Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/492 E. 2018/506 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/69
KARAR NO : 2018/477
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2017
NUMARASI : 2016/848 E.-2017/783 K.
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/04/2018
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, davacının, davalı şirkette 268.128 adet pay sahibi olduğunu, davalı şirketin 17/03/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurulda kâr payı dağıtımına ilişkin 5. maddesinde “1. temettü olarak yasal zorunluluk gereği sermayenin %5’i tutarındaki 720.000- TL’nin hissedarlara dağıtılmasına, kalan kârın ise yedek akçe olarak ayrılmasına” karar verildiğini, 2015 yılı şirket karının %5’i dışındaki kârın hissedarlara dağıtılmamasının yasaya, şirket esas sözleşmesine, iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan, 17/03/2016 tarihli genel kurulunda alınan 5. maddedeki kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, TTK.’nun 448/3 maddesi gereğince davacıdan teminat alınmasına karar verilmesini, 17/03/2016 tarihli genel kurulda alınan 5. maddedeki kararın davacının kâr dağıtımı konusundaki müktesap hakkına aykırı olmadığını, yönetim kurulunun Türkiye ve dünyadaki ekonomik gelişmeler ışığında şirketin gelecekteki mali durumu hakkında öngörüde bulunarak, %5 kârın dağıtılmasına, bakiyesinin yedek akçeye ayrılmasına genel kurula teklif ettiğini, genel kurulda bu doğrultuda karar aldığından, ekonomik hayattaki belirsizliğin ve ticari hayat şartlarının ekonomik ve sosyal durumunun bu kararı gerektirmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davalı şirketin aldığı kâr payı dağıtımına ilişkin kararın ortağın temel hakkını iyi niyete aykırı biçimde zedelediği kanaatine varılarak davanın kabulüne … A.Ş.’nin 17/03/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısının 5. Maddesinde alınan kararın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili, dosyaya delil olarak sunulan 2015 yılı Yönetim Kurulu raporu, bağımsız denetçi raporu, 2015 yılı gelir tablosu, bilanço ve bilanço dip notları, ticaret sicil dosyasında bulunan verilere rağmen, son derece yanlış bilgiler ihtiva eden bilirkişi raporunun nazara alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı şirketin esas sermayesi 14.400.000-TL olduğunu, dava konusu genel kurulda bu sermayenin %5’i tutarında olan 720.000- TL’nin kar payı olarak ortaklara dağıtılmasına karar verildiğini, davalı şirketin esas sermayesinin 27.663.731,67- TL olsa idi genel kurulda bu tutarın %5’i olan 1.383.186,- TL’nin kar payı olarak ortaklara dağıtılmasına karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin dava konusu genel kurula sunulan 31/12/2015 tarihli bilançosunda şirketin öz varlıklar toplamının 63.105.701,- TL olarak hesaplanmış olmasına rağmen kararda, hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak şirketin özvarlığının 98.864.676- TL olduğunun belirtildiğini,kararda davalı şirketin yedek akçe olarak ayırdığı paradan, bir miktarını faiz getirisine bağlayarak gelecek için ne tür bir yatırım planı olduğunu net bir biçimde açıklamadığının gerekçeler arasında yer aldığını, şirketin ana ortağına verilen 4.000.000-USD tutarındaki borcun, olağanüstü yedekler hesabı ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, davalı şirketin üretim için gerekli olan ana hammaddenin tamamını ithal ettiğini, geçen zaman içinde yabancı paraların Türk Lirası karşısında yaklaşık iki kat değerlenmesinin, şirket yöneticilerinin öngörülerinin doğru olduğunu gösterdiğini, davacı ortağın 2015 yılı karından ödenmiş sermayenin %5’i oranında kar dağıtılmasının iyi niyet kurallarına aykırı olduğu iddiası karşısında, dönem karından, sermayenin %5’inin üzerinde hangi oranda kar payı dağıtılmasının iyi niyet kurallarına uygun olacağının bilirkişi raporu ile tespit edilerek verilen kararın gerekçesinde yer alması gerektiğini, oluşturulan kararın gerekçesinin davalı şirketle ortakları arasındak ihtilafı sonlandırmadığını, aksine devamına sebep olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, dosyanın esastan incelenmesine ve daanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:…. A. Ş. İsimli şirketin 17/3/2016 tarihili 2015 yılına ait olağan genel kurulunda alınan 5 numaralı “yasal zorunluluk gereği %5 i tutarında 720.000-TL karin hissedarlara sermaye paylarına göre dağıtılmasına bundan sonraki payın ise yedek akçe olarak ayrılmasına ” kararının iyiniyet ilkelerine aykırılık sebebi ile iptali talep edilmiştir. Kararın oy çokluğu ile alındığı davacının hissedar olup , muhalefet şerhi bulunduğu davanın süresinde açıldığı, şirketin ana ortağı .. Ind. .. B.V. ye 2015 yılı içinde 4.000.000- usd tutarında borç verdiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.
Mahkemece dava konusu şirket mali kayıtları ve ana sözleşmesi bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Öncelikle ve özellikle ifade etmek gerekirse, her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın nihai amacı kâr elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Şirketin nihai amacının kâr elde edip ortaklara dağıtması esas olmakla birlikte anasözleşmeye konulacak hükümler yanında kanunda gösterilen nedenler bu genel ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Bu istisnaların en önemlisi ve uygulamada da sıkça görülüp dava konusu uyuşmazlığa da konu olan TTK’nın 523/2. maddesindeki düzenlemedir. Anılan düzenleme gereğince genel kurul, aktiflerin yeniden sağlanabilmesi için gerekliyse, bütün pay sahiplerinin menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa, kanunda ve esas sözleşmede öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir. TTK’nın 452. maddesinde belirtilen müktesep haklardan olan kâr payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan TTK’nın 523/2. fıkrası arasındaki hassas dengenin kurulması zorunludur
Bu durumda, şirketin esas sözleşmesinde ayrıca yedek akçe ayrılmasına ilişkin düzenleme bulunmadığı da gözetilerek, şirketin uzun yıllar kâr payını çoğunu dağıtmayıp şirket bünyesinde tutmasının davacıların müktesep hakkını ihlal edip etmediği, genel kurulda ifade edilen devam eden şirket yatırımları nedeniyle şirketin uzun ve kısa vadeli kredi borçlarının bulunup bulunmadığı, şirketin yatırım giderlerini nasıl karşıladığı, geçmiş dönem kârlarının da şirket yatırımlarında kullanılıp kullanılmadığı, mecburi temettü dışında kalan kısım için cüzi kâr dağıtım kararı alınarak kalan kârın yedek akçeye ayrılmasının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, kâr dağıtımının şirket sermayesinin düşmesi sonucunu doğurup doğurmayacağı, dağıtılması öngörülen kâr payı dışında kalan kısmın ortaklığın devamlı gelişmesi ve düzenli kâr payı dağıtılmasının temini bakımından uygun ve yararlı olup olmadığı ve kalan kısmın yedek akçeye ayrılmasının afaki iyiniyet kurallarına uygun olup olmadığının tespit edilmesi gerekir.
Somut olayda; şirketin şirketin uzun vadeli borcu olmadığı, şirketin kar ettiği, olağanüstü yedek akçenin 51.482.903,45-TL olduğu yasal yedeklerin 3.006.603,02-TL olduğu dava konusu dönem itibari ile ana hissedar şirkete 4.000.000-usd borç verebilecek imkana sahip olduğu dikkate alındığında genel kurul kararının iyi niyete aykırı olduğu tespit edilebilmektedir. (Y.11.HD 2016/3015 esas 2016/8674karar, 2016/6510 esas 2017/1252karar sayılı kararları ) Şirketin kâr dağıtımının şirket sermayesinin düşmesi sonucunu doğurmayacağı, cüzi kâr dağıtım kararı alınarak kalan kârın yedek akçeye ayrılmasının yasaya, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu bilirkişi tespitleri ile ortaya çıkmıştır. Genel kurulda dağıtılması kararı alınan kar payının cüzi olduğu , sermayesinin düşmesi sonucunu doğurmayacağı şirketin diğer ana şirkete verdiği borç oranı dikkate alınarak da tespiti mümkündür.
Davacı vekili dilekçesi ile dava konusu genel kurul kararı ile “mecburi temettü dışında kar dağıtımı kararı alınmayarak ,yedek akçeye ayrılması yasaya ,şirket esas sözleşmesi ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu” gerekçesi ile pay sahiplerinin kar payından mahrum edilmesinin engel olunması yönünden genel kurul kararının iptalini talep etmiştir. Davacı talebinin kar mahrumiyetine engel olunması amacı ile kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin genel kurul kararını dava ettiği ,amacın mecburi temettü dağıtımı dışında kar dağıtımı kararı alınmamasının yasaya aykırılık oluşturduğu yönündedir.Davacı vekili kar dağıtım talebi ile orantılı olarak genel kurul 5 nolu kararın % 5 oranı üzerindeki (720.000-TL ) karın dağıtılmamasına ilişkin kısmın iptaline kararı verilmesi gerektiği halde şirketin %5 kar payı dağıtımı kararının da iptaline yol açacak şekilde 5 nolu kararın tümünün iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş ,kar dağıtımı kararının iptali isteminde davacının hukuki yararı bulunmadığından ,Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kısmen kabulü ile kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin kısmı ile sınırlı olmak üzere yeniden hüküm verilmesine ,fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2017 Tarih 2016/848 Esas 2017/783 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Davalı şirketin 17/03/2016 tarihli genel kurulunda alınan 5 nolu kararın; %5 oran üzerindeki (720.000- TL) karın dağıtılmamasına ilişkin kısmının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine,”
İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak ;alınması gereken 35,90-TL karar harcından peşin yatırılan 29,20-TL harcın mahsubuna ,bakiye 6,70-TL harcın davalıdan tahsiline.
Davacı vekili için takdir olunan 1.980-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ,davanın reddolunan kısım üzerinden davalı vekili için takdir olunan 1.980-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine.
Davacı tarafından yapılan 1.094,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine .kalan giderin taraflar üzerinde bırakılmasına.
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının (31,40-TL) istek halinde kendisine iadesine,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 26/04/2018