Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/467 E. 2018/1618 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/467
KARAR NO : 2018/1618
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2018
NUMARASI : 2014/555 Esas -2018/92 Karar
DAVA : İtirazın İptali(Yedieminlik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/12/2018 (12/01/2019 yazım tarihli )
Asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine ilişkin hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
ASIL DAVA :Davacı-k.davalı vekili, davalı-k.davacının bir alacağından dolayı başlatılan icra takibi sırasında 16/04/2012 tarihinde bir kısım malları muhafaza altına aldırdığını ve düzenlenen yediemin teslim zaptı ile günlük 390-TL yediemin ücretinin kararlaştırıldığını, davalı-k.davacının muhafaza sırasında 3.000-TL ödeme yaptığını, malların satışa çıkarıldığını ve alacağına mahsuben davalı-k.davacı tarafından satın alındığını, İcra Müdürlüğü tarafından Adalet Bakanlığı ücret tarifesine göre hesaplanan 27.219-TL’nin davalı-k.davacıdan tahsil edildiğini ve tüm malların 26/12/2012 tarihinde teslim edildiğini, sözleşmeye göre toplam yediemin ücretinin 99.060-TL olduğunu, dolayısıyla davalı-k.davacının 68.841-TL bakiye borcu olduğunu, ancak ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalı-k.davacının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVA/CEVAP: Davalı-k.davacı vekili, davacı-k.davalının alacağına dayanak gösterdiği Yediemin Teslim Zaptının sözleşme değil tutanak olduğunu, sözleşme olarak değerlendirilse bile şahısta hataya düşülmüş olması, gerçeğe aykırı ve tek taraflı beyanlar içermesi, edimler arasında açık bir nispetsizlik bulunması nedeniyle geçersiz olduğunu,davacı-k.davalının kendisini adli yediemin olarak tanıttığını,davada özel yediemin olduğunu iddia ettiğini, yedieminlik ücretinin Bakanlık tarifesi uyarınca takdir edildiğinin düzenlenen haciz tutanağına yazıldığını, istenen bedelin hacizli malların değerinin %74,20’sine takabül ettiğini ve fahiş olduğunu, tutanağı imzalayan alacaklı vekilinin müvekkili adına sözleşme imzalama yetkisi olmadığı gibi mahcuzların yedieminde kalmasına sebebiyet verenin de müvekkili olmadığını, müvekkilinin tutanağın içeriğinden 19/12/2012 tarihinde malların teslimi talebi üzerine davacı-k.davalı tarafından zaptın verilmesiyle haberdar olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddi ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, karşı davanın kabulü ile Yedieminlik Teslim Zaptının geçersizliğine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-k.davacı vekili 06/02/2014 tarihli ıslah dilekçesinde, 1.000-TL olan karşı dava değerini 68.000-TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı-k.davalı vekili, karşı davada ileri sürülen sebeplerin hepsinin asıl davaya cevap dilekçesinde ileri sürülen sebepler olduğunu savunarak karşı davanın reddi ile davalı-k.davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; sözleşme ile, mahcuzların kapladığı yer ve değeri göz önüne alınarak günlük 390- TL yediemin1ik ve depo ücreti ödeneceği konusunda anlaştıkları, yedieminin Adalet Bakanlığı’nın Depo ve Garajlarla İlgili Yönetmelik Hükümlerine ve Tarifesine tabi olmadan özel ücret belirlenmesi şartıyla malları kabul edeceğini bildirdiği, sözleşmeyi imzalayan davalı vekilinin bunu kabul ettiği, sözleşmenin genel işlem koşulları içermediği, davalı imza sırasında vukubulan fiziki saldırı nedeniyle karışıklık yaşandığını, bu yüzden özgür iradeleri sonucu sözleşmeyi imzalayamadığını ileri sürmekte ise de, dosyada bu konuya ilişkin yasal bir delil bulunmadığı, dava açılana kadar da, sözleşme niteliğindeki söz konusu tutanağın iptali vb. yoluna gidilmediği, yedieminlik sözleşmesinin hukuken geçerli olduğu, buna göre davacının hak ettiği yedieminlik ücretinin 99.060- TL olduğu, 30.219- TL ödemenin mahsubundan sonra takip tarihi itibariyle tahsili gereken bakiye ücretin 68.841- TL olduğu, karşı davada talep edilen hususun asıl davada ön sorun olarak incelendiği ve sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü ile yedieminlik ücreti tespiti yoluna gidilmiş olması nedeniyle karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-k.davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın usulden değil esastan reddi ile müvekkili yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, zira karşı davaya konu uyuşmazlığın esastan çözüldüğünü belirterek karşı davaya ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı-k.davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Mahkemece uyuşmazlık konusu olarak belirlenmesine rağmen davacı-k.davalının adli yediemin mi yoksa özel yediemin mi olduğu, sıfatı konusunda hataya düşürüp düşürmediği, yediemin teslim zaptının hata,hile, gabin nedeniyle geçersiz olup olmadığı konularında değerlendirme yapılmadığını,
2-Davacı-k.davalının fatura, yediemin teslim zaptı, kartvizit ve mahcuz mallar tutanağında “adli yediemin” sıfatını kullandığını, ticari kazanç elde edenler gibi KDV’li değil icra dairelerine hizmet verip ücret geliri elde ettiğinden KDV’siz fatura düzenlediğini, ancak bu davada özel yedieminlik yaptığını beyan ettiğini,Gelir İdaresi Başkanlığınca düzenlenen yazıda davacı-k.davalının adli yediemin olarak faaliyette bulunduğu ve başka bir gelir getirici faaliyetinin olmadığının tespit edildiğinin belirtildiğini, Adalet Bakanlığı’nın yazısında bakanlık tarafından lisanslı yediemin depoları faaliyete başlamasına kadar özel işletilen depolara teslim edilen mallar için tarife hükümlerinin dikkate alınması gerektiğinin, adli yedieminlik unvanı bulunmadığının belirtildiğini, davacı-k.davalının ceza mahkemesinde alınan 06/04/2017 tarihli beyanında yediemin ücretinin tarifeye göre talep edildiğini ikrar ettiğini,
3-Yediemin teslim zaptının hata, hile nedeniyle geçersiz olduğunu, davacı-k.davalının bilerek ve isteyerek karşı tarafın sıfatında yanılmasına sebep olduğunu, davacı-k.davalının ceza soruşturmasında alınan 11/03/2014 tarihli beyanında da haciz mahalline icra memuru tarafından adli yediemin olarak çağrılmış olabileceğini beyan ettiğini, tutanaklarda adli yediemin olarak belirtildiğini, haciz tutanağında imza anında saldırı olduğu kayıt altına alındığı, özgür irade ile sözleşme yapılmasının fiilen imkansız olduğunun resmi belge ile sabit olduğunu,
4-Sözleşmenin gabin nedeniyle de geçersiz olduğunu,zaptın tek nüsha olarak düzenlendiğini onun da davacı-k.davalı elinde olduğunu, oysa icra dosyasında bulunmasının zorunlu olduğunu, İİK’nun 115.maddesi (02/07/2012 tarihinde değişen)uyarınca ihale bedelinin malın tahmin edilen bedelinin %50’sini bulması ve satış masraflarını karşılaması zorunluluğunun bulunmakta olduğunu, satış sırasında bu miktara ulaşılamazsa satışın yapılamayacağını, satışın 07/08/2012 tarihinde yapıldığını, haciz tutanağında malın tahmin edilen bedelinin 195.000- TL olarak yazılı olduğunu, dolayısıyla %50sinin 97.500- TL olduğunu, haciz tutanağına göre muhafaza ve satış masraflarının 3500- TL olduğunu malların 131.500- TL’den satışa çıkarıldığını ve 133.500- TL’den satıldığını, şayet yediemin tutanağı icra dosyasında olsaydı muhafaza tarihi olan 16/04/2012 tarihinden satış tarihine kadar geçen süre 113 güne, ihalenin kesinleşme süresi 7 gün eklendiğinde 120 günlük yediemin bedelinin satış masraflarına ekleneceğini, davacının iddia ettiği gibi günlük 390- TL ücret olsa ve bu icra dosyasına bildirilmiş olsa 120 günlük bedelin 46.800-TL olacağını,dolayısıyla 97.500+3500+46800 TL =147.800- TL üzerinden satışa çıkarılma zorunluluğunun gözetileceğini, ihalenin yediemin deposunda yapıldığını, ancak davacının teslim zaptını satış anında dahi icra dosyasına sunmadığını, zira bu zabıttan haberdar olunmasını engelemeye çalıştığını, icra dosyasında bulunan 16/04/2012 tarihli Mahcuz Mallar Tutanağında mahcuzların davacıya tarife uyarınca bırakıldığı açıkça yazılı olup yediemin ücretinin de tarife üzerinden hesaplanarak satış bedelinin belirlendiğini, tutanaktan 19/12/2012 tarihinde haberdar oldukları için 03/08/2013 tarihinde yani yasal sürede karşı davanın açıldığını, davacının talebinin satış bedelinin %74,20’si olduğunu,edimler arasında aşırı bir orantısızlık durumu yarattığını, davacının 20 m2 dahi kaplamayan bir alan için aylık 11.700- TL ücret talep ettiği,
5-Yediemin teslim zaptının davacı-k.davalı tarafından ileride benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla önceden tek başına hazırladığı, genel işlem koşullarını taşıdığının zabıt içeriğinden ve düzenleme şeklinden sabit olduğunu,
6-Yargılamayı gerektiren alacaklarda icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını,
7-Aynı konuda düzenlenmiş resmi ve özel belge varsa, resmi belgeler yok sayılarak özel belgeye göre hüküm kurulamayacağını, 16/04/2012 tarihli Mahcuz Mallar Tutanağının dikkate alınması gerektiğini,
8-Davacı-k.davalının Bakanlık tarifesince belirlenen bedeli ihtirazi kayıt ileri sürmeden bu davadan önce tahsil ettiğini, bu konuda Yargıtay 13 HD’nin 2013/4797 -12883 sayılı kararının dikkate alınmadığını,
9-Yargıtayın yerleşmiş içtihatları ile davacı-k.davalının adli yediemin olduğunun, yediemin teslim zaptına dayanarak Bakanlık tarifesi dışında bir ücret talep edemeyeceğine hükmedildiğini,(Yargıtay 19HD 2016/3559-6907 sayılı kararı), 13 HD 2015/38418 E. sayılı ….kararında ise adli yediemin olarak çalıştığının, alabileceği ücretin de Mahcuz Mallar Tutanağında belirlenen ücret olacağının açıkça belirtildiğini belirterek kararın kaldırılmasını, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulünü üstemiştir.
Davacı-k.davalı İstinafa Cevap Dilekçesinde Özetle;
1-Müvekkilince tarife hükümleri uyarınca hesaplanan yediemin ücretinin icra dosyasında tahsil edilmesinin taraflar arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklanan alacağına halel getirmeyeceğini, Müvekkilinin Bakanlığa bağlı olmadığını, özel yediemin işleticiliği yapan fakat yalnızca adliyeye hizmet veren ve bundan dolayı da adli yediemin sıfatını kullandığını,
2-Karşı tarafın şikayeti üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından başlatılan soruşturmada müvekkilinin ticari faaliyet yürüttüğünden bahisle KDV’ye tabi olması gerektiği belirtilerek ceza kesildiğini, bu cezaya karşı açılan davada İstanbul 12.Vergi Mahkemesinin 15/1272017 tarihli 2017/473-2781 sayılı kararıyla yedieminlikten elde edilen gelirin ticari kazanç olarak nitelendirilemeyeceği belirtilerek cezaların kaldırılmasına karar verildiğini,
4-Karşı tarafın Yargıtay 13 HD 2015/38481 E., 2017/2929 K. sayılı kararını sunarak müvekkilinin adli yediemin olduğu yönündeki savunmasını açıkça inkar ettiğini, bu kararda …özel depo ve garajlarda ,sözleşme bulunmadığı takdirde tarife hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirtildiğini, ayrıca yine İst. BAM 13 HD 2017/40 E., 2017/42 K. sayılı kararında deponun lisansli depolardan olmadığı vurgulanarak sözleşmede belirlenen tutardan indirim yapılamayacağına karar verildiğini belirterek davalı-k.davacının istinaf isteminin reddini istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, TBK 561 vd maddelerine dayalı olarak yediemin ücretinin (saklama ücreti) tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine; karşı dava ise asıl davaya konu Yediemin Teslim Zaptının hata, hile ve gabin nedeniyle geçersizliğinin tespiti istemine ilişkindir.
Somut olayda; davalı-k.davacının alacaklısı olduğu icra takibi nedeniyle Küçükcekmece …. İcra Dairesinin … Talimat dosyasında haczedilen malların 16/04/2012 tarihli yediemin teslim zaptı ile davacı-k.davalının deposuna bırakıldığı, teslim zaptında yediemin ücreti olarak günlük 390 -TL olarak belirlendiği, zaptın davalı-k.davacı vekili tarafından vekaleten imzalandığı görülmüştür. Bu durumda, davalı vekili tarafından imzalanan sözleşme geçerli olup, hüküm ve sonuçları itibariyle davalıyı bağlamaktadır. Bu sözleşmede davalının alacaklı olduğu dosyada haczedilen bir kısım malların davacıya ait özel depoda muhafaza edilmesi kararlaştırılarak günlük 390- TL yedieminlik ve depo ücreti öngörülmüştür. Sözleşme yapma özgürlüğü TC Anayasası’nın 48. maddesi ile güvence altına alınmış olup, bu özgürlük ancak kanunla sınırlanabilmektedir. Dolayısıyla taraflar bu ilke uyarınca resmi tarife dışında ücret kararlaştırabilirler. Açıklanan sebeplerle, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine geçerlilik tanınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Öte yandan gerek davalı-k.davacının asıl davaya konu savunmasında, gerekse karşı davada söz konusu tutanağın hata, hile ve gabin nedeniyle geçersiz olduğu, davacı-k.davalının kendisini “adli yediemin” olarak tanıtması nedeniyle tarafta hataya düşüldüğü, haciz tutanağı düzenlendiği sırada davalı-k.davacı tarafın borçlu tarafça saldırıya uğraması nedeniyle tutanağın özgür irade ile imzalanmadığı, ayrıca hacizli malların satış bedeli dikkate alındığında talep edilen yediemin ücretinin edimler arasında aşırı orantısızlık durumu yarattığını ileri sürmüş ve karşı davada tutanağın geçersizliğinin tespitini istemiş ise de, tutanağın içeriği ve tarihi ile sunulan deliller dikkate alındığında davalı-k.davacı tarafın bu yöndeki savunması ve iddiaları yerinde görülmemiştir.
Yine davalı-k.davacı tarafça Yediemin Teslim Zaptının genel işlem koşulu içeren haksız şart niteliğinde hükümler içermesi nedeniyle geçersiz olduğu ileri sürülmüş ise de, dava konusu 16/04/2012 tarihli tutanak 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce düzenlenmiş olup, 6101 sayılı TBK’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesi uyarınca somut uyuşmazlığa sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği,somut olayda TBK’nun 20 vd. maddelerinde düzenlenen Genel İşlem Koşulunun uygulama yeri bulunmamaktadır.
İlk Derece mahkemesince, taraflar arasındaki yedieminlik sözleşmesi hükümleri gereğince hesaplama yapılarak, günlüğü 390- TL den yedieminlik ücretinin belirlenmiş ve davalı-k.davacının bakiye borç tutarı olan 68.841 TL’ye hükmedilmiştir.
Davacı-k.davalının bu dava açılmadan önce, icra dosyasına yatırılan bir kısım yedieminlik ücretini tahsil etmiş olması, kalan tutardan feragat ettiği şeklinde yorumlanmamalıdır. 26/12/2012 tarihli Teslim Tutanağında da malların yasal haklar saklı kalmak kaydıyla alacaklı tarafa teslim edildiği belirtilmiştir.
Öte yandan dosya kapsamına göre, esasen tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları yedieminlik sözleşmesi hükümlerini geçerli saymak ve bu doğrultudaki bilirkişi raporundaki hesaplamalar gereğince, davanın tamamen kabulüne dair karar vermek doğru gibi görünse de, hacizli malların değeri (alüminyum hammadde ve işlenmiş alüminyum disk), Bakanlık tarifesine göre taraflar arasında belirlenen ücretin çok yüksek oluşu, hakkaniyet kuralları, haczedilen eşyanın fazladan özen yükümlülüğü gerektirmemesi, emtianın haczedildiği tarih vs. gibi nedenlerle, Borçlar Kanunu 43/1. maddesi kıyasen uygulanarak yedieminlik ücretinde hakkaniyet indirimi yapılması, olayı çevreleyen hal ve şartlara daha uygun bulunmuştur. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin konuya ilişkin emsal içtihatları da bu yöndedir ( Yargıtay 13. HD nin 21/01/2014 tarih 2013/19629 E. ve 2014/1362 K. Nolu kararı; 08/03/2017 tarihli 2015/38418 E., 2017/2929 K. sayılı kararı).
Yargıtay 13.HD’nin emsal nitelikteki kararlarına göre, hukuki ilişki Adalet Bakanlığı tarifesine bağlı olmasa bile hakkaniyet indirimi yapılmalıdır. Hakkaniyet indirimi konusunda Bakanlık tarifesinin aynen uygulanması söz konusu değilir. Bu değerlendirmeler ışığında, davacının yedieminlik ücretinden takdiren %50 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 49.530- TL’nin talep edilebileceği, dava öncesi ödenen tutarlar düşüldüğünde 19.311-TL’ye hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Öte yandan hakkaniyet indirimi nedeniyle reddedilen kısım için, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemelidir.
Bu durumda alacağın likit olduğu söylenemeyeğinden, icra inkar koşullarının bulunmadığı kanaatine varıılmış, ayrıca reddedilen kısım yönünden davacı-k.davalının kötüniyetli olduğu söylenemeyeceğinden kötüniyet tazminatı talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı-k.davalı vekilinin istinafına gelince; karşı davaya konu hususların asıl davada savunmaya da konu edilmiş olması nedeniyle mahkemece karşı davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddinde de isabetsizlik görülmemiştir.Yukarıda açıklanan bu gerekçelerle davacı-k.davalı vekili ile davalı-k.davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddi, davalı-k.davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nun 353(1)b-2 maddesi uyarınca asıl davaya konu hükmün kaldırılmasına ve asıl davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı-k.davalı vekili ile davalı-k.davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurularının HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
Davalı-k.davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/02/2018 Tarih 2014/555 Esas 2018/92 Karar sayılı hükmünün asıl davaya ilişkin kısmının HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile; Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında vâki itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin 19.311-TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle devamına,
Alacak likit olmadığından davacı-k.davalı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine,Davalı-k.davacı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine”
İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ;
“Asıl davada alınması gereken 1.319,13- TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme ve icra veznesine yatırılan 1.175,65- TL nin mahsubu ile bakiye 143,48- TL harcın davalı-k.davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı-k.davalı tarafından ödenen 1.203,70-TL peşin harçların davalı-k.davacıdan alınarak davacı-k.davalıya ödenmesine,
Davacı-k.davalı tarafından ödenen ,500-TL bilirkişi ücreti ile 195- TL teb. müz. giderinden ibaret 723,05-TL yargı giderinin davalı-k.davacıdan alınarak davacı-k.davalıya ödenmesine,Davalı-k.davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına.
Davacı-k.davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.317,32- TL nispi vekalet ücretinin davalı-k.davacıdan alınarak davacı-k.davalıya ödenmesine,
Tenkis nedeniyle davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı-k.davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine”
İstinaf yoluna başvuran davalı-k.davacı tarafından asıl davaya ilişkin yatırılan 1.175,63 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf yoluna başvuran taraf vekillerince karşı davaya ilişkin yatırılan 35,90’ar TL peşin istinaf harcının karar harcına mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraflara tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.13/12/2018