla rekabet yasağının ihlali ,haksız rekabet iddialarıyla ortak tarafından tazminatın şirkete ödenmesi istemiyle dava açılabileceğinden mahkemenin … yönünden açtığı davayı red gerekçesi yerinde bulunmamaktadır.Davacı ortak karşı davalıya karşı dava açmakta aktif husumet ehliyetine sahip bulunmaktadır.19/03/2007 tarihli …. Tic. Ltid. Şirketinin olağanüstü ortaklar kurulu toplantısında; …’nin müdürlükten azli, temsil yetkisinin kaldırılması, …’ın 5 yıl için şirkete müdür olarak seçimi, şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmasına karar verildiği, karara karşı davacı …’nin red oyu kullandığı, yine aynı tarihli karar ile %40 pay sahibi …’nin hakkında … ünvanlı bir şirket kurması rakebat yasağına aykırı hareket etmesi, haksız rekabet yapması sebebiyle şirkete ve ortağına verdiği zarardan dolayı tazminat davası açılması hususunda kararın görüşüldüğü, davacının muhalefet şerhi yazdırdığı, %60 oy sahibi karşı davacı ortağın oyuyla sorumluluk davası açılmasına karar verildiği anlaşılmakla davacı şirket bakımından dava şartının yerine getirildiği kabul edilmelidir. Açıklanan sebeblerle her iki karşı -davacının davaya ilişkin delilleri esastan incelenmiştir.Davacı … tarafından 30/03/2007 tarihinde açılan İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/271 esas-2008/143 karar sayılı dosyasında 20/03/2008 tarihli hüküm ile ;şirketin fesih tasfiye istemiyle açtığı davada yapılan yargılama neticesinde; tarafların grup şirketlerle birlikte uzun yıllardan beri ticari faaliyetlerini sürdürmekte iken taraflar arasında uyuşmazlık çıktığı,davalı tarafça davalı şirketin faaliyet alanına giren dava dışı şirkette ortak olunduğundan bahisle uyuşmazlığın giderek derinleştiği, karşılıklı güven duygusu zedelenerek her iki tarafça şirket hakkında icra takipleri yapılarak şirketin mal ve alacaklarının haczedildiği, ayrıca şirketi haksız rekabetle zarara uğrattığı iddiasıyla davalı paydaş tarafından 19/03/2007 tarihinde yapılan çağrı ile yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında pay ekseriyetini elinde bulunduran davalının oyları ile davacı …’nin müdürlükten azline, 5 yıl için davalı …’ın müdür olarak seçilmesine karar verildiği, bu güvensizlik ve ihtilaf ortamı sonucunda şirketin vergi SSK pirim borçlarının aksatıldığı, şirket borçlarının arttığı, faaliyetinin durma noktasına geldiği, şirketin davacının davalı şirketten dışlanması durumunun fesih tasfiyesine yönelik haklı bir neden oluşturduğu davacının da bu ortamın oluşmasında katkısı bulunduğuna dair yapılan savunma kapsamında muhik nedenlerin mevcudiyetinin mahkemece benimsenerek ….Ltd. Şirketinin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş akabinde bu karar kesinleşmiştir.Fesih ve tasfiyeden sonra şirket alacaklısının iflas istemli takip yapması neticesinde şirketin İst. 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/655 esas sayılı dosyasında şirketin 5.11.2008 tarihi itibariyle iflasına karar verildiği,iflas tasfiyesinin basit tasfiye usulü ile …. İflas Müd.nün … esas sayılı dosyasında devam etmektedir.İstanbul …. İflas Müdürlüğü’nün …..esas sayılı dosyasında; müflis şirketin karşı davalı aleyhine açtığı alacak davasının takip ve tahsili için …’a İİK 245. Maddesi gereği eldeki dava dosyası (13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/149 esas sayılı ) takip yetkisi verildiği ,takip yetkisinin iptali için yapılan şikayetin İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/659 E.-2012/251 Karar sayılı dosyasında incelendiği, şikayetin reddine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nce;iflas müdürlüğünün 31/08/2009 tarihli fevkalede alacaklılar toplantısı kararı ile, İİK.’nın 245. maddesinde münazalı hakların talep eden alacakların temliki başlığı altında “Alacaklıların masa tarafından neticelendirilmesine lüzum görmedikleri bir iddianın takibi hakkı isteyen alacaklıya devrolunur. Hasıl olan neticeden masraflar çıkarıldıktan sonra devralanın alacağı verilir ve artanı masaya yatırılır” hükmü düzenlendiği,hükümden anlaşılacağı üzere alacak hakkının takibinin devredileceği, alacaklının niteliği konusunda bir düzenleme yapılmadığı,Yine bu işlemin hangi süre içerisinde yapılacağına ilişkin bir düzenleme de mevcut olmadığı, İİK’nın 245. maddesi gereğince çekişmeli alacağın takip yetkisinin isteyen alacaklıya devri konusunda, alacaklılar toplantısının yetkisi münazaalı alacağın takip yetkisini isteyen alacaklıya devretmekle sınırlı olduğu, alacaklılar toplantısı kararı ile, bu hakkın bir kısım alacaklılara verilmesine bir kısmına verilmemesine karar verilemeyeceği, alacaklılar toplantısı sırasında alacaklıların bu hakkı talep eden herkese tanımak zorunda olduğu, alacaklılar toplantısının bu konuda yetkisinin olmadığı, alacak kayıt talebinde bulunup alacağı reddedilen, kayıt-kabul davası derdest olan ve davanın görüldüğü mahkemeden ikinci alacaklılar toplantısına katılma kararı alarak toplantılarda oy kullanma hakkına sahip olan bir alacaklının İİK’nın 245. maddesi ile sağlanan haktan yoksun bırakılması durumunda devam eden kayıt kabul davasının bu alacaklının tamamen ya da kısmen red ile sonuçlanması durumunda ilgili alacaklının haklarının zarar göreceği, bu sebeple iflas masasınca …’ın alacak kayıt kabul talebi reddedilse dahi davayı takip için verilen yetki belgesinin iptaline yönelik şikayetin yerinde olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Buna göre, karşı davacı …’ın aynı zamanda müflis şirket tarafından açılan davayı takip yetkisine sahip olduğu gibi hüküm başlığında yazılı 18 kişiden ibaret işçi-alacaklılara davanın takip yetkisinin verildiği, İİK’nın 245. Maddesi gereği müflis şirketin iş bu davada takip yetkisi devrolunan … ve diğer alacaklılar tarafından temsil edildiği tespit edilmiştir.Somut olayda; 1999 yılında kurulan iki ortaklı limited şirkette davacının %40, karşı davacının %60 pay ile davacı şirketin ortağı bulundukları,her ikisinin 19.3.2007 tarihine kadar şirketi münferit temsile yetkili müdür oldukları , davacı ortak tarafından keşide edilen ihtarname ve verilen cevabı ihtarname içeriğine göre şirket ortakları arasında ekim 2006 tarihinden itibaren anlaşmazlık başladığı, davacının şirketteki temsil yetkisinin 19/03/2007 tarihinde yapılan ortaklar kurulu ile ve karşı davacı ortağın oylarıyla kaldırıldığı sabittir.TTK.’nın 547. maddesi; “müdür olan bir ortak, diğer ortakların muvafakatı olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendine ne de başkası hesabına iş göremeyeceği gibi başka bir işletmeye mesuliyeti tadit edilmemiş ortak, komanditer ortak veya limited şirketin ortağı sıfatıyla iştirak dahi edemez. “19.3.2017 tarihi itibariyle temsil yetkisi kaldırılan ortağın ; bu tarihten sonra rekabet yasağını ihlal ettiğinden bahsedilemeyecek ise de karşı davada ;müşterilerin ,çalışanların ortağın yeni kurduğu şirkete kaydırıldığı ,bu ara da haksız davranışlarla şirketin varlığına son verildiği iddiaları mevcuttur. TTK nun 54(2) maddesin de rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasında ki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kurallarına aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 6762 sayılı kanunda karşılığı bulunmayan ancak ancak eTTK yürürlükte iken TMK 2.madde kapsamında değerlendirilen ,6100 sayılı TTK da 613.madde de düzenlenen ortağın sadakat yükümünün de üzerinde durulması gerekmektedir.613/(2) maddesi “ortaklar şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar.Özellikle kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar.”şeklindedir. Yasal düzenleme de sadakat yükümünün şirkete karşı olduğu ;ortaklığa karşı dürüst davranma ,ortaklığın amaçlarını aktif olarak destekleme ,ortaklığı zarara uğratmaktan kaçınma ve diğer ortakların ortaklığa ilişkin menfaatlerini dikkate almaya ilişkin genel bir yükümlülük sözkonusudur.Bu yükümlülük tasfiye sonuna kadar devam eder.Ortağın şirkete karşı üçüncü bir kişi gibi konum elde ettiği alacaklı haklarının kullanılmasında da dikkate alınması gereken bir yükümlülüktür.Ortak özellikle kar payı taleplerinin veya verdiği ödünçten kaynaklanan taleplerin ileri sürülmesi sırasında ,ortaklığın ekonomik durumunu dikkate almak zorundadır.(Prof.Dr.Oruç Hami Şener-Limited Ortaklıklar s:470)Ortağın kusurlu bir şekilde sadakat yükümüne aykırı davranması nedeniyle ortaklığın bir zararı ortaya çıkarsa .bu zararın tazmini kuşkusuz olanaklıdır. Yasal düzenlemeler açıklandıktan sonra somut olaya gelindiğinde ; Karşı davacı … ve müflis şirket tarafından keşide edilen 30/01/2007 tarihli cevabi ihtarname ile şirketteki hisselerin cari fiyat üzerinden devrinin istenildiği, hisselerin cari değerlerinin tespitinden sonra mutababık kalınacak bedel üzerinden öncelikle devre esas olacak değerinin firmanın YMM ‘si tarafından tespiti için talimat verildiği, devrin cari fiyattan yapılabileceği, ayrıca şirketlerle aynı konuda faaliyet göstermek üzere müdürün ortağı bulunduğu yeni bir şirketin kurulduğu” ifade edilmiştir.Getirtilen ticaret sicili kayıtlarında da 4 Ocak 2007 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edilen….San ve Tic. AŞ.’nin 19/12/2006 tarihli ana sözleşme ile kurulduğu 25/12/2006 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği , kurucularının … ve …. olup 1900 payın …, 100 payın da … ait olduğu, önce her iki ortağın hisselerini üçüncü şahıslara devrettikleri ,akabinde 07/03/2007 tarihli ortaklar kurulu kararıyla tasfiye kararı alındığı, 09/03/2007 tarihinde de tasfiye kararının ticaret siciline tescil edildiği,14/03/2007 tarihli ticaret sicil gazetesinde tasfiyenin ilan edildiği anlaşılmaktadır. Davacının şirkette münferit yetkili müdür iken ;aynı alanda faaliyet gösterecek yeni bir şirket kurduğu ,bu şekilde rekabet yasağını ihlal ettiği sabittir.Karşı davacı ortak tarafından durum fark edildiğinde savcılık makamına şikayet yoluna başvurulduğu, bunun üzerine şirketin tasfiye kararı alındığı , ancak bu arada karşı davacı şirketin …. şirketince verilen mümessillik yetkisinin bu şirkete aktarıldığı iddia edilmektedir.Davacı tarafından haksız rekabette bulunmak üzere kurulduğu iddia edilen şirketlerin sicil kayıtlarının incelenmesinde de ; …ltd.şti nin 2.3.2007 tarihinde İzmir Ticaret Sicilinde tescil edildiği ve 49.000 hissesinin …. ,1.000 hissesinin de …. olduğu, temmuz 2007 tarihinde yapılan pay devirleri sonucu 1840 pay …. ,40’ar payın ….. ait olduğu , 5.10.2007 tarihli ana sözleşme değişikliği ile anonim şirkete dönüştüğü ,anasözleşme değişikliğinin 11 ekim 2007 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği,şirket merkezinin kuruluşun akabinde İstanbul”a nakledildiği ve …..AŞ nin adresi olan …. mahallesi,… Caddesi No:… adresine nakledildiği sicil kayıtlarından tesbit edilmiştir. İkinci olarak ….. AŞ 3.10.2007 tarihli ana sözleşmeye istinaden 3.10.2007 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek 9 ekim 2007 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş olup kurucu ortakları ….olup gerek …. ,gerekse …..AŞ deki … soyadlı ortaklar dışındakilerin karşı davacı ……şirketi çalışanı oldukları ,…. 01/08/1999 tarihinde …. firması nezdinde mühendis olarak , ….. de 01/09/2003 tarihinde işe başladığı sunulan SGK kayıtlarından anlaşılmaktadır. (Karşı davacı delilleri -ek 8)…..ltd.şti adına kayıtlı bulunan ve 5.10.2007 tarihinde iktisap edilen taşınmaz üzerinde 850.000-TL bedelli …. Bankası AŞ ipoteği,… tarafından 28.12.2007 tarihinde temlik alınmıştır. …. Bankası AŞ den …..ltd.şti nin kullandığı 200.000 -usd bedelli genel kredi sözleşmesin de karşı davalı şahsi kefalet vermiştir. Genel kredi sözleşmesin de tarih yazılı değilse de bankanın 29.6.2007 tarihli yazı cevabından anlaşıldığına göre şirketin kuruluşundan hemen sonra kredi kullandığı anlaşılmaktadır. Kadıköy ….. Noterliği’nin 09/05/2007 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi ile …., ….Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ünvanlı şirketteki 1960 payın 1760 paylık kısmını …’ye devretmiştir.Davacı hisse devir sözleşmesi yapıldığını kabul etmiş ancak hisse devrinin tamamlanması için TTK 520 deki lazime yerine getirilmediğinden bir hüküm ifade etmediği ,bu sebeple hisse devir sözleşmesinin tamamlanmadığından karşı davacı iddialarına bir dayanak delil olmayacağını , …..ltd….nin bir fatura dahi kesmeden tasfiye edildiği, bu sebeple şirketin zararına sebebiyet vermiş olamayacağı, diğer kurulduğu iddia olunan …. şirketinde ortaklığının bulunmadığını savunmaktadır.Bu savunma aynen ilk derece mahkemesince de benimsenerek karşı davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmişse de gerekçe dosya kapsamı delillere uygun düşmemektedir. Karşı davacılar karşı dava dilekçesin de müdür ortağın rekabet yasağını ihlal ettiğini ,kendi adına kurduğu …. şirketinin farkedilmesi üzerine …..AŞ nin kurularak müşterilerin ,temsilcilik belgesinin ve tüm bağlantıların bu şirkete aktarıldığını ileri sürerek haksız rekabette bulunduğunu ,şirketin %92 hissesinin ….. adına ise de emaneten elinde olduğunu,hisselerin gerçekte …’ye ait olduğunu ileri sürerek tazminat istemişlerdir.Karşı davalı da adı geçen … ve ……şirketleriyle bir ilgisinin olmadığını ileri sürmüş ise de , ilerleyen aşamalarda …. şirketi ortağı daha evvel ……ltd.şti çalışanı olan …. hisselerinin büyük bir kısmını Kadıköy ….. Noterliği’nin 09/05/2007 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi ile devir aldığı, hisse devri işleminin tamamlandığı kesin olarak belirlenememiş ise de karşı davacıların gizli ortak iddialarının iddiadan ibaret olmadığı noktasında bir kanaat vermektedir.Öte yandan hiç bir bağının olmadığı iddia ettiği şirketin satın aldığı taşınmaz üzerinde ki çok yüksek miktarlı ipoteği devralmıştır. Şirketin henüz kuruluşunda 200.000 usd tutarında krediye şahsi kefalet vermiş ,dolayısıyla adı geçen şirkete yüklüce yatırım yaptığı anlaşılmakla bu nokta da tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde karşı davalının resmi olarak ortağı olmadığı şirketlerle organik bağ içerisinde bulunduğu sonucuna varılmıştır. …..şirketi ,…. ve diğer …. çalışanları tarafından 3.10.2007 tarihinde kurulmuş yeni bir şirket iken … tarafından müşterilere gönderilen 28 kasım 2007 tarihli mail ile…. firmasının 3.10.2007 tarihinde …..AŞ olarak ünvan değiştirdiği yeni yapılanma gereği YK Bşk ğına …. ,Bşk yardımcılığına …. seçildiği bildirilerek müşterilerden kayıtların güncellenmesi talep edilmiştir. Buna göre ortağı olduğu davadışı şirket ile çekirdek unsuru aynı olan ancak yeni kurulan şirket iken yanıltıcı bir beyan ile şirketin ünvan değiştirdiğini bildirdiği anlaşılmakla karşı davalının yeni kurulan ….AŞ ile de organik bağ içerisinde olduğu ,…..AŞ nin AŞ ye dönüştükten sonra tescil edilen adresinin …. caddesi no:… deki adresin …. kuruluşda tescil edilen adresi olduğu gözetildiğin de karşı davalının her iki şirket ile organik bağ içerisinde bulunmaktadır.Karşı davalı tarafından ….Bankası AŞ ne 12/02/2007 tarihi itibariyle kendi onayı olmaksızın şirket hiçbir bankacılık işlemi yapılmaması,….. yazdığı 15/01/2007 tarihli dilekçe ile de 15.1.2007 tarihinden itibaren anılan şirkette kredilerle ilgili şahsi sorumluluğu olmadığını bildirilmiştir.Beyoğlu …… Noterliği’nin 21/03/2007 tarihli ihtarnamesi ile karşı davalı tarafından 409.677- TL ‘lik alacağın 7 gün içerisinde yatırılmadığı takdirde yasal takibe başlanacağı ihtar edilmiş ise de , aynı gün İstanbul ….. İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı dosyasında 409.677,- Tl alacak için icra takibi başlattığı anlaşılmıştır. Aynı dosyada 05/04/2007 tarihinde yapılan hacizde yine şirketin bilgisayar sistemleri haczedilerek, alacaklı vekilinin talebi ile muhafaza altına alınmıştır.Şişli …… İcra Dairesinin …. esas sayılı icra dosyasında; karşı davacı …’ın 22/03/2007’de 213.218,- Tl alacağının tahsili için müflis şirket hakkında icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır.
ZARAR KALEMLERİNİN İNCELENMESİNDE :Asıl dava da davacının davalı şirket müdürüne isnat ettiği ve şirket varlığından payına düşen miktarın şirketin zararı olduğu ,ayrıca …. işi zararının da davacı eski müdürün şirketi zararlandırıcı eylemleri nedeniyle gerçekleştiği bu sebeble şirketin zararı olduğu kabul edilen iki kalemden ibaret zararın ,karşı davada da mevcudiyeti aynen kabul edilerek ;bu zarar kalemlerinin %60 ının … zararı olduğu ileri sürülerek karşı davalıdan hem şirket ortağı hem de şirket tarafından istenmiştir.İki kalemde şirketin zarara uğradığı hususunda her iki taraf mutabıktır. Ancak her iki ortak pay oranlarına göre %40-%60 zararın karşı tarafça gerçekleştirildiğini ileri sürmüştür. Karşı davada ,…’nin müstakil davalara da ayrıca konu edildiği anlaşılan ve grup şirketlere ait bir kısım çek ve senetler ile nakit varlığı ele geçirildiği iddialarının bu davada zarara esas eylem olarak dayanılamayacağı-incelenemeyeceği kabul edilmiştir.Karşı davacı şirketin dava dışı grup şirketlerin ortağı olması zarar iddiasına dayalı dava açma hakkı vermeyeceğinden asıl davadaki zarar iddiası olan şirket varlığının kaybı ve …. işinden uğranılan zarar iddialarına dayalı 2 kalem ile ilgili olarak zarar iddiası karşı davaya dayanak olabileceği kabul edilmiştir. Asıl ve karşı dava da …. işi ihalesi nedeniyle uğranılan kar kaybı ve teminat mektubunun tazmini nedeniyle her iki yan karşı taraftan tazminat talebinde bulunmuştur.5.2.2013 tarihli bilirkişi raporunda, 16.11.2006 tarihinde müflis şirketin 650.000-TL bedelli mekanik tesisat işi ihalesini aldığı ,işi sözleşmede belirlenen sürede yapamadığı,sözlemenin fesih edildiği, taşeronluk karının ortalama %30 civarında, bu işten kar kaybının 195.000- Tl olduğu,şirketin verdiği 65.000-TL bedelli teminat mektubunun tazmin edilmesi nedeniyle …. hesap özetinden belirlendiğine göre 77.321,06- TL zarara uğradığı ,şirketin toplam 272.321,- TL zararı olduğu, karşı dava yönünden davacı şirketin haksız rekabet nedeniyle uğradığı belirttiği zararın tespit edilemediği, müflis şirketin 2006 yılı sonu itibirayle öz varlık tutarının 1.049.106- TL olup iflasın gerçekleştiği, 2008 yılında bu tutarın 280.414,- TL’ye indiği, bu durumda davacı iddialarının kabulü halinde 840.692,- TL özvarlık kaybı olduğu belirlenmiştir. …. ve….Şirketlerinin incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre de; ….. 2007 yılındaki müşterilerinin tamamı…. şirketi’nin müşterileri, …. müşterilerinin %72’sinin yine şirketin müşterileri olduğu hususu tespit edilmiştir. Yapılan inceleme neticesi düzenlenen raporda ….San. Tic. A.Ş.’nin 2007 yılı içerisinde müflis şirketin 9 adet müşterisine KDV hariç 2.042.611,- TL 2008 yılı içerisinde 30 adet müşterisine 3.040.638,- TL tutarında mal ve hizmet teslimi gerçekleştirdiği, 2007 yılı içerisinde dava dışı şirketin satış miktarının %78,51’i 2008 yılında da %55,88’ine tekabül ettiği,….. A.Ş.’nin ise 2007 yılı içerisinde müflis şirketin 3 adet müşterisine 2.228.123- TL, 2008 yılı içerisinde de 1.589.436,- TL tutarında satış gerçekleştirdiği, 2007 yılı içerisinde tüm satışın %100’ü, 2008 yılında da %58’inin … şirketinin müşterilerine yapılan satışlar olduğu, 2010 yılına kadar müflis şirketin 14.799.233,- TL satış hasılatından mahrum kaldığı, karşı davacı şirketin karlılık oranının %13.52 oranında belirlendiği anlaşılmaktadır. Tüm anlatılanlara göre dosya kapsamı deliller -olaylar kronolojik bir sıra içerisinde değerlendirildiğinde davacı, karşı davalının, davacı şirketin müdürü olduğu halde önce bir şirket kurarak yurtdışı firmanın (…..)temsilciliğini aldığı ,kurulan şirketin ünvanının da ….. olduğu ,… şirketi kurulduktan hemen sonra hisselerin önce üçüncü şahıslara devredildiği ve arkasından tasfiye kararı alındığı ve bu şirket tasfiye edilirken bu kez davacının ortak olmadığı ancak organik bağ içerisinde yukarıda açıklanan …. ..ltd.şti nin kurulduğu ,ardından davacı ile birkısım ortakların aynı soyadlı bulunduğu ….. ltd.şti nin kurulduğu ve karşı davacı şirketin müşterilerinin ve iş potansiyelinin tamamının bu iki şirkete kaydırıldığı yapılan bilirkişi incelemelerin de anlaşılmıştır.Davacı- karşı davalı …’nin şirket müdürlüğünden azlinden sonra , ortaklık cari hesabından dolayı şirketi yasal takip hakkı mevcuttur.Bir yandan …..ltd.şti kurulurken aynı zamanda şirket hakkında cari hesap alacağı için ödeme yapılması istenilmiş ,yine ihtar ile verilen süre dahi beklenmeden aynı gün icra takibi başlatılmıştır. Alacağını talep etmek karşı davalının elbette yasal hakkıdır.Ancak yukarıda ayrıntılı olarak anlatılan ortağın sadakat yükümlülüğünün de dikkate alınması gerekmektedir. 5.4.2007 tarihli haciz tutanağında halen %40 ortağı ve yüklü miktarda alacaklı olduğu şirketin bilgisayar ve serverini haczedip muhafaza altına aldırmıştır.Bir anlamda şirketin ticari faaliyetini engellemiştir.Gösterilmesi gereken olağan davranış alacağın tahsili için şirketin faaliyetinin engellenmemesidir.Bilgisayarların haciz tutanağındaki değerleri gözetildiğinde alacağı karşılamaktan uzak olduğu halde muhafaza altına alınmasının sebebi ancak faaliyetin engellenmesi amacına ilişkin olabilecektir.Tüm anlatılanlara göre karşı davalı önce aynı iş kolunda çalışmak üzere başka bir şirket kurmak suretiyle önce rekabet yasağını ihlal ettiği,ardından organik bağ içerisinde olduğu 2 ayrı şirket kurarak şirketin müşteri portföyünü ele geçirerek haksız rekabet fiillerini gerçekleştirdiği, 11.2006- 31.3.2007 tarihleri arasında yaptığı eylemlerin sonuçları incelendiğinde ortağın sadakat yükümlülüğünü kusuruyla ihlal ettiği ; sonuçta şirketin davacının açtığı dava neticesinde fesih ve tasfiyesine karar verildiği ve ardından bir alacaklının şirket hakkında yaptığı iflas takibi neticesinde de şirketin iflası ile sonuçlandığı,şirketin 2006 yılı sonunda her iki tarafın kabulünde olduğu üzere 497.547-TL net kar ederken 2007 yılı itibarıyla mal varlığını ,müşterilerini ve ekonomik faaliyeti yitirdiği ,kazanımlarının karşı davalının organik bağ içerisinde bulunan şirketlere geçtiği sabittir.Şirketin varlığını kaybetmesinde ana etkenin karşı davalının haksız rekabet teşkil eden fiil ve eylemleri olduğu , yeni kurduğu şirketi müşterilere tanıtırken eski şirketin ünvan değiştirdiğini bildirdiği ,asıl dava da şirketin acze düşmesinde davalı …”in kötü yönetiminin sebeb olduğu ileri sürülmüşse de önce ihalelerde gerekli olan …. mümessilliğinin karşı davalı tarafından kurulan şirkete 12.2006 tarihinde aktardığı, …. firmasının kuruluş tarihi de 2.3.2007 olduğu ve …. logosunu kullandığı gözetildiğin de geçişlerin tesadüfi olmadığı,2006 yılı bilançosunda 497.547-TL net kar eden şirketin 2007 yılı itibariyle ticari faaliyetinin tamamen durduğu, özvarlığını ve müşterilerini kaybettiği, müşteri portföyünün karşı davalının organik bağ içerisinde olduğu şirketlere yöneltildiği ,önce fesih ardından iflas davalarında karşılaşmasında davalı …’in kötü yönetiminden sözedilemeyecektir.19.3.2007 tarihinden evvel de şirketin kayıplarının temelleri zaten hazırlanmış durumdadır. Neticede iflas tarihinde 840.692-TL özvarlığını kaybettiği süreçte davalı şirket müdürü-ortağının kusurunun haksız rekabetinin – sadakat yükümüne aykırı ve süreklilik arz eden eylemlerinin bütününün sonucu olduğu,tesbit edilen zararında şirkete ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Asıl dava da davacı vekilinin zararının tazminine yönelik istinaf nedenleri yerinde değil ise de davalı yararına davanın hem usulden ,hem esastan reddinin yerinde olmadığı gibi usulden reddi gereken dava da ;nispi vekalet ücreti takdir edilmesinin yerinde olmadığı ,davalı şirkete yöneltilen ve kayıt-kabul davası olarak yürütülen dava da davalı iflas idaresinin davayı takip eden vekili olmadığı gözetilerek asıl dava da davacı vekilinin istinaf nedenleri kısmen yerinde görülerek ; verilen hüküm kaldırılarak davacının davasının aktif ve pasif husumet yokluğundan reddi ile ,davalı … yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir.Karşı davada talep olunan şirket zararı 400.000-TL dir. Alınan 17.1.2011 tarihli kök ve ardından heyete yapılan ilavelerle birlikte 4 ayrı ek rapor alınmış karşı davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği yolunda raporlar sunulmuştur. Yeniden bilirkişi kurulu oluşturularak davadışı şirketlerin ticari defter ve kayıtları incelenerek alınan 10.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda ise davadan evvel ki 2007 yılının tamamında dava dışı şirketlerin 2.042.611-TL + 228.123-TL= TL lik …. müşterilerine satış yaptığı ,davacı şirketin karlılık oranının %13,52 olduğu belirlenmiş ,buna göre yapılan hesaplama da 2007 yılın zararının karlılık oranına göre 307.003-TL olduğunun kabulü gerekmektedir.Karşı davalının rekabet yasağını ihlal ederek ,haksız rekabette bulunarak ve kusuruyla sadakat yükümünü ihlal ederek karşı davacı şirketi zarara uğrattığı belirlenmiş iken karşı davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. 2006 yılında 497.547-TL kar ettiği sabit olan şirketin dava tarihine kadar en az bu kadar kardan yoksun kaldığı, dolayısıyla zarara uğradığı ,2007 yılında karşı davalının şirketlerine yöneltilen müşteriler nedeniyle 307.003-TL kar kaybına uğradığı , şirketin faaliyeti sonlanması nedeniyle gerçekleştirilemeyen …. ihalesinden dolayı da zararın 272.321-TL hesaplandığı gözönüne alındığında karşı davada talep edilen 400.000- TL müflis şirket zararı olduğunun kabulü gerektiği,yazılan gerekçelerle şirket zararının karşı davalı tarafından tazmini gerektiği sonucuna varıldığından karşı davanın reddine ilişkin hükmün de kaldırılarak karşı davanın kabulüne ,tazminat tutarına karşı dava tarihinden itibaren faiz işletilerek davalıdan tahsiline müflis şirkete ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı-karşı davalı …, Karşı davacı-davalılar vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2017 Tarih 2014/326 Esas- 2017/354 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “1-Asıl davanın davalı … yönünden aktif husumet; müflis … Ltd. Şti. Yönünden pasif husumet nedeniyle REDDİNE, 2-Karşı davanın KABULÜNE, 400.000-TL tazminatın karşı dava (1 Nisan 2008) tarihinden itibaren avans faizi işletilerek karşı davalı …’den tahsiliyle müflis … Ltd. Şti. İflas masasına ödenmesine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;”Asıl davada alınması gerekli 44,40- TL harcın ; davacı tarafından peşin yatırılan 4.050-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 4.005,60- TL’nin davacıya iadesine, Karşı davada; alınması gerekli 27.324- TL nispi karar ve ilam harcından peşin yatırılan 5.416,30-TL harcın mahsubuyle , 21.907,70-TL bakiye TL harcın davacı-karşı davalı …’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Asıl ve karşı davada davacı-karşı davalı … tarafından yapılan giderlerinde üzerinde bırakılmasına, Karşı davacı Müflis ….ltd tarafından yapılan 975-TL bilirkişi ücreti + 177-TL teb.pos. giderinden ibaret toplam 1.152-TLnin ,Karşı davacı … tarafından yapılan 3.000-TL bilirkişi ücreti ,343-TL posta giderinden ibaret toplam 3.343-TL nin karşı davalı …’den alınarak karşı davacılara ayrı ayrı ödenmesine ,Asıl davada davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2.750- TL maktu vekalet ücretinin davacı ….. alınarak davalı …’a ödenmesine, Karşı davada; karşı davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden 29.950-TL nispi vekalet ücretinin karşı davalı …’den alınarak (dava takip yetkisi verilen alacaklıların da vekil ile temsil edildiklerinden) karşı davacılara ödenmesine Karşı davacılar tarafından yatırılan 5.416,30-TL peşin harcın davacı-karşı davalı …’den alınarak karşı davacılara ödenmesine. İstinaf yoluna başvuran davacı ve karşı davacı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(35,90-davacı ,35,90 karşı davacı … )kendilerine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı -karşı davalı tarafından yapılan istinaf yargı giderlerin üzerinde bırakılmasına.Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/05/2019