Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/480 E. 2019/253 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/480
KARAR NO : 2019/253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI : 2014/1026 Esas 2017/1446 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/02/2019
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacı ve davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili ;davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye dayalı satışı yapılan teslim edilen ve faturalandırılan ilaçların bedellerinin ödenmediğini, ayrıca davalı ile 1/2 oranında malik oldukları taşınmazda kendi hissesinide davalıya kiraya vermesi nedeniyle kira alacağınında bulunduğunu, birlikte tüm borcun 452.810,48 -TL olduğunu, bu alacağın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile yapılan takibe itiraz edildiği, haksız itirazın iptali takibin devamı, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı tarafından yapılan açıklamada dava konusu edilen 452.810,48- TL’nin 67.848- TL tutarının kira bedelinin faturalandırılmasından kaynaklandığını belirtmiştir.
CEVAP:Davalı vekili ; ilaç bedellerinin tamamının zamanında ödendiğini, keza kira alacağının da ödendiğini, takipte kira borcunun belirtilmediğini, kaldı ki, bu alacak yönünden Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu, rahatsızlığı nedeniyle eczane kayıtlarının davacı şirket yönetim kurulu üyesi … isimli şahıs tarafından tutulduğu kötü yönetim yaptığı, eczanenin bir kısım gelirlerinin davacıya aktarıldığını, haksız davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece davacının toplam alacağı içerinde yer alan 67.848 -TL tutarlı kira alacağına ilişkin talebi 29.01.2015 tarihli celsede bu davadan tefrikine karar verilerek davaya kalan kısım üzerinden devam edilmiştir. Dosya kapsamında iddia ve itirazlar doğrultusunda yapılan değerlendirme ve alınan raporlar sonucunda takipte talep edilen tutarın 384.962,48- TL olduğu, davalı kayıtlarında 279.389,35 TL borç kaydının yer aldığı, defterlerde ihtilaflı olan 7.548,27 TL alacaktan feragat edildiğinden itirazın kısmen iptali ile 279.389,35 TL üzerinden takibin devamına ve alacak likit olduğundan itirazın iptaline karar verilen kısım üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:1-Davacı vekili ; davanın tümüyle kabulünün gerektiğini, bilirkişi tarafından sunulan raporlar ile belirlendiği üzere davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olup, davalı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığının tesbit edildiğini, ihtilafın 2010 yılına ait kayıtlardan kaynaklandığını, davalının yargılama aşamasında savunmasını değiştirerek yapılmadığı iddia edilen ödemenin bu kez kâr payı olarak yapıldığı iddiasını ileri sürdüğünü,savunmasını genişletmesini kabul etmediklerini,davalı kayıtlarında olmayan ancak ödendiği belirtilen 22.500- TL ve 35.000- TL tutarlı 2 ödemenin kabul edilemeyeceğini ,davalı ticari defterleri usulüne uygun tutulmadığından sahibi aleyhine delil teşkil ettiği, davalı kayıtları esas alınarak hatalı verilen kararın kaldırılması ve alacağın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı vekili ; davacı şirketin yönetimi kurulu üyesi … İstanbul 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/609 esas sayılı dosyası ile kendilerine karşı işlediği hizmet nedeniyle görevini kötüye kullanma suçundan yargılandığını, 860.606,05-TL’nin davacıya aktarıldığının tesbit edildiğini, sigortalı çalışanı … tarafından 13.03.2013 tarihinde 22.500- TL, 01.04.2013 tarihinde 35.000- TL’nin bu borç ilişkisine istinaden yatırıldığı borçtan tenzil edilmesi gerektiği, 14 adet faturanın toplam 7.548,27 TL’sinin dayanağı ispat edilemediği için bu miktardan davacının feragat ettiğini, alacağın likit olmadığı inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, ihtilaflı 2010 yılına ait 34 kalem borçtan 15 kalem kaydının dayanaklarının sunulamadığını, bu nedenle ceza mahkemesi kararını beklenmesine, kararın kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir..
GEREKÇE: Davalı her ne kadar dava dışı… hakkındaki ceza davasının beklenmesini talep etmiş ise de, davalı tarafından bu kişiye rahatsızlığı döneminde işlerin yürütülmesi için vekalet verildiğinin iddia olunduğu; davadışı şahsın güveni kötüye kullandığı, davalı aleyhine menfaat temin ettiği hususlarının saptanması halinde davalının bu şahsa karşı dava açaraktazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. Ceza davasındaki soruşturmanın davacı alacak iddiası ile doğrudan ilgisi yoktur.Davalının eczacı ,davacı şirketin de ecza deposu sahibi olduğu ve ekonomik darlığa düştüğü iddia olunan davalı ile davacı arasında bir gayrımenkul satışı ilişkisi de bulunduğu ve satılan taşınmazın yine kira ilişkisine dayalı olarak davalının kullanımında bırakıldığı taraflar arasında ihtilafsız olup,bu kısma ilişkin alacak talepleri bu davadan tefrik edilerek ayrı bir esasta görülmesine karar verilmiş olup,dava dosyasında ki ihtilaf ilaç alım satımı ve karşılığı yapılan davalı ödemelerinden ve davacı ödemelerinden kaynaklandığı ; davalı bir kısım kayıtların davadışı şahıs tarafından davalı ticari defterlerine gerçeğe aykırı olarak kaydedildiği iddiasında ise de;dükkanın işletmesini vekaleten yürüten davadışı şahsın bu kişinin yaptığı işlemler davalıyı bağlayacağından davalının bu savunmaları yerinde görülmemiştir. Tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiş, davacı ve davalının 2010 yılı dışındaki kayıtlarının kanuna uygun tutulduğu tesbit edilmiştir.Davacı kayıtlarına göre davacının ticari defter ve kayıtlarında 382.512,53- TL alacaklı olduğu; davalı kayıtlarına göre ise davalının davacıya 279.389,35 -TL borçlu olduğu, bu saptamaya göre yine davacının 21.09.2017 tarihli celsede … davacı çalışanı olduğu beyan edilerek 14 adette toplam 7.548,27 TL fatura alacağından feragat edildiği ,… davacı çalışanı olduğu belirlenmekle davalıya yapılan ödemelerden tahsilat yapanın … olduğu cari hesap farklılığı oluşturan kalemlerden biri olan ve bilirkişi raporunda yapılan ihtimali hesaplamalarda belirtildiği üzere 35.775-TL ödemenin de dikkate alınmaması gerekmektedir.Davacı vekili istinaf sebebi olarak … tarafından … hesabından davacı şirkete 13.03.2013 tarihinde 22.500- TL, 01.04.2013 tarihinde 35.000- TL olmak üzere toplam 57.000-TL ödemenin de borcundan düşülmesini talep etmekte ise de ;bu iki ödemenin davalı çalışanı tarafından davacı şirkete havale edildiği sabit ise de ,bu ödemelerin davalının cari hesap borcu için yapıldığına dair bir delil olmayıp ;davacının ve davalının ticari defterlerinde de ödeme olarak kayıtlı olmadığı anlaşılmakla,havale kural olarak bir borcun ödenmesi sayılacağından davalının cari hesap borcuna karşılık yapıldığı anlaşılamayan ödemenin borçtan düşürülmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Yine davacı tarafından davalıya gönderilen 25.8.2010 tarihli 127.000-TL ödemenin müvekkili tarafından davacıya satılan ilaçların faturalarına yansımayan kar payına ilişkin olduğu ,müvekkili ile davacı arasında varılan mutabakat gereği kendisine kdv dahil geliş fiyatından davacıya fatura ettiği ,davalı tarafından faturalarına kar eklenmeden kendisine verilen ilaçlar için müvekkiline kdv dahil fatura tutarı üzerinden kar payı ödeneceğini müvekkilin ticari defter kayıtlarında bulunmayan 127.000-TL tutarındaki bu ödemenin borçtan tenzili gerektiği iddiasında ise de ne savunmalarında ne de istinaf başvurusunda karsız sattığı ilaçlara ait somut bir belge,bir anlaşma ibraz edememiştir.Ticari defter ve kayıtlarında ise bu ödemeye karşılık ayrıca kar payı alacağı kaydedilmemiştir.Ayrıca ticari hayatın gereklerine ve hayatın olağan akışına aykırı olan bu iddia ile kar payına karşılık ödeme yapıldığının kabulü mümkün olmamıştır.Olağan davranışa aykırı olan ,ayrıca kar payının ne şekilde muhasebeleştirileceği de belirsiz olup ,davalı vekilinin bu iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılmakla , alacaktan düşülmesi gerektiği iddiası kabul edilmemiştir.Tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, icra takibinin 452.810,48 TL üzerinden açıldığı, bu miktardan 67.848 TL kira alacağına ilişkin davanın tefrik edildiği, 384.962,48 TL’nin kaldığı,7.548,27- TL tutarlı alacağa ilişkin davadan feragat edildiği ,her ne kadar davacı kayıtlarında 382.512,53- TL alacak kayıtlı ise de mutabakatsızlığı oluşturan ödeme kayıtlarının dayanaklarının sunulmadığı ve … tarafından tahsilat yapılan 35.775-TL ödeme kaydının davacı yararına dikkate alınmaması gerektiği ; davalı kayıtlarında ise 279.389,35 -TL olarak tesbit edilen borçtan davalının sorumlu olduğu,alacağın likit bulunduğu icra inkar tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığı davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir. Davacı şirketin davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunan borçtan daha fazla alacağını ispat edemediği anlaşılmaktadır.Buna göre itirazın davalı kayıtlarında mevcut alacak miktarı için iptali fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.Kabul edilen kısımdan dolayı davalı vekilinin hükme yönelik istinaf sebebleri yerinde olmadığı gibi davacının da fazlaya ilişkin alacak iddiasını ticari defter ve kayıtlarının dayanağı sunulamamakla ispatlayamadığının kabulü gerekmektedir.Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükme karşı ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiş,davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacıdan alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalıdan alınması gereken 19.085,08- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 4.771,27- TL harcın mahsubu ile bakiye 14.313,81- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/02/2019