Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/483 E. 2019/480 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/483
KARAR NO : 2019/480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2018
NUMARASI : 2012/106 Esas 2018/20 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/04/2019
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının internet ortamında yayınladığı eposta içeriğinde; “…evimizde ve işyerimizde güvendiğimiz kilitlerin ne kadar basit ve ne denli başarısız oldukları sizlere sunmak istedim,açıkçası bu kilitlerin bu kadar aciz olduğunu bilseydim mutlaka başka çözümleri düşünüyor olacaktım. Fakat bir kilidin küp şeker gibi kırıldığını görünce şoke oldum. Aşağıda özellikle evimizde yer alan … tiplerinden bir tanesini (bizim evde olan ve iyisi diye …. kilit olarak aldığım kilit) paylaşıyorum. Yukarıda gösterilen kilitler evlerimizde kullandığımız standart …. kilitler çelik kapılarda ve ahşap kapılarda kullanılan kilitlerdir. Sözüm ona kalitelisi olsun diye bildiğimiz ……marka kilit …kilit zayıf yerinden kırılıyor . …. kilit sistemini geliştirmiş. Açılmaz diyorlar buyurun nasıl açılıyor sizlere sunuyorum …benim çelik kapımı çok sağlam hiç kırılmaz açılmaz diyorsanız buyurun bu videoyu izleyin derim. konserve gibi açılan çelik kapı videosu …” ifadelerine yer verildiğini, yazının içeriğinde davacıya ve davacının ürettiği ürünlere(kilit) yönelik asılsız ve gerçek dışı ithamlarda bulunduğunu, davacı ve ürünlerini tüketici nezdinde küçük düşürmeye, ürünlere yönelik kalite ve güven algısını tersine çevirmeye çalıştığını, davacının internet ortamında yayınlanan bu sözlerin TTK.nun 57/1 maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin durdurulmasına, açıklama ve beyanlarının düzeltilmesine,oluşan maddi zarar nedeniyle şimdilik 1.000- TL maddi -5.000- TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili; davacı iddialarının yerinde bulunmadığını, 2011 yılının Kasım ayında ,evinin kapısının kilidi kırılmak suretiyle davalının evinde hırsızlık meydana geldiğini, hazırlamış olduğu mail de belirtildiği üzere davalının amacının tedbir almak ve yaşanan bu üzücü olayda başkalarının zarar görmemesini sağlamak olduğunu, bu olay nedeniyle davalının 15.000,- TL ‘ye yakın zararının doğduğunu, davalının bu olay nedeniyle yakınlarını bilgilendirmek ve nasıl önlem almalarının gerektiğini belirtmek amacıyla elektronik postayı iyi niyetli olarak hazırladığını, davacının haksız rekabete ilişkin iddialarının yerinde olmadığından bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama sonucu, davalı sanık …. hakkında haksız rekabet hükümlerini ihlal suçundan açılan kamu davasında suçun yasal unsurları oluşmadığından beraatine karar verildiği, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK ‘nun 53.maddesi gereğince ceza mahkemesince yapılan yargılama neticesinde belirlenen maddi olgularla hukuk mahkemesinin bağlı olduğu, davacı tarafın davalının haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ettiği internette ki paylaşımı ile ilgili olarak yapılan ceza yargılaması neticesinde davalı sanığın eyleminin haksız rekabet teşkil etmediğine dair verilmiş ceza kararının kesinleşmiş olması karşısında, mahkemenin işbu karardaki davalının davaya konu eyleminin haksız rekabet teşkil etmediği yönündeki maddi vakaya yönelik tespitiyle bağlı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; mahkemece, ceza mahkemesince verilen beraat kararına dayanarak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, her iki hukuk düzeninin birbirlerinden farklı hükümler içerdiğini, hukuk hakiminin ceza mahkemesince yapılan kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini kararı ile bağlı olmadığını, davalının, davaya konu yayınları internet ortamında yazdığı ve videoları yüklediği, haksız rekabet teşkil eden bu fiiller sonucunda müvekkilinin maddi olarak zarara uğradığının 08/10/2012 tarihli bilirkişi raporu ile sabit olduğundan haklılığının ispatlandığını, internet ortamındaki denetimden geçmeyerek kötüleme amacıyla yayımlanan yazılar, videolar veya gönderilen mesajlar nedeniyle kurumların itibarlarının sarsılabileceği yada firmaların ticari değerlerinin azalabileceğini, davalının eylemlerinin müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğinden manevi tazminat bakımından sorumlu olduğunu, davalının açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK ‘nun 57/1.maddesi kapsamında, davalının davaya konu haksız rekabetinin tespiti,önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, suç ve dava tarihi itibarıyla uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun 64-1-5.maddeleri ile cezalandırılması istemiyle davalı, ceza mahkemesinde yargılanmış ise de, davalının arkadaşlarına gönderdiğini kabul ettiği mesajların, evinde meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle onları bilgilendirme ve güvenlik açısından bir yetersizliği dile getirme maksatlı olduğunu beyan etmesi karşısında, sanığın sırf şikayetçi firmayı yanlış ve yanıltıcı beyanlarla kötüleme yanıltma kastıyla hareket ettiğine ilişkin değerlendirme yapmanın yasa ruhuna uygun olmayacağından bahisle, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Bu karar, sanığın eylemi hiç işlemediği olgusuna dayalı olmadığından, 818 Sayılı BK’nun 53 nci maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı bir yönü bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.05.2009 tarih, 2009/3922 esas ,2009/5180 karar sayılı ilamı ). Zira ceza mahkemesinin beraat kararı, atılı suçun kasıtlı suçlardan olması ve bu suç bakımından suçun manevi unsuru olan kasıt öğesinin oluşmamasına bağlı olarak verilmiş olup, haksız rekabet fiilinin hukuki sorumluluğu gerektirmesi bakımından, kusurun kasıt şekli aranmamaktadır. Bu yönüyle mahkemenin red kararı isabetli değildir. TTK’nın 56. maddesi uyarınca, iktisadi rekabetin objektif iyi niyet kurallarına aykırı her türlü suistimali haksız rekabettir. Bu madde ile hakime, çevreye, zamana ve günün ekonomik koşullarına intibak edebilen geniş ve değişik bir kıstas verilmiş bulunmaktadır. Kanunun gayesi, iktisadi sahada doğruluk ve dürüstlük esaslarının ihlalini önlemek olup, bu husustaki genel kaide TTK’nın 56. maddesinde düzenlenmiştir.TTK’nın 57/1 maddesine göre “Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini, yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek” iyiniyet kurallarına aykırı bir hareket olarak gösterilmiştir.TTK’nın 58. maddesi uyarınca haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimse maddede belirtilen davaları açabilecek ve aynı maddenin d bendi uyarınca kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini ve e bendi uyarınca de BK’nun 49. maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebilecektir.BK 49 .maddenin TTK’nun 58. maddesi ile birlikte mütalaası ile çıkan sonuca göre de, davacının iktisadi menfaati yönünden zararın veya tehlikenin ve davalının kusurunun olması kafi bir sebeptir. Menfaat ihlalinin bir elem veya acıya sebebiyet vermiş olması gerekli olmayıp, tüzel kişiler için iyi şöhretin korunması amaçlanmaktadır.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalı tarafa ait olduğu uyuşmazlık konusu olmayan ve davalı tarafça internet ortamında yayınlanan eposta içeriğinde; “…evimizde ve işyerimizde güvendiğimiz kilitlerin ne kadar basit ve ne denli başarısız oldukları sizlere sunmak istedim .açıkçası bu kilitlerin bu kadar aciz olduğunu bilseydim mutlaka başka çözümleri düşünüyor olacaktım. Fakat bir kilidin küp şeker gibi kırıldığını görünce şoke oldum. Aşağıda özellikle evimizde yer alan …. tiplerinden bir tanesini (bizim evde olan ve iyisi diye …. kilit olarak aldığım kilit) paylaşıyorum…. Yukarıda gösterilen kilitler evlerimizde kullandığımız standart … kilitler çelik kapılarda ve ahşap kapılarda kullanılan kilitlerdir. Sözüm ona kalitelisi olsun diye bildiğimiz …. marka kilit …kilit zayıf yerinden kırılıyor . … Tuzaklı kilit sistemini geliştirilmiş. Açılmaz diyorlar buyurun nasıl açılıyor sizlere sunuyorum …benim çelik kapımı çok sağlam hiç kırılmaz açılmaz diyorsanız buyurun bu videoyu izleyin derim. konserve gibi açılan çelik kapı videosu …” ifadelerine yer verilmiş olup,bu ifadelerin, eleştiri ve bilgilendirme sınırının ötesinde gereksiz yere incitici mahiyet arz eden ve davacı tarafın ürünlerinin (kilitlerin) kolaylıkla açılabilen, birçok güvenlik zaafiyeti taşıyan ürünler olarak lanse edilmesi nedeniyle 6762 sayılı TTK nun 57/1 maddesi kapsamında kötüleme içeren nitelikte olduğu anlaşıldığından, bu haliyle davalının eylemi haksız rekabet teşkil etmektedir.(Yargıtay 11.HD nin 18.01.2018 tarih 2016/12221 esas, 2018/407 karar sayılı ,04.04.2018 tarihi, 2016/9627 esas 2018/2382 karar sayılı ilamları) .TTK.nun 58 /1 “Haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimse:a-Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b-Haksız rekabetin men’ini ,d-kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini isteyebileceği düzenlenmiştir.Bu davalardan haksız rekabetin tespiti, men’i ,ref’i davaları bakımından, zarar tehlikesinin varlığının davacı tarafça ispatı yeterli görülmüş, ancak maddi ve manevi tazminat davaları bakımından davacının zararı ve miktarını BK 42 maddesi gereği ispatı gerektiği düzenlemesine yer verilmiştir. Haksız rekabete dayalı tazminat davasında ilke, haksız rekabet nedeniyle davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Bu kapsamda,haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davaları bakımından zarar tehlikesinin varlığı yeterli görüldüğünden ve olayın yukarıda açıklanan akışı gözetildiğinde zarar tehlikesinin varlığı açık olduğundan, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve bu haksız rekabetin önlenmesine karar vermek gerekmektedir. Ancak tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemi nedeniyle davacının maddi zarara uğradığı somut delillerle ispatlanamamış ve dosyaya davacının zararına yönelik bir ispat vasıtası sunulmamıştır. Bu nedenle ispatlanamayan maddi tazminat davasının reddi gerekmektedir.TTK nun 58/ 1-e maddesi gereği, BK nun 49. maddesinde öngörülen şartların varlığı halinde manevi tazminat istenebileceği ,BK49/ 1 maddesi gereği, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini isteyebileceği, ,somut uyuşmazlıkta, davalının internet ortamında yayımladığı epostalarla , davacı tarafın ürünlerini (kilitleri) kolaylıkla açılabilen, birçok güvenlik zaafiyeti taşıyan ürünler olarak lanse ettiği ve böylelikle davalının kusurlu davranışıyla davacının şahsiyet hakkına hukuka aykırı şekilde tecavüzde bulunduğu anlaşıldığından,tarafların dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durumları,davalı tarafa ait e posta içeriği ve buna bağlı kusurunun derecesi,günün ekonomik şartları ve paranın satın alma gücü dikkate alınarak zenginleşme ve fakirleşmeye sebebiyet vermeyecek şekilde davacı yararına 3.000- TL manevi tazminata hükmedilmesi suretiyle davacının manevi zararı giderilmelidir.Bu nedenlerle, davacı vekilinin haksız rekabetin tesbiti.önlenmesi ve manevi tazminat isteminin reddine ilişkin hükme yönelik ileri sürdüğü istinaf nedenleri kısmen yerinde görüldüğünden,davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, hükmün HMK 353(1)b-2 gereği kaldırılmasına, davalının e posta içerindeki beyanlarının haksız rekabet teşkil ettiğinin tesbitine ve önlenmesine,3.000- TL manevi tazminatın davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine, ispatlanamayan maddi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/106 E.-2018/20 Karar sayılı ve 16/01/2018 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davalının (11 November 2011 saat: 11.51) tarihli e-posta içeriğindeki davacının ürettiği kilitlere yönelik beyanlarının haksız rekabet teşkil ettiğinin tesbitine ve önlenmesine İspatlanamayan maddi tazminat isteminin reddine,3.000- TL manevi tazminatın davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 204,93- TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 89,10-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 115,83- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 110,25-TL peşin harçlar ile 250-TL bilirkişi ücreti ve 277-TL yargı gideri olmak üzere 637,25-TL’nin davanın kabulü oranında hesaplanan 320-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan yargı gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, Davacı vekili için Haksız rekabetin tespiti ve men’ine ilişkin talep yönünden 2.725-TL ,kısmen kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden 2.725-TL olmak üzere toplam 5.450-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Red edilen manevi tazminat talebi yönünden A.A.Ü.T. 13/2 maddesi gereği 2.000- TL , red edilen maddi tazminat talebi yönünden A.A.Ü.T. 13/2 maddesi gereği 1.000- TL olmak üzere toplam 3.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, “İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine,İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 81-TL posta masrafının davanın kabulü oranında hesaplanan 40,50 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 04/04/2019